Türkiye Batı ile Doğu arasında köprü
Türkiye Batı ile Doğu arasında köprü
Türkiye Tarihi
1300´lü yıllarda Batı Anadoluda tarihin en güçlü imparatorluklarından biri doğuyor. Bir sultanlık olan Osmanlı İmparatorluğu, (ismini hanedan kurucusu I. Osmandan almış) zirvede olduğu dönemde Macaristandan Mısıra, Basra Körfezinden Ege Denizine kadar uzanıyordu. Önemli ticaret yollarını kontrol altında bulunduran İmparatorluk, Avrupalı büyük devletlerin müzakere ortağı olmuştu. Bu iyi ilişkiler, Osmanlıların 16. yüzyılda Avrupanın ortasına Habsburg İmparatorluğunun sınırına kadar ilerlemeleriyle bozuldu. Habsburg ve Osmanlı İmparatorlukları 150 yıl süresince birbirileriyle mücadele ettiler ve 1683te başarısız Viyana kuşatmasından sonra dönüm süreci başladı. Osmanlılar Orta Avrupadan geri çekildiler ayrıca içeride görülen krizler (yolsuzluk, adam kayırma, piyasa hareketleri) İmparatorluğu daha da zayıflattı. Bu dönemden sonra Şark, Avrupanın ilgisini çekmeye başladı: Batılı seyyahlar Şarka olan hayranlıklarını keşfettiler ve aynı zamanda Osmanlılar da ülkelerini Batıya açtılar. Böylelikle kültürel alışveriş başlamış oldu. 19. yüzyıl, siyasi ve diplomatik açıdan Avrupa ile Osmanlı İmparatorluğu arasında yakınlaşma ile mesafeli duruş arasında gelgitler yüzyılı oldu. Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşında Avusturya-Macar İmparatorluğu ile Alman İmparatorluğunun yanında yer aldı.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında çok halklı Osmanlı İmparatorluğundan, 1923 yılında Mustafa Kemal Atatürk (1881-1938) tarafından kurulan Türk ulusal devleti ortaya çıktı. General ve savaş kahramanı olan Atatürk, ülkesini koşar adımlarla modernleştirdi ve ülkesinde reformlar gerçekleştirdi. Sultanlığın yerini laik cumhuriyet aldı, halifelik kaldırıldı ve din toplumsal yaşamdan uzaklaştırıldı. Yapılan harf devrimiyle Arap alfabesinin yerini Latin harfleri aldı. Eğitim ve öğretim en önemli devlet meselesi yapıldı. Kadın erkek eşitliği getirildi.
Talimatla Batıya yönelme, kamuya açık yerlerde de belirgin olarak görülüyordu. Kaftan yerine takım elbise, fes yerine silindir şapka getirildi ve kadına uygulanan dinî kıyafet giyme zorunluluğu kaldırıldı. Dinin kamudan uzaklaştırılması kimilerine göre fazla hızlı oldu. O tarihten bu yana laiklerle dindarlar, gelenekçilerle modernler karşı karşıyalar. Türkiye, o zaman olduğu gibi şimdi de Batı ile Doğu arasında bir köprü, bölgesel güç ve gelenek ile modern olma arasındaki toplumsal laboratuvar olarak hayranlık uyandırıyor.
FACEBOOK YORUMLAR