"Tesettürlü mayo yasağı islamofobik zihniyetin kaba uygulaması"

İÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gündüz: "Müslümanlar inançları doğrultusunda kendilerini ifade ettiklerinde Fransa'nın ne kadar baskıcı ve tutucu bir devlet olduğu ortaya çıktı. Bu tavrı daha önce cami ve Müslüman kadınların kıyafetleri konusunda getirilen yasaklarda da gördük. Bu tutum islamofobik zihniyetin kabaca bir uygulamasından başka bir şey değil" "Müslümanlar söz konusu olduğunda her türlü İslam inancının toplumsal hayatın dışa dönük görünürlüğünün ortadan kaldırılmasını şart koşuyorlar. Yani bunun adı aslında kabaca asimilasyondur, adaptasyon değil" Prof. Dr. Atun: "İslamofobiyi, Ortadoğu'daki son olaylar, Türkiye'nin bölgede yükselişi de tetikliyor. Avrupa'nın sözünün artık küresel olarak geçmemesi ve İslam dünyasının daha fazla sesinin çıkması nedeniyle bu ayrımcılık başladı"

"Tesettürlü mayo yasağı islamofobik zihniyetin kaba uygulaması"
Editör: Turkinfo.nl
26 Ağustos 2016 - 05:00
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şinasi Gündüz, Müslümanların inançları doğrultusunda kendilerini ifade ettiklerinde Fransa'nın ne kadar baskıcı ve tutucu bir devlet olduğunun ortaya çıktığını belirterek, "Bu tavrı daha önce cami ve Müslüman kadınların kıyafetleri konusunda getirilen yasaklarda da gördük. Bu tutum islamofobik zihniyetin kabaca bir uygulamasından başka bir şey değil." dedi.

Fransa'da Cannes Belediyesinin toplumsal düzeni bozabileceği gerekçesiyle tesettür mayolara yasak getirmesini AA muhabirine değerlendiren Gündüz, Avrupa'nın soğuk savaşın bitmesiyle kendisine yeni bir düşman yarattığını ve kendilerini islamofobik bir takım tutumlarla ifade etmeye başladıklarını söyledi.

Prof. Dr. Gündüz, tesettürlü mayoya gösterilen tepkinin de bu bakış açısının bir uzantısı olduğunu vurgulayarak, insan hak ve özgürlüklerinin güvence altına alındığı bir kale gibi anlatılan Fransa'da bu tür olayların yaşanmasına anlam verilemediğini kaydetti.

- "Bu politika insanları barış içinde yaşama düşüncesinden itiyor"

Müslümanların inançları doğrultusunda kendilerini ifade ettiklerinde Fransa'nın ne kadar baskıcı ve tutucu bir devlet olduğunun ortaya çıktığını vurgulayan Gündüz, "Bu tavrı daha önce cami yasakları ve Müslüman kadınların kıyafetleri konusunda getirilen yasaklarda da gördük. İsviçre, Hollanda gibi Batıda birçok ülkede bu tavır yakın zamanda görüldü. Bu tutum islamofobik zihniyetin kabaca bir uygulamasından başka bir şey değil." diye konuştu.

Prof. Dr. Gündüz, Avrupa'da, azınlıkların yaşadıkları topluma entegre olması gerektiği şeklindeki tezin sürekli işlendiğinin altını çizerek, şöyle konuştu:

"Bu tezi Almanya da Fransa da işliyor. Ancak Müslümanların dışındaki halklar söz konusu olduğunda bu sadece oranın sosyal, siyasal, kültürel yapısına kendi manevi, dini ve etnik kimliklerini koruyarak uyum sağlamaları şeklinde anlaşılıyor. Müslümanlar söz konusu olduğunda her türlü İslam inancının toplumsal hayatın dışa dönük görünürlüğünün ortadan kaldırılmasını şart koşuyorlar. Yani bunun adı aslında kabaca asimilasyondur. Bu adaptasyon değil bir asimilasyon politikasıdır. Bu politika da insanları içinde yaşadıkları toplumun bir parçası olma, uyum sağlama ve barış içinde yaşama düşüncesinden itiyor. Çünkü insanlara mobbing, psikolojik baskı ve bir takım hukuki yaptırımlar uyguluyorsunuz. Hatta para ve hapis cezaları veriyorsunuz, işten atıyorsunuz. Dolayısıyla ne olacak? Bu insanlar içe kapanacaklar. Avrupa toplumunun bira arada yaşama kültürünün gelişmesine ve adaptasyonun yerleşmesine kesinlikle mesafeli duracaklardır."

- İslam ile ilgili gelişmeleri hazmedemiyorlar"

Yakın Doğu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ata Atun, Avrupa'da milliyetçiliğin giderek tırmandığını vurgulayarak, Avusturya'da başlayan bu milliyetçiliğin Almanya ve Fransa'ya sıçradığını ve korkutucu boyutlara yükseldiğini söyledi.

Avrupa'daki milliyetçiliğin, ayrımcılığın ve islamofobinin çok tehlikeli boyutlarda olduğuna dikkati çeken, Prof. Dr. Atun, şöyle devam etti:

"Aslında islamofobiyi, Ortadoğu'daki son olaylar, Türkiye'nin bölgede yükselişi de tetikliyor. Avrupa'nın sözünün artık küresel olarak geçmemesi ve İslam dünyasının daha fazla sesinin çıkması nedeniyle bu ayrımcılık başladı. Hatta ABD'ye de sıçradı. ABD'de gerek Müslümanlara gerekse zencilere karşı özellikle 11 Eylül'den sonra ciddi bir ayrımcılık var. Bu da gözle görülür bir şekilde ortaya çıktı. İslam ile ilgili herhangi bir gelişmeyi hazmedemedikleri, kaldıramadıkları gözle görülüyor."

Bir kadının tesettürlü mayo ile denize girmesinin kimseye bir zararının olmadığının altını çizen Atun, bundan 70 yıl önce Avrupa'da da zaten bu şekilde denize girildiğini dile getirdi.

Prof. Dr. Atun, Avrupa'da radikalleşmenin endişe verici boyutlara ulaştığına işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"AB'deki bazı ülkeler hala küreselleşmeye uyum sağlayamıyor. Halbuki küreselleşmede her türlü kültürün dünyaya yayılması ve kaynaşması söz konusudur ama Avrupa bunu kabullenemiyor. Aslında islamofobi 11. yüzyıldan beri var. Avrupalıların geçmişindeki bu korku zaman zaman aşağı iniyor zaman zaman yukarı çıkıyor. İşte bu korku, bugün yeniden çıkış yaptı. Müslümanların bu noktada yapması gereken şey yaşam felsefelerinin farklı olmadığını ortaya koymaktır. Dinimizin ne kadar yapıcı olduğunu anlatmalıyız."

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Turkinfo Hollanda Haber'i:

Adreslerinden takip edin!