Türkiye tam üye sıfatıyla AB'ye kabul edilmeli
Türkiye tam üye sıfatıyla AB'ye kabul edilmeli
Napolitano, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde (DTCF) ´´Geçmişin Mirası ve Geleceğin Meydan Okumaları- Küresel Dünyanın Yeni Dengelerinde Türkiye ve Avrupa´´ başlıklı bir konferans verdi.
Türkiye´ye yapmakta olduğu ziyaretin Avrupa´nın entegrasyon süreci tarihinde önemli bir dönemine rastladığını belirten Napolitano, AB üyesi ülkelerin 2007 Aralığında Lizbon´da imzalamış olduğu anlaşmanın, uzun ve sancılı bir sürecin ardından yürürlüğe girmek üzere olduğunu anımsattı.
Birliğini güçlendirmek ve dünya sahnesinde ağırlık sahibi olmak isteyen Avrupa´nın önünde yeni fırsatlar bulunduğunu kaydeden Napolitano, Berlin Duvarının yıkılışının 20. yıl dönümünün, insanları dünyanın bu süre zarfında nasıl değiştiğini düşünmeye ittiğini söyledi. Napolitano, "2008 yılında patlak veren küresel finans ve ekonomik krizin etkisi ile açıkça ortaya konmuş olan bu denli derin değişimlerin gerekli kıldığı kritik tercihlerden, Avrupa Birliğinin kaçınması mümkün değildir" diye konuştu.
Türkiye-Avrupa ilişkisine ait problemleri, bu senaryo çerçevesinde değerlendirmek istediğini belirten Napolitano, "Bu değerlendirmeyi, Avrupa´nın birliğinin ve entegrasyonunun koyu bir savunucusu olan bir İtalyan olarak gerçekleştireceğim" dedi.
Aralık 2004 kararında sürecin "açık uçlu" olduğuna, "varacağı noktanın öncesinden tahmin edilmesinin mümkün olmadığına" dair bir ibarenin de bulunduğu kaydeden Napolitano, "Ancak müzakereler devam ederken ve sonuçlanmasına daha çok varken, sürecin Türkiye´nin tam üye sıfatıyla Birliğe kabul edilişiyle sonuçlanmayacağının, kendisine farlı bir statü perspektifi sunulması gerekliliğinin peşinen kabul edilmesi de yersizdir" diye konuştu.
OSMANLI İMPARATORLUĞU "AVRUPALILAŞTI"
Türkiye´nin uzun asırlara yayılan tarihçesine polemikle yaklaşanlar ile uzun bir geçmişin tutsağı olarak görünenlerin Osmanlı İmparatorluğu´nun 19. yüzyıldan itibaren Avrupa´ya yaklaşmaya başladığını, ´Avrupalılaştığını´ unutmamaları gerektiğini belirten Konuk Cumhurbaşkanı, "Zorlu bir modernleşme ve kısmi veya yarım kalmış reformlar süreci somut olarak unutulmamalıdır. Osmanlı İmparatorluğu´nun çöküşünün sonrasında bu süreç, Kemal Atatürk önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile doruğa ulaşmıştır: Türk toplumunun Avrupa´ya dönük şekilde değişimine dair tercih, 1924 Anayasasından başlayarak ortaya konmuştur" dedi.
OBJEKTİF ANCAK ÖN YARGILI OLUNMAMALIDIR
Türkiye´deki reform sürecinin somut gelişimlerinin değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Napolitano, şöyle devam etti:
"Objektif ancak ön yargılı olunmamalıdır. Türkiye´nin üyeliğine son derece olumlu bakan ve Athisaari başkanlığındaki Bağımsız Komisyonun dahi geçen Eylül ayında yayınladığı raporda, Türkiye´deki reform sürecinin yavaşlamasını tenkit ettiği ve ´Ülkenin Avrupa normlarına uyumlu hale getirilebilmesi adına Türkiye´nin yeni ve önemli projelere imza atması´ gerekliliğine işaret ettiği unutulmamalıdır."
Türkiye´nin dış politikasında ve diplomatik girişimlerinde kaydedilen gelişmelerin de dikkate değer olduğunu ifade eden Napolitano, Türk ve Ermeni dışişleri bakanlarının Zürih buluşmasının ve bu çerçevede imzalanan protokollerin dikkatlerden kaçmadığını söyledi.
TÜRKİYE´NİN AB AÇISINDAN ÖNEMİ
Türkiye´nin entegrasyonunun Avrupa Birliği açısından önemini kavramanın güç olmadığını ifade eden Napolitano, şöyle konuştu:
"Bahse konu önemde Türkiye ekonomisinin dinamizmi ve özellikle de mevcut ve müstakbel enerji tedarik yolları büyük rol oynamaktadır. Bunun yanı sıra siyasi açıdan Türkiye, İslam dünyasının ılımlı yönde gelişimine katkıda bulunabilecek olan, Avrupa ile İslamiyet arasında köprü ülke konumundadır. Bunun ötesinde Türkiye´nin demografik, jeopolitik ve askeri ağırlıklarını da göz önüne alacak olursak, Birlik üyesi ülke sıfatı ile Avrupa´nın bir güç olmasında yapacağı katkı apaçık ortadadır."
"Genişleme sürecinin, Avrupa entegrasyon sürecini sulandırabileceğine dair çekincelere zamanında kulak verilmesi ve uygun çözümlerin sunulması gerekirdi" diyen Napolitano, bunun günümüzde Türkiye´nin üyeliğine bazı kesimlerce öne sürülen en önemli çekince olduğunu belirtti.
FACEBOOK YORUMLAR