Türkiye AB'nin Kara Deliği mi?
Türkiye AB'nin Kara Deliği mi?
Editör: Turkinfo.nl
20 Mayıs 2010 - 18:54
Avrupa Parlamentosunda, Türkiyeye katılım öncesi verilen yardımların hedeflenen sonuçları sağlamadığı öne sürüldü ve Avrupa finansmanının kara deliği haline gelmemesi için Türkiyeye yardımın askıya alınıp alınmayacağı konusunda önerge verildi.
Avrupa Parlamentosunun aşırı sağcı Özgürlük ve Demokrasinin Avrupası grubu üyesi İtalyan Mario Borghezio, AB Komisyonunun yanıtlaması istemiyle verdiği yazılı soru önergesinde, Avrupa sayıştayının (Court of Auditors) Türkiyeye katılım öncesi mali yardım yönetimiyle ilgili rapor yayınladığını anımsattı. Raporda Komisyonun Türkiyeye toplam 6 milyar euro ödediğinin ortaya konulduğunu belirten Borghezio, Avrupa sayıştayının, yardımın gerçekleştirilmesi beklenen hedeflerle uyumlu görünmediğini onayladığını iddia etti. Borghezio, kuruluşun fonlanan projelerde saydamlığın yetersizliğinden yakındığını kaydetti. İtalyan vekil önergesinde, Bu rapor ışığında Komisyon ülkenin Avrupa finansmanının kara deliği denecek bir hale gelmesini önlemek için Türkiye konusunda ne yapacak? Komisyon Avrupa sayıştayının raporu karşısında Türkiyeye ekonomik yardımı askıya alacak mı? diye sordu.
-6 MİLYAR EURO ÖDENMEDİ, 2013E KADAR ÖDENECEK-
Ancak Borghezionun önergesinde yanlış olarak belirttiği gibi, yaklaşık 6 milyar euro; ABnin Türkiyeye ödediği yardım miktarı değil, 2002den 2013e kadar arasında ödenmiş olacak toplam katılım öncesi yardım olarak biliniyor. Türkiyeye 2007den 2013e kadar Katılım Öncesi Yardım Enstrümanı olarak yapılacak yardım 4.9 milyar euro olacak. Miktar, 2002-2006 yılları arasında yapılan 1.25 milyar euroluk yardıma göre önemli bir artışı temsil ediyor.
-AVRUPA SAYIŞTAYI NE DEDİ?-
Avrupa sayıştayı olarak da tanımlanan Avrupa Denetçiler Mahkemesi, Türkiyeye 2002-2006 yılları arasında yapılan 1.25 milyar euro tutarındaki katılım öncesi finansal yardımın Avrupa Komisyonu tarafından ne şekilde yönetildiğini inceleyip raporlaştırdı ve yayınladı.
Kurum, Katılım Öncesi Yardım döneminde Türkiyenin iyileştirmeler yapması gereken en önemli alanları, Finansal yardım için stratejik hedeflerin ortaya konulması, Hedeflere ulaşmada daha gerçekçi sürelerin belirlenmesi ve Açıkça konulan hedefler ve uygun göstergeler üzerine oturan sonuçlarla güncel proje performansının izlenmesi olarak sıraladı.
-AVRUPA SAYIŞTAYI KARARININ ÖZETİ-
Kurumun Avrupa Komisyonunun Türkiyeye Katılım Öncesi Yardımının Yönetimi başlıklı raporunda 2002den bu yana Türkiyeye, ABye üye olması için karşılaması gereken koşulları sağlamak için destek amaçlı katılım öncesi yardım verildiği hatırlatıldı ve şu eleştiriler yöneltildi:
-İlk Katılım Öncesi Yardım dönemi (2002-2006), daha önceki katılım öncesi programlarda yaygın olan zayıflıkların sıkıntısını çekti: Aşırı gecikmeler, uygulamada sorunlar, yetersiz izleme ve değerlendirme.
-Yine de denetlenen projeler istenen sonuçları elde etmiş ve Mahkeme projelerin sonuçlarını gelecekte sürdürülebilecek projeler olarak değerlendirmiştir.
-Komisyon, Türkiyede Merkezi Olmayan Uygulama Sistemindeki projelerde karşılaşılan çok sayıda zaafa yönelik önlemler saptamıştır. Bununla birlikte Mahkeme (Avrupa sayıştayı), Konsey ve Komisyon strateji belgelerinin, AB yardımını gerçekleştirilebilir bir hedef grubuna yönlendirmede yetersiz kaldığını saptamıştır. Ayrıca strateji ve proje hedefleri, proje sonuçlarının değerlendirilmesini sağlayacak ölçüde belirgin değildir. Komisyon, katılım öncesi yardımın etkinliğini ortaya koyacak bilgiye sahip bulunmamaktadır.
-Bu gözlemler temelinde Mahkeme Komisyona, (Katılım Öncesi Yardımlarla ilgili olarak) genel programlama ve performans yönetiminde kalan zafiyetlere yönelmesini tavsiye etmektedir.
-GÖZLEMLER-
Raporda yer alan gözlemlerden bazıları da şöyle:
KONSEY VE KOMİSYON STRATEJİ BELGELERİ AB YARDIMININ GERÇEKLEŞTİRİLEBİLİR BİR HEDEF GRUBUNA YÖNLENDİRİLMESİNDE YETERSİZ KALDI:
-Finansal Düzenleme, AB bütçesiyle teminat altına alınacak politika önlemleri için saptanacak belirgin, ölçülebilir, elde edilebilir, yararlı ve süreyle sınırlı hedefler gerektirir. Faaliyet bazlı bütçeleme ve yönetim sürecinin bir parçası olarak yıllık faaliyet raporları hazırlanmalıdır. Ancak Komisyon, Türkiyenin katılım öncesi harcamaları için faaliyet raporlarına bu gibi hedefleri dâhil etmemektedir.
-Katılım Ortaklığı öncelikleri belirgin, ölçülebilir anlamda tutarlı bir şekilde açıklanmamıştır. Tümünün Konsey kararında belirtilen süre içinde başarılmasının gerçekçi olmadığı kanıtlanmıştır.
-2007 yılında AB Komisyonu Türkiyenin Katılım Ortaklığı önceliklerini ne ölçüde karşıladığını değerlendirdi. Türkiyenin önceliklerin yüzde 60ını karşıladığı, yüzde 30unun ise Katılım Ortaklığında oluşturulan süreler çerçevesinde karşılanacağı ortaya çıkmıştı. Mahkemenin incelemesi bu konuyu doğruladı. 2006nın kısa vadeli önceliklerinin de yüzde 67sinin aynı zamanda 2008 Katılım Ortaklığı belgesinde bulunması, planlanan süre içinde tamamlanamadığını gösteriyor.
-Örneğin, 2001 Katılım Ortaklığı organize suçla, uyuşturucuyla, insan kaçakçılığıyla, dolandırıcılık, rüşvet ve kara para aklamayla mücadele için, iki yılda sonuçlandırılacak bir öncelik saptamıştı. Bu öncelik birbirini izleyen her Katılım Ortaklığı belgesinde yinelendi. İki yıllık sürenin bu büyüklükte bir öncelik için gerçekçi olmadığı açıktı.
-Katılım Ortaklığı anlaşmalarının her birine karşılık verirken Türkiyenin, öngörülen tedbirlerle birlikte bir plan hazırlaması beklendi. Bu planlarda AB finansal yardımının gerektirdiği faaliyetler belirtilmedi.
-AB ŞARTLI TAHLİYEYE ÖNCELİK VERİLMESİNİ ANLAMADI-
-Katılım Öncesi Yardım için projelerin seçiminde Katılım Ortaklığı öncelikleri yeterince yer almadı.
-Mahkeme 2002-2004 ulusal programı projelerinde yaptığı denetimde, 11 projeden birinin (Adalette şartlı tahliye sistemi) Katılım Ortaklığı önceliğinde karşılığı olmadığını buldu. Bu yararlı bir proje iken Katılım Ortaklığında buna ihtiyaç olduğuna değinilmiyordu ve seçilmeyen 100ün üzerinde proje bulunuyordu.
-Türkiyenin Katılım Öncesi Yardım hedefleriyle göstergeleri, performansın izlenmesi için yetersiz. Proje bilgi notları performans izleme sistemi için temel sağlasa da, Mahkeme incelediği 11 projeden sadece ikisinin (Tüketici Koruma ve Şartlı Tahliye Hizmeti) standart hedef ve göstergelere sahip olduğunu saptadı.
-Katılım Öncesi Yardım projelerinde fizibilite yeterli ölçüde ele alınmamış. Örneğin Bitki Sağlığı projesinde Türk yetkililerin oluşturduğu tesislere gerekli ilgi gösterilmedi. Proje başladıktan sonra yeni tesisler ve yeni iş uygulamaları gereği anlaşıldı.
-Komisyon, projelerin hedeflerine ulaşmada ne derece başarılı oldukları konusunda eksik bilgiye sahiptir.
-AB katılım öncesi yardımının altı yılında, Katılım Ortaklığı önceliklerinin karşılanması ve Türkiyenin katılım yönünde ilerlemesi açısından, tek tek projelerin tamamlandıktan sonra değerlendirilmesi ya da programın genel değerlendirilmesiyle ilgili bir sistem olmamıştır.
-Ayrıca, katılım finansal yardımı için en stratejik hedeflerin belirgin, ölçülebilir ya da bir zaman sürecinde gerçekleştirilebilir olmaması, paranın karşılığının ne kadar alındığı konusu dâhil harcama performansını izleme için yetersiz bir temel bulunduğu anlamına gelmektedir.
-Mahkeme AB Komisyonunun Türkiyeye Türkiyenin Katılım Öncesi döneminde, katlım öncesi yardımın yönetiminde zayıflık tespit etmiştir. Ondan bu yana Katılım Öncesi Yardım için prosedürlerin iyileştirilmesine yönelik faaliyete geçmekle birlikte değişikliklerin etkisi sadece gelecekte değerlendirilebilecektir. İyileşmeler hala, fonlamanın etkinliğinin değerlendirilmesi ve bunun için önceliklerin yerleştirilmesini gerektirmektedir.
Avrupa Parlamentosunun aşırı sağcı Özgürlük ve Demokrasinin Avrupası grubu üyesi İtalyan Mario Borghezio, AB Komisyonunun yanıtlaması istemiyle verdiği yazılı soru önergesinde, Avrupa sayıştayının (Court of Auditors) Türkiyeye katılım öncesi mali yardım yönetimiyle ilgili rapor yayınladığını anımsattı. Raporda Komisyonun Türkiyeye toplam 6 milyar euro ödediğinin ortaya konulduğunu belirten Borghezio, Avrupa sayıştayının, yardımın gerçekleştirilmesi beklenen hedeflerle uyumlu görünmediğini onayladığını iddia etti. Borghezio, kuruluşun fonlanan projelerde saydamlığın yetersizliğinden yakındığını kaydetti. İtalyan vekil önergesinde, Bu rapor ışığında Komisyon ülkenin Avrupa finansmanının kara deliği denecek bir hale gelmesini önlemek için Türkiye konusunda ne yapacak? Komisyon Avrupa sayıştayının raporu karşısında Türkiyeye ekonomik yardımı askıya alacak mı? diye sordu.
-6 MİLYAR EURO ÖDENMEDİ, 2013E KADAR ÖDENECEK-
Ancak Borghezionun önergesinde yanlış olarak belirttiği gibi, yaklaşık 6 milyar euro; ABnin Türkiyeye ödediği yardım miktarı değil, 2002den 2013e kadar arasında ödenmiş olacak toplam katılım öncesi yardım olarak biliniyor. Türkiyeye 2007den 2013e kadar Katılım Öncesi Yardım Enstrümanı olarak yapılacak yardım 4.9 milyar euro olacak. Miktar, 2002-2006 yılları arasında yapılan 1.25 milyar euroluk yardıma göre önemli bir artışı temsil ediyor.
-AVRUPA SAYIŞTAYI NE DEDİ?-
Avrupa sayıştayı olarak da tanımlanan Avrupa Denetçiler Mahkemesi, Türkiyeye 2002-2006 yılları arasında yapılan 1.25 milyar euro tutarındaki katılım öncesi finansal yardımın Avrupa Komisyonu tarafından ne şekilde yönetildiğini inceleyip raporlaştırdı ve yayınladı.
Kurum, Katılım Öncesi Yardım döneminde Türkiyenin iyileştirmeler yapması gereken en önemli alanları, Finansal yardım için stratejik hedeflerin ortaya konulması, Hedeflere ulaşmada daha gerçekçi sürelerin belirlenmesi ve Açıkça konulan hedefler ve uygun göstergeler üzerine oturan sonuçlarla güncel proje performansının izlenmesi olarak sıraladı.
-AVRUPA SAYIŞTAYI KARARININ ÖZETİ-
Kurumun Avrupa Komisyonunun Türkiyeye Katılım Öncesi Yardımının Yönetimi başlıklı raporunda 2002den bu yana Türkiyeye, ABye üye olması için karşılaması gereken koşulları sağlamak için destek amaçlı katılım öncesi yardım verildiği hatırlatıldı ve şu eleştiriler yöneltildi:
-İlk Katılım Öncesi Yardım dönemi (2002-2006), daha önceki katılım öncesi programlarda yaygın olan zayıflıkların sıkıntısını çekti: Aşırı gecikmeler, uygulamada sorunlar, yetersiz izleme ve değerlendirme.
-Yine de denetlenen projeler istenen sonuçları elde etmiş ve Mahkeme projelerin sonuçlarını gelecekte sürdürülebilecek projeler olarak değerlendirmiştir.
-Komisyon, Türkiyede Merkezi Olmayan Uygulama Sistemindeki projelerde karşılaşılan çok sayıda zaafa yönelik önlemler saptamıştır. Bununla birlikte Mahkeme (Avrupa sayıştayı), Konsey ve Komisyon strateji belgelerinin, AB yardımını gerçekleştirilebilir bir hedef grubuna yönlendirmede yetersiz kaldığını saptamıştır. Ayrıca strateji ve proje hedefleri, proje sonuçlarının değerlendirilmesini sağlayacak ölçüde belirgin değildir. Komisyon, katılım öncesi yardımın etkinliğini ortaya koyacak bilgiye sahip bulunmamaktadır.
-Bu gözlemler temelinde Mahkeme Komisyona, (Katılım Öncesi Yardımlarla ilgili olarak) genel programlama ve performans yönetiminde kalan zafiyetlere yönelmesini tavsiye etmektedir.
-GÖZLEMLER-
Raporda yer alan gözlemlerden bazıları da şöyle:
KONSEY VE KOMİSYON STRATEJİ BELGELERİ AB YARDIMININ GERÇEKLEŞTİRİLEBİLİR BİR HEDEF GRUBUNA YÖNLENDİRİLMESİNDE YETERSİZ KALDI:
-Finansal Düzenleme, AB bütçesiyle teminat altına alınacak politika önlemleri için saptanacak belirgin, ölçülebilir, elde edilebilir, yararlı ve süreyle sınırlı hedefler gerektirir. Faaliyet bazlı bütçeleme ve yönetim sürecinin bir parçası olarak yıllık faaliyet raporları hazırlanmalıdır. Ancak Komisyon, Türkiyenin katılım öncesi harcamaları için faaliyet raporlarına bu gibi hedefleri dâhil etmemektedir.
-Katılım Ortaklığı öncelikleri belirgin, ölçülebilir anlamda tutarlı bir şekilde açıklanmamıştır. Tümünün Konsey kararında belirtilen süre içinde başarılmasının gerçekçi olmadığı kanıtlanmıştır.
-2007 yılında AB Komisyonu Türkiyenin Katılım Ortaklığı önceliklerini ne ölçüde karşıladığını değerlendirdi. Türkiyenin önceliklerin yüzde 60ını karşıladığı, yüzde 30unun ise Katılım Ortaklığında oluşturulan süreler çerçevesinde karşılanacağı ortaya çıkmıştı. Mahkemenin incelemesi bu konuyu doğruladı. 2006nın kısa vadeli önceliklerinin de yüzde 67sinin aynı zamanda 2008 Katılım Ortaklığı belgesinde bulunması, planlanan süre içinde tamamlanamadığını gösteriyor.
-Örneğin, 2001 Katılım Ortaklığı organize suçla, uyuşturucuyla, insan kaçakçılığıyla, dolandırıcılık, rüşvet ve kara para aklamayla mücadele için, iki yılda sonuçlandırılacak bir öncelik saptamıştı. Bu öncelik birbirini izleyen her Katılım Ortaklığı belgesinde yinelendi. İki yıllık sürenin bu büyüklükte bir öncelik için gerçekçi olmadığı açıktı.
-Katılım Ortaklığı anlaşmalarının her birine karşılık verirken Türkiyenin, öngörülen tedbirlerle birlikte bir plan hazırlaması beklendi. Bu planlarda AB finansal yardımının gerektirdiği faaliyetler belirtilmedi.
-AB ŞARTLI TAHLİYEYE ÖNCELİK VERİLMESİNİ ANLAMADI-
-Katılım Öncesi Yardım için projelerin seçiminde Katılım Ortaklığı öncelikleri yeterince yer almadı.
-Mahkeme 2002-2004 ulusal programı projelerinde yaptığı denetimde, 11 projeden birinin (Adalette şartlı tahliye sistemi) Katılım Ortaklığı önceliğinde karşılığı olmadığını buldu. Bu yararlı bir proje iken Katılım Ortaklığında buna ihtiyaç olduğuna değinilmiyordu ve seçilmeyen 100ün üzerinde proje bulunuyordu.
-Türkiyenin Katılım Öncesi Yardım hedefleriyle göstergeleri, performansın izlenmesi için yetersiz. Proje bilgi notları performans izleme sistemi için temel sağlasa da, Mahkeme incelediği 11 projeden sadece ikisinin (Tüketici Koruma ve Şartlı Tahliye Hizmeti) standart hedef ve göstergelere sahip olduğunu saptadı.
-Katılım Öncesi Yardım projelerinde fizibilite yeterli ölçüde ele alınmamış. Örneğin Bitki Sağlığı projesinde Türk yetkililerin oluşturduğu tesislere gerekli ilgi gösterilmedi. Proje başladıktan sonra yeni tesisler ve yeni iş uygulamaları gereği anlaşıldı.
-Komisyon, projelerin hedeflerine ulaşmada ne derece başarılı oldukları konusunda eksik bilgiye sahiptir.
-AB katılım öncesi yardımının altı yılında, Katılım Ortaklığı önceliklerinin karşılanması ve Türkiyenin katılım yönünde ilerlemesi açısından, tek tek projelerin tamamlandıktan sonra değerlendirilmesi ya da programın genel değerlendirilmesiyle ilgili bir sistem olmamıştır.
-Ayrıca, katılım finansal yardımı için en stratejik hedeflerin belirgin, ölçülebilir ya da bir zaman sürecinde gerçekleştirilebilir olmaması, paranın karşılığının ne kadar alındığı konusu dâhil harcama performansını izleme için yetersiz bir temel bulunduğu anlamına gelmektedir.
-Mahkeme AB Komisyonunun Türkiyeye Türkiyenin Katılım Öncesi döneminde, katlım öncesi yardımın yönetiminde zayıflık tespit etmiştir. Ondan bu yana Katılım Öncesi Yardım için prosedürlerin iyileştirilmesine yönelik faaliyete geçmekle birlikte değişikliklerin etkisi sadece gelecekte değerlendirilebilecektir. İyileşmeler hala, fonlamanın etkinliğinin değerlendirilmesi ve bunun için önceliklerin yerleştirilmesini gerektirmektedir.
FACEBOOK YORUMLAR