Kadın işçileri hayallerine çiçekler ulaştıracak
Türkiye'nin kesme çiçek üretim merkezi Antalya'da seralarda çiçek toplayan yüzlerce kadın için çiçeğin anlamı "iş" ve "aş" Çiçek seralarının kadın işçileri, dünyanın dört bir yanına gidecek rengarenk çiçekleri büyük zahmetlerle toplarken, bir yandan çeyiz hazırlama, evlenme, diğer yandan da kendi işinin patronu olma hayalleri kuruyor Orta Anadolu Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Bağdatlıoğlu: "25 bin kişi bu sektörden ekmek yiyor. Bunun yüzde 80'i, yaklaşık 20 bini kadın işçi"
Beyaz gül "masumiyet", kırmızı gül "aşk", kırmızı karanfil "sevgi", sarı karanfil "hüzün", anemon "gençlik", orkide "gurur", kırmızı lale "seni seviyorum", lilyum "güven"... her çiçeğin bir anlamı olduğu söylenir. Sevgiliye, anneye, öğretmene, yeni işe girene, evlenene verilir, cenazelere gönderilir... Sevgi, özlem, hüzün her duygunun bir çiçeği vardır, Türkiye'nin kesme çiçek üretim merkezi Antalya'da seralarda çiçek toplayan yüzlerce kadın için ise çiçeğin en kısa anlamı "iş" ve "aş"tır.
Çeyiz hazırlama, evlenme, eşe destek olma, patron olma hayalleri kuran kadınlar, Antalya'da çiçek seralarında gecelerini gündüzlerine katarak çalışıyor.
Kırmızı, sarı, pembe, mor çiçekleri ve yeşil dallarının albenisiyle kadınların dünyalarına renk katan çiçekler, seralardan toplanıp tezgahlardaki yerini alana kadar zahmetli bir yolculuktan geçiyor.
Hayallerini gerçekleştirmek için çoğunlukla Güneydoğu'dan gelen kadınlar, sabah erken saatlerde Antalya'daki seralarda yerini alıyor. Özenle toplanan çiçekler daha sonra destelenerek işlenmesi için depolara gönderiliyor.
Depolarda istenilen ölçülere göre kesilip buket haline getirilen çiçekler, daha sonra tırlara yüklenip Hollanda, Almanya ve İngiltere'nin de arasında bulunduğu 30'a yakın ülkeye gönderiliyor.
- Urfalı Fadime'nin hayali çeyiz parası biriktirmek
Yaklaşık 2 yıl önce karanfil seralarıyla tanışan 22 yaşındaki Urfalı Fadime Ölmez, gecesini gündüzüne katarak evlilik hayalini gerçekleştirmek için çalışıyor.
Ölmez, AA muhabirine karanfillerin seradan tezgaha ulaşma sürecini şöyle anlattı:
"Kesim bitikten sonra hava ısınmaya başladığında çiçeklerimizi depolara taşıyoruz. Belirlenen santimetrelere ve ebatlara göre işlemeye başlıyoruz. Sonra onları paketliyoruz, tırlara yükleyip gönderiyoruz. Dikkat ediyoruz, özenle çalışıyoruz. Çok çalışıyoruz, bazen de çok tıkanıyoruz. Sürekli aynı çiçekleri işlemiyoruz. Değişik renkler, değişik çiçekler geliyor. Bunları seçerken zorlanıyoruz. Bazen çok güzel bazen çok kötü çiçekler geliyor. Bunları işlerken bazen zorlanıyoruz. Santimetreleri değişik olduğu için insanın aklı karışıyor. Yine de çok seviyoruz, işimiz çok güzel."
Asgari ücretin üzerinde aldığı maaşının kendisini mutlu etmeye yettiğini ifade eden Ölmez, aldığı parayla ailesine yardımcı olduğunu anlattı. Parasının bir kısmını da kendisine ayırdığını dile getiren Ölmez, "Çeyizlerimin çoğunluğunu hazırladım. Sözlüm askerden geldiğinde Allah'ın izniyle düğünümüz olacak" dedi.
Sözlüsünden sadece kendisini istemeye geldiğinde çiçek aldığını da belirten Ölmez, şöyle konuştu:
"Sözlüm, istemeye geldiğinde çiçek aldı. Başka da almadı ama her şey çiçek değil. Beni seviyor, önemli günleri hatırlıyor, unutmuyor. Her gün çiçek görüyorum zaten pek de lüzum görmüyorum. Önemli günleri hatırlasın yeter.Sözlüm askerden geldikten sonra evlenip, sera kiralayıp orada çiçek üretip kendi işimin patronu olmak istiyorum."
- Bir çiçeğe "hayır" demezler
55 yaşındaki Yazgülü Yavuz, güne saat 05.00'te başladığını, eşinin, çocuklarının karınlarını doyurduktan sonra saat 07.30'da işbaşı yaptığını ve günde yaklaşık 8 saat çiçek topladığını söyledi. Hayatında hiç çiçek almadığını belirten Yavuz, "Eşim hiç çiçek almadı. Biz eski insanlarız, biz işin gücün derdine düştük. Eşim çiçek getirsin isterdim ama getirmiyor, zorla da olmaz" diye konuştu.
27 yıldır çiçek seralarında toplayıcılık yapan 60 yaşındaki Şükriye Baş ise önceden kendi işlerini yaparken sonradan yevmiyeli olarak çalışmaya başladıklarını anlattı. Eşinden bugüne kadar hiç çiçek almadığını, böyle bir beklenti içinde de bulunmadığını söyleyen Baş, "Biz daha o düzeye gelmedik, eşim de hiç çiçek vermedi. Çiçeğin içindeyim zaten ne yapacağım çiçeği, eşim başka bir şey alsın, tatlı bir şeyler getirsin" dedi.
Eşi çiçek seralarında bekçilik yapan, kendisi de toplanan çiçekleri ayıklayıp desteleyen 27 yaşındaki Yasemin Bayram ise eşinden veya başka birinden hiç çiçek almadığını belirterek, "Alsaydı sevinirdim, çiçeğin içindeyiz ama onun yeri ayrı tabi. Ama eşimin öyle şeylerle arası yok" diye konuştu.
- En çok kadınlar çalışıyor
Orta Anadolu Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Osman Bağdatlıoğlu ise Türkiye'den yaklaşık 30 ülkeye çiçek ihracatının yapıldığını, ihraç edilen çiçeklerin çoğunluğunun karanfillerden oluştuğunu ifade etti.
İhracat serüveninde en çok çalışanların kadınlar olduğunu vurgulayan Bağdatlıoğlu, "25 bin kişi bu sektörden ekmek yiyor. Bunun yüzde 80'i, yaklaşık 20 bini kadın işçi. Bunların birçoğu da Güneydoğu'dan gelenler. Eşiyle ailesiyle problemleri olmuş, buraya gelip çalışmaya başlamışlar. Bunlar, depolarda, arazilerde ekmek paraları için çalışıyorlar" diye konuştu.
Çiçek seralarında çalışan kadınların hayatlarında belki de hiç çiçek almadığını belirten Bağdatlıoğlu, şunları söyledi:
"Kendi memleketlerinde çiçek görmemiş kimseler burada buketler yapıyorlar. Burada dünyadaki sevgililere, annelere, bütün kadınlara çiçekler hazırlıyorlar. Bir tarafta buruk bir hikaye çünkü zor durumda kalmış insanların yaşadığı ve katma değer katarak hazırladıkları bir ürünü kendilerinin tatmamış olması farklı bir duygu."
FACEBOOK YORUMLAR