HTF'dan Uygulamada milliyetçilik

HTF'dan Uygulamada milliyetçilik

HTF'dan Uygulamada milliyetçilik
Editör: Turkinfo.nl
25 Kasım 2013 - 07:29






“Hollanda Türk Federasyon Düşünce Masası” düzenli olarak bir araya gelip tartışılan konunun değerlendirilmesini kamuoyu ile paylaşmaktadır. Hedefimiz böylece insanımıza daha da faydalı olmak ve geleceğe yönelik daha emin adımlarla ilerlemektir. “Hollanda Türk Federasyon Düşünce Masası” yaklaşık 7 kişilik bir akademisyen grubundan oluşmaktadır. Değerlendirilmeye alınan konuya göre bu sayı genişletilebilir ve konuya göre uzman kişiler davet edilebilirler.
“Uygulamda Milliyetçilik” değerlendirmemizi sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşamakla birlikte, toplumumuza faydalı olmasını temenni ederiz.

“Uygulamada milliyetçilik”
Bu konuyu ele alırken öncelikle “Neden milliyetçi olmalıyız?” sorusuna cevap vermemiz gerekir. Milliyetçi olmak, kendimize saygı duymaktır. Adımıza, dilimize, dinimize, örf ve adetlerimize tutunarak kendimizi tanır ve kimliğimizi yaşatırız.

Milliyetçilik tek başına bir ideoloji değildir.
Toplumun her kesimi milliyetçiliği kendi temelinde değerlendirir. Toplumların farklı milliyetçilik tanımı ve anlayışı uygulama ile ortaya çıkar. Milliyetçilik kimine göre şahıs merkezli, kimine göre kültürel, kimine göre de ırka göre değerlendirilir. Bizim benimsediğimiz anlayış çoğu tanımlamalardan farklı olarak kültüre dayanan milliyetçiliktir. Bu kültüre hizmet bizim açımızdan topluma fayda verebilecek en güzel milliyetçiliktir. Öz kültürüne bağlılık düşüncesi Hoca Ahmet Yesevi’nin Türklük kaderimizdir esası ile aynı anlamı ifade eder.

Her Türlü fikriyatlarda olduğu gibi Türk milliyetçiliği <uygulama> şekli ile de ele alınması gerekmektedir. Türk milliyetçiliği üzerine bir düşünce sistemi olarak derin tespitlerde bulunulabilir, fakat uygulamada en ufak adım atmadıktan sonra düşünceden ileri gitmez. Milliyetçilik uygulandığı sürece yaşar. Milliyetçiliği uygulamak düşünce ile hareket etmek ve milli hedef fikirlerine icraat ile sahip çıkmak demektir. Bunu yaparken fikriyatımızı gerçek dünyaya uyarlayıp, kendi dünyamızı ona göre şekillendirmemiz şarttır.

Milliyetçilik her daim bir duygu ve istek olarak ortaya çıkar. İnsani bir duygu olduğuna göre uygulaması için de insana dönmemiz lazım. Üzerinde özellikle durmak istediğimiz husus uygulamanın kişinin kendisinde başlamasıdır.

Milliyetçilikte toplumun başarılı olup itibar ve güç kazanması, şahısların kendilerini geliştirmeleri ile birebir bağlantılıdır. Bireyler iradeli, zorluklarda dirayetli ve kararlı olurlarsa başarılı olurlar. Milliyetçilik şuuru ile yükselen bireyler olduğu sürece bulundukları teşkilatlar ve toplum güç kazanır. Burada önemli olan milliyetçiliğin bilinçaltına yerleşmesi ile uygulamanın süreklilik kazanmasıdır. Aidiyet konusunu da unutmamamız lazım. Kendini bir bütünün parçası olarak gören ve oraya ait hisseden kimse bulunduğu yerin (toplumun) bir öncekinden daha önemli bir noktaya ulaşmasını ister.

Toplumsal ve kişisel çıkarların çatıştığı yerde toplumun menfaati gözetilmelidir. Fakat unutulmamalıdır ki toplumu oluşturan bireylerdir. Onun için alacağımız kararlarda bencillikten uzak, şahsiyetçi bir duruş sergileyerek faydalı olabiliriz.
Özellikle hassas konularda kendimizi desteklemeden veya yeterince geliştirmeden toplum ile hareket etmek yanlış adımlar atılmasına yol açabilir.

Milliyetçiliği uygulayan yüksek karakterli şahısların yolları aynı zamanda bilgide, deneyimde ve eğitimde kesişmelidir!

Bir görüşe göre milliyetçi düşünceyi uygulamadaki zorlukların milliyetçiliğin tabiatında olduğudur. Biz bu düşünceyi reddediyoruz. Milliyetçi düşüncenin ve uygulamasının en büyük engeli tembelliktir, aklımızdan geçenleri yapmamak veya başka tercihlere yönelmektir. Tembelliğin panzehri aksiyon, hareket veyahut çalışmadır. Milliyetçiliği uygularken bazı ortak noktalara sahip olduğu bölgecilik anlayışı ile aradaki farkı iyi tespit edip duygusal kararlar ile millete verilebilecek zararlardan kaçınılmalıdır. Nitekim hemşericilik, milliyetçiliğin doğru uygulanmasına engel teşkil edebilmektedir.

Kurtarmak kurtulmuşların işidir. Allah(CC.) Kuran-ı Kerim’de çalışmanın önemini belirterek şöyle buyurmaktadır: “İnsana çalışmasından başka bir şey yoktur. Onun çalışması yakında görülecektir. Sonra ona tastamam karşılığı verilecektir.” (Necm süresi,39-41).

Hedef belli ise oraya giden yola <istediğimiz için> vakit harcayacağız, sevdiğimiz için işimizi iyi yapacağız. Yaptıklarımızı sevmek bizlere zorlukları kolay aşmamızı sağlar, çözüm üretmemizi kolaylaştırır.

Son olarak temel noktamız eğitimli, kültürlü, edepli, ahlaklı ve gerektiğinde kendinden ödün verebilen bireylerin bir kadro oluşturmasıdır. Tabi ki devamlı çalışma gayreti içinde olarak, mevcut durumumuzu çok daha ileri noktalara taşırız. Günümüzle hedefimizdeki gelecek arasındaki farkı ancak bununla aşabiliriz.



FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Turkinfo Hollanda Haber'i:

Adreslerinden takip edin!