Tasarruf mu, büyüme mi
Tasarruf mu, büyüme mi
Editör: Turkinfo.nl
09 Mayıs 2012 - 21:06
Yunan seçmen sert tasarruf tedbirleriyle sürekli resesyondan duyduğu öfkeyi sandığa yansıttı. On yıllardır Yunanistanı yöneten iki ana halk partisi 2009 genel seçimlerinde oyların yüzde 80ini aralarında paylaşmışken, Pazar günkü oylamada yüzde 33e düştüler.
Atinada yeni hükümetin kurulması arapsaçına dönüp uzasa da, bu meclis çoğunluğunun ülkeye yardım edenlerin dikte ettirdiği tasarruf rotasına karşı olduğu gerçeğini değiştirmez: Büyük çoğunluk borçların ödenmesine karşı. Yunanlar, haksız yere kendilerinden para istendiğini ve bu nedenle de borç ödemeye gerek olmadığını düşünüyorlar. Kendi tercihleri olan bu düşünce tarzıyla da sermaye piyasalarıyla yüzleşmek durumundalar.
Hohenheim Üniversitesi öğretim üyelerinden Hans-Peter Burghof böyle diyor. Gırtlağına kadar borçlanan Yunanistan şimdiye kadar Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu tarafından batmaktan kurtarıldı. Berenger Bankın baş iktisatçısı Holger Schmieding bu durumun değişebileceğini şöyle dile getiriyor: Avrupa, Yunanistanda tasarruf tedbirlerini kararlı bir şekilde uygulamayı kabul edenler hükümeti kurmazsa, para musluğu kapatılabilir, diyebilir. O zaman da Yunanistan kendini gerçekten Euro Bölgesinin dışında bulur.
Hayalperest Hollande
Hans-Peter Burghof, sandıkta tecelli eden seçmen iradesinin ciddiye alınıp, bundan gerekli sonuçların çıkarılması gerektiğini söylüyor: Önce, Yunanistanın borçlarına kefil olamayacağımızın bilinmesi gerekir. Ne, kurtarma mekanizması ya da tuhaf Euro tahvilleri gibi doğrudan yardımlarla, ne de dolaylı olarak Avrupa Merkez Bankası kanalıyla.
Fransanın yeni cumhurbaşkanı François Hollande, uzmanlar tarafından çılgın plan olarak adlandırılan Euro tahvillerini devreye sokmak istiyor. Aynı zamanda Avrupa Merkez Bankasından da krizle mücadelede daha aktif rol oynamasını bekliyor. Hollande büyümeyi daha fazla borçlanarak teşvik edeceğini de açıklamıştı. Esas olarak yeni cumhurbaşkanı Almanyanın karşı olduğu her şeyi savunuyor. Mali paktın yeniden müzakere edilmesini seçim kampanyasında sık sık dile getirmişti. Mali paktın, siyasetin kriz yönetiminden çıkan tek somut uygulama olmasına rağmen.
Ancak, Fransa ile Almanya arasındaki görüş ayrılıklarının anlaşmazlığa yol açması da gerekmiyor. Duisburg-Essen Üniversitesinden Ansgar Belke, pragmacı davranacağını çünkü en önemli ticaret ortağının Almanya olduğunu ve Fransanın son derece kötü durumda bulunduğunu Hollande´nin de bildiğini, söylüyor.
Taleplerinde diretemeyecek
Son yıllarda Fransa, Almanya ile arasındaki rekabette oldukça geriye düştü. 2011 bütçesi yüzde 5,2lik açık verirken Almanyanın ek borçlanma ihtiyacı yüzde bire düştü. İşsiz oranı Almanyadan iki kat fazla. Almanyanın ihracatı artarken, Fransanın Avrupa Birliği içindeki ihracat payı küçülüyor. Finans piyasalarının bu nedenle Fransayı büyük dikkatle izlediği de Hollandenin gözünden kaçmış olamaz.
Ansgar Belke, Düşündüklerinden birini zorla uygulamaya kalkarsa, sermaye piyasası onu cezalandırır, diyor.
Seçim sonuçları, yatırımcının Avrupa Para Birliğine olan güvenini sarstı. Bütün dünyada hisse senetleri değer kaybediyor. Euronun dolar kuru 1,30un altına indi. İktisatçı Burghof, bunların Avrupalılar açısından sevindirici olmadığını çünkü, istikrara değer vermeyen, zayıf para birimiyle daha kolay ülke yönetilebileceğini ve öncelikle de bu yoldan zengin ortaklardan daha fazla para sızdırılabileceğini düşünenlerin çoğunluğa geçtiğini, söylüyor.
Burghof bu nedenle Almanyanın pekiyi olan kredi notunu bu seviyede tutmanın zorlaşacağını ve en büyük kefil konumundaki Almanyanın sarsılması durumunda Euronun günlerinin sayılı olacağını da sözlerine ekliyor.
FACEBOOK YORUMLAR