Sızı, mübadeledeki bir vedalaşmanın hikayesi
"Anadolu'ya defalarca Haçlı Seferi düzenlenmiştir. Her geldiklerinde, Anadolu'nun gövdesinden bir parça koparma niyetini hiç değiştirmedi Avrupa ve Hristiyan dünyası. İlk akıllarına gelen, saldırmak istedikleri ilk yer, hep Anadolu olmuştur tarih boyunca" "Tarih tekerrürden ibarettir. Bugün de böyle bir şey var. Türkiye'nin anayasa değişikliği, İngiltere, Almanya, İsviçre ve Hollanda gibi ülkeleri neden bu kadar etkiliyor? Bir rahatsızlık var demek ki" "Bu insanlarla hiç sorunumuz yokken bu meseleyi, komşuların bir birine saldırmasını kimin kurguladığını ortaya koyuyoruz. Şark meselesini yine gündeme taşıyan Batı alemidir. Bu haçlı zihniyeti o zaman da devam etmiştir. Bu insanlarla aramıza fitne tohumu atılmıştır"
Şehir Tiyatroları Müdürü Salih Efiloğlu, kaleme aldığı ve bugün ilk kez izleyiciyle buluşacak olan "Sızı" oyununda göçü anlattığını söyleyerek, "Yaşanan mübadeledeki bir vedalaşma, insanların burnunu kanatmaksızın, dostlarla bir ayrılış hikayesi bu." dedi.
Kubilay Penbeklioğlu'nun yönettiği oyuna ilişkin AA muhabirine açıklamada bulunan Efiloğlu, oyunda Ermeni bir ailenin göç edişini ele aldığını belirterek, "Bu insanlar çok uzun zamandır dost olduğumuz insanlar. Batının her zaman Türkiye üzerinde sümen altında bir Şark meselesi vardır. Anadolu'ya defalarca Haçlı Seferi düzenlenmiştir. Her geldiklerinde, Anadolu'nun gövdesinden bir parça koparma niyetini hiç değiştirmedi Avrupa ve Hristiyan dünyası. İlk akıllarına gelen, saldırmak istedikleri ilk yer, hep Anadolu olmuştur tarih boyunca. Haçlı seferlerinin sayısı kimine göre 14, kimine göre çok daha fazla. Şarkın gizemini, kültürünü, medeniyetini ya yok etmek için ya da ihtiyacı olanı almak için Batı bir sisteme bağlamış bunu. 1913'te de Çanakkale'de de bunu böyle yaptılar, İstiklal savaşında da. Bu sıkıntı bugün de devam ediyor." diye konuştu.
Oyundaki baş karakter Hamide ile çocukluğunda aynı evde yaşadıklarının altını çizen Efiloğlu, "Ben bunları hem rahmetli dedemden hem babamdan dinledim ama en çok da Hamide'den dinledim. Hamide bize o olayları tek tek anlatırdı. Oyundaki 'Ali onbaşı', annemin babası. Oradaki 'Köylü' de benim dedem. Yaşanan mübadeledeki bir vedalaşma, insanların burnunu kanatmaksızın, dostlarla bir ayrılış hikayesi bu." değerlendirmesinde bulundu.
Salih Efiloğlu, Hamide'yi ailece çok sevdiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İlkokuldayken, Hamide'yi sırtıma alıp koşabilirdim. O bizim evimizin simgesiydi. Kambur, uzun saçlı ve cüceydi. Oyunda onu böyle anlatmadık. 40 yaşın üzerindeydi. Bizim evin evladı gibiydi. Çok erdemli ve kültürlüydü. Onunla beraber koşar oynardık. Bize bakar ve şarkılar, türküler söylerdi. O günleri de bize o anlatırdı. Bu oyun bir minnet borcu. Dedem Hamide'yi bir yerde bulmuş ve getirmişti. Nereden geldi, kimdi, kimin çocuğuydu? Bir türlü onu öğrenemedik. 1973'te vefat etti. O yıl hem Hamide'yi hem annemi kaybettim."
- "Şark meselesini yine gündeme taşıyan Batı alemidir"
Ermenilerle Türkler arasında yüzlerce yıldır süren komşuluk ilişkisi olduğunu, cephede beraber savaştıklarını aktaran Efiloğlu, "Osmanlı döneminde 5 tane Ermeni asıllı sadrazam vardır. Diğer paşaları saymıyorum. Bu insanlarla hiç sorunumuz yokken bu meseleyi, komşuların bir birine saldırmasını kimin kurguladığını ortaya koyuyoruz. Şark meselesini yine gündeme taşıyan Batı alemidir. Bu haçlı zihniyeti o zaman da devam etmiştir. Bu insanlarla aramıza fitne tohumu atılmıştır. Yapılan bütün hatalarda ne onların ne de bizim kabahatimiz var. Bunu mutlaka birileri kurguladı, birileri uyguladı ve tetikçiliğini yaptı." ifadelerini kullandı.
Şehir Tiyatroları Müdürü Efiloğlu, batılı ülkelerin Anadolu kültürünü ve Anadolu'da oluşmuş olan bu birlikteliği bozma çabalarının bugün de olduğuna işaret ederek, "Tarih tekerrürden ibarettir. Bugün de böyle bir şey var. Türkiye'nin anayasa değişikliği, İngiltere, Almanya, İsviçre ve Hollanda gibi ülkeleri neden bu kadar etkiliyor? Bir rahatsızlık var demek ki. Hinterlandı Adriyatik'ten Çin seddine kadar olan bu bölgede, birlikte yaşadığımız 38 etnik köken var. Etnik demek de istemem bu gruplara. Asli unsurlardır Osmanlı'da onlar. Teba-i sadıkadır Ermeniler ve diğerleri." dedi.
Ahmet Yesevi'nin "Gidin Anadoluya, bir nefes verin, bir nefes de siz alın" şeklinde bir sözü olduğunu aktaran Efiloğlu, "Anadolu toprakları ancak böyle bir şeye uygun düşer. Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlana ve Yunus Emre gibi insanların yaşadığı yerde sevgiden başka hiçbir şey olmaması gerekirken, batı alemi dün olduğu gibi bugün de aynı şeyi devam ettiriyor. Bu amaçla bu oyunu sahneledik. Umarım başarılı oluruz." diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından iki buçuk aylık bir hazırlığın ardından sahneye konan oyun, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesinde seyirciyle buluşacak.
Oyunda, Ali Murat Altunmeşe, Emel Bertan, Erhan Özçelik, Ersin Sanver, Esin Umulu, İrem Erkaya, Kamer Karabektaş, Mert Asutay, Musa Arslanali, Oğuzhan Oğuz, Ömer Naci Boz, Samet Silme, Seda Yılmaz, Şirin Asutay, Yasemin Tunca ve Yılmaz Aydın rol alıyor.
Mapping tekniğiyle dekora derinlik ve zenginliğin kazandırılan oyunun dramaturjisini Dilek Tekintaş, mapping ve görsel tasarımını Kerem Ersü ve ekibi, kostüm tasarımını Nihal Kaplangı, ışık tasarımını Özcan Çelik, müziğini Engin Arslan ve Ertan Tekin, efektlerini ise Özgür Yaşar İşler yaptı.
"Sızı", 12-15 Nisan ve 19-22 Nisan arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesinde seyredilebilecek.
FACEBOOK YORUMLAR