Schiphol Havalimanı'nda Silahlı İsrailli Yakalandı: Medya ve Siyasi Çifte Standart

Silahlı İsrailli Schiphol Havalimanı'nda Yakalandı

Maçtan iki gün sonra, bir Yahudi heyetine eşlik eden 55 yaşındaki spor salonu işletmecisi ve dövüş sanatları uzmanı Gabriel G., Schiphol Havalimanı'nda iki silahla yakalandı. Bu silahlardan biri doluydu. Hollanda'da uzun süredir yaşayan İsrail doğumlu G., Limburg'da ikamet ediyordu. Pazartesi günü Alkmaar'daki Noord-Holland mahkemesinde silah bulundurma suçlamasıyla hakim karşısına çıktı.

Mahkemede yaptığı savunmada, "İsrail'den gelen istihbarat bilgileri beni alarma geçirdi. Gerilim çok yüksekti ve bir saldırı ihtimali vardı. Bu yüzden yanımda silah taşımaya karar verdim. Şimdi bu kararım için büyük pişmanlık duyuyorum." dedi.

Havalimanında heyeti uğurlarken Marechaussee (askeri polis) tarafından yapılan kontrolde, güvenlik görevlisi olduğu fark edilen G.’nin çantasında bir Glock ve bir Browning tabanca bulundu. Derhal gözaltına alınan şahıs, o tarihten itibaren tutuklu bulunuyor.

Medya ve Yetkililer Neden Sessiz?

Olayların yaşandığı dönemde Hollanda'nın başbakanı ve siyasi liderleri antisemitizm suçlamalarıyla gündemi meşgul etmiş, özellikle Faslıların yoğunlukta olduğu Müslüman toplum suçlanmıştı. Olayların ardından medyada, İsraillilere yönelik saldırı algısı oluşturulmuş ve günlerce kamuoyunda tartışılmıştı.

Ancak, silahlı bir İsraillinin Schiphol Havalimanı'nda yakalanması neredeyse hiç haber yapılmadı. Bu olay, kamuoyundan gizlenmiş ve altı ay sonra sadece kısa bir haber olarak geçiştirilmiştir. Bu noktada şu sorular akıllara geliyor:

• Eğer silahlı olarak yakalanan kişi İsrailli değil de Faslı, Türk ya da başka bir Müslüman olsaydı, bu olay terör saldırı girişimi olarak mı duyurulacaktı?

• Medya ve yetkililer neden bu olay karşısında sessiz kaldı?

• Neden bu kişi terör suçlamasıyla yargılanmıyor?

Bu sorular, Hollanda'da medya ve siyasi arenada çifte standardın varlığına işaret ediyor. Kamuoyunun olayları tarafsız bir şekilde değerlendirebilmesi için adaletin herkes için eşit işlemesi gerektiği bir kez daha ortaya çıkıyor. Ancak, mevcut tutumlar, belirli grupların ayrıcalıklı şekilde muamele gördüğünü ve kamuoyunun manipüle edildiğini düşündürüyor. Bu olayın, diğer benzer durumlarla kıyaslandığında nasıl ele alındığı, Avrupa'daki güvenlik politikaları ve medya tarafsızlığı açısından kritik bir örnek teşkil etmektedir.

©TURKİNFO.NL