Güç gösterisi endişe yaratıyor
Güç gösterisi endişe yaratıyor
Kıbrıs adası etrafındaki güç gösterisinin endişe yarattığı belirtildi. Orta Doğu siyaseti ve ekonomisi Ağırlıklı aylık yayın organı The Middle Eastin konuyla ilgili haberi şöyle:
14 Mayıs 2012 Tarihinde İki Adet F-15 İsrail Uçağı Kıbrıs Üzerindeki Türk Hava Sahasını Beş Kez İhlal Etmiş ve İki Türk F-16 Uçağı Tarafından Kovalanmıştı. Bu Beş Ayrı İhlal, Sekiz Dakika Sürdü ve Sabah Saat 11.05 ila 12.49 Arasında Meydana Geldi. Bu da Tekrarlanan ve Kasti Bir Provokasyon Olduğu Anlamına Geliyor
Bu kasti düşmanlık daha önce askerî alanda yakın ilişkilere sahip iki ülke arasında giderek keskinleşen bir söylemin ardından geldi. Söz konusu ortaklık, 2010 yılında Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırıda İsrail komandolarının dokuz Türkü öldürmesinin ardından kargaşaya doğru gidiyor.
Geçen eylül ayında bir Türk doğal gaz araştırma gemisi de Kıbrıs Türk kesiminde İsrail uçakları ve helikopterleri tarafından taciz edilmişti. İsrail ve Kıbrıs Rum hükûmetinin Pafos yakınlarında ortak bir askerî hava üssü kurma niyetleri olduğuna dair sağlam temellere dayanan dedikodular mevcut.
14 Mayıs olayından sonraki gün uluslararası uzmanlar olayın son günlerde Kıbrıs ve İsrail kara sularında keşfedilen oldukça kazançlı derin doğal gaz yataklarıyla ilgili olduğunu belirttiler. Bu yataklar o kadar büyük ki uluslararası sulara kadar uzanıyor ve uzmanlar hem Türkiye hem de İsrailin deniz ve hava kuvvetleri yoluyla yatakların uluslararası bölümünden alabildikleri kadar büyük bir pay almaya zemin hazırladıklarını savundular.
Peki yalnızca doğal gaz rezervleri söz konusuysa neden Türklerin kontrol ettiği hava sahası provokatif biçimde ihlal ediliyor?
İsrail Hava Kuvvetleri, İran´ın nükleer tesislerine Kuzey Akdeniz yoluyla bir saldırı düzenleme planı yaparken Türkiye, Suriye ve İranın kullandığı erken uyarı sistemlerinin radar imzalarını bilmek zorunda. Suriyenin iç savaşta olması ve İranın başlıca Orta Doğu müttefikinden bir saldırı beklememesi nedeniyle yalnızca Türkler erken aşamalarında saldırıyı engelleyecek konumda.
Üstelik İsrailin yakıt ikmali yapan uçaklarının maksimum etkiye ulaşması için Türkiye-Suriye kıyısına mümkün olduğunca yakın konumlandırılmaları gerekiyor.
Bu bağlamda düşünülürse İsrailin Kıbrıs Türk hava sahasını kasti olarak provoke etmesi anlam kazanıyor. Bu radar imzalarını elde etmek için Türk savunma kuvvetlerinin kendi uçaksavar radar tertiplerini aydınlatmalarından daha iyi bir yol mu var? Ayrıca, böylesi hava sahası ihlalleri Suriye savunma birimlerinin ne kadar tetikte olduğunu da gösterecektir.
Bu önerme, söz konusu İsrail uçağının Türk hava sahasına iki saati aşkın bir süre içinde beş kez geri dönmesine bağlı olarak itimat kazanıyor. Türkiye-İsrail ilişkilerinin soğukluğu göz önünde bulundurulursa 14 Mayıs tarihinde meydana gelen bu olay, Türkiyeyi çileden çıkarmak için yapılan bir hareketti ve şu sorunun sorulmasına neden oldu: Bu, İsrail Hava Kuvvetlerinin Türk radar birimi imzaları ve Türkiye ile Suriye´nin radar kabiliyetinin tam görünümünü elde etmek amacıyla yaptığı kasti bir hareket miydi?
Buna karşın İsrail Hava Kuvvetleri, Türk hükûmetinden uçuş izni alamaması durumunda elindeki bu istihbaratla birimleri durdurabilir.
Dolayısıyla Türklerin kontrol ettiği hava sahasının iki İsrailli uzun menzilli F-15 uçağı tarafından kasti bir şekilde ihlal edilmesi bir kaza mıydı, yeni bulunmuş doğal gaz rezervleri üzerinde egemenlik sağlamak için bir güç gösterisi miydi, yoksa İsrailin İrana saldırma planının bir parçası mıydı?
Bu karmaşık bölgedeki birçok şeyde olduğu gibi, İsrail Savunma Kuvvetleri ve onları yöneten siyasiler haricinde muhtemelen hiç kimse bu sorunun cevabını bilemeyecek. Yalnız bir şey kesin: İsrail Hava Kuvvetleri hiçbir ülkenin hava sahasını yanlışlıkla ihlal etmez. Çünkü kendisi bunun için fazla muktedir.
Kesin olan bir başka şey de Türk Hava Kuvvetlerinin gelecekte Türklerin kontrol ettiği hava sahasının 100 mil yakınına gelecek İsrail uçaklarını çok sıkı denetim altında tutacağıdır.
Peki bu entrikacı kısasa kısas durumuna dair sorulacak asıl önemli soru nedir?
Türkler böyle bir ihlalin yinelenmesi durumunda Suriyelilere ya da İranlılara erken bir uyarı gönderecekler mi?
FACEBOOK YORUMLAR