Hristiyan köken önemli
Hristiyan köken önemli
AB kurumlarının Tanrı ile bir işleri yok. Ancak ABye girmeye hevesli ülkelerdeki bazı dinî liderler için üye devletlerin Hristiyan kökenleri hâlâ siyasi olarak önemli.
İstanbulun Sultanahmet Camii´nde sabah ezanı farklı kişiler için farklı şeyler ifade ediyor.
Müslümanlar açısından o işgünü için ruhani enerji toplamaya bir davet. Bazı Batılı ziyaretçiler içinse egzotik dünyanın eşiğinde olduklarına dair bir işaret.
İslamcı aşırılıkçılık hakkında sık sık çıkan haberlerle -İspanya bu hafta iki el Kaide zanlısını tutukladı, haziranda Danimarkada dört Müslüman, Muhammed ile dalga geçen bir karikatüristi öldürme planı yapmakla itham edildi- birçoklarının Batıya düşman olarak gördüğü bir dünya.
Sultanahmet Camii´nin minareleri arasından duyulan ses çoğu zaman Metin Balcıya ait.
EUobserverın görüştüğü ünlü camideki müezzin, bazı Türk diplomatların şahsen inandığı bir şeyi söyledi: ABnin Türkiyenin üyeliğine itirazı kısmen İslamofobiye dayanıyor.
Balcı şöyle diyor: Duyduğumuz ve bize söyledikleri bir Hristiyan kulübü olmadıkları. Ama bize yaklaşımlarına bakınca öyle bir kulüp olduklarını görüyor ve hissediyoruz.
AB-Türkiye ilişkileriyle ilgili görüşü, bir araya gelmeye çalışan çatışan iki medeniyet şeklinde.
Orta Çağdaki İslam toplumlarının, bilim, kadın hakları ve hatta kişisel hijyen konularında Avrupaya öncülük ettiğine dikkati çeken Balcı, Batı şu anda güçlü. Ama dünya tarihi 100 yıldan ibaret değil, çok daha uzun bir süre İşler değişir Gelecekte İslamın bir kez daha öncü olabileceğine inanıyorum. dedi.
Balcı, AB ülkelerinin ahlaki üstünlüğünün olmadığını zira modern zamanlarda sömürgecilerin Afrika ve Orta Doğuyu yağmaladıklarını söyledi.
Güney Afrikalı rahip Desmond Tutunun sözlerini aktaran Balcı şöyle dedi: Misyonerler Afrikaya geldiklerinde İncilleri vardı, bizim de toprağımız. Dua edelim dediler. Gözlerimizi kapattık. Açtığımızda bizim İncilimiz onların toprağı vardı.
Balcının bir Hristiyan kulübü olduğu fikri, ABnin politik olarak nefret ettiği bir şey.
Vatikanın kulis faaliyetlerine rağmen AB Antlaşmasının 403 sayfasının hiçbirinde Hristiyan kelimesi geçmiyor.
AB Antlaşması, Birliğin "Avrupanın kültürel, dinî ve insani mirasından ilham aldığını" söyleyerek başlıyor. Sonrasında her Avrupalı devletin katılabileceği söyleniyor.
Avrupalı nedir diye sorulduğunda, Avrupa Komisyonu "demokrasi, eşitlik ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerlere saygı anlamına geldiğini söylüyor.
Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso, kısa süre önce dinî liderlerle görüştü. İmamları, hahamları, rahipleri ve Bahaileri (bir İran tarikatı) davet etti.
ABde şu an 13 milyon Müslüman, bir milyondan fazla Yahudi ve anketörlere Hristiyan olduğunu söyleyen 370 milyon kişi var. Türkiyeden başka çoğunluğu Müslüman iki ülke daha -Arnavutluk ve Kosova- katılmak için sırada bekliyor.
Önde gelen bir Yahudi düşünür olan Haham David Rosen´e göre AB, gerçekten geçmişini geride bıraktı.
Medeniyet çatışması olmadığına ama eski çağlarla modernite arasında bir çatışma olduğuna inanan Rosen Aydınlanmışlarla gericiler arasında. Aydınlanmışlar gerçek üzerinde tekel iddia etmeyenler ve gericiler ise bunu yapanlar. dedi.
Birliğin hâlâ söylediğinden daha Hristiyan olduğunu düşünen yalnızca Balcı değil.
Ermeni Kilisesinden Rahip Hovakim Manukyan Avrupadaki Müslümanların güçlü varlığına saygısızlık etmek istemem ama bence Avrupada herkes Avrupanın Müslüman değil bir Hristiyan Kıtası olduğunu düşünüyor. dedi.
Ermenistanı Türkiye ile karşılaştıran Rahip şöyle dedi: Biz de Hristiyanız ve AB üye devletleriyle daha çok ortak yanımız var. Bunu Hristiyan komşumuz Gürcistan için de söylerim.
Ermeni-Türk ihtilafının hâlâ dinî bir yönü olduğuna dikkati çeken Manukyan, Ermeniler geçen yıl Akdamar Kilisesinde ayin yaptığında Müslüman Türklerin kimin patron olduğunu göstermek için Anide camiye dönüştürülen eski bir Ermeni kilisesinde onlara cevaben namaz kıldıklarını söyledi.
Rahip, Belçika yahut Fransadaki Ermeni toplumlarının tamamen asimile edilirken Müslümanların entegrasyon açısından zorluk çıkardıklarını söyledi.
Sultanahmet Camiinden Balcı, Rosenin tanımladığı aydınlanmış fikirlerden bahsetti.
Balcı, Türklerin iyi yönetim adına ABye girmek istediğini söyledi.
Balcı, ABnin Türkiye hakkında demokratik kurallarını göz önünde bulundurarak karar vereceğine inanıyorum Birliğe, sadece parasını veya teknolojisini istediğimiz için değil aynı demokratik sisteme sahip olmak istediğimiz için katılmak istiyoruz. dedi.
Balcı, diğer yandan, Müslüman toplumlarının kendi aydınlanma modelleri bulunduğunu vurguladı.
İslam kültürünü, Ailevi değerler ve sosyal refah alanında ABnin ekonomik ve teknolojik mücadelesiyle karşılaştıran Balcı şöyle dedi: Avrupadan alacağımız ve Avrupaya vereceğimiz şeylerimiz var. Avrupanın daha çok insancıllığa ihtiyacı var Batı, teknolojisiyle aya adam gönderiyor. Ancak kimse üst kata çıkıp oradaki hasta komşusunun hâlini hatırını sormuyor.
İslamın terörizmi beslediğini ve kadınları hakir gördüğünü söyleyenleri eleştiren Balcı, Kim böyle düşünüyorsa daha çok tarih okumalı İslam coğrafyasının tamamı yahut Arap toprakları için İranı veya Suudi Arabistanı örnek göstermek adil değil.
2005 yılında Danimarkada yaşanan karikatür çekişmesinden tekrar bahseden Balcı, gazetenin, Müslümanların hassasiyetine hakarette bulunarak yanlış yaptığını belirtti ve öfkeyle tepki gösteren Müslümanların da hatalı olduğunu söyleyip kendi İslam anlayışını ortaya koydu.
Balcı, İslamın Muhammed´in yanı sıra Hristiyanların -Musa, İbrahim ve İsa gibi- peygamberlerinin öğretilerini de takip ettiğini söyledi ve Müslümanların da diğer yanaklarını dönmesi gerektiğini söyleyerek İsaya atıfta bulundu.
Euobserverin sabah ezan okuduğunda kendisini nasıl hissettiği sorusuna cevaben ise tekrar İslamın hoşgörülü yanını açığa vuran Balcı, esprili bir şekilde Genelde, uykulu hissediyorum. dedi.
Kaynak: AB Haber
FACEBOOK YORUMLAR