İstanbul'u geri alacaklarını açıkladı
İstanbul'u geri alacaklarını açıkladı
Yunanistandaki Altın Şafak Partisi İstanbulu geri alacaklarını açıkladı.Altın Şafak partisinin milletvekili Hristos Pappas, Yunan hükümetinin izlediği politika yüzünden Erdoğan paşanın Yusufakileri (oğlanları) haline geldik. Yunan ırkının yegane temsilcisi Altın Şafaktır. İstanbula mesajımız da şudur: Günün birinde döneceğiz ve bu dönüş daimi olacak dedi.
Evet sevgili okurlar TBMMdeki herhangi bir siyasi partinin miletvekili Ege denizindeki 12 adanın Türkiyenin.Veya Selanik şehri vs..Türklerin diye TBMMde açıklama yapsaydı ne olurdu?
Biz söyleyelim.Yunanlılar bunu ABye taşıyarak Türkiye bizi tehdit etti.Osmanlı ayağa kalktı.Türkiyenin topraklarımızda gözü var diye ABden karar çıkartıp Türkiye kınanırdı.Bunlar olurdu.Bakın Kıbrıs´ta bulunan doğalgaz ile ilgili gelişmelere. Türkiye bizi tehdit etti diye ABden karar çıkartıldı.
Düşünebiliyormusunuz Abdullah Öcalan Yunanistan´a karşı terör faaliyetleri yapan bir örgütün lideri olarak Türk büyükelçiliklerinde ağırlanıp üzerinde sahte KKTC pasaportu ile yakalansa ne olurdu? Hemen onuda söyleyelim.Uluslararası ceza mahkemesi başta olmak üzere her platformda Türkiye terör destekçisi diye mahkum edilir. ABden karar üstüne karar çıkartılır.Hatta daha da ileri gidilerek Türkiye tazminat ödemeye kadar iş götürülürdü.Açıkcası Türkiye´nin başına çok ama çok büyük çorap örülürdü.
Türkiye´nin niçin 50 yıl AB kapısında bekletildiğini.AB planı olan ´Annan´ı (Annan planı sadece BM planı değil aynı anda AB planıdır) kabul etmesine rağmen Kıbrıslı Türklerin niçin ambargo ve izolasyonlar altında tutulduğunu anlamak istiyorsanız.Yukardaki gelişmelerden ders çıkarmak zorundasınız. Her fırsatı değerlendireceksiniz.Oyunu kuralına göre oynacaksınız.Uluslararası arenada oyun maalesef böyle oynanıyor.Haklı olmanız değil.Haklı kalabilmeniz önemlidir.Gerisi ise boş bir teferruattır.
Yunan ve Rumların Avrupa Birliği cephesi başta olmak üzere uluslararası arenada nasıl çalıştığını daha iyi anlamanız için iki örnek daha verelim.
Kıbrıs Barış Harekatında savaş esirlerini öldürdüğünü söyleyen tiyatrocu Atilla Olgaç diplomatik krize yol açmıştı.Yunanlı ve Rumlar konuyu hemen ABye taşımışlardı.Avrupalı Parlamenterlere Olgaçın yaptığı açıklamalar iletilmişti.
Daha sonra Olgaç bu iddaları yalanlanmasına rağmen ABde Türkiye karşıtı propagandanın önüne geçilemedi.
Zamanın Avrupa Birliğinin (AB) Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, Avrupa Parlamentosunun Yunanlı üyesi Yannis Matsisin, sanatçı Atilla Olgaçın, Biri esir 10 Rumu öldürdüm sözleriyle ilgili sorusu üzerine, bir açıklama yapmıştı.
Rehn, Cenevre Antlaşmasını net bir şekilde çiğneyen, trajik tarihi bir utancın söz konusu olduğunu söyledi. Rum Yönetimi Olgaçın açıklamalarını, kanıt kabul ederek, 1974te kaybolduğu ileri sürülen 1468 Rumun akıbetlerinin açıklığa kavuşması için AİHM, BM Güvenlik Konseyi, AB ve APye taşıma kararı almıştı.
Matsis, Atilla Olgaçın açıklamalarının video kaydını aldı. Matsis, Olgaçın sözlerini içeren videoyu, Olli Rehn ve ABnin Dış Güvenlik ve Siyaset Yüksek Komiseri Javier Solanaya (video kaydı ve konuşmanın tercüme edilmiş metnini) gönderdi. Rehne, Olgaçın açıklamalarını soran Matsis, Rehnden, Trajik, tarihi bir utancın söz konusu olduğu cevabını aldı.
Rum Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanou, yaptığı açıklamada, Güney Kıbrıs Rum Yönetimimnin, Attila Olgaç´ın on Kıbrıslı Rumu öldürdüm" açıklamalarını Avrupa Konseyi´nin Bakanlar Komitesi´nde gündeme getirmeye ve ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´ne (AİHM) başvuruda bulunmaya karar vermiş olduğunu açıkladı.
Eski Başbakan Mesut Yılmaz´ın, Yunanistan´da 90´lı yıllarda yaşanan orman yangınlarıyla ilgili sözleri Atina´nın tepkisine yol açmıştı. Gelen eleştiriler üzerine açıklama yapan Yılmaz, yanlış anlaşıldığını söylemişti.
Yunanistana hükümeti destekleyen üç partiden biri olan Yeni Demokrasi Partisi´nden (ND) yapılan açıklamada da Yılmaz´ın açıklamalarıyla ortaya çıkan siyasi konunun çok büyük olduğu ve bu nedenle Avrupa Birliği kurumlarını da ilgilendirdiği belirtilerek, bu konunun tüm boyutlarıyla derinliğine araştırılması ve Yunanistan´ın zararlarının tazmin edilmesi için, Türk hükümetinin yardımcı olması istenmişti.
Hem tiyatroçu Olgaç hemde Mesut Yılmaz böyle bir şeyin olmadığını ifade ettiler.Sonuçta Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi Türkiyede gelişen olumsuz her türlü, olayı (özel veya resmi) anında uluslararası arenada Türkiye karşıtı kampanyaya dönüştürüyorlar.
Sadece şu iki örnekten yola çıkıp ABde ne oldu diye sorarsanız Tahmin edemeyeceğiniz bir anti-Türk propagandası yapıldığını söylemeliyiz.AB kurumlarında Türkiye karşıtı propagandanın yanında ayrıca AİHM nezdinde dava açılmaya kadar gidildi.AP siyasi grupları açıklama yaptı.Daha neler neler...
Unutmadan şunuda söyleyelim.Türk ve Yunanlılar geleceği ancak barış ve sevgiyle inşa edebilir.Yunanlıların ve Rumların her fırsatta Türkiyenin altını oymayı bırakıp Türkler ile birarada yaşamak zorunda olduklarını anlamaları gerekiyor.Yunanlılar,Türkler ve Rumların geçmişte yaşanan hataların, acıların altını çizerek yaşanan ortak acıyı ortak bir gelecek kurmak için bir zemine dönüştürmesi gerekiyor.Bu çoğrafyayı palaşan tüm halkların geçmişte olmadığı kadar barışa, dostluğa ve sevgiye ihtiyacı bulunuyor.
Bol güneşili günler dileğiyle...
Bol güneşili günler dileğiyle...Türkinfo.nl
Kaynak: AB Haber
FACEBOOK YORUMLAR