Hollanda'nın yurtdışında malvarlığı araştırma hakkı yok

Hollanda’da sosyal ödenek (bijstand) alan vatandaşlara sıkı denetimler getirildi. Özellikle yaşı 50’den yukarı, etnik kökenli yani Faslı ya da Türk vatandaşlar, Hollanda dışında 28 günden fazla ikamet ediyorlarsa belediye tarafından incelemeye alınıyorlar. Avukat Rasim Küçükünal ise bunun Anayasanın 1. Maddesi olan eşitlik kanununa aykırı olduğunu söylüyor. Küçükünal, yaş ve etnik kökenden dolayı vatandaşlara farklı uygulama yapmasının haksızlık olduğunu vurguladı. 


Hollanda’da vatandaşlar işsiz kaldıktan sonra çalıştıkları yıl miktarına göre belirli bir süre işsizlik yani UVW’den işsizlik maaşı alabiliyorlar. Sonrasında iş bulamazlarsa, sosyal ödenek denilen ‘’Bijstand uıtkering’’ alıyorlar. Bu ödeneği alan vatandaşların belirli bir değerin üzerinde mal varlığı varsa bunu bildirmeleri gerekiyor. Bu uygulama tüm sosyal ödenek alanlar için geçerli olmasına rağmen yabancı kökenli vatandaşlara farklı bir prosedür uygulanıyor.

Belediyeler vatandaşların mal varlığını 3 şekilde tesbit edebiliyorlar. Öncelikle sosyal ödenek memurlarına vatandaşların kendi yaptığı bildirimler sayesinde. Burda ise yabancı kökenli vatandaşların yurtdışına tatile giderken kalacakları yerin sorgulanması yolu ile belediye memurları yurtdışında evlerinin olup olmadığını bulabiliyor. Diğer metod ise mal varlığı olduğu hakkında şikayette bulunulması.

Yabancı kökenli vatandaşlar potansiyel suçlu konumuna konuluyor

Rotterdam, Amsterdam gibi büyük şehirlerde ise mal varlığı tesbitinde yeni başlatılan bir uygulama; Yurt Dışı Suç Duyurusu. Belediyeler 28 günden fazla yurt dışında kalan, 50 yasin üzerindeki tüm etnik kökenli vatandaşları taramaya alıyorlar. Bu taramaya göre ayrım yapılmadan bütün yabancı kökenli vatandaşlar hakkında suç duyurusunda bulunuluyor. Örneğin Türk kökenli bir vatandaş, 50 yaş üzerinde ve yılda 28 günden fazla Türkiye’de ikamet ediyorsa, Hollanda’daki belediye Türkiye’ye suç duyurusunda bulunuyor. Söz konusu vatandaşın, mal varlığınım olup olmadığının araştırılması isteniyor. Türkiye’de görev yapan memurlar, Uluslararası anlaşmalara aykırı olması nedeniyle bu tarz taleplere yardımcı olmuyorlar. Ancak yetkililerden alınan bilgiye göre Hollanda’nın Türkiye’deki Çalışma Ataşeliğinin memurları, tıpkı bir casus gibi Tapu Kadostro ve diğer kurumlarda bu kişilere ait araştırma yapıyorlar.

Resmi senet yoksa, sattığınızı ispat edemiyorsunuz !

Lahey’de uluslararası uzman bir kuruluşa Türkiye’de emlak ve arsa satış prosedürü konusunda bir rapor hazırlatılıyor. Burda hazırlanan rapora göre ise bir gayri menkulun satışı için noterde sözleşme ve resmi senet yapılması gerekiyor. Kurumun bu şekilde hazırladığı rapor ise şu an tüm Hollanda mahkemelerinde ki uygulamalarda referans Kabul ediliyor. Ancak Türkiye’de pratikte ev ya da arsa satımında çok farklı metodlar uygulanabiliyor. Birçok olayda sadece Tapu ve Kadostro dairesinden alınacak belge yeterli olabiliyor. Hollanda’daki mahkemeler ise tapu değişiklik belgesini yeterli görmediğinden ve resmi senet istemesinden dolayı, birçok vatandaş gayrimenkullarını satmış olmalarına rağmen satmamış görünüyor ve bundan dolayı aldıkları sosyal ödeneğin kesilmesi durumu söz konusu oluyor.

Emlakçı bilirkişimidir ?

Avukat Küçükünal’a göre Hollanda’daki belediyelerin digger büyük yanlısı ise ev ya da arsa değerlerinin belirlenmesinde emlakçıların bilirkişi Kabul edilmesi. Küçükünal , ‘’Hiçbir resmi yetkisi olmayan ve ticari işletme olarak, özel şahısların işlettiği emlakçıların bir evin değerinin belirlenmesinde referans alınması pekçok durumda yanlış değerlendirmelere yol açıyor.’’ dedi. Vatandaşların itirazı durumunda ise belediyeler, bu durumda, vatandaşdan bir bilirkişi raporu talebinde bulunuyor. Ancak zaten sosyal ödenekle geçimini sağlayan bu insanların ekonomik durumları yeterli olmadığından bu talebi yerine getiremiyorlar.

Avukat Rasim Küçükünal

Kaynak: Zaman Benelux