Halk oylamasına doğru
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Zengin: "Belki de bu maddeler içerisinde hemen göreceğimiz şeylerden biri, Türkiye'de bugüne kadar gözardı edilen, yaklaşık 8 milyon seçmen kitlesi Meclis'te temsil edilecek. O anlamda bu süreci en çok sahiplenmesi gereken gençlerimiz"
İstanbul Havalimanları Muhabirleri Derneğinin (İHMD) üyeleriyle Atatürk Havalimanı'nda bir araya gelen Zengin, anayasa değişikliği referandumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Referandumun sandığa gitme, "evet" ve "hayır"dan öte bir anlam ifade ettiğini belirten Zengin, "Bunun böyle olduğunu biliyorduk ama özellikle dünya kamuoyunun buraya bakışı, 'hayır' kampanyasını bu kadar aleni şekilde desteklemesi, 'evet' kampanyasına muhalefet ederken bütün Avrupa'daki hukuk değerlerini çiğnemesi artık bu konuya yaklaşımımızı ve anlatımımızı farklı bir zemine çekti." diye konuştu.
Özlem Zengin, birçok kesimin sahiplendiği bir kampanya süreci yaşandığını aktardı. Anayasaların bir ülke için uzlaşma metinleri olduğuna dikkati çeken Zengin, "Bir vergi cezası aldığınızda hemen hissedersiniz. Size hemen dokunur. Trafik cezası kesildiğinde hemen dokunur. Yani kanunlar gibi anayasa öyle 'tak' diye vatandaşa dokunan bir şey değil. Fakat bu yapının, bu anayasa değişikliğinin çok temel bir özelliği var. Bu özellik şu: Bu referandumdan sonra Türkiye, cumhurbaşkanlığı modeline 'evet' çıkması halinde geçecek ve Türkiye yürütme modelini değiştirecek. Yani iki sandık koyacak. Vatandaşımız değişimleri burada görecek." ifadelerini kullandı.
Gençlerin emin bir şekilde sandığa gitmek istediğini gördüğünü, bunun gelecek için umut vaat ettiğini dile getiren Zengin, "Belki de bu maddeler içerisinde hemen göreceğimiz şeylerden biri, Türkiye'de bugüne kadar gözardı edilen, yaklaşık 8 milyon seçmen kitlesi Meclis'te temsil edilecek. Bunlar Meclis'e hemen yansımış olacak. O anlamda bu süreci en çok sahiplenmesi gereken gençlerimiz." değerlendirmesini yaptı.
Milliyetçilik akımının Avrupa'da siyaset alanını domine etmeye başladığını, Hollanda'da yaşanılan olaylarda bunu gördüklerini, güçlenen Türkiye'nin bu muhalefetin tepkisine bir yüz oluşturduğunu anlatan Zengin, "Bu yüzde kim var? Türkiye var, burada Sayın Cumhurbaşkanımız var ve çok çok kötü bir şey ama İslam düşmanlığı var." dedi.
Zengin, Avrupa'da İslam karşıtlığıyla siyaset üretenlerin kendi içlerinde gerçek bir İslami korku taşıdıklarını, siyasetlerini bunun üzerinden temellendirdiklerini söyledi.
Avrupa Birliği'nin (AB) yoluna devam etmesi için İslam ile barışmak zorunda olduğunu vurgulayan Zengin, AB Adalet Divanı'nın başörtüsü kararını eleştirerek, şunları kaydetti:
"Uzun yıllar avukatlık yapmış, başörtüsüyle alakalı senelerce mücadele etmiş birisi olarak şunu görüyorum ki, yargı uluslararası mecrada da böyle, maalesef içinde siyaset barındırıyor, tarafgirlik barındırıyor. Avrupa'nın hukuk değerleri sadece kendisi için iyilik istiyor, sadece kendisi için hukuk değerlerini yaşatmak istiyor ama Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanı'nın liderliğinde kendisi için değil, bütün dünya için iyilik ve hukuk isteyen bir ülke."
Özlem Zengin, Hollanda'da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'ya yapılan muameleyi "felaket" olarak nitelendirdi.
Aynı olayın Türkiye'de yaşanma ihtimalinin "milyonda sıfır" olduğunu vurgulayan Zengin, "Bizim ülkemizde olsaydı, bizim insanımız dayanamazdı, 'Bacım derdi, gel otur, bir bardak su iç, yemeğini ye, gel ihtiyaçlarını karşıla.' Bizim insanımız böyle zalim olamaz. Bakın bizim insanımızın en önemli özelliği, sadece kendi gibi düşünene değil, düşmanına da merhametlidir. Kılıcı düşer, alır eline verir, yedirir, içirir. Bakın düşmanından bahsediyorum. Şimdi ben o gece ne gördüm biliyor musunuz? Muazzam bir zalimlik var. Yani Batı, medeniyet dediğimiz şey eğer bu zalimlik ise aman uzakta dursun." şeklinde konuştu.
FACEBOOK YORUMLAR