Hollandada parlamento seçimleri
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Yeneroğlu: "Yabancı ve göçmen düşmanlığının, Müslümanlara yönelik ayrımcılığın ve dışlayıcı söylemlerin arttığı bir dönemde, parlamento seçimlerine katılım ırkçı partilere karşı aktif bir tavır sergileme adına önemlidir" "Bu noktada sivil toplum kuruluşlarımızın vatandaşlarımızın seçime katılımını teşvik ve artırma için faaliyetler yürütmeleri gerekmektedir"
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Hollanda'da yapılacak parlamento seçimlerine ülkede yaşayan Türklerin katılımına ilişkin, "Yabancı ve göçmen düşmanlığının, Müslümanlara yönelik ayrımcılığın ve dışlayıcı söylemlerin arttığı bir dönemde, parlamento seçimlerine katılım ırkçı partilere karşı aktif bir tavır sergileme adına önemlidir." dedi.
Yeneroğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Hollanda'da 15 Mart'ta yapılacak parlamento seçimlerine işaret ederek, partilerin seçim programları dikkate alındığında bu seçimin, ülkenin kaderinin ve azınlıkların ülkedeki konumunun belirlenmesinde önemli rol oynayacağını vurguladı.
Aşırı sağcı Özgürlük Partisinin (PVV) aylardır anketlerde en büyük partilerden biri olduğunu, yine anketlere göre parlamentoda 21 ila 25 sandalyeye sahip olacağının öngörüldüğüne dikkati çeken Yeneroğlu, "Mülteci barınma merkezleri ve camilerin kapatılması, Kur'an'ın yasaklanması gibi irrasyonel vaatleri seçim programına dahil eden bir partinin parlamentonun oluşmasında yüzde 15'lik bir oran elde etme ihtimali endişe vericidir. Bu endişeyi Hollanda'daki bütün demokratik güçlerin paylaşması gerekmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Aşırı sağ söylemlerin büyüsüne kapılan diğer siyasi partilerin de katı göç politikalarının söz konusu olduğunu belirten Yeneroğlu, bu tehlikeli dilden sadece göç politikalarının değil aynı zamanda Türkiye'ye yönelik politikaların da etkilendiğini, Türkiye'ye bakışa kültüralist söylemlerin damga vurduğunu kaydetti.
Yeneroğlu, şöyle devam etti:
"Hollanda'da Türkiyeli yetkililerin referanduma dair bilgilendirme toplantılarının iptal edilmesi bu durumun en açık örneğidir. Oysa oy devşirme amaçlı aşırı sağ söylemlere kayma kolaycılığı yerine temelinde empati ve çok kültürlülük barındıran bir siyasi dil Avrupa Birliğinin bizatihi kendi öz değerlerinin gereğidir. Çok kültürlülük modeliyle anılan Hollanda'da siyasi kültürlerin zehirlenmesine karşı gerekli farkındalığın kamuoyu nezdinde oluşturulması elzemdir. Bu nedenle çoğulcu bir demokrasi adına kendisini aşırı sağda konumlandırmayan tüm partilerin üzerindeki sorumluluk büyüktür."
Yeneroğlu, Hollanda'da 13 milyon seçmenin yüzde 2,3'ünü Türkiye kökenliler ve toplamda yüzde 17'sini göçmen kökenlilerin oluşturduğunu bildirdi.
Bu kitlenin sandığa gitmesi durumunda parlamentonun şekillenmesinde ne tür bir etki gücüne sahip olduğunun açıkça görüldüğünü belirten Yeneroğlu, "Yabancı ve göçmen düşmanlığının, Müslümanlara yönelik ayrımcılığın ve dışlayıcı söylemlerin arttığı bir dönemde, parlamento seçimlerine katılım ırkçı partilere karşı aktif bir tavır sergileme adına önemlidir. Bu noktada sivil toplum kuruluşlarımızın vatandaşlarımızın seçime katılımını teşvik ve artırma için faaliyetler yürütmeleri gerekmektedir." ifadelerini kullandı.
FACEBOOK YORUMLAR