Turkinfo Ramazan-ı Şerif mesaji

Turkinfo Ramazan-ı Şerif mesaji

Turkinfo Ramazan-ı Şerif mesaji
Editör: Turkinfo.nl
19 Temmuz 2012 - 22:11
Ramazan coşkusu bu akşam başlıyor. 1.5 milyar Müslüman bu akşam ilk teravih namazlarını kıldı, ilk sahurlarına bu gece kalkacak. Ramazan dolayısıyla hem dünyada hem de ülkemizde hazırlıklar tamamlandı. Vatandaşlar Ramazan alışverişlerine birkaç gün önceden başladı. İstanbul´da özellikle tarihi Kapalıçarşı ve Mısır Çarşısı´nda her yıl olduğu gibi yine Ramazanlıklar büyük ilgi gördü. Hurma satışlarında artış yaşanırken, restoranların da sahurda açık olacaklarına dair tabelaların asılı olduğu görüldü. Camiler de belediyeler tarafından temizlendi. İstanbul´da başta Sultanahmet´te olmak üzere Ramazan akşamları boyunca çeşitli etkinliklerin gerçekleştirileceği bildirildi. Yine İstanbul başta olmak üzere yurt genelinde belediyeler de iftar çadırlarını hazır hale getirdi.

“On bir ayın sultanı”na kavuştuk...

Rabbimize hamdolsun, “On bir ayın sultanı”na yine kavuştuk... Nasip olursa, bu gece ilk teravihi kılacağız ve ilk sahura kalkacağız...
Mübarek ramazan ayı gelince Sevgili Peygamberimiz (aleyhisselâm) şöyle buyururdu:
(Ramazan geldi. Bu ayda Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. Yazıklar olsun o adama ki; bu aya kavuşur, fakat Rabbimizin rahmetinin sağanak sağanak yağdığı bu ayda mağfirete kavuşamaz. Bu ayda kavuşamadıysa ne zaman kavuşacak?)

GEÇMİŞ ÜMMETLER DE...
Oruç ibadeti, yalnız bu ümmete değil, diğer ümmetlere de farz kılınmıştı. Fakat onların orucu başka günlerde ve başka aylarda idi. Bize ise ramazan ayında farz kılındı. Kur´ân-ı kerîmin nazil olduğu, içinde bin aydan daha kıymetli Kadir Gecesinin bulunduğu ramazan ayının tercih edilmesi, nimet üstüne nimet oldu bizim için...
Bize bir ay oruç tutmamızı farz kıldı. Bu ayın tesbitini bize bırakmadı, yoksa her millet kendine bir ay seçecekti. Hatta o ayın hangisi olacağı da görüş ayrılıklarına sebep olacaktı.
Dünyadaki bütün Müslümanların, aynı günde oruca başlamalarını ve aynı günde bayram yapmalarını, birlik ve beraberliğin temini için ayını da bizzat Rabbimiz seçti.
Kamerî aylardan olması da büyük nimet. Kullanmakta olduğumuz Şemsî denilen aylardan olsaydı; her sene aynı mevsimde oruç tutmak zorunda kalacaktık. Bazı yerlerde günler çok uzun, onlar hep o uzun günlerde tutacaklardı oruçlarını ve hep zorlanacaklardı. Diğer bazı yerlerde ise kısa günlerde oruç tutulacaktı, onlar da fazla acıkmayacakları, susamayacakları için, nefisleri ile mücâdele ve Rabbimizin rızasını kazanmak için çekilen sıkıntıların zevkine varamayacaklardı.
Yine Şemsî takvimle olsaydı, diğer mevsimler bu mübarek ayı misâfir etme şerefine eremeyeceklerdi...
Ramazân-ı şerîf, her sene on veya onbir gün öne gelir. Otuzüç sene oruç tutan bir mü´min, senenin bütün mevsimlerinde, bütün aylarında ve günlerinde oruç tutmuş olur.
Ramazan ayı, manevi ticaret mevsimidir. Mevsiminde yapılan ticaretin kârı bir başkadır; daha çok kazandırır. Hasat zamanında mahsul almazsanız, daha sonra alacağınızdan iyi bir netice elde edemezsiniz...
Bu ayda bizlere çok müjdeler var. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
(Ramazan ayını, oruç tutarak, ibadetlerle, haramlardan sakınarak, mükafatını Rabbinden bekleyerek geçiren mü´minin bütün günahları affedilir. Annesinden yeni doğmuş gibi günahsız olur.)
(Ramazan-ı şerif ayı geldiği zaman, Allahü teâlâ meleklere, müminlere istiğfar etmelerini emreder.)
(Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret, sonuysa Cehennemden kurtuluştur.)
Orucun diğer ibadetlerden farkı, onda gösteriş yoktur. O, kul ile Rabbi arasındadır, başkalarının haberi bile olmaz.
Meselâ; namaz kıldığımız zaman, bizim namazımızı beğensinler, takdir etsinler diye içimizden geçirebiliriz. Zekât verirken de aynı şeyleri düşünebiliriz. Hac, zaten topluca yapılan bir ibadettir, gizlenemez.
Oruç, gizli bir ibadettir, kimse fark edemez, ondan ancak Yaratıcımızın haberi olur.
Bir adam, bir yerde namaz kılıyormuş, tâdîl-i erkân ile. Onu gören birisi demiş ki:
-Ne kadar güzel namaz kılıyorsun, seni tebrik ederim.
O da cevap vermiş:
- Ben üstelik oruçluyum da!..
Namazı belli ama, orucu belli değil. Belli olmadığı için “orucum” deme ihtiyacını hissetmiş.

“ORUÇ BENİM İÇİNDİR...”
Bunun içindir ki, Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Âdemoğlunun bütün amelleri kendisi içindir, oruç hariç. O, benim içindir. Yemesini içmesini, nefsâni arzularını benim için terk ediyor, onun karşılığını da ben vereceğim.”
Gösterişten, riyâdan uzak, Allah için yapılan ibadetler çok kıymetlidir. Nefse en zor gelen şey, ihlasla yapılan ibadetlerdir. Çünkü onda nefsin hiç payı yoktur.
Hanım evliyâlardan Rabia-i Adviyye hazretleri bir münâcatında diyor ki:
“Ey Rabbim! Senin rızanı kazanabilseydim, bana kâfi idi. Başkaları razı olmuş, olmamış, beğenmiş, beğenmemiş hiç kıymet ifade etmez. Çünkü toprağın üzerinde ne varsa toprak olmaya mahkûmdur...”
Mübarek ramazan ayının; bizlere, cümle Müslümanlara ve bütün insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ederim...

M. SAİD ARVAS - TÜRKİYE GAZETESİ

Oruç tutamamak

Sual: Çalıştığımız yer çok sıcak, oruçlu olunca çalışmam imkânsız. İzin de vermiyorlar. Çalışmasam çoluk çocuk nafakasız kalacaktır. Oruç tutmayıp kışın kaza etmem caiz olur mu?

CEVAP: Nafakaya muhtaç kimse, çalışınca hasta olacağını anlarsa, orucu bozar. Ücretle çalışmayı sözleşmişse ve iş sahibi, Ramazanda izin vermiyorsa, kendinin ve ailesinin nafakası mevcut olan, orucu bozmaz, çünkü böyle kimsenin dilenmesi haramdır. Kendinin ve ailesinin nafakasına malik değilse, orucun zarar vermeyeceği başka hafif iş bulması gerekir. Hafif iş bulamazsa, işinde çalışarak, orucu bozması caiz olur. Bunun gibi, ekin biçen kimseye Ramazan ayının orucu ziyan verirse, yani oruçtan dolayı, ekini biçemeyip, ekin telef olursa yahut çalınırsa [veya bina yapılamayıp da yağmurdan yıkılmak tehlikesi muhakkak olursa] ve bunları ücretle yapacak bulamazsa, oruç tutmayıp, bu işlerini yapmak caiz olur. İş bitince, orucunu tutar ve Ramazandan sonra da, tutamadığı günleri kaza eder. Günah olmaz. Susuzluktan hasta olması, ölmesi muhakkak olan herkes de, orucu bozup, kaza edebilir. Kefaret gerekmez. (Redd-ül-muhtar)

ORUCU KAZAYA BIRAKMAK

Sual: Ramazanda sıcak günlerde oruç tutmayıp, kışın kaza edilse sevabı az mı olur?

CEVAP: Dinî bir mazeret olmadan, orucu kazaya bırakmak haramdır, büyük günahtır. Oruç ibadeti, dinî bir mazeretle kazaya bırakılırsa, tevbe edip kazası tutulunca sadece cezadan kurtulur. Ramazan-ı şerifte tutulan sevaba kavuşamaz. Ömür boyu oruç tutsa, Ramazanda tutulan bir gün orucun sevabına kavuşamaz. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Allahü teâlâ benim ümmetime Ramazan-ı şerifte beş şey ihsan eder ki, bunları hiçbir peygamberin ümmetine vermemiştir: 1- Ramazanın birinci gecesinde oruca kalkana, Allahü teâlâ rahmetle nazar eder. Rahmetle nazar ettiği kul artık rahmete kavuşmuştur, hiçbir korku yoktur. 2- İftar vakti, oruçlunun ağız kokusu, Allahü teâlâya, her kokudan daha güzel gelir. 3- Melekler, Ramazanın her gece ve gündüzünde, oruç tutanların affolması için dua eder. Melekler günahsız olduğu için duaları kabul olur. 4- Allahü teâlâ, oruç tutanlara mahsus olarak Cennette bir köşk ihsan eder. 5- Ramazan-ı şerifin son günü, oruç tutan müminlerin hepsini affeder.) [Beyheki]

M. ALİ DEMİRBAŞ - TÜRKİYE GAZETESİ

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Turkinfo Hollanda Haber'i:

Adreslerinden takip edin!