Hollanda medyasından Türkler'e övgü ve yergi...
Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk konusundaki haberler, Hollanda medyasında farklı bir şekilde yorumlanıyor.
Başta De Telegraaf olmak üzere bazı yayın kuruluşları, Türk kökenli iki milletvekilinin 'radikal' olduğunu ve muhtemelen bir İslam Partisi kuracaklarını iddia ederken, bazı yayın organları da, İşçi Partisi'nin hatalarını gözler önüne serdiler.
De Telegraaf gazetesi cumartesi günkü hafta sonu sayısında birinci sayfaya kocaman bir 'Türk PvdA'lılar radikal' başlığı attı.
İki Türk kökenli milletvekilini kesin bir dille 'radikal' olarak niteleyen De Telegraaf, çok uzun yazısında hep tribünlerdeki adamları konuşturup durdu. İki milletvekilini suçlayanların hiçbirinin adını yazmayan De Telegraaf, iç sayfadaki geniş yazının başlığına 'Truva'nın Türk atları' başlığını koydu.
Aynı partiden Sultan Günal-Gezer, Keklik Yücel ve Yasemin Ceğerek'in fotoğraflarını kullanarak bir de 'Türkler arası polemik' yaratmaya çalışan De Telegraaf'ın kötü amacı belli oluyordu.
De Telegraaf gazetesinin uzatmalı köşe yazarı Rob Hoogland da köşesini Özturk ve Kuzu'ya ayırdı. Daha önceleri de Türkiye ve Türkler hakkında küstahça yorumlar yazan Hoogland, bu kez de 'Hühühü' başlıklı küstahça bir yorum yayınladı. Ankara'nın Hollanda'daki Türkler'e etki yapmak için çaba sarfettiğini iddia eden Hoogland, Türk kökenli iki milletvekilini de 'Turuva atına bindirilen neferler' olarak niteledi.
Hollanda'nın en çok izlenen tartışma programı Pauw'a konuk olan Öztürk ve Kuzu, programı yöneten Jeroen Pauw'un zorlu sorularına rahatlıkla cevap vererek yüreklerimize su serptiler.
Yayınların en ilginci pazar günü öğle saatinde yayınlanan Paul Witteman'ın yönettiği Buitenhof programında yaşandı. Son gelişmelerin başrol oyuncusu olan Başbakan Yardımcısı ve Sosyal İşler Bakanı Lodewijk Asscher'i konuk eden Witteman, Bakan'a ter döktürdü.
Türk kökenli iki milletvekilini, sadece Türkler ve Türkiye sorunlarıyla ilgilenmekle suçlayan Asscher'e, 'Bunda kötü olan ne? Adamlar kendi seçmenlerine hizmet ediyorlar. Bundaki acayiplik ne?' diye sordu.
'Hollanda'daki Türkler ve bu milletvekilleri sürekli olarak Türk gazeteleri okuyor, Türk televizyonlarına bakıyor ve Türkçe web sayfalarında dolaşıyorlar' şekilndeki suçlamaya da,' Bunda yanlış olan nedir? İnsanlar tabii ki ana dillerine önem verecekler ve böylece kendilerini geliştirecekler' diyen Witteman'a kaçamak cevap vermek isteyen Asscher yeniden ter döktü.
Türk kökenli iki milletvekilini radikallıkla suçlayanlara karşı ne diyeceği sorulan Asscher, bu soruya da kaçamak cevap vermek isteyince, 'İnsanlar dillerini ve dinlerini özgürce yaşamalıdır' diyen Witteman, sosyal demokrasi içinde yer alması gereken her türlü özgürlüğün, bu olay sırasında görülmediğini sözlerine ekledi.
Hollanda'a var olan dört Türk kuruluşu hakkında neden bir araştırma ve takip kararı aldığı sorulan Asscher, bu konuya da kaçamak cevap vermek istedi. Bunun üzerine Asscher'in sözünü kesen Witteman, 'İnsanların dini ve siyasi görüşleri ne olursa olsun, kendi aralarında örgütlenmeleri faydalı değil mi? Böyle bir gelişmeyi neden engellemek istiyorsunuz' şeklindeki sorusuna da tam bir cevap alamadı.
Hollanda'da birkaç gündür gündeme oturan bu konunun, önümüzdeki günlerde de önemini koruması bekleniyor.
İki Türk kökenli milletvekilinin, kolalisyon ortağı olan İşçi Partisi'nden ayrılmaları ile, koalisyonun sandalye sayısı 77'ye düştü. Bu da yarının iki fazlası oluyor. Ama Hollanda'daki bazı kesimler de şunu soruyor: Koalisyondaki sandalye sayısı 74'e düşecek olsaydı, İşçi Partisi ve hatta diğer ortak VVD Partisi aynı cüretkarlığı gösterir miydi?
Bakalım önümüzdeki günler daha neler getirecek.
FACEBOOK YORUMLAR