Gül ile Sarkozy ve Merkel arasında tartışma
Gül ile Sarkozy ve Merkel arasında tartışma
Editör: Turkinfo.nl
21 Kasım 2010 - 19:42
Burada bir kapasiteye karşı tedbir alınıyor, bir ülkeye değil. Yarın başka ülkeler çıkar mevcut ülkeler değişebilir. İran, Ortadoğu olur mu? Çıkarın siz bunları aklınızdan. Bu Türkiyeyi tatmin etmek için değil, olması gereken bir durumdur.
(Kıbrıs Rum kesimi ABye tam üye. Biz aileyiz, prensiplerimiz var sözü üzerine) 2002de Rumlar üye değilken, Sorunlarını çözmeden tam üye olunmaz kuralını çiğneyerek 2004te Rumları niye tam üye yaptınız? Bu prensiplerinizi o zaman hatırlamadınız mı?
LİZBONda dün sona eren NATO Zirvesinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Fransız mevkidaşı Nicolas Sarkozy arasında füze kalkanı ile Kıbrıs bağlamında NATO-AB toplantılarıyla ilgili yaşanan tartışmalar damgasını vurdu. Zirvenin önceki günkü toplantısında ilk tartışma Fransanın füze kalkanında tehdidin gelebileceği temel risk bölgelerinin İran ve Ortadoğu olması ısrarı yüzünden yaşandı. Gül bu konuda Sarkozye şu sözlerle tepki gösterdi: Siz neden bahsediyorsunuz. Böyle şey olur mu? Burada bir kapasiteye karşı tedbir alınıyor, bir ülkeye değil. Yarın başka ülkeler çıkar mevcut ülkeler değişebilir. Bu sistemler kimde olursa onu kapsaması lazım, geneli kapsaması lazım. İran, Ortadoğu olur mu? Çıkarın siz bunları aklınızdan. Bu Türkiyeyi tatmin etmek için değil, olması gereken bir durumdur.
Merkele de ayar
Sarkozy ile ikinci gerginlik Kıbrıs konusunda yaşandı. Türkiye, Rumların üye olduğu ABnin, NATOnun güvenlik ve askeri kabiliyetlerinden faydalanmasına karşı çıkıyordu. Sarkozy, Türkiyenin tutumundan NATO-AB toplantılarının yapılamadığını savunarak şunları söyledi: Kusura bakmayın ama Kıbrıs (Rum kesimi) ABye tam üye. Biz 27 kişilik bir aileyiz. Değerlerimiz var. Ona göre hareket etmek durumundayız ve bunlar da hayatın gerçeği.
Sarkozynin bu görüşüne Almanya Başbakanı Angela Merkel de destek verdi. Sarkozy ve Merkelin bu çıkışına Gülün tepkisi şöyle oldu: Doğrudur, Rumlar AB üyesi ve bu da hayatın gerçeği ama hayatın öbür gerçekleri de var. Mesela Rumlar adanın tamamını temsil etmiyor. Orada çözülmemiş bir sorun var. Tutulmayan sözler var. Bunlar da hayatın gerçeği. Çok doğru söylüyorsunuz, bu prensiplerinize saygı duyuyorum. Peki 2002de Rumlar üye değilken, Sorunlarını çözmeden tam üye olunmaz kuralını çiğneyerek 2004te Rumları niye tam üye yaptınız? Bu prensiplerinizi o zaman hatırlamadınız mı? Gül zirveyle ilgili de şöyle konuştu:
Latin ülkesi değiliz
- Füze savunma sisteminde bazı kaygılarımız vardı. Eğer bizi rahatsız eden çıkışlarına devam etselerdi veto edebilirdik. Ama sonuç bölge politikalarımıza uyumlu, isteklerimizi karşılayan şekilde gerçekleşti. İtiraz edenler de gerçekleri gördüler. 1990lardan beri Irakla yaşadıklarımızı bir de İranla mı yaşasaydık? Ben Latin Amerika ülkesi miyim ki bölgede yaşananlara laf söylemeyeyim. Olaylar bizim mahallemizde yaşanıyor. Tabii ki barış ve istikrar adına bölgem ve ülkem adına sesimi çıkaracağım. Kimse unutmasın bir şey olursa bunun siyasi, ekonomik göç ve güvenlik neticeleri ile biz karşılaşacağız. Bugün ABD ile ilişkilerimiz her yerde söylüyorum 20 sene öncesinden daha ileri bir durumdadır. Herkes bir şey söylüyor ama ilişkilerimiz çok farklı bir düzeydedir, çünkü bugün Türkiyeye bakıldığında daha demokratik, girişimci, katılımcı, güçlü... Böyle bir ülke ile ilişkiler daha farklı olur. Kendileri gibi bir ülkeyle ilişkiler daha farklı olur.
Nükleer kaygılandırır
Bizim İranın füze çalışmalarıyla ilgili bir endişe algımız yok. Zaten sınır komşusuyuz, en kısa menzille bile bize zarar verir, top atışıyla bile zarar verir. Füze ayrı, nükleer mesele ayrı her ülke kendi tehdit algılamasına göre tedbir alır. O da ona göre bir şeyler yapıyor. İranın tehdit algılamasına bakmak lazım. Bizim farklı onun da farklı algılamaları olabilir ama nükleer konu olursa bizi kaygılandırır. Fakat bunu bugün İran yapıyor diyebiliyor muyuz, hayır. Uluslararası kuruluşlar da bunu böyle söylüyor. O zaman bekleyip görmek lazım.
10 dakika görüştüler
Cumhurbaşkanı Gül, Afganistan konulu toplantının ardından ABD Başkanı Barack Obama ile 10 dakikalık bir görüşme yaptı. Gül, Obama ile yaptığı görüşmede Terörü, zirvedeki konuları ve NATO-AB ilişkilerini konuştuklarını söyledi. Gülün Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev ile yapması öngörülen görüşme ise iki liderin program yoğunluğu nedeniyle gerçekleşmedi.
ABDye büyükelçi tepkisi
Gül, ABDnin temmuzdan beri kongredeki bazı üyeler nedeniyle Ankaraya büyükelçi atayamamasına tepki gösterdi. Gül, yakında Washington yönetiminin bu krizi çözeceğine inandığını da dile getirdi.
NATO dokunuşu
ABD Başkanı Barack Obamanın, toplantının yapılacağı salona girerken, o anda başka bir şeyler ilgilenen Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün omzuna dokunması, iki lider arasındaki sıcak ilişkinin bir göstergesi olarak yorumlandı. Abdullah Gül de karşılık olarak, salondan ayrıldığı sırada Obamaya el salladı.
Olmasak 10 dakikada biterdi
Gül, beraberinde Lizbona götürdüğü gazetecilerle yaptığı sohbette de NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussenin toplantılar boyunca Türkiyeye yönelik olumlu tavrını beğendiğini söyledi. Gül, Türkiye NATO zirvesine heyecan getirdi. Biz olmasak toplantı 10 dakikada biterdi. Bizi gören herkes güçlü ekonomimizden, büyümemizden, dinamizmimizden etkilenerek sorular sordu. İlgi odağı olduk dedi.
---------------
İkinci Irak istemiyoruz
Fikret Bila
90larda Irakta yaşadıklarımızı bir de İran ile mi yaşayacağız? Latin Amerika ülkeleriyle ilgili konuşmuyoruz. Kendi mahallemizi konuşuyoruz. İyi de olsa kötü de olsa İran beni ilgilendiriyor.
İran nükleer konudaki görüşmeler için bize açık çek verdi. Türkiye, görüşmelerin İstanbulda yapılmasında ısrar ederse, Tahran, İstanbula evet deriz, Cenevreye gitmeyiz diyecek
Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün katıldığı NATO Zirvesine, İran konusunun damgasını vurduğu söylenebilir. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozynin İranın tehdit olarak yazılması konusundaki ısrarı karşısında Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün hem Fransa Cumhurbaşkanını hem de AByi ciddi biçimde uyaran sert bir konuşma yaptığı kulislere yansıdı.
Sarkozynin, füze kalkanının hedefi olarak İranın isminin yazılması veya tehdit olarak Ortadoğu bölgesinin yazılması konusunda ısrar etmesi karşısında Cumhurbaşkanı Gülün şu itirazı yaptığı öğrenildi:
İranı aklınızdan çıkarın
Bunu aklınızdan çıkarın. Savunma sistemi, balistik kapasiteye karşı kuruluyor. Bir ülkeye karşı değil. Bu kapasite hangi ülkede varsa veya nerede varsa ona karşı. Bugün bir ülkede olabilir yarın başka bir ülkede çıkabilir. Doğru olan herhangi bir ülkeyi hedef almadan bu kapasiteye karşı savunma sistemi oluşturulmasıdır.
Cumhurbaşkanı Gülün, NATOnun bir ülkeyi hedef almaması, ülke veya bölge ismi zikretmemesi görüşüne ABD Başkanı Obama, İngiltere Başbakanı Cameron başta olmak üzere bütün ülke liderlerinin destek verdiği ve sonuçta Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozynin de isim yazılması konusundaki talebinden vazgeçtiği öğrenildi.
İkinci Irak istemiyoruz
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile zirve sonrasında otelinde sohbet olanağı bulduk. Gül, sorularımızı yanıtlarken, İran ile ilgili olarak Bölgemizde ikinci bir Irak olayı yaşamak istemiyoruz dedi ve şu değerlendirmeyi yaptı:
Biz bölgemizde ikinci bir Irak olayı yaşamak istemiyoruz. 90larda Irakta yaşadıklarımızı bir de İran ile mi yaşayacağız? Bunu istemeyiz tabii ki. Elbette İran konusu bizim için önemli. Biz Latin Amerika ülkeleriyle ilgili konuşmuyoruz. Komşumuzu konuşuyoruz. Kendi mahallemizi konuşuyoruz. İyi de olsa kötü de olsa İran beni ilgilendiriyor. Irak ile ilgili yaşadıklarımızı hatırlayın. Göç olayı oldu. Güvenlik zaafı ortaya çıktı. Ekonomik sorunlar çıktı. Şimdi aynı şeylerin ikinci kez yaşanmasını istemiyoruz. Bu nedenle bu sorunun çözülmesi için bütün diplomatik yolları kullanıyoruz.
Füze başka, nükleer başka
Cumhurbaşkanı Gül, İranın geliştirdiği füzeler konusu ile nükleer meselenin farklı olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
Şimdi füze ile nükleer mesele aynı değil. Füze konusu bizim ulusal çıkarımız açısından sorun değil. Biz İran ile komşuyuz. Eğer bize düşmanlık olacaksa füze gerekmez. 50 kilometreden bir topla da Türkiye hedef alınabilir. Balistik füze gerekmez. Füzenin başlığının ne olacağı da önemlidir. Her ülke kendine göre bir tehdit algılaması içinde. Bu algılamaya göre tedbir geliştiriyor. İranın da kendine göre bir tehdit algılaması var. Eğer Türkiyeye bir düşmanlık olacaksa onun için füzeye ihtiyacı yok ama nükleer mesele daha başka. Şimdi İran nükleer silah yapıyor diyemeyiz. Bunu Uluslararası Atom Enerjisi de söyleyemiyor. Sadece İrana daha açık olun diyor. Uranyumu barışçı amaçlarla geliştirmek ayrı, silah yapmak ayrıdır. Biz kategorik olarak bölgemizin ve dünyanın nükleer silahlardan arınmasını savunuyoruz ve istiyoruz.
İran açık çek verdi
Cumhurbaşkanı Gül, İranın Türkiyeye güvendiğini, nükleer konudaki görüşmeler için Türkiyeye açık çek verdiğini de ifade etti. Türkiye, görüşmelerin İstanbulda yapılmasında ısrar ederse, Tahran yönetiminin Biz İstanbula evet deriz Cenevreye gitmeyiz yanıtını verdiğini kaydetti; ancak Türkiye için önemli olanın görüşmenin nerede olacağı değil içeriği olduğunu vurguladı.
ABye ağır eleştiri
Cumhurbaşkanı Gülün zirve toplantısında ve akşamki yemekte Fransa Cumhurbaşkanı ve AB yönetimini uyardığı da öğrenildi. Cumhurbaşkanının, AB sözlerini tutmuyor. Aramızda size karşı bir güven bunalımı doğdu. Size güvenimiz kalmadı biçiminde konuştuğu kulislere yansıdı.
Cumhurbaşkanı Gülün Sarkozyyi yanıtlarken şu görüşleri dile getirdiği kaydedildi:
2002 yılında alınan kararlar gereğince ABnin Türkiyeye sözleri vardı. Sorun, ABnin sözlerini tutmamasıdır. Size karşı güven bunalımı var. Söz verdiniz, yerine getirmediniz. Sözünüzde durmuyorsunuz sonra da NATO ile AB işbirliği yapamıyor diyorsunuz. AB, söz verdiği halde Türkiye, Avrupa Savunma Ajansına alınmadı, ayrıca Türkiye ile AB arasında güvenlik anlaşması da imzalanmadı. Bu da size karşı bizde güvensizlik yarattı. Önce sözlerinizi yerine getirmeniz gerekiyor. Güney Kıbrıs yönetimi sorun çıkarıyor size ise bunu savunurken AB ailesinden ve ilkelerden söz ediyorsunuz. Elbette ilkeler önemlidir ancak bu ilkeleri 2004te Güney Kıbrısı üye olarak alırken neden hatırlamadınız? ABnin en önemli ilkesi sorunlu ülkenin ABye üye olamayacağıydı ama siz Güney Kıbrısı aldınız. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde dosyası olan bir ülkeyi üye yaptınız. Güney Kıbrısın, AB üyesi olmasını hayatın bir gerçeği olarak ifade ediyorsunuz ama hayatın bir gerçeği daha var ki o da Rum yönetiminin adanın bütününü temsil etmediğidir. Eğer 2004te Kıbrıs Rum Kesimi, Türk kesimi gibi Annan Planına referandumda evet deseydi şimdi bu konuları konuşmuyor olacaktık.
Rasmussenden destek
Zirvede NATO Genel Sekreteri Rasmussenin Cumhurbaşkanı Gülü destekleyen bir konuşma yaptığı ve AB yönetimini şu sözlerle eleştirdiği de öğrenildi:
Türkiye, Avrupa Birliğinin savunma işbirliği içinde değil. Bu büyük bir haksızlık. Türkiye, Batı Avrupa Savunma Sisteminin (BAB) üyesiydi. Biz BABı kaldırdık yerine Avrupa Savunma ve İşbirliği Sistemini getirdik ama şimdi Türkiye bu sistemin içinde değil. Türkiye dışarı çıkarıldı ama Norveç içeri girdi. Bu büyük haksızlıktır. Türkiye ile güvenlik anlaşmalarının yapılması gerekir. Bosna - Hersekte en fazla Türk askeri var ama Türkiye karar mekanizmasında yok.
Üstünüze alınmayın ama...
Cumhurbaşkanı Gülün de bu konuda şöyle konuştuğu kaydedildi: Üstünüze alınmayın ama biz bu masada bulunanların yarısına karşı Avrupayı korumuştuk. Şimdi Türkiyenin Avrupa Savunma ve Güvenlik Sisteminin dışında olması gülünç değil mi?
Kaygılarımız giderildi
Cumhurbaşkanı Gül, zirveyi değerlendirirken Türkiyenin kaygılarının giderildiğini de ifade etti. NATOnun yeni stratejik savunma konseptinde Türkiyenin görüşlerinin yer aldığını vurguladı. Türkiyenin bundan sonra Avrupa ile güvenlik anlaşması imzalamayı bekleyeceğinin altını çizdi.
10 dakikada biterdi
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiyenin ABD ile ilişkilerinin eskiye göre daha iyi olduğunu belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
20 sene önce ilişkilerimiz daha sağlıklı değildi. Bugün daha sağlıklı. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Türkiye artık daha demokratik, daha sivil, daha katılımcı bir ülke. 20 sene önce Türkiye farklıydı. Türkiyenin ABD ve Avrupa gözünde değeri ve saygınlığı arktıyor. Lizbon Zirvesinde de bu görüldü. Türkiye olmasaydı bu zirve 10 dakikada biterdi. Lizbon Zirvesi, Türkiye açısından saygınlık kazandıran bir sonuç oldu.
-----------------
Cumhurbaşkanı Gül´den Sarkozy´e TAŞ GİBİ CEVAP: ´İlkenizi çiğnediğinizi UNUTUYORSUNUZ... NATOnun prestijini Türkiye korudu´
Cumhurbaşkanı Gülün, AB üyesi olmayan ülkelerin karar mekanizmalarına alınmamasını ABnin ilkelerine bağlayan Sarkozyye cevabı sert oldu:
Sınır sorunu olan ülkelerin sorun aşılmadan üye yapılmaması ilkesini çiğnediğinizi unutuyorsunuz.
Portekizin başkenti Lizbonda dün sona eren NATO Zirvesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy arasında ilke polemiği yaşandı.
Cumhurbaşkanı Gül, dün sabah yaptığı sohbet toplantısında, NATOnun güncellenen stratejik konseptinin Türkiyenin arzu ettiği şekilde çıkmasının sevindirici olduğunu belirterek, Türkiyenin füze savunma sistemi ve AB ile ilişkiler konusundaki ilkesel duruşunun takdir edildiğini söyledi.
Öte yandan Gülün zirvede Sarkozy ile ilke tartışması yaşadığı öğrenildi.
Sarkozy, NATO-AB ilişkilerinin geliştirilmesi konusunda açıklama yaparken, AB üyesi olmayan ülkelerin karar mekanizmalarına alınmamasını ABnin ilkelerine bağladı.
Cumhurbaşkanı Gül ise Kıbrıs Rum Kesiminin ABye alınmasını işaret ederek, İlkelerinize bağlı olduğunuzu söylüyorsunuz, ama sınır sorunları bulunan ülkelerin sorun aşılmadan üye yapılmaması ilkesini çiğnediğinizi unutuyorsunuz yanıtını verdi.
OBAMA LAFA GİRDİ
Cumhurbaşkanı Gül ile Yunanistan Başbakanı Papandreu Kıbrıs sohbeti yaparken yanlarına gelen Obama, Biliyorum sizler aranızdaki sorunların çözülmesini istiyorsunuz. Stratejik konsept konusunda verdiğiniz destek için teşekkür ederim dedi. Sohbete İngiltere Başbakanı Cameron da katıldı. Gül, Kıbrıs sorunu çözülmedikçe Türkiyenin NATO-AB ilişkilerine dair tavrının süreceğini söyledi. Papandreu ise Kıbrıs sorunu adada çözülmeli. Hristofyas elinden geleni yapıyor dedi. Gül dün de Obama ile 10 dakika görüştü. Görüşmede, ataması aylardır yapılamayan ABDnin Ankara Büyükelçisinin durumu gündeme geldi. Obama Yeni büyükelçinizi göndermediniz, bekliyoruz diyen Güle, son kararı kongrenin vereceğini söyledi.
Kaynak: Hürriyet-Milliyet-Habertürk
(Kıbrıs Rum kesimi ABye tam üye. Biz aileyiz, prensiplerimiz var sözü üzerine) 2002de Rumlar üye değilken, Sorunlarını çözmeden tam üye olunmaz kuralını çiğneyerek 2004te Rumları niye tam üye yaptınız? Bu prensiplerinizi o zaman hatırlamadınız mı?
LİZBONda dün sona eren NATO Zirvesinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Fransız mevkidaşı Nicolas Sarkozy arasında füze kalkanı ile Kıbrıs bağlamında NATO-AB toplantılarıyla ilgili yaşanan tartışmalar damgasını vurdu. Zirvenin önceki günkü toplantısında ilk tartışma Fransanın füze kalkanında tehdidin gelebileceği temel risk bölgelerinin İran ve Ortadoğu olması ısrarı yüzünden yaşandı. Gül bu konuda Sarkozye şu sözlerle tepki gösterdi: Siz neden bahsediyorsunuz. Böyle şey olur mu? Burada bir kapasiteye karşı tedbir alınıyor, bir ülkeye değil. Yarın başka ülkeler çıkar mevcut ülkeler değişebilir. Bu sistemler kimde olursa onu kapsaması lazım, geneli kapsaması lazım. İran, Ortadoğu olur mu? Çıkarın siz bunları aklınızdan. Bu Türkiyeyi tatmin etmek için değil, olması gereken bir durumdur.
Merkele de ayar
Sarkozy ile ikinci gerginlik Kıbrıs konusunda yaşandı. Türkiye, Rumların üye olduğu ABnin, NATOnun güvenlik ve askeri kabiliyetlerinden faydalanmasına karşı çıkıyordu. Sarkozy, Türkiyenin tutumundan NATO-AB toplantılarının yapılamadığını savunarak şunları söyledi: Kusura bakmayın ama Kıbrıs (Rum kesimi) ABye tam üye. Biz 27 kişilik bir aileyiz. Değerlerimiz var. Ona göre hareket etmek durumundayız ve bunlar da hayatın gerçeği.
Sarkozynin bu görüşüne Almanya Başbakanı Angela Merkel de destek verdi. Sarkozy ve Merkelin bu çıkışına Gülün tepkisi şöyle oldu: Doğrudur, Rumlar AB üyesi ve bu da hayatın gerçeği ama hayatın öbür gerçekleri de var. Mesela Rumlar adanın tamamını temsil etmiyor. Orada çözülmemiş bir sorun var. Tutulmayan sözler var. Bunlar da hayatın gerçeği. Çok doğru söylüyorsunuz, bu prensiplerinize saygı duyuyorum. Peki 2002de Rumlar üye değilken, Sorunlarını çözmeden tam üye olunmaz kuralını çiğneyerek 2004te Rumları niye tam üye yaptınız? Bu prensiplerinizi o zaman hatırlamadınız mı? Gül zirveyle ilgili de şöyle konuştu:
Latin ülkesi değiliz
- Füze savunma sisteminde bazı kaygılarımız vardı. Eğer bizi rahatsız eden çıkışlarına devam etselerdi veto edebilirdik. Ama sonuç bölge politikalarımıza uyumlu, isteklerimizi karşılayan şekilde gerçekleşti. İtiraz edenler de gerçekleri gördüler. 1990lardan beri Irakla yaşadıklarımızı bir de İranla mı yaşasaydık? Ben Latin Amerika ülkesi miyim ki bölgede yaşananlara laf söylemeyeyim. Olaylar bizim mahallemizde yaşanıyor. Tabii ki barış ve istikrar adına bölgem ve ülkem adına sesimi çıkaracağım. Kimse unutmasın bir şey olursa bunun siyasi, ekonomik göç ve güvenlik neticeleri ile biz karşılaşacağız. Bugün ABD ile ilişkilerimiz her yerde söylüyorum 20 sene öncesinden daha ileri bir durumdadır. Herkes bir şey söylüyor ama ilişkilerimiz çok farklı bir düzeydedir, çünkü bugün Türkiyeye bakıldığında daha demokratik, girişimci, katılımcı, güçlü... Böyle bir ülke ile ilişkiler daha farklı olur. Kendileri gibi bir ülkeyle ilişkiler daha farklı olur.
Nükleer kaygılandırır
Bizim İranın füze çalışmalarıyla ilgili bir endişe algımız yok. Zaten sınır komşusuyuz, en kısa menzille bile bize zarar verir, top atışıyla bile zarar verir. Füze ayrı, nükleer mesele ayrı her ülke kendi tehdit algılamasına göre tedbir alır. O da ona göre bir şeyler yapıyor. İranın tehdit algılamasına bakmak lazım. Bizim farklı onun da farklı algılamaları olabilir ama nükleer konu olursa bizi kaygılandırır. Fakat bunu bugün İran yapıyor diyebiliyor muyuz, hayır. Uluslararası kuruluşlar da bunu böyle söylüyor. O zaman bekleyip görmek lazım.
10 dakika görüştüler
Cumhurbaşkanı Gül, Afganistan konulu toplantının ardından ABD Başkanı Barack Obama ile 10 dakikalık bir görüşme yaptı. Gül, Obama ile yaptığı görüşmede Terörü, zirvedeki konuları ve NATO-AB ilişkilerini konuştuklarını söyledi. Gülün Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev ile yapması öngörülen görüşme ise iki liderin program yoğunluğu nedeniyle gerçekleşmedi.
ABDye büyükelçi tepkisi
Gül, ABDnin temmuzdan beri kongredeki bazı üyeler nedeniyle Ankaraya büyükelçi atayamamasına tepki gösterdi. Gül, yakında Washington yönetiminin bu krizi çözeceğine inandığını da dile getirdi.
NATO dokunuşu
ABD Başkanı Barack Obamanın, toplantının yapılacağı salona girerken, o anda başka bir şeyler ilgilenen Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün omzuna dokunması, iki lider arasındaki sıcak ilişkinin bir göstergesi olarak yorumlandı. Abdullah Gül de karşılık olarak, salondan ayrıldığı sırada Obamaya el salladı.
Olmasak 10 dakikada biterdi
Gül, beraberinde Lizbona götürdüğü gazetecilerle yaptığı sohbette de NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussenin toplantılar boyunca Türkiyeye yönelik olumlu tavrını beğendiğini söyledi. Gül, Türkiye NATO zirvesine heyecan getirdi. Biz olmasak toplantı 10 dakikada biterdi. Bizi gören herkes güçlü ekonomimizden, büyümemizden, dinamizmimizden etkilenerek sorular sordu. İlgi odağı olduk dedi.
---------------
İkinci Irak istemiyoruz
Fikret Bila
90larda Irakta yaşadıklarımızı bir de İran ile mi yaşayacağız? Latin Amerika ülkeleriyle ilgili konuşmuyoruz. Kendi mahallemizi konuşuyoruz. İyi de olsa kötü de olsa İran beni ilgilendiriyor.
İran nükleer konudaki görüşmeler için bize açık çek verdi. Türkiye, görüşmelerin İstanbulda yapılmasında ısrar ederse, Tahran, İstanbula evet deriz, Cenevreye gitmeyiz diyecek
Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün katıldığı NATO Zirvesine, İran konusunun damgasını vurduğu söylenebilir. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozynin İranın tehdit olarak yazılması konusundaki ısrarı karşısında Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün hem Fransa Cumhurbaşkanını hem de AByi ciddi biçimde uyaran sert bir konuşma yaptığı kulislere yansıdı.
Sarkozynin, füze kalkanının hedefi olarak İranın isminin yazılması veya tehdit olarak Ortadoğu bölgesinin yazılması konusunda ısrar etmesi karşısında Cumhurbaşkanı Gülün şu itirazı yaptığı öğrenildi:
İranı aklınızdan çıkarın
Bunu aklınızdan çıkarın. Savunma sistemi, balistik kapasiteye karşı kuruluyor. Bir ülkeye karşı değil. Bu kapasite hangi ülkede varsa veya nerede varsa ona karşı. Bugün bir ülkede olabilir yarın başka bir ülkede çıkabilir. Doğru olan herhangi bir ülkeyi hedef almadan bu kapasiteye karşı savunma sistemi oluşturulmasıdır.
Cumhurbaşkanı Gülün, NATOnun bir ülkeyi hedef almaması, ülke veya bölge ismi zikretmemesi görüşüne ABD Başkanı Obama, İngiltere Başbakanı Cameron başta olmak üzere bütün ülke liderlerinin destek verdiği ve sonuçta Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozynin de isim yazılması konusundaki talebinden vazgeçtiği öğrenildi.
İkinci Irak istemiyoruz
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile zirve sonrasında otelinde sohbet olanağı bulduk. Gül, sorularımızı yanıtlarken, İran ile ilgili olarak Bölgemizde ikinci bir Irak olayı yaşamak istemiyoruz dedi ve şu değerlendirmeyi yaptı:
Biz bölgemizde ikinci bir Irak olayı yaşamak istemiyoruz. 90larda Irakta yaşadıklarımızı bir de İran ile mi yaşayacağız? Bunu istemeyiz tabii ki. Elbette İran konusu bizim için önemli. Biz Latin Amerika ülkeleriyle ilgili konuşmuyoruz. Komşumuzu konuşuyoruz. Kendi mahallemizi konuşuyoruz. İyi de olsa kötü de olsa İran beni ilgilendiriyor. Irak ile ilgili yaşadıklarımızı hatırlayın. Göç olayı oldu. Güvenlik zaafı ortaya çıktı. Ekonomik sorunlar çıktı. Şimdi aynı şeylerin ikinci kez yaşanmasını istemiyoruz. Bu nedenle bu sorunun çözülmesi için bütün diplomatik yolları kullanıyoruz.
Füze başka, nükleer başka
Cumhurbaşkanı Gül, İranın geliştirdiği füzeler konusu ile nükleer meselenin farklı olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
Şimdi füze ile nükleer mesele aynı değil. Füze konusu bizim ulusal çıkarımız açısından sorun değil. Biz İran ile komşuyuz. Eğer bize düşmanlık olacaksa füze gerekmez. 50 kilometreden bir topla da Türkiye hedef alınabilir. Balistik füze gerekmez. Füzenin başlığının ne olacağı da önemlidir. Her ülke kendine göre bir tehdit algılaması içinde. Bu algılamaya göre tedbir geliştiriyor. İranın da kendine göre bir tehdit algılaması var. Eğer Türkiyeye bir düşmanlık olacaksa onun için füzeye ihtiyacı yok ama nükleer mesele daha başka. Şimdi İran nükleer silah yapıyor diyemeyiz. Bunu Uluslararası Atom Enerjisi de söyleyemiyor. Sadece İrana daha açık olun diyor. Uranyumu barışçı amaçlarla geliştirmek ayrı, silah yapmak ayrıdır. Biz kategorik olarak bölgemizin ve dünyanın nükleer silahlardan arınmasını savunuyoruz ve istiyoruz.
İran açık çek verdi
Cumhurbaşkanı Gül, İranın Türkiyeye güvendiğini, nükleer konudaki görüşmeler için Türkiyeye açık çek verdiğini de ifade etti. Türkiye, görüşmelerin İstanbulda yapılmasında ısrar ederse, Tahran yönetiminin Biz İstanbula evet deriz Cenevreye gitmeyiz yanıtını verdiğini kaydetti; ancak Türkiye için önemli olanın görüşmenin nerede olacağı değil içeriği olduğunu vurguladı.
ABye ağır eleştiri
Cumhurbaşkanı Gülün zirve toplantısında ve akşamki yemekte Fransa Cumhurbaşkanı ve AB yönetimini uyardığı da öğrenildi. Cumhurbaşkanının, AB sözlerini tutmuyor. Aramızda size karşı bir güven bunalımı doğdu. Size güvenimiz kalmadı biçiminde konuştuğu kulislere yansıdı.
Cumhurbaşkanı Gülün Sarkozyyi yanıtlarken şu görüşleri dile getirdiği kaydedildi:
2002 yılında alınan kararlar gereğince ABnin Türkiyeye sözleri vardı. Sorun, ABnin sözlerini tutmamasıdır. Size karşı güven bunalımı var. Söz verdiniz, yerine getirmediniz. Sözünüzde durmuyorsunuz sonra da NATO ile AB işbirliği yapamıyor diyorsunuz. AB, söz verdiği halde Türkiye, Avrupa Savunma Ajansına alınmadı, ayrıca Türkiye ile AB arasında güvenlik anlaşması da imzalanmadı. Bu da size karşı bizde güvensizlik yarattı. Önce sözlerinizi yerine getirmeniz gerekiyor. Güney Kıbrıs yönetimi sorun çıkarıyor size ise bunu savunurken AB ailesinden ve ilkelerden söz ediyorsunuz. Elbette ilkeler önemlidir ancak bu ilkeleri 2004te Güney Kıbrısı üye olarak alırken neden hatırlamadınız? ABnin en önemli ilkesi sorunlu ülkenin ABye üye olamayacağıydı ama siz Güney Kıbrısı aldınız. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde dosyası olan bir ülkeyi üye yaptınız. Güney Kıbrısın, AB üyesi olmasını hayatın bir gerçeği olarak ifade ediyorsunuz ama hayatın bir gerçeği daha var ki o da Rum yönetiminin adanın bütününü temsil etmediğidir. Eğer 2004te Kıbrıs Rum Kesimi, Türk kesimi gibi Annan Planına referandumda evet deseydi şimdi bu konuları konuşmuyor olacaktık.
Rasmussenden destek
Zirvede NATO Genel Sekreteri Rasmussenin Cumhurbaşkanı Gülü destekleyen bir konuşma yaptığı ve AB yönetimini şu sözlerle eleştirdiği de öğrenildi:
Türkiye, Avrupa Birliğinin savunma işbirliği içinde değil. Bu büyük bir haksızlık. Türkiye, Batı Avrupa Savunma Sisteminin (BAB) üyesiydi. Biz BABı kaldırdık yerine Avrupa Savunma ve İşbirliği Sistemini getirdik ama şimdi Türkiye bu sistemin içinde değil. Türkiye dışarı çıkarıldı ama Norveç içeri girdi. Bu büyük haksızlıktır. Türkiye ile güvenlik anlaşmalarının yapılması gerekir. Bosna - Hersekte en fazla Türk askeri var ama Türkiye karar mekanizmasında yok.
Üstünüze alınmayın ama...
Cumhurbaşkanı Gülün de bu konuda şöyle konuştuğu kaydedildi: Üstünüze alınmayın ama biz bu masada bulunanların yarısına karşı Avrupayı korumuştuk. Şimdi Türkiyenin Avrupa Savunma ve Güvenlik Sisteminin dışında olması gülünç değil mi?
Kaygılarımız giderildi
Cumhurbaşkanı Gül, zirveyi değerlendirirken Türkiyenin kaygılarının giderildiğini de ifade etti. NATOnun yeni stratejik savunma konseptinde Türkiyenin görüşlerinin yer aldığını vurguladı. Türkiyenin bundan sonra Avrupa ile güvenlik anlaşması imzalamayı bekleyeceğinin altını çizdi.
10 dakikada biterdi
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiyenin ABD ile ilişkilerinin eskiye göre daha iyi olduğunu belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
20 sene önce ilişkilerimiz daha sağlıklı değildi. Bugün daha sağlıklı. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Türkiye artık daha demokratik, daha sivil, daha katılımcı bir ülke. 20 sene önce Türkiye farklıydı. Türkiyenin ABD ve Avrupa gözünde değeri ve saygınlığı arktıyor. Lizbon Zirvesinde de bu görüldü. Türkiye olmasaydı bu zirve 10 dakikada biterdi. Lizbon Zirvesi, Türkiye açısından saygınlık kazandıran bir sonuç oldu.
-----------------
Cumhurbaşkanı Gül´den Sarkozy´e TAŞ GİBİ CEVAP: ´İlkenizi çiğnediğinizi UNUTUYORSUNUZ... NATOnun prestijini Türkiye korudu´
Cumhurbaşkanı Gülün, AB üyesi olmayan ülkelerin karar mekanizmalarına alınmamasını ABnin ilkelerine bağlayan Sarkozyye cevabı sert oldu:
Sınır sorunu olan ülkelerin sorun aşılmadan üye yapılmaması ilkesini çiğnediğinizi unutuyorsunuz.
Portekizin başkenti Lizbonda dün sona eren NATO Zirvesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy arasında ilke polemiği yaşandı.
Cumhurbaşkanı Gül, dün sabah yaptığı sohbet toplantısında, NATOnun güncellenen stratejik konseptinin Türkiyenin arzu ettiği şekilde çıkmasının sevindirici olduğunu belirterek, Türkiyenin füze savunma sistemi ve AB ile ilişkiler konusundaki ilkesel duruşunun takdir edildiğini söyledi.
Öte yandan Gülün zirvede Sarkozy ile ilke tartışması yaşadığı öğrenildi.
Sarkozy, NATO-AB ilişkilerinin geliştirilmesi konusunda açıklama yaparken, AB üyesi olmayan ülkelerin karar mekanizmalarına alınmamasını ABnin ilkelerine bağladı.
Cumhurbaşkanı Gül ise Kıbrıs Rum Kesiminin ABye alınmasını işaret ederek, İlkelerinize bağlı olduğunuzu söylüyorsunuz, ama sınır sorunları bulunan ülkelerin sorun aşılmadan üye yapılmaması ilkesini çiğnediğinizi unutuyorsunuz yanıtını verdi.
OBAMA LAFA GİRDİ
Cumhurbaşkanı Gül ile Yunanistan Başbakanı Papandreu Kıbrıs sohbeti yaparken yanlarına gelen Obama, Biliyorum sizler aranızdaki sorunların çözülmesini istiyorsunuz. Stratejik konsept konusunda verdiğiniz destek için teşekkür ederim dedi. Sohbete İngiltere Başbakanı Cameron da katıldı. Gül, Kıbrıs sorunu çözülmedikçe Türkiyenin NATO-AB ilişkilerine dair tavrının süreceğini söyledi. Papandreu ise Kıbrıs sorunu adada çözülmeli. Hristofyas elinden geleni yapıyor dedi. Gül dün de Obama ile 10 dakika görüştü. Görüşmede, ataması aylardır yapılamayan ABDnin Ankara Büyükelçisinin durumu gündeme geldi. Obama Yeni büyükelçinizi göndermediniz, bekliyoruz diyen Güle, son kararı kongrenin vereceğini söyledi.
Kaynak: Hürriyet-Milliyet-Habertürk
FACEBOOK YORUMLAR