Türk Siyasi Tarihinde Yerli ve Milli İrade Programı
Cumhurbaşkanı Erdoğan: (3) "(CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun sözleri) Çok ciddi bir denge problemine işaret ediyor. 'Başkanlık sistemini kan dökmeden getiremezsiniz' diyen bir siyasetçi, milletin iradesine de içinde yer aldığı Meclis'e de siyaset kurumuna da ihanet etmiş demektir" "Mesele şu, kan dökmek diktatörlerin, zalimlerin, katillerin bazen de meczupların işidir. Anamuhalefetin başındaki zatın bunlardan hangisi olduğunu ben milletimin takdirine bırakıyorum" "Kilis sokaklarında, karşı taraftan atılan roketlerle her gün vatandaşlarımız şehit olurken müttefiklerden, maalesef keyifleri elvermediği için, daha ne bekleyeceğiz. Öyleyse kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Bu konuda gereken adımları icap ediyorsa tek başımıza atmaktan çekinmeyeceğimizi de buradan ifade ediyorum" "Terör örgütleriyle böylesine kapsamlı ve cansiparane mücadele yürüten bir ülkeye 'Bu işten vazgeç' demenin, terörün safında yer almakla eş değerdir. Türkiye'ye, 'Terör tanımını yumuşat', 'Terörist tanımını değiştir' demek, 'Bu işten vazgeç' demektir" "Önümüzdeki dönemde ya Avrupa Birliği ile birlikte ilişkilerimiz geliştirecek, bu yolu nihayete ulaştıracağız ya da kendimize yeni bir yol tespit edeceğiz. Bizim tercihimiz, yeni Türkiye'yi Avrupalı dostlarımızla birlikte inşa etmekten yanadır. Şimdi Avrupalı dostlarımızın kararını bekleyeceğiz"
Erdoğan, Yerli Düşünce Derneğince ATO Congresium'da düzenlenen "Türk Siyasi Tarihinde Yerli ve Milli İrade Programı"nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, uzun yıllar terörle mücadele eden bir ülke olarak terör meselesinin üstesinden bir şekilde geleceğini vurguladı.
"Avrupa ülkeleri, açık söylüyorum bu işin altından kalkamaz." diyen Erdoğan, Paris ve Brüksel saldırılarından sonra, demokrasi ve özgürlük nutukları atanların bu kavramları neredeyse askıya aldığını, DAEŞ kendi ülkelerinde eylem yaptığında dünyayı ayağa kaldıranların, Türkiye'yi aynı örgütle olan mücadelesinde yapayalnız bıraktığını söyledi. Erdoğan, "Hatta utanmadan, sıkılmadan kimi medya kuruluşları ve siyasetçileri vasıtasıyla ülkemizin terör örgütlerine destek verdiği yalanını söylemeye cüret etmişlerdir." diye konuştu.
Türkiye'nin bugüne kadar DAEŞ terör örgütünün İstanbul'da 2, Ankara ve Gaziantep'te birer canlı bomba saldırısına maruz kaldığına işaret eden Erdoğan, "Kilis şehrimize neredeyse her gün roket saldırısı yapılıyor. Zaman zaman sınırlarımızı koruyan güvenlik güçlerimize ateş açılıyor. DAİŞ örgütünün bugüne kadarki saldırılarında 130'u aşkın vatandaşımızı ve güvenlik görevlimizi kaybettik." bilgisini verdi.
Erdoğan, buna karşılık Türkiye'nin özellikle Kilis'e yönelik saldırıları sebebiyle DAEŞ terör örgütünün 3 bin mevzisini vurduğunu, bin 300 mensubunu da imha ettiğini açıkladı.
Yurt dışından örgüte yönelik katılımları engellemek için 48 bin 600 kişiye ülkeye giriş yasağı getirdiklerini belirten Erdoğan, 2011 yılından bu yana ülke sınırları içinde yakalanan 3 bin 500 kişinin sınır dışı edildiğini, bin 507 kişinin de tutuklandığını söyledi. Erdoğan, sınır dışı edilenlerin 22'sinin AB üyesi ülkeler olmak üzere 97 ayrı ülke vatandaşı olduğuna işaret etti.
- "Terörün safında yer almakla eş değer"
Terör örgütleriyle böylesine kapsamlı ve cansiparane mücadele yürüten bir ülkeye "Bu işten vazgeç" demenin, terörün safında yer almakla eş değer olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye'ye, 'Terör tanımını yumuşat', 'Terörist tanımını değiştir' demek, 'Bu işten vazgeç' demektir. Bizim Suriye ile sınırımız 911 kilometre. Bu mesafeyi Balkanlar istikametinde kat ettiğinizde dört ayrı ülkeyi geçip Avrupa'ya ulaşırsınız. Avrupa'da ise aynı mesafe ile Fransa'dan çıkıp Lüksemburg, Belçika, Almanya ve Hollanda'yı kapsayan dört ülkeyi dolaşabilirsiniz. Irak sınırı ile birlikte düşündüğümüzde burada yaklaşık bin 300 kilometrelik sorunlu bir alandan ve birçok Avrupa Birliği üyesi ülkenin toplamını aşan on milyonlarca kişilik bir nüfustan söz ediyoruz. Üstelik Türkiye, DAİŞ koalisyonunda yer alan 65 farklı ülkenin bir şekilde müdahil olduğu Suriye'de, dilediği gibi operasyon gerçekleştirme imkanına da sahip değildir."
- " Kilis'i, Halep'i umursamayanı biz de umursamama hakkına sahibiz"
Kilis'te yaşanan sıkıntılar nedeniyle sınırın diğer tarafını temizlemek için gerekli hazırlıkları yaptıklarını vurgulayan Erdoğan, müttefiklerinden, özellikle de bölgede silah gücü bulanan ülkelerden arzu ettikleri desteği alamadıklarına dikkat çekti.
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kilis sokaklarında, karşı taraftan atılan roketlerle her gün vatandaşlarımız şehit olurken müttefiklerden, maalesef keyifleri elvermediği için, daha ne bekleyeceğiz. Öyleyse kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Bu konuda gereken adımları icap ediyorsa tek başımıza atmaktan çekinmeyeceğimizi de buradan ifade ediyorum. Kilis meselesi, DAİŞ karşıtı koalisyonun samimiyetini ve içtenliğini ortaya koyacak bir turnusol kağıdı vazifesi görecektir. Bu şehrimize düşen her rokete, tıpkı Moskova'ya, Londra'ya, Brüksel'e, Washington'a, Paris'e, Berlin'e yönelmiş muamelesi yapmayan hiçbir ülkenin DAİŞ'le mücadele konusunda samimi olduğuna inanmıyoruz.
Suriye'de yaşayan milyonlarca masumu rejimin ve terör örgütlerinin inisiyatifine terk eden, sadece sığınmacıları sınırlarından uzak tutmaya odaklanmış bir anlayış bölge ile birlikte tüm dünyayı felakete sürükler. Kilis'i umursamayanı, Halep'i umursamayanı biz de umursamama hakkına sahibiz.
Özellikle Avrupa Birliği organlarının ve kimi ülkelerin, Türkiye'nin terörle mücadelesi konusundaki üslupları ve onların bu üslupları karşısında, tarzları karşısında ne müttefiklerle ne de ahlakla bağdaşmaz yapısıyla anlaşmamız mümkün değil. Kendisi için hak gördüğünü bizim için lüks gören, kabul edilmez bulanların yaptıkları işin adı, açık söylüyorum, iki yüzlülüktür. Kendi değerlerini, ilkelerini, prensiplerini ayaklar altına alan bir Avrupa Birliği'nin ne üyelerine ne de dünyaya faydası kalmaz."
- "AB ile ya ilişkilerimizi geliştireceğiz ya da yeni bir yol tespit edeceğiz"
Türkiye'nin, misyonuyla ilgili sıkıntıların ve tereddütlerin her geçen gün arttığı Avrupa Birliğinin bir an önce refah, huzur ve güven kaynağı haline dönüşmesini temenni ettiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Schengen meselesi, vize meselesi, biz bu işi bitirdik. Bunlarla bunun imzalarını attık ve bu yılın ekim ayında uygulamaya geçeceğini karar altına aldık. Ama şimdi çıktılar, 72 madde ileri sürdüler ve bunun içine bir de geldiler terörü sıkıştırdılar. Nerede var bu ya? Şunu Avrupa Birliği müktesebatı içerisinde bize göster bakalım. Vizenin şartları içerisinde bunlar mı var? Güney Amerika'dan Schengen'e tabi olanlara sen böyle bir şey uyguluyor musun, var mı böyle bir şey? Ama müzakere ettiğin şu anda Gümrük Birliğinin üyesi olan Türkiye'ye karşı bunları uyguluyorsun. Bunların sebebinin ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Kimse kimseyi aldatmasın. Birliğin, üyelik niyetini ve gayretini hala muhafaza eden Türkiye konusundaki çarpık ve ikircikli tutumundan vazgeçmesini bekliyoruz. Önümüzdeki dönemde ya Avrupa Birliği ile birlikte ilişkilerimiz geliştirecek, bu yolu nihayete ulaştıracağız ya da kendimize yeni bir yol tespit edeceğiz. Bizim tercihimiz, yeni Türkiye'yi Avrupalı dostlarımızla birlikte inşa etmekten yanadır. Şimdi Avrupalı dostlarımızın kararını bekleyeceğiz."
Terör örgütü konusunda anamuhalefet partisinin artık kendisine bir çeki düzen vermesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Nerede duruyorsun, milletten yana mısın, terörden yana mısın? Bunu ortaya koyacaksın. Terör örgütünün yöneticilerinden ittifak teklifi alabilecek kadar çizgisini ve rotasını yitirmiş bir anamuhalefet partisi bu ülke için sorun kaynağıdır." dedi.
- "Bu topraklara ait olamaz"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, "Böyle bir başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz" sözlerine ilişkin olarak da Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Çok ciddi bir denge problemine işaret ediyor. 'Başkanlık sistemini kan dökmeden getiremezsiniz' diyen bir siyasetçi, milletin iradesine de içinde yer aldığı Meclis'e de siyaset kurumuna da ihanet etmiş demektir. Şu anda başkanlık sistemini uygulayanlar kan dökerek mi yaptılar? Amerika bunu böyle mi getirdi, bütün o Güney Amerika ülkeleri bunu böyle mi getirdi? Nereden çıkıyor bu iş? Mesele şu, kan dökmek diktatörlerin, zalimlerin, katillerin bazen de meczupların işidir. Anamuhalefetin başındaki zatın bunlardan hangisi olduğunu ben milletimin takdirine bırakıyorum. Kan dökülmesi gereken durumlar elbette olabilir. İşte ülkemizde, vatanımızın bütünlüğü, milletimizin bekası için aslanlar gibi mücadele eden, gerektiğinde kanlarını döken askerimiz var, polisimiz var, köy korucularımız var. Vatan savunması, milletin can ve mal güvenliğinin sağlanması söz konusu olunca bu ülkenin hiçbir ferdi canını ve kanını feda etmekten çekinmez. Ancak tamamen Meclis'in kararı ve sonrasında milletin onayı meselesi olan bir konuyu getirip, kanlı bir cümlenin içine yerleştiren kafa, açık söylüyorum, bu topraklara ait olamaz."
(Sürecek)
FACEBOOK YORUMLAR