Reklam

Hollanda'da Paylaşılamayan Esrarengiz İstişare Kurulu

Dernekleşmeyi, 'Hemşeri buluşmaları ve çay sefası' olarak niteleyenlerin topluma katkıları ne?

Hollanda'da Paylaşılamayan Esrarengiz İstişare Kurulu
Editör: Turkinfo.nl
14 Mart 2016 - 05:36
Reklam
Reklam

* Dernekleşmeyi, 'Hemşeri buluşmaları ve çay sefası' olarak niteleyenlerin topluma katkıları ne?

* Gönüllülerden oluşan Sivil Toplum Kuruluşları'nın, özlemi çekilen 'İstişare Kurulu'nu nasıl kurulacak?

* Uzmanlar ve tecrübeliler, yıllardır gerçekleşemeyen, 'Üst düzey bir Kuruluş'un gerçekleşmesinde rol alabilirler mi?

 

Hollanda'da 50 yıl önce başlayan Türkiye'den göç, istisnalar dışında hala devam ediyor.

Öyle ki, tahminimize göre, Hollanda'daki Türk kökenlilerin nüfusu 600 bini geçti ve hatta 700 bine yaklaşıyor.

Öyle ya, Hollanda Merkezi İstatistik Bürosu, Hollanda tabiyetine geçmiş olan Türkler'in sayısını 350 bin olarak veriyorsa, bu sayının, Hollanda vatandaşlığına geçmemiş olanlarla birlikte 700 bine ulaştığı iddiasında bulunmak da normal olur.

Zira, Hollanda'da legal olarak yaşamakta olan Türk kökenlilerin yanında bir de onbinlerce illegal Türk yaşamaktadır.

Türkler, dünyanın her yerinde ve hatta Türkiye sınırları içinde hemşeri arayışları ile meşhurdurlar. Bu nedenle, yurtdışına giden Türkler de çok çabuk hemşeri buluşmalarını tetiklediler.

Her yerde olduğu gibi, Hollanda'daki Türkler de hemşeri derneklerini kurmaya başladılar.

İsim ayrımcılığı olmaması için kent adı yazmıyorum.

...... lılar Derneği tabelalarını çok görür olduk.

Peki Türkler sadece hemşeri dernekleri içinde mi toplandılar?

Tabii ki 'hayır'. Türkler, siyasi, dini ve sportif faaliyetler için de dernekler kurdular.

Gerek hemşeri dernekleri ve gerekse siyasi, dini ve sportif derneklerdeki faaliyetlerin yararları inkar edilemez. İnsanların bir araya gelerek sadece çay içmeleri ve sohbet etmeleri dahi, fikir ve istişare kazanımına yol açmıştır.

Pek çok defa, 'Bu dernekler ne işe yarıyor. Aralarında çay içmekten başka bir şey yapmıyorlar' şeklinde eleştiriler duymuşuzdur.

Sormak lazım, bu soru ve iddiaları ortaya atanların topluma ne faydaları olmuştur?

Bu soru ve iddiaları ortaya atanlar, bu şekilde davranacaklarına, o beğenmedikleri derneklere girsinler ve orada iki laf etsinler. Onların sarfedeceği laflar da topluma bir şeyler kazandırır sanırım.



Hollanda'daki Türk Sivil Toplum Kuruluşları'nın ve bazı akil insanların öteden beri istedikleri bir 'Üst Kurul' veya 'İstişare Kurulu' bir türlü gerçekleştirilememiştir. Hoş, 1985 yılında Hollanda devletinin inisiyatifi ve desteği ile kurulan Türkler İçin Danışma Kurulu

(İnspaaark Orgaan Turken IOT), Türkler'n aradığı bir 'Üst Kurul veya İstişare Kurulu'nun yerini alabilirdi ama, ne yazık ki devlet güdümünde olduğu için, amacımıza tam uymamıştı.

IOT'nin yaptığı çalışmaları bazen övdük bazen de yerdik. Ama şu bir gerçekti ki IOT, dünyada eşine rastlanmayacak nitelikte bir kuruluştu. Zira bünyesinde her türlü siyasi ve dini düşünceyi savunan tam 9 federasyonun başkanı temsilci olarak bulunuyordu.

Hollanda devleti, nedense IOT'ye verilen maddi desteği kesti. Hollanda devleti, böylesi kuruluşlara artık ihtiyacı olmadığını belirterek para musluğunu kapattı. IOT'nin Başkanı Emre Ünver'den başka, başka bir de müdürlük yapan Ahmet Azdural var. Azdural, IOT'nin yaşamını sürdürmesi için pek çok girişimde bulundu. Gerek Türk devleti nezdinde ve gerekse Türk Sivil Toplum Kuruluşları içinde imkanlar aradı. Ama ne var ki aranan destek bulunamadı.



Çeşitli kişi ve kuruluşlar gibi Ahmet Azdural da, Türkler'in her türlü haklarını savunacak ve onlara sözcülük edecek bir 'Üst Kurul' veya 'İstişare Kurulu' kurmanın yollarını arayıp durdu.

Ne var ki, DEİK ve DTİK'in Avrupa Bölgesi Başkanı Turgut Torunoğulları da aynı girişimi daha önceden başlatmıştı. Torunoğulları bu konuda bir toplantı düzenlemişti. Torunoğulları'nın bundan sonraki toplantısı önümüzdeki nisan ayında yapılacak.



Emin Ateş, Mehmet Tütüncü, Ejder Köse, Songül Akkaya, Abubekir Öztüre ve Hikmet Gürcüoğlu'nun, devletimizin bilgisi dahilinde kurmuş oldukları

'Centre For Public Debate–Sivil Tartışma Merkezi CPD', aynı girişim için, geçtiğimiz haziran ayında 24 kişinin katılımı ile bir toplantı yapmıştı. Bu grup aynı konudaki ikinci toplantısını, içinde bulunduğumuz mart aynın 16'sında yapacak.

Rotterdam'da faaliyet gösteren Radyo Deniz'in çalışanlarından Rıza Deniz, Türk politikacılar ve Sivil Toplum Kuruluşları'nın başkanları ile yaptığı söyleşiler sırasında gündeme gelen bu konu hakkında bir toplantı yapmayı planladı.Rıza Deniz de geçtiğimiz günlerde bu konu hakkında bir toplantı düzenlemişti.



16 Mart'ta yapılacak toplantı için, Sivil Toplum Kuruluşları'na bir mesaj gönderen

'Centre For Public Debate–Sivil Tartışma Merkezi CPD'nin başkanı Mehmet Emin Ateş şunları yazmış: ''11 haziran 2015 Perşembe günü Hollanda’da faaliyet gösteren 24 büyük STK başkanı ve temsilcileri, Den Haag’taki Centre for Public Debate–Sivil Tartışma Merkezi CPD’nin konferans salonunda bir araya gelmişti. Bu toplantıda Hollanda Türk toplumunun ortak sorunları katılan temsilciler tarafından detaylı olarak tartışıldı. İlki yapılan bu geniş çaplı toplantının gelecekte Hollanda-Türk STK’ları İstişare Kurulu adı altında periyodik ve genişletilerek tekrarlanmasına oybirliğiyle karar verilmişti.



Bu istişarenin maksadı Hollanda-Türk STK’ları İstişare Kurulu STK’larının kendi aralarındaki iletişimi sürekli ve daha sağlıklı tutmayı hedeflemektedir. Bu kurul vasıtasıyla STK’lar toplumdaki var olan sorunları veya ani gelişen, ortak istişare gerektiren herhangi bir toplumsal durum ortaya çıktığında, bunlarla ilgili hızlı bilgilenme, istişare etme, tepki verme veya önlemler alma kabiliyetlerini artırmış olma maksadını taşımaktadır. Ayrımcılık, radikalizm, ırkçılık, islamofobya, gençlerin sorunları gibi konularda bilimsel araştırmaların yapılması ve bu tür bilimsel çalışmaların teşviki açısından da bu STK’lar İstişare Kurulu öncü görevi almalıdır denildi. Yaşadığımız ülkenin toplumsal, siyasi ve kültürel alanlarına, Türk diasporasının daha etkin katılımlarına yönelik ortak aktiviteleri,  istişarelerde müzakereler yapılmasının lüzumunda mutabakat sağlandı. Bazı ortak sosyal ve kültürel faaliyetler yapmak istenildiğinde hızlı koordinasyonda bu yolla sağlanabileceği düşünüldü.



TICF Başkanı Arif Yakışır beyin başkanlığındaki 3 kişilik bir ajanda komisyonu tarafından ikinci bir oturum için davetiye çıkartılmasına karar verildi ''.



Anladığım kadarıyla Turgut Torunoğulları, nisan ayında en az 150 kişinin katılacağı yemekli ve görkemli bir topantı düzenleyecek.

Buna karşın, başkanlığını Emin Ateş'in yaptığı 'Centre For Public Debate–Sivil Tartışma Merkezi CPD', bu organizasyonu Arif Yakışır ve arkadaşlarına yüklemiş. Arif Yakışır, yıllardır Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu'nun başkanlığını yapıyordu.

Geçen hafta yapılan kongrede adaylığını koymayan ve başkanlıktan ayrılmış olan Arif Yakışır bu işe iyice soyunmuş görülüyor.

IOT Müdürü Ahmet Azdural ve Radyo Deniz çalışanı Rıza Deniz'in bundan sonra ne gibi planları olduğunu bilemiyorum. Ama bana kalırsa, bu konudaki rekabet Turgut Torunoğulları ile Mehmet Emin Ateş'in yönlendirdiği Arif Yakışır arasında olacak.

Şimdi, Hollanda'daki deneyim ve uzmanlıklarını kamu yararına harekete geçirecek bir organı yaşama geçirmek için yapılmakta olanlara dikkat kesilelim. Bu konuda dört koldan bir girişim var. Buna bir de akil insanların harekete geçeceğini hesaba katarsak beş kol olacak. Beş başlı girişimler yerine, birleşilerek tek başlı bir girişim daha sağlıklı olmaz mı?

Geçmişlerine bakıldığı zaman, Türk toplumu için çok iyi hizmetler ve girişimler yapmış olan bu insanların biraraya gelmeleri bu kadar zor mu?

Bu insanları biraraya getirecek mekanizmayı bulmak zor olmasa gerek.

Ama şu gerçeği de gözardı etmemek lazım:

Hollanda Milli İstihbarat Örgütü uyumuyor. Bu gelişmelerin tümünü yakından izliyor.

Kuruluşların devletlerden sübvansiyon almaları gayet normaldır. Ama ne var ki, devlet yardımı alanlar bir yandan da bağımlılık hissi duymaktadır. Hollanda devleti destek verse, tıpki IOT gibi yarı bağımlı olunacak, Türk devleti destek verse, 'Ankara'nın uzun eli'nden söz edilecek. Yani her iki durumda da 'Güdümlü' etiketi yapıştırışacak.

Bunun en sağlıklı olanı, tabii ki gerek Türk ve gerekse Hollanda iş dünyasından destek almaktır. İşte bunu başarabilecek olan nitelikteki insanlar öne çıkmalı ve Hollanda Türkleri'nin yıllarca özlemini çektikleri 'Üst Kurul' veya 'İstişare Kurulu' yaşama geçirilmelidir.

Bunu başarmak mantık yoluyla olur.

16 Mart'taki toplantıya katılacak olanların, mantık yolunu takip ederek sevindirici bir işbirliği kararı almalarını dilemekten başka yapacak bir şey yok şimdilik.... 

Haydi hayırlısı !

Yazımı bitirdikten sonra, sevgili yazar ve şair dostum Yavuz Nufel'in son yazısını gördüm.

Gördüğüm lüzum üzerine bu yazıdan bir kesit alıyorum:

Hani her ortamda, her toplantıda konuşmacılar birlik beraberlik, hoşgörü anlayış edebiyatı yaparlarya sakın inanmayın; hepsi hamasi laf salatasından ibaretmiş!

Hollanda’da son zamanlarda Türkler arasında bir bozukluk almış başını gidiyor.

Dün çok sevdiğim bir dostum aradı.

Hani her lafın başında güya her şeyimiz düzgünmüş de, sadece memleketin hali,dünyanın hali bozukmuş gibi “ Ne olcak bu memleketin hali” ya da daha büyük düşününce(!) “ ne olacak bu memleketin hali” deriz ya…

Bu dostumda “ne var, ne yok; nasılsın” kelamının ardından ; “ Ne olcak bu Hollanda’daki Türklerin hali” dedi…

Ne varmış, gül gibi yaşayıp gidiyoruz işte, dedim…

Yahu sen kafa mı buluyorsun benimle, diye hiddetlendi.

Bir gazeteci olarak en iyi senin bilmen lazım, diye sürdürdü konuşmasını…

Valla bildiklerimi, duyduklarımı kendi meşrebimce yazıyorum, dedim; başladı sıralamaya:

-Ailelerin çocukları ile arası;

-Karı- kocaların arası

-Komşuların arası;

-Akrabaların arası;

-Gazetecilerin arası;

-İşadamlarının arası;

-STK’ların arası;

-Esnafların arası;

-Siyasi parti taraftarlarının arası;

-Derneklerin arası;

-Vakıfların arası iyi mi yani?

Bilmem…



FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Turkinfo Hollanda Haber'i:

Adreslerinden takip edin!