Hollywood filmlerinde Türk imzası
Genç yaşında ideallerinin peşinden giderek Kanada'da ilk önce dil, ardından 3D animasyon eğitimi alan Abdullah Ecirli'nin, bugün dünyanın ilgiyle izlediği birçok Hollywood filminde imzası bulunuyor.
Kanada'nın ünlü sinema okulunda aldığı 3D animasyon eğitiminin ardından, visual effects/dijital compositor olmaya karar veren Abdullah Ecirli, dünyada ilgiyle izlenen Hollywood filmelerine tasarladığı görsel efektlerle seyirciyi, sinema salonlarında adeta farklı bir boyuta taşıyor.
Niğde'de dünyaya gelen Abdullah Ecirli, matematik öğretmeni olan babasının tayininin çıkmasından dolayı küçük yaşta geldiği Sakarya'da lise eğitimini tamamladı.
Gündüz çalışıp, gece eğitimini sürdürmek için üniversitede ikinci öğretim okumayı planlayan Ecirli, resim ve karikatüre olan yatkınlığından dolayı grafik tasarımcı olmaya karar verdi.
Sakarya'da bir ajansta grafik tasarımcı olan Mehmet Emin Kelekci'nin yanında mesleğe başlayan Ecirli, hedeflediği bölümü kazanamayınca aynı ajansta grafik tasarımcı olarak mesleğini sürdürdü.
Ecirli için bu sonuç aslında kariyerinin başlangıcı oldu ve daha sonra taşındığı İstanbul'da, 2002 yılına kadar farklı reklam ajanslarında görev yaptı.
"3D animasyon, bir ideale dönüştü"
O yıllarda arkadaş çevresinin büyük bir bölümü grafik tasarımcısı olan Ecirli, adım adım ilerlediği kariyerini, AA muhabirine şöyle anlattı:
"Arkadaşlarımın büyük bölümü ile aynı sektörde çalışıyorduk. Bir kısmı kendi reklam ajansını kurdu. Bir gün 'Hepimiz grafik tasarımcıyız, ben sıkıldım, kendime başka bir meslek bulacağım' dedim. Böylece o zamanlar büyük ilgi duyduğum 3D animasyon filmlerinde çalışma arzum, bir ideale dönüştü. Türkiye'de kimsenin yapmadığı bir meslekte çalışmak...
Bir süre bunun hazırlıklarını yapıp, hem İngilizce öğrenmek hem de iyi bir 3D animasyon okuluna gitmek icin 2002'de Kanada'ya geldim. İngilizce eğitimi için okula gidiyordum ve bir ailenin evinde 'homestay' olarak kalıyordum. Baba Polonyalı, anne Filipinli. Baba doktormuş ve benim grafik tasarımcı olduğumu duyunca, web sitesini yapmam karşılığında evde ücretsiz kalabileceğimi söyledi. Böylece Kanada'daki ilk grafik tasarım işimi yapmış oldum. İlginç tevafuklar silsilesi sonucu bir kaç bağımsız grafik tasarım işi yaptım. Bunları yaparken tanıştığım bir fotokopici, beni işe aldı."
Dünyanın en iyi 4. okuluna kabul edildi
Kendisine iyi bir 3D animasyon okulu arayan Ecirli, o zamanlar dünyanın en iyi 4. okulu olan Vancouver Film School'un 3D animasyon ve Visual Effect Bölümü'ne kabul edildiğini anlattı.
Bir yıl süren yoğun bir eğitimin ardından 3D animatör olmak yerine "compositor" olmaya karar veren Ecirli, okulunu bitirince bir dizide çalışmaya başladığını ve sinema sektöründe "compositor" olarak görev yapmaya devam ettiğini söyledi.
Star Wars filmlerini yapan Lucas Film şirketinin sahibi olduğu Industrial light and Magic'te çalışan Ecirli, "Compositor"ün İngilizcedeki "compose" kelimesinden geldiğini ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
"Benim yaptığım iş, farklı zamanlarda farklı yerlerde çekilmiş ya da tamamen dijital olarak yapılmış görüntüleri, sanki tek bir kamera aynı anda çekmiş gibi bir araya getirmek. Mesela içinde robotlar olan bir filmi örnek vereyim; Gerçek kamerayla ve aktörlerle çekilmiş bir sahneye bir robotu yerleştirecek olalım. Bu robot 3D departmanı tarafından modellenip, animasyonu yapılıyor.
Daha sonra ışık departmanı bilgisayardaki sahneyi daha önce çekilmiş sahnenin ışığı ile aynı olacak şekilde ışıklandırıp render alıyor. Ben bu renderları alıp gerçek görüntülerin üzerine sanki aynı anda çekilmiş gibi yerleştiren, renk ayarlarını yapan, eğer gerekiyorsa patlamaları, dumanı ve tozu ya da yağmuru ekleyip, seyreden kişinin farkedemeyeceği şekilde birleştiren kişi oluyorum. Genelde yaptığımız işi anlatabilmek için sahnenin önceki ve sonraki halini göstermemiz gerekiyor."
Gişe rekoru kıran filmler
Çalıştığı en ünlü filmin Star Wars'un The Force Awakens ve Han Solo filmleri olduğunu aktaran Ecirli, Black Panther, Transformers: The Last Knight, Star Trek Beyond, Warcraft, The Hunger Games'in çalıştığı diğer filmlerden bazıları olduğunu söyledi.
Mesleğinin genelde sadece sektörde çalışan kişiler tarafından bilindiğini ifade eden Ecirli, şunları anlattı:
"Türkiye, son dönemde en çok dizi ürettiği için, doğal olarak görsel efekt sektörü de en çok dizilere çalışıyor. Bu konuda iyi olan bir kaç post prodüksiyon şirketi var. Dizilerin iş yükü çok fazla maalesef. Her hafta iki saatlik bölümler yayınlandığını düşünürsek, sektörde çalışan arkadaşlar da çok aşırı yoğun çalışıyor.
Yaptığımız iş çok keyifli ama kişinin kendine ait hayatı kalmayacak şekilde uzun saatler çalışmak hiç keyifli değil. Görüştüğüm arkadaşlarımın en çok şikayet ettiği konular bunlar. Bu konuda kendini yetiştiren genç arkadaşlar var. Umarım onlar yetiştikce, sektördeki eleman ihtiyacı azalır ve çalışanlar için daha makul mesai saatleri olan çalışma ortamı oluşur."
"İyi bir moral ve hayal gücüyle yapılan bir iş"
Mesleğinin iyi moral ve hayal gücü ile yapılan bir iş olduğunu ifade eden Ecirli, "Genç arkadaşlara hayat ve iş dengesini iyi kurmalarını, geçen zamanın geri gelmediğini hatırlatmak isterim. Hayattan aldığınız zevki kaybetmeden, hayal gücünüzü koruyup geliştirerek, kendinizi de sürekli yenileyerek çalışmanızı tavsiye ederim. Bazen insanlar 10 senelik tecrübeleri olduğunu söylerler. Aslında 6 aylık tecrübeleri vardır ama 20 kere yapmışlardır. O yüzden zaman zaman durup, bulunduğunuz yer gerçekten olmak istediğiniz yer mi, yaptığınız iş gerçekten yapmak istediğiniz iş mi? Bunu sorgulamalarını tavsiye ederim."
"Hala hayal gibi geliyor"
Sakarya'da grafiker olarak mesleğe ilk başladığında dünyaca ünlü filmlerde çalışmayı hayal etmediğini belirten Ecirli, "Hatta sinemada çalışmaya başladıktan sonra bile bazen kendimi bir filmin toplantısında, daha sonra öğrendiğim bir dilde, büyüdüğüm ülkenin dışında başka bir ülkede ve işini dünyada en iyi yapan insanlarla beraber bulduğumda halen hayal gibi geliyor." dedi.
Dünyanın ilgiyle izlediği filmlerde imzası bulunan Ecirli, bu filmlerde kendi hayal gücünü ve yeteneğini ortaya koymasına ilişkin de "Bizim işimiz çok ilginç bir iş. Siz bir filmi seyrettiginizde sanki tek seferde çekilmiş bir bütün gibi seyrediyorsunuz ama aslında o filmde on ayrı şirket, binden fazla insan aylarca çalışmış olabiliyor. Bazen aynı sahnenin bir kısmını bir şirket bir kısmını başka şirket yapıyor. Mavi bir ekran önünde çekilmiş bir filmin, iki aktörden bir savaş sahnesine ya da uzayda bir keşfe veya su altında bir maceraya dönüşünü seyretmek, bunun bir parçası olmak çok keyifli bir duygu." ifadelerini kullandı.
"İki kez Türkiye'ye dönmeyi denedim"
Abdullah Ecirli, geçen yıllarda iki kez Türkiye'ye dönmeyi denediğini ama çalışma şartlarına alışmanın, birşeyler yapmanın çok zor olduğunu söyledi.
Bugünün şartlarında Kanada'da kalmayı düşündüklerini anlatan Ecirli, belki online eğitim verebileceğini ama Türkiye için şu an netleşmiş bir çalışmasının olmadığını belirtti.
Ailesinin kendisiyle gurur duyduğunu düşündüğünü aktaran Ecirli, "Normalde pek film seyretmedikleri halde, sırf ben çalıştım, sonunda adım yazıyor diye film seyreden arkadaşlarım var. Filmlerin sonunda isimler bitene kadar bekleyip, adımın olduğu yerlerin fotoğrafını çekip paylaşan arkadaşlarım, akrabalarım var. Bundan mutlu olmamak mümkün değil. Ayrıca başarım sadece kendi çalışmamın gayretimin bir sonucu değil, sayısız insanın buna katkısı var. Eğer bana güvenen ve her zaman destek veren bir ailem, sosyal çevrem olmasa bugün buralarda olmam hayal olarak kalırdı. Bu yüzden hem mutlu hem de müteşekkirim." diyerek duygularını dile getirdi.
"Bir gün kendi filmimi yöneteceğimi umuyorum"
Yeterince para ve zaman varsa, sinema adına herşeyi yapmanın mümkün olduğunu ifade eden Ecirli, "Hollywood'da yapılmış büyük bütçeli bir filmin sadece visual effect bütçesi, Türkiye'de yapılmış en pahalı filmin bütün bütçesinden daha fazladır. Hayalim elbette var fakat şu an için bu kadar büyük hedeflerim yok ama bir gün kendi filmimi yöneteceğimi umuyorum. Son zamanlarda çalıştığım ekiplerin hepsi çok iyi ekiplerdi, o yüzden her birinden ayrı keyif aldım. Belki film tarihindeki öneminden ya da izleyici kitlesinin büyüklüğünden, film üzerindeki gizlilikten olabilir Star Wars'da çalışmış olmak farklı bir duygu." diye konuştu.
Visual effects ağırlıklı ortalama bir filmin yapılış süresinin iki yıl olduğunu belirten Ecirli, "Tabi benim departmanım bu kadar uzun süre aktif olarak çalışmıyor. Projenin neresinde başladığınıza göre de değişir ama genel olarak 2 ay ile 8 ay arasında değişen kontratlarımız var." dedi.
"Geleceğimiz daha çok VR üzerine"
İşinin bir parçası olarak takip etmesinin dışında film seyretmekten çok keyif aldığını aktaran Ecirli, sözlerine şöyle devam etti:
"Aslına bakarsanız, film ve dizi dışında başka birşey de seyretmiyorum. Ben sonunu bildiğim filmleri seyredemediğim için tekrar seyrettiğim film sayısı çok azdır. Öyle olunca da sadece başka çalışmalar için referans olarak sakladığım bir film arşivim var. En sevdiğim film ve yönetmene gelince, seyrettiğim yüzlerce film içinden bazılarını ayırmak çok zor ama Christopher Nolan'ın, Guy Ritchie'in, Coen kardeşlerin filmlerini seyrederken ayrıca zevk alıyorum. Sinematograf Roger Deakins'in filmlerinin de büyüleyici bir güzelliği var."
Son zamanlarda VR üzerine çok büyük girişimler ve yatırımların yapıldığını anlatan Ecirli, "Oyun motorlarının real time render kalitelerindeki artışı da düşünürsek, geleceğimiz daha çok VR ve immersive technologies üzerine, yani seyircinin sanki içindeymiş gibi parçası olduğu ve seyrettiği şeyle interaktif olarak etkileşim kurduğu görseller olacak diye düşünüyorum." dedi.
FACEBOOK YORUMLAR