Hollanda'da yaşlı yabancılar çok zor durumdalar
Emekli olan yabancıların çoğu finansal zorluk çekiyor, sağlık problemi yaşıyor ve yalnızlık hissediyor
Hollanda'nın sosyal demokrat görüşlü gazetesi De Volkskrant, ülkede yaşayan yabancı kökenli yaşlıların çok zor durumda olduklarını ortaya seren bir röportaj yayınladı. Afke van der Toolen imzalı röprotajda, emekli olan yabancıların finansal zorluk çektikleri, sağlık problemi yaşadıkları ve yalnızlık hissettikleri uzun uzun dile getirilmiş.
Röportajda yer alan isimler arasında, yaşamının büyük bölümünü şarkıcılıkla geçiren Fahri Işık da var.
Fahri İşık ile ilgili bölüm şöyle:
Şimdiki sesi eskisinden biraz daha güçsüz. Ama söylediği özlem şarkısı tam oturmuş. Fahri Işık, 80 yaşında. Kim YouTube'ye girip O'nun ismini yazarsa, çok yakışıklı fotoğraflar ile birlikte eserlerini bulur.
Hollanda'ya gelmeden önce Türkiye'de çok ünlüydü. O zaman devlet radyosunda şarkı söylüyordu ve 36 plak yapmıştı.
Ünlüydü ama para yoktu. Aile efradını geçindirmekte zorlanıyordu ve bu nedenle tekstil işçisi yazıldı ve sonra da Twente'ye geldi.
Başına gelenleri anlatmak için utanıyordu ama, herkesin bilmesi için yine de anlattı. 'Türkiye'de iş için seçilirken yapılan muamele insanlık dışıydı. 'Soyun, ağzını aç, öne eğil' gibi doktor kontrolundan sonra getirildiğin yerde, etrafı tel örgülerle çevrili, insanlık dışı baraka yaşamı...
Dil dersi verilmedi ve ilgi gösterilmedi. Herşey kafalarınca hallediliyordu. Biz sadece çalışmak ve fazla mesai yapmak için vardık.'
1960-1970 yılları arasında yüzbin Türk ve Faslı'nın geldiği Hollanda'da, gazeteler güzel başlıklar atıyorlardı. Fotoğraflarda enerji dolu genç insanları, geniş paçalı pantolanlar içinde görüyordunuz. Çoğu çok fakirdi. Okuma yazma bilmiyordu.
Ünlü şarkıcı Işık, aşağılayıcı bir ortamda, önce bir yün fabrikasında sonra da Eternit fabrikasında çalışmakla yetinmek mecburiyetinde kaldı.
Ama o, kendi kendini eğitmeyi de yeğledi. Dolabında ikibin kitap diziliydi. Nietzche, Tolstoj ve politicologie. Şimdi ise adeta kör gibi. Zira bütün kitaplar kapalı durumda.
Işık, çok yumuşak ama bazen de sert bir şekilde şimdiki problemleri anlatıyor:
' Ben şahsen İstanbul'a şarkıcı olarak gittim ve çok şey gördüm. Ama diğerlerinin çoğu köylerinden dışarı çıkmamış insanlardı. Hiç kimse bu insanların kültür farklılıklarını hesaba katmamıştı. Bu nedenle birbirimiz ile kenetlenmiştik. Kendi gruplarımızı oluşturduk ve geleneklerimizi uyguladık.'
Yabancılar o zaman hep, 'Kısa bir süre çalışır, para biriktirir ve döneriz' düşüncesindeydiler. Ama ne yazık ki düşündükleri gibi olmadı. Aile birleşimi başladı. Çocuklar okula gitmeye başladı. O 'Birkaç yıllık çalışma', 'Ömür boyu çalışma'ya dönüştü.
' O, bizim için her şeyini feda etti' diyor, arada bir tercümanlık yapan, Işık'ın oğlu Cüneyt.
'Tabii ki, bu bizim kültürümüz' diye karşılık veriyor Işık.
Röportajda, Lahey'de yaşayan 82 yaşındaki mehmet Demir'e de yer verilmiş.
Lahey'deki bir bakımevinde, duvarında Atatürk tablosu asılı bir odada konuşan Demir, Türkiye'de simit sattığı yıllardan sonra Hollanda'^ya gelmiş.
Gençliğini burada harcadıktan sonra şimdi yalnızlıklık nedeniye, psikolojik tedavi için bu bakımevinde kalıyor.
Demir'in kızı Fatoş İpek, babasını bu halde göremenin acısı içinde anlatıyor:' Hayatını, para biriktirip geleceği garantiye almak için çok çalışmakla geçirdi. Ama maalesef şimdi burada kalıyor. Bunları anlatmak onun için zor ama, o şimdi ilgi bekliyor'.
Herkes babasına veya anasına bulamıyor barınacak bir yer. Enschede'de sağlık müdürlüğü yapan Sevilay Dallı, babasına barınacak bir yer bulamıyor.
Göç Enstitüsü'nden Nur Kaya, geri dönüş projesinden yararlanmanın zorluklarını anlatıyor.
Nöropsikolog Özgül Uysal-Bazkır ve Antropolog İbrahim Yerden, sorunlar ile yakından ilgileniyorlar ama çare bulunamıyor.
İlhan Karaçay
FACEBOOK YORUMLAR