Salgın Avrupa'da sağlık sisteminin yetersizliğini gün yüzüne çıkardı
Tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını, Avrupa'nın birçok ülkesindeki sağlık sistemlerinde ciddi sorunlar yaşanmasına sebep oldu.
Tüm dünyayı etkisi altına alarak 2 milyona yakın insanın ölümüne neden olan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, gelişmiş birçok Avrupa ülkesinde sağlık sistemlerinin yetersiz olduğunu da gözler önüne serdi.
Salgına "hazırlıksız" yakalanan birçok Avrupa ülkesinde hastanelerin yatak kapasitelerinin yetersiz olması, yoğun bakım ünitelerinin dolması, tıbbi malzemelerin olmaması sağlık sistemlerinin çökmesine neden oldu.
İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya, İtalya, İsviçre ve Belçika gibi ekonomik anlamda gelişmiş Avrupa ülkeleri de dahil salgın döneminde birçok ülke, vakaların hızla artması sonucu sağlık sistemlerinde ciddi sorunlar yaşadı.
İsviçre'de federal hükümet ve kanton yönetimleri tarafından alınan tüm önlemler salgını durdurmakta yetersiz kalırken, ülkedeki hastanelerin yoğun bakım üniteleri tamamen doldu, ilave odalar açıldı, 2 bin 500 ordu mensubu salgınla mücadeleye katıldı.
İsviçre'nin sağlık yükünü taşıyan 5 üniversite hastanesi, Sağlık Bakanlığına yazdıkları mektupta, yoğun bakım ünitelerinin dolduğunu ve personel sıkıntısı çektiklerini bildirdi.
Ülkede ekim ayından bu yana 4 binden fazla ameliyatın ertelendiği açıklanırken, başhekimler hastanelerdeki dramatik durum ve aşırı yoğunluktan dolayı "olağanüstü hal ilan" edilmesini talep etti.
Belçika'da virüs bulaşan yaşlıların hastanelere gönderilmemesi tavsiye edildi
Belçika'da ölüm oranlarının yüksek seyretmesinin ana nedeni olarak huzurevlerindeki yaşlılara gerekli sağlık hizmetinin sunulmaması gösterilirken, Kovid-19 ölümlerinin yarısından fazlasını huzurevlerinde kalanların oluşturması dikkati çekiyor.
Belçika Yaşlılık Hastalıkları Bilimi Enstitüsü, kronik hastalığı olan ve Kovid-19'a yakalanan yaşlıların hastanelere gönderilmemeleri ve huzurevlerinde tutulmaları yönünde tavsiye mektubu yayımlarken, ülkedeki tıbbi malzeme eksikliği nedeniyle de huzurevlerinde yeterli önlemler alınamadı.
Diğer birçok Avrupa ülkesi gibi salgına hazırlıksız yakalanan Belçika'da da tıbbi malzeme eksikliği ve hastanelerdeki yatak sayısı ile yoğun bakım ünitelerinin kısıtlı kapasitesi sağlık krizini daha da derinleştirdi.
Maske eksikliğinin yanı sıra düşük test kapasitesi de virüsün yayılımını hızlandırdı. Ülkede kronik sorun haline gelen doktor ve sağlık personel sayısındaki yetersizlik ise salgın döneminde iyice gün yüzüne çıktı.
İlkbahardaki tedbirler sayesinde yaz aylarında rahatlama olsa da bu rahatlamanın ardından ekimde vakaların hızla artması hastanelerin yetersizliğini yeniden ortaya çıkardı. 2 bin civarında yoğun bakım yatağı olan ülkede, yoğun bakıma alınan Kovid-19 hastalarının sayısı 1500'ü aşınca alarm verildi.
İngiltere'de sağlık hizmetleri çökmek üzere
Kovid-19'un daha hızlı yayılan bir türünün etkisi altındaki İngiltere'de günlük vakalar 60 bin civarında seyrederken, 8 Ocak'ta salgının başından beri bir günde en yüksek can kaybı (1325) kaydedildi.
Ülkedeki hastanelerin büyük bir baskı altında kaldığı ve sağlık hizmetlerinin çökmek üzere olduğu ifade ediliyor. Hastanelerin dışında çok sayıda ambulansın beklediği gözlemlenirken, ülke basını yatak olmadığı için bazı hastaların ambulanslarda bekletilmek zorunda kaldığını belirtti.
İngiliz Tabipler Birliğinden Simon Walsh, pek çok acil servis dışında ambulans kuyrukları oluştuğuna dikkati çekerken, "Hastalar, müdahale edilene kadar saatlerce ambulanslarda bekliyor. Çünkü onları koyacak yer yok." ifadelerini kullandı.
Sağlık Bakanı Matt Hancock ise şu an hastanelerde 30 binden fazla kişinin tedavi gördüğünü ve bu sayının alınan karantina kararına rağmen birkaç hafta daha artmasını beklediklerini söyledi.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson da hastanelerin salgının başlangıcından beri her zamankinden daha fazla baskı altında olduğuna dikkati çekerek, "Enfeksiyon oranları endişe verici bir hızla artmaya devam ediyor." diyerek halkı uyardı.
Londra Belediye Başkanı Sadık Han da virüsün yayılmasını durdurmak için acil bir önlem alınmazsa gelecek birkaç hafta içinde hastanelerdeki yatakların tamamen dolacağını ve hemen harekete geçilmediği takdirde daha fazla insanın ölebileceğini kaydetti.
İngiltere'de 5 Ocak'ta üçüncü kez ulusal çapta karantina uygulaması başlarken, insanlar tüm umudunu aşılara bağlamış durumda.
İtalya sağlık sektöründe yıllardır yaptığı kesintilerin bedelini ağır ödedi
Salgının en çok etkilediği ülkelerin başında gelen ve bugüne dek 80 bine yakın insanın hayatını kaybettiği İtalya'da da sağlık sektöründeki ciddi sıkıntılar yaşandı.
Ülkede özellikle ilk dalgada sağlık personelinden yoğun bakım ünitelerinin yetersizliğine ve solunum cihazından maske eksikliğine kadar birçok sorun art arda meydana geldi.
İlkbahar aylarında tıbbi maske, tulum ve solunum cihazı eksikliklerinin ortaya çıktığı İtalya, dünyanın pek çok ülkesinden maske ve diğer tıbbi ihtiyaçlar için yardım talep etti.
Sonbaharda ikinci dalga başlamadan önce yoğun bakım üniteleri ve tıbbi malzeme eksikliğini AB'den aldığı fonların da katkısıyla toparlayan İtalya'da, ikinci dalgada en çok yetişmiş sağlık personeli eksikliği hissedildi.
İtalya Sağlık Bakanı Roberto Speranza'nın Danışmanı Dr. Walter Ricciardi, son yıllarda sağlık sektörü başta olmak üzere kamuda izlenen tasarruf politikalarıyla yapılan kesintilere dikkati çekerek, İtalya'nın özellikle 2008'deki krizden sonra izlediği tasarruf politikalarından çok çektiğini söyledi.
Tüm kamu harcamalarında önemli kesintiye gidildiğini kaydeden Ricciardi, "Ulusal sağlık sistemi de bu kesintilerden etkilenen sektörlerin başında geliyor. Bu, daha az doktor, daha az hemşire, daha az hazırlık demek. Bütün bu etkiler, ölüm oranının yüksek olmasına yol açtı." dedi.
Sağlık sistemi İspanya'da da tartışma konusu
İspanya'da da sağlık sistemi en fazla tartışılan konulardan biri haline gelirken, salgın öncesine kadar dünyanın en iyi sağlık hizmetini veren ülkeler arasında gösterilen İspanya, Kovid-19 ile birlikte gerek sağlık personeli eksikliği gerekse yatak kapasitesinin azlığıyla gündeme geldi.
Özellikle ilk dalgada İspanya'daki hastanelerde yaşanan hasta yoğunluğundan Madrid ve Barcelona gibi büyük kentlerde sahra hastaneleri kuruldu. Bu dönemde Madrid'deki fuar alanı da hastaneye dönüştürüldü.
Rutin hastaların takipleri ve ameliyatlar da Kovid-19 salgınının neden olduğu yoğunluktan dolayı uzun süreli ertelendi. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 2019'a kıyasla 2020'de ameliyat bekleme süreleri yaklaşık 2 ay daha fazla uzadı, ortalama bekleme süresi 170 güne çıktı. Ülke basınına yansıyan örnekte, bir hastanın diz protezi ameliyatı için 183 gün beklediği kaydedildi. İspanya'da halen 690 binden fazla insan ameliyat sırası beklerken, bunların üçte birinin 6 aydan fazla süredir sırada olduğu, hastaların sağlıkları ve yaşam kalitelerinin kötüleşmesinden endişe edildiği belirtildi.
Bu arada, salgın yoğunluğundan kendi hastalarına yetişemeyen, rutin takipleri ve ameliyatları uzun süreli ertelemek zorunda kalan doktorlar da zaman zaman gösteriler yaparak seslerini duyurmaya çalıştı. Sağlıkta özelleştirmeye karşı çıkan, kamu hastanelerine daha fazla yatırım yapılmasını talep eden doktorlar, AB ülkeleri arasında doktorların en az maaş aldığı ülkelerden birinin İspanya olduğunu hatırlattı.
Fransa ve Almanya da sorunlar yaşıyor
Fransa'da da Kovid-19 ile mücadelede özellikle ilk dalgada sağlık çalışanlarının maske yetersizliği ve hastanelerdeki yatak kapasitelerinin dolması yaşanan sıkıntıların başında yer aldı. Hükümet, sağlık çalışanlarına yeterli sayıda maske ve sağlık ekipmanları karşılayamazken, bu da Kovid-19 ile mücadeleyi zora soktu.
Ülkede ilk dalganın etkili olduğu ilkbaharda sağlık çalışanlarının haftalık maske ihtiyacı 40 milyon iken, bu sürede sadece 3,3 milyon maske üretildi. Sağlık çalışanları, yeterli maske ve sağlık ekipmanıyla hastalara tedavi uygulamadığı için hükümeti eleştirdi.
Öte yandan, hastanelerin özellikle yoğun bakım ünitelerinde de kapasite sorunu yaşandı. Salgının başında yoğun bakımlarda sadece 5 bin yatak kapasitesi bulunurken, bilançonun ağırlaşmasıyla bu kapasite 10 bine çıkarıldı. Bu dönemde hastanelerdeki doluluk nedeniyle birçok bölgeden başka bölgelere hasta nakilleri yapıldı.
Almanya'da günlük vaka sayılarının 30 binlere yükselmesi, ülkedeki sağlık sisteminin kapasitesini de zorlamaya başladı.
Ülkede 27 bine yakın yoğun bakım yatağı olsa da Almanya'da yeterli sağlık personelinin bulunmaması, sektördeki sorunlar arasında ön plana çıkıyor. Yeterli sağlık çalışanı olmaması sebebiyle sorunlar sürerken, ülkede tıp öğrencilerinden de bu süreçte destek istendi.
Almanya'da salgının başlamasının ardından hastaneler ameliyatların birçoğunu ertelemek durumunda kalırken, bu nedenle ekonomik sıkıntı yaşamaya başlayınca hükümetten maddi destek talep etti.
FACEBOOK YORUMLAR