Türkiye hakim güç olabilir
Türkiye hakim güç olabilir
Editör: Turkinfo.nl
16 Ocak 2012 - 22:42
ABD´nin saygın gazetelerinden New York Times´ta (NYT) çıkan yazısında, Soner Çağaptay, ´Türkiye ve Fransa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika´da nüfuzlarını artırmak için birbirleriyle yarışıyor´ yorumunu yaptı.
Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü´nün kıdemli uzmanı ve Türkiye Araştırmaları Programı´nın direktörü olan Çağaptay´ın NYT´nin haftasonu ekinde çıkan yorum yazısında, ´Ortadoğu ve Kuzey Afrika´da Mısırlılar ve Tunuslular devrik despotik liderlerinin yerlerine yenilerini getirmek için oy kullanırken ve Suriye hükümeti uçurum kenarına doğru sendeleyerek giderken, iki eski imparatorluğun, büyük değişim içinde olan Arap ülkeleri üzerinde siyasi nüfuzlarını göstermek için yarıştıklarını, bu iki gücün ABD ve Rusya değil, Türkiye ve Fransa olduğunu´ belirtti.
Soğuk savaş sırasındaki Ortadoğu ve Kuzey Afrika´daki yarışın rakiplerinin şimdi Türkiye ve Fransa olduğunu yazan Çağaptay, ´bu iki ülkenin bir zamanlar kontrol ettikleri bölgede iş bağlarını artırmak ve yeni kuşak liderlere biçim vermek için birbirleriyle yarıştıkları´ yorumunu yaptı.
Bu rekabetin yeni olmadığı belirtilen yorum yazısında, Napolyon´un 1798´de Mısır´ı işgalinden sonra Türkiye ve Fransa´nın hep Ortadoğu´da üstünlük elde etmek için yarıştıkları, Osmanlı İmparatorluğu´nun bölgedeki gerileyişinin ardından Fransa´nın bölgede hakimiyetini artırdığı, bu durumun iki yüzyıl boyunca sürdüğü kaydedildi. Ancak bu durumun değişmekte olduğu belirtilen yazıda, ´Türkiye kartlarını iyi oynarsa, bölgede Fransa´nın nüfuzunun aynısını kendi sağlar, hatta bölgede hakim güç olabilir´ yorumu yapıldı.
Türkiye´nin son 10 yılda rekor düzeyde ekonomik büyüme sağladığı ve artık AB´ye umutsuzca girmeye çalışan yoksul bir ülke olmadığının altı çizilen yazıda, 1,1 trilyon dolarlık ekonomisi, güçlü ordusu ve bölgeyi kendi vizyonuna göre şekillendirme emeli olan bir Türkiye´nin var olduğuna işaret edildi.
Siyasi karışıklığın Kuzey Afrika´yı, Suriye´yi ve Irak´ı felç ederken, ekonomik kriz Avrupa´nın pek çok bölgesine zarar verirken Türkiye ve Fransa´nın büyük oranda bundan korunduğuna dikkat çekilen yazıda, Fransa´nın, Türkiye´nin AB üyeliğine karşı çıkma nedenlerinden birinin de iki ülke arasında giderek artan bu rekabet olduğu vurgulandı.
Türkiye´nin aktif dış politikasının merkezinin Avrupa´dan eski Osmanlı topraklarına kaydığı yorumu yapılan yazıda, son dönemde dünyanın çeşitli bölgelerinde açılan 33 diplomatik temsilciliğin 18´inin Müslüman ve Afrikalı ülkelerde bulunduğu belirtildi.
Arap Baharının Türkiye´ye Arap toplumlarındaki etkisinin artırması yolunda benzeri görülmemiş bir fırsat sunduğu da dile getirilen yazıda, Fransa´nın özellikle Suriye´de, Lübnan´da ve Irak´ta Türkiye´nin iş ağına ve etkisine ulaşmasının, ya da laiklik markasını pazarlamasının zor olduğu yorumu da yapıldı. Ancak yine de ´Türkiye için de zorlu bir süreç yaşanacağı´ görüşü savunulan yazıda, ´Birinci Dünya Savaşına dek Arap Ortadoğu´yu yöneten Türkiye´nin şimdi, verdiği mesajlarının bölgede nasıl algılanacağına dikkat etmesi gerektiği´ yorumu yapıldı.
Ayrıca yazıda, ´Türkiye´nin bölgede Fransa´ya göre daha fazla ´yumuşak güce´ sahipken BM Güvenlik Konseyi´nde veto gücüne sahip olan Fransa´nın ise Türkiye´ye göre daha fazla ´sert gücü´ bulunduğu, ekonomisinin Türkiye´ninkinin iki katından fazla büyüklükte olduğu ve Kuzey Afrika´da hala en hakim güç olduğu´ görüşleri de kaydedildi.
Yazının sonunda ´Türkiye´nin tüm komşularıyla güçlü ilişkiler kurması ve yeni anayasasının, tüm vatandaşları için daha fazla bireysel hak getirmesi gerektiği´ yorumu da yapıldı.
Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü´nün kıdemli uzmanı ve Türkiye Araştırmaları Programı´nın direktörü olan Çağaptay´ın NYT´nin haftasonu ekinde çıkan yorum yazısında, ´Ortadoğu ve Kuzey Afrika´da Mısırlılar ve Tunuslular devrik despotik liderlerinin yerlerine yenilerini getirmek için oy kullanırken ve Suriye hükümeti uçurum kenarına doğru sendeleyerek giderken, iki eski imparatorluğun, büyük değişim içinde olan Arap ülkeleri üzerinde siyasi nüfuzlarını göstermek için yarıştıklarını, bu iki gücün ABD ve Rusya değil, Türkiye ve Fransa olduğunu´ belirtti.
Soğuk savaş sırasındaki Ortadoğu ve Kuzey Afrika´daki yarışın rakiplerinin şimdi Türkiye ve Fransa olduğunu yazan Çağaptay, ´bu iki ülkenin bir zamanlar kontrol ettikleri bölgede iş bağlarını artırmak ve yeni kuşak liderlere biçim vermek için birbirleriyle yarıştıkları´ yorumunu yaptı.
Bu rekabetin yeni olmadığı belirtilen yorum yazısında, Napolyon´un 1798´de Mısır´ı işgalinden sonra Türkiye ve Fransa´nın hep Ortadoğu´da üstünlük elde etmek için yarıştıkları, Osmanlı İmparatorluğu´nun bölgedeki gerileyişinin ardından Fransa´nın bölgede hakimiyetini artırdığı, bu durumun iki yüzyıl boyunca sürdüğü kaydedildi. Ancak bu durumun değişmekte olduğu belirtilen yazıda, ´Türkiye kartlarını iyi oynarsa, bölgede Fransa´nın nüfuzunun aynısını kendi sağlar, hatta bölgede hakim güç olabilir´ yorumu yapıldı.
Türkiye´nin son 10 yılda rekor düzeyde ekonomik büyüme sağladığı ve artık AB´ye umutsuzca girmeye çalışan yoksul bir ülke olmadığının altı çizilen yazıda, 1,1 trilyon dolarlık ekonomisi, güçlü ordusu ve bölgeyi kendi vizyonuna göre şekillendirme emeli olan bir Türkiye´nin var olduğuna işaret edildi.
Siyasi karışıklığın Kuzey Afrika´yı, Suriye´yi ve Irak´ı felç ederken, ekonomik kriz Avrupa´nın pek çok bölgesine zarar verirken Türkiye ve Fransa´nın büyük oranda bundan korunduğuna dikkat çekilen yazıda, Fransa´nın, Türkiye´nin AB üyeliğine karşı çıkma nedenlerinden birinin de iki ülke arasında giderek artan bu rekabet olduğu vurgulandı.
Türkiye´nin aktif dış politikasının merkezinin Avrupa´dan eski Osmanlı topraklarına kaydığı yorumu yapılan yazıda, son dönemde dünyanın çeşitli bölgelerinde açılan 33 diplomatik temsilciliğin 18´inin Müslüman ve Afrikalı ülkelerde bulunduğu belirtildi.
Arap Baharının Türkiye´ye Arap toplumlarındaki etkisinin artırması yolunda benzeri görülmemiş bir fırsat sunduğu da dile getirilen yazıda, Fransa´nın özellikle Suriye´de, Lübnan´da ve Irak´ta Türkiye´nin iş ağına ve etkisine ulaşmasının, ya da laiklik markasını pazarlamasının zor olduğu yorumu da yapıldı. Ancak yine de ´Türkiye için de zorlu bir süreç yaşanacağı´ görüşü savunulan yazıda, ´Birinci Dünya Savaşına dek Arap Ortadoğu´yu yöneten Türkiye´nin şimdi, verdiği mesajlarının bölgede nasıl algılanacağına dikkat etmesi gerektiği´ yorumu yapıldı.
Ayrıca yazıda, ´Türkiye´nin bölgede Fransa´ya göre daha fazla ´yumuşak güce´ sahipken BM Güvenlik Konseyi´nde veto gücüne sahip olan Fransa´nın ise Türkiye´ye göre daha fazla ´sert gücü´ bulunduğu, ekonomisinin Türkiye´ninkinin iki katından fazla büyüklükte olduğu ve Kuzey Afrika´da hala en hakim güç olduğu´ görüşleri de kaydedildi.
Yazının sonunda ´Türkiye´nin tüm komşularıyla güçlü ilişkiler kurması ve yeni anayasasının, tüm vatandaşları için daha fazla bireysel hak getirmesi gerektiği´ yorumu da yapıldı.
FACEBOOK YORUMLAR