Türk vatandaşlarının AB'de hakları
Türk vatandaşlarının AB'de hakları
Editör: Turkinfo.nl
01 Mayıs 2012 - 12:57
26 Nisan 2012 tarihinde İktisadi Kalkınma Vakfında yapılan seminerde Hollanda Nijmegen Radboud Üniversitesi Göç Hukuku Merkezi öğretim üyesi Prof. Dr. Kees Groenendijk konuşmacı olarak katılımcılara hitap etti. Türkiye-AB Ortaklık Hukuku çerçevesinde Türk Vatandaşlarının Hakları ile ilgili Son Gelişmeler adlı seminerde konuşmacı aşağıdaki konularda güncel gelişmeleri analiz etti:
- Türkiye - AB Ortaklık Anlaşmasının Türk vatandaşları için doğurduğu hakların çifte vatandaşlığa sahip olan kişilere ve özellikle aile üyelerine uygulanması
- Mart 2012 tarihinde Hollanda Danıştayının verdiği ve Türk firmaları için çalışan Türk vatandaşlarının hizmet sunumu için Hollandaya vizesiz girebileceğine yönelik kararı ve Danimarka hükümetinin işçi veya serbest meslek sahibi Türklerin vizesiz girebileceğine dair açıklaması sonrasında vizesiz dolaşım özgürlüğü konusunda son gelişmeler
- AB Adalet Divanında görülmekte olan ve turist veya öğrenci olarak ABye girmek isteyen Türk vatandaşları için vizesiz dolaşım özgürlüğü ile ilgili Demirkan kararının olası sonuçları ve etkileri
- Aile birleşmesi ile ilgili getirilen yeni kısıtlamaların Türk vatandaşları üzerindeki etkileri
- ABde ikamet izni ücreti ve entegrasyon sınavı gibi konularda Türk vatandaşlarına yönelik uygulamaların AB vatandaşlarından farklı olmaması hususundaki yorumlar ve son gelişmeler
Prof. Groenendijk son dönmede gerek Üye Devlet mahkemelerinde gerekse AB Adalet Divanında (ATAD) bu konularda verilen kararların hukuki açıdan Türkiye-AB Ortaklık Anlaşmasının uygulanmasında önemli kazanımlara yol açtığını ve vize uygulamalarının serbestleştirilmesi için de sabırlı olunması gerektiğini hatırlattı. Konuşmacı çifte vatandaşlık konusunda Kahveci ve İnan davasına atıfta bulunarak, Türkiye-AB Ortaklık Anlaşması kurallarının Türk vatandaşlarının aile üyelerini de koruduğunu ve Türk vatandaşı olan bir kişinin bir Üye Devlet vatandaşlığı alması ile Ortaklık Anlaşmasının koruma alanı dışına çıkmadığını belirtti.
Prof. Groenendijk sözlerine şöyle devam etti:
Gerek Hollanda gerekse Almanyada alt derece mahkemeleri ATADda görülen ve 2009 yılında karara bağlanan Soysal davasını kararlarında dikkate aldı. Buna göre üç aya kadar olan bir süre için AB üyesi devletlere hizmet sunumu kapsamında seyahat eden Türk vatandaşlarına - Katma Protokolün yürürlüğe girdiği 1.1.1973 tarihinde vize uygulanmıyorsa veya bu tarihten sonra AB üyesi olan ülkeler için üyelik tarihi itibarıyla Türk vatandaşlarına vize uygulanmıyorsa- vize zorunluluğu uygulanamaz. Almanyada bazı idari mahkemelerde vize talebi reddedilen kişilerin açtığı davalarda veya ceza mahkemelerinde vizesiz seyahat eden kişilere açılan davalarda Soysal Davası sonuçlarından yararlanıldı. Hollandada 3 alt derece mahkemesi bu yönde kararlar verdi.
En önemli gelişme ise 14 Mart 2012 tarihinde Hollanda Danıştayının verdiği karar oldu. Bu karara göre, Ankara Anlaşması Katma Protokol uyarınca Türk vatandaşlarının 3 aya kadar kalışlar için vizeden muaf oldukları bir kez daha teyit edildi. Yine bu kararda, Hollanda hükümetinin Türk vatandaşları ve AB vatandaşlarının durumunun farklı olduğu ve birbiri ile karşılaştırılamayacağı savı karşısında Mahkeme, Ortaklık ilişkisinin amacının Türk vatandaşlarının durumunu AB vatandaşlarına yakınlaştırmak olduğunu ve eşitlik sağlamayı amaçladığını tespit etti. Hollanda Danıştayı, AB vatandaşları için vize istenmezken Türk vatandaşlarından vize istemenin aynı zamanda Ortaklık Anlaşmasının 9 sayılı Maddesine de aykırı olduğuna ve bir ayrımcılık teşkil ettiğine hükmetti. Söz konusu 9 sayılı Madde Türk vatandaşlarına karşı ayrımcılığı yasaklayan madde olması sebebiyle büyük önem taşıyor. 14 Mart tarihli bu karar Benelüks ülkeleri, Fransa ve İtalya açısından da anlam ifade ediyor. Bu ülkeler de Komisyona bildirmemiş olsalar da Katma Protokolün yürürlüğe girdiği 1.1.1973 tarihinde Türk vatandaşlarına vize uygulamıyorlardı. Sosyal Davası sonrasında sadece Almanya ve Danimarka, Soysal davasının sonuçlarının kendilerini ilgilendirdiğini kabul etmişlerdi. Danimarka Adalet Bakanlığı yayınladığı bir genelgede, işçi veya serbest meslek sahiplerinin vizeye ihtiyaçları olmadığını belirtmişti.
Sosyal davası sadece hizmet vermek için ABye giden Türk vatandaşlarının durumunu ilgilendiriyordu. Bundan sonraki aşama bu serbestinin hizmet almak için giden, örneğin turistlere, aile ziyareti için gidenlere veya öğrencilere uygulanıp uygulanmayacağının açıklığa kavuşmasıdır. Almanyada çeşitli alt derece mahkemeleri bunu kararlarında teyit etmişlerdir. Ancak 1 yıl içinde sonuçlanması beklenen ve ATADda görülen Demirkan davası konuyu netliğe kavuşturacaktır. Ulusal mahkemeler de bu kararı beklemektedir. ATAD konunun siyasi olarak hassas olduğunun farkındadır. Hizmet alımından anlaşılması gereken ABye yapılan ziyaret amacının önemli bir bölümünü oluşturması ve marjinal olmaması beklenir.
Ortaklık Anlaşmasının 13 sayılı maddesi ve Ortaklık Konseyinin 1/80 sayılı kararı Türk işçileri ve aile üyeleri için yeni kısıtlamalar getirilmesini yasaklamaktadır. Bu sebeple örneğin aile birleşmesi için Hollandaya gelme yaşını 21den 18e indiren karar Türk vatandaşları ve aile üyelerine uygulanamaz. Geçtiğimiz hafta düşen Hollanda hükümetinin almayı planladığı aile birleşmesi ile ilgili kısıtlayıcı yeni önlemler de bu sebeple Türk vatandaşlarına uygulanamamıştı. Yine Hollandada aile bireylerinin Hollandaya girmeden önce entegrasyon testlerine girmelerini şart koşan uygulama kaldırıldı. Mart 2012de Avusturyanın en yüksek idari mahkemesi tarafından verilen karara göre Avusturya vatandaşları ile aile birleşmesi için gelen Türk vatandaşları için dil ve entegrasyon testleri zorunlu tutulamaz.
Görülmektedir ki, giderek artan bir şekilde ATAD ve AB üye devletlerindeki ulusal mahkemeler Türk vatandaşları için Ortaklık Anlaşmasından kaynaklanan hakları tanımakta ve kararlarında ilgili hükümlere atıfta bulunmaktadırlar. Türk vatandaşlarına ayrımcılığı yasaklayan 9 sayılı madde de giderek artan bir şekilde gündeme gelmekte ve mahkemelerin kararlarında yer bulmaktadır. Dolayısıyla, eğer AB vatandaşından istenmiyorsa Türk vatandaşından entegrasyon kursuna gitmesi veya dil sınavına girmesi istenemez. Aynı şekilde Türk vatandaşlarından AB vatandaşından istenenden daha yüksek bir ikamet izni ücreti talep edilemez.
Son olarak, geçen hafta düşen Hollanda hükümeti Türkiye ile Ortaklık Anlaşmasının tadil edilmesini istiyordu. Bunun için diğer Üye Devletleri de ikna etme çabaları sonuç vermedi. Hollanda göç bakanı AB üyesi devletlerden Türkiye ile Ortaklık Anlaşmasının yenilenmesi için destek alamadıklarını açıkladı. 30 Mart 2012 tarihinde ise Avrupa Komisyonu Türkiye ile sosyal güvenlik konusunu düzenleyen 3/80 sayılı Ortaklık konseyi kararının yerini alacak yeni bir karar için ABnin ortak müzakere pozisyonu oluşturması çağrısında bulundu. Bu girişim, ilgili kararın AB içinde sosyal güvenlik alanındaki yenilikleri dikkate alarak uyarlanmasını hedefliyor.
Kaynak: AB Haber
- Türkiye - AB Ortaklık Anlaşmasının Türk vatandaşları için doğurduğu hakların çifte vatandaşlığa sahip olan kişilere ve özellikle aile üyelerine uygulanması
- Mart 2012 tarihinde Hollanda Danıştayının verdiği ve Türk firmaları için çalışan Türk vatandaşlarının hizmet sunumu için Hollandaya vizesiz girebileceğine yönelik kararı ve Danimarka hükümetinin işçi veya serbest meslek sahibi Türklerin vizesiz girebileceğine dair açıklaması sonrasında vizesiz dolaşım özgürlüğü konusunda son gelişmeler
- AB Adalet Divanında görülmekte olan ve turist veya öğrenci olarak ABye girmek isteyen Türk vatandaşları için vizesiz dolaşım özgürlüğü ile ilgili Demirkan kararının olası sonuçları ve etkileri
- Aile birleşmesi ile ilgili getirilen yeni kısıtlamaların Türk vatandaşları üzerindeki etkileri
- ABde ikamet izni ücreti ve entegrasyon sınavı gibi konularda Türk vatandaşlarına yönelik uygulamaların AB vatandaşlarından farklı olmaması hususundaki yorumlar ve son gelişmeler
Prof. Groenendijk son dönmede gerek Üye Devlet mahkemelerinde gerekse AB Adalet Divanında (ATAD) bu konularda verilen kararların hukuki açıdan Türkiye-AB Ortaklık Anlaşmasının uygulanmasında önemli kazanımlara yol açtığını ve vize uygulamalarının serbestleştirilmesi için de sabırlı olunması gerektiğini hatırlattı. Konuşmacı çifte vatandaşlık konusunda Kahveci ve İnan davasına atıfta bulunarak, Türkiye-AB Ortaklık Anlaşması kurallarının Türk vatandaşlarının aile üyelerini de koruduğunu ve Türk vatandaşı olan bir kişinin bir Üye Devlet vatandaşlığı alması ile Ortaklık Anlaşmasının koruma alanı dışına çıkmadığını belirtti.
Prof. Groenendijk sözlerine şöyle devam etti:
Gerek Hollanda gerekse Almanyada alt derece mahkemeleri ATADda görülen ve 2009 yılında karara bağlanan Soysal davasını kararlarında dikkate aldı. Buna göre üç aya kadar olan bir süre için AB üyesi devletlere hizmet sunumu kapsamında seyahat eden Türk vatandaşlarına - Katma Protokolün yürürlüğe girdiği 1.1.1973 tarihinde vize uygulanmıyorsa veya bu tarihten sonra AB üyesi olan ülkeler için üyelik tarihi itibarıyla Türk vatandaşlarına vize uygulanmıyorsa- vize zorunluluğu uygulanamaz. Almanyada bazı idari mahkemelerde vize talebi reddedilen kişilerin açtığı davalarda veya ceza mahkemelerinde vizesiz seyahat eden kişilere açılan davalarda Soysal Davası sonuçlarından yararlanıldı. Hollandada 3 alt derece mahkemesi bu yönde kararlar verdi.
En önemli gelişme ise 14 Mart 2012 tarihinde Hollanda Danıştayının verdiği karar oldu. Bu karara göre, Ankara Anlaşması Katma Protokol uyarınca Türk vatandaşlarının 3 aya kadar kalışlar için vizeden muaf oldukları bir kez daha teyit edildi. Yine bu kararda, Hollanda hükümetinin Türk vatandaşları ve AB vatandaşlarının durumunun farklı olduğu ve birbiri ile karşılaştırılamayacağı savı karşısında Mahkeme, Ortaklık ilişkisinin amacının Türk vatandaşlarının durumunu AB vatandaşlarına yakınlaştırmak olduğunu ve eşitlik sağlamayı amaçladığını tespit etti. Hollanda Danıştayı, AB vatandaşları için vize istenmezken Türk vatandaşlarından vize istemenin aynı zamanda Ortaklık Anlaşmasının 9 sayılı Maddesine de aykırı olduğuna ve bir ayrımcılık teşkil ettiğine hükmetti. Söz konusu 9 sayılı Madde Türk vatandaşlarına karşı ayrımcılığı yasaklayan madde olması sebebiyle büyük önem taşıyor. 14 Mart tarihli bu karar Benelüks ülkeleri, Fransa ve İtalya açısından da anlam ifade ediyor. Bu ülkeler de Komisyona bildirmemiş olsalar da Katma Protokolün yürürlüğe girdiği 1.1.1973 tarihinde Türk vatandaşlarına vize uygulamıyorlardı. Sosyal Davası sonrasında sadece Almanya ve Danimarka, Soysal davasının sonuçlarının kendilerini ilgilendirdiğini kabul etmişlerdi. Danimarka Adalet Bakanlığı yayınladığı bir genelgede, işçi veya serbest meslek sahiplerinin vizeye ihtiyaçları olmadığını belirtmişti.
Sosyal davası sadece hizmet vermek için ABye giden Türk vatandaşlarının durumunu ilgilendiriyordu. Bundan sonraki aşama bu serbestinin hizmet almak için giden, örneğin turistlere, aile ziyareti için gidenlere veya öğrencilere uygulanıp uygulanmayacağının açıklığa kavuşmasıdır. Almanyada çeşitli alt derece mahkemeleri bunu kararlarında teyit etmişlerdir. Ancak 1 yıl içinde sonuçlanması beklenen ve ATADda görülen Demirkan davası konuyu netliğe kavuşturacaktır. Ulusal mahkemeler de bu kararı beklemektedir. ATAD konunun siyasi olarak hassas olduğunun farkındadır. Hizmet alımından anlaşılması gereken ABye yapılan ziyaret amacının önemli bir bölümünü oluşturması ve marjinal olmaması beklenir.
Ortaklık Anlaşmasının 13 sayılı maddesi ve Ortaklık Konseyinin 1/80 sayılı kararı Türk işçileri ve aile üyeleri için yeni kısıtlamalar getirilmesini yasaklamaktadır. Bu sebeple örneğin aile birleşmesi için Hollandaya gelme yaşını 21den 18e indiren karar Türk vatandaşları ve aile üyelerine uygulanamaz. Geçtiğimiz hafta düşen Hollanda hükümetinin almayı planladığı aile birleşmesi ile ilgili kısıtlayıcı yeni önlemler de bu sebeple Türk vatandaşlarına uygulanamamıştı. Yine Hollandada aile bireylerinin Hollandaya girmeden önce entegrasyon testlerine girmelerini şart koşan uygulama kaldırıldı. Mart 2012de Avusturyanın en yüksek idari mahkemesi tarafından verilen karara göre Avusturya vatandaşları ile aile birleşmesi için gelen Türk vatandaşları için dil ve entegrasyon testleri zorunlu tutulamaz.
Görülmektedir ki, giderek artan bir şekilde ATAD ve AB üye devletlerindeki ulusal mahkemeler Türk vatandaşları için Ortaklık Anlaşmasından kaynaklanan hakları tanımakta ve kararlarında ilgili hükümlere atıfta bulunmaktadırlar. Türk vatandaşlarına ayrımcılığı yasaklayan 9 sayılı madde de giderek artan bir şekilde gündeme gelmekte ve mahkemelerin kararlarında yer bulmaktadır. Dolayısıyla, eğer AB vatandaşından istenmiyorsa Türk vatandaşından entegrasyon kursuna gitmesi veya dil sınavına girmesi istenemez. Aynı şekilde Türk vatandaşlarından AB vatandaşından istenenden daha yüksek bir ikamet izni ücreti talep edilemez.
Son olarak, geçen hafta düşen Hollanda hükümeti Türkiye ile Ortaklık Anlaşmasının tadil edilmesini istiyordu. Bunun için diğer Üye Devletleri de ikna etme çabaları sonuç vermedi. Hollanda göç bakanı AB üyesi devletlerden Türkiye ile Ortaklık Anlaşmasının yenilenmesi için destek alamadıklarını açıkladı. 30 Mart 2012 tarihinde ise Avrupa Komisyonu Türkiye ile sosyal güvenlik konusunu düzenleyen 3/80 sayılı Ortaklık konseyi kararının yerini alacak yeni bir karar için ABnin ortak müzakere pozisyonu oluşturması çağrısında bulundu. Bu girişim, ilgili kararın AB içinde sosyal güvenlik alanındaki yenilikleri dikkate alarak uyarlanmasını hedefliyor.
Kaynak: AB Haber
FACEBOOK YORUMLAR