Evlilikte istiharenin rolü ne kadar?
Evlilikte istiharenin rolü ne kadar?
Editör: Turkinfo.nl
07 Nisan 2009 - 07:17
Ben de emekli oldum. Küçük yaşta evlenmem beni sıkılgan ve mutsuz bir hale getirdi. Eşimin aldatma teşebbüsü aklımdan hiç çıkmadı. Eşimden hiçbir zaman sevgi cümleleri duymadım. Psikolojim bozuldu. Durumu eşimle konuştum, "Kötü düşünceleri atmam için bana iyi davran" dedim. O da "35 yıldan sonra mı?" dedi. Bu yaştan sonra ayrılmak istemiyorum. Ama mutsuzum. Belki eşim de mutsuz ama o içine atıyordur. Mutlu olmak için ne yapmalıyım?
(Rumuz : İzmirli)
Çok uzun olan mail´inizi ancak bu kadar özetleyebildim. Seyir defterinize bakınca, aslında mutlu olmamanız için bir sebep görülmüyor. Ev bark sahibi olmuşsunuz, çocuklarınızın her biri önemli görevler üstlenmişler, emekli olmuşsunuz. 35 yıldır eşinizle hayatı acısıyla tatlısıyla paylaşmışsınız.
Birbirinize alışmış, birbirinizi taşımışsınız. Eşinizin evliliğinizin ilk yılında "başarısız" bir cahillik girişimi, sizi mutsuz etmeye sebep olmamalı. Zaten karınız da öyle bir olaydan bin pişman olmuştur. Gelin, unutun bunları, üzerini külleyin, gitsin. "Mutluluk, paylaşılmak için yaratılmıştır" demiş bir Batılı. Şimdi "Ununuzu elemiş, eleğinizi asmışsınız."
Geriye dönüp "kötü hatıraları" düşünmenin bir anlamı var mı? Siz eşinizi mutlu etmeye çalışın. Ondan gönül alıcı sözler istiyorsunuz. Önce siz ona söyleyin, dünyaya bugün gelmiş gibi hep ileriye bakın, güzel günlere, sonsuz beraberliğe kanat açın... Aranızdaki yaş farkından dolayı mahrem ilişkilerinizde sorunlar varsa, birlikte çözmeye çalışın, çünkü bu engeli aşamazsanız sıkıntı artabilir.
Bu açıdan gerekirse profesyonel bir yardım alın. Bu arada çocuklarınız evlenmişlerse torunlarınız olmuştur, onlarla değişik mutluluklar yaşayın, dedelik kadar güzel bir şey var mı? Bir "takıntı" sizinki gördüğüm kadarıyla. Diğer bir adı vesvese olan takıntı, sürekli aynı şeyi düşünmek ve tekrarlamaktır.
Kaynağı da şeytandır. Bu azılı düşman, sürekli insanın hayaline, kalbine kötü düşünceler fısıldar. Sizin mutlu olamayacağınızı telkin eder, inandırmaya çalışır. Bu fısıltılara önem vermeyin, şişirip büyütmeyin, fazla ciddiye de almayın.
´Evlilikte istiharenin yeri ne kadar olmalı?´
Hocam, bir bey benimle evlenmek istiyor. İstişareler olumlu ama istihare sonrası gördüğüm rüyayı güvenilir bir hoca "Bu işin sonu hayırlı değil" şeklinde yorumladı. Bir türlü karar veremedim, nasıl hareket etmem lazım?
(Rumuz: Rüya)
Evlilik aşamalarında her taraf kendi aralarında görüşür, konuşur, konuyu tartışırlar, belli bir karara vardıktan sonra sonucu belirlerler. Buna istişare deniyor. Bu arada "Bu evlilik hakkımda hayırlı mıdır, değil midir" diye tam kanaat getirmek için istihare duası okunur, hayırlı ise Allah´tan nasip etmesi istenir.
Fakat bu arada ayrıca dua sonrası bazı kimseler istiharenin "rüyasına" yatar. Rüyanın şekline göre yorum yapılır, bir karara varılmaya çalışılır. Rüya müjdedir, insanın içini açar, ümit verir, ama hiçbir zaman hüküm değildir, son karar olamaz. Bunun için kararınızı rüyanın yorumuna göre vermeyin. Şartlarınıza uygun geliyor, beklentilerinize cevap buluyorsanız, ona göre hareket edersiniz.
´Amcam telefona bile çıkmadı´
Hocam, babam evi terk etti, bizi annem büyüttü. Bağımızın kopmaması için amcamlarla görüştürdü. Ben İstanbul´da oturuyorum. Konya´da amcamın kızının düğünü vardı. Yengem, "Annen gelmesin, amcan istemiyor" dedi. Amcamla konuştuktan sonra "Buyurun gelin" dedi. Annemle gittim. Amcaoğlu telefonda "Düğün telaşımız var, sizinle mi uğraşacağız?" diyerek sert konuştu.
"Gelmiyoruz" dedim. Amcam telefona cevap bile vermedi, "Annen akrabamız değil" diyor. Ben de kendilerine, "Reddediyorum akrabalıktan, tanımıyorum sizi, ahirette görüşeceğiz" dedim. Dinimizde "sıla-ı rahim kesilmeyecek" deniliyor, bu durumda olsa bile mi?
(Rumuz: Beryaaliyy)
Siz üstünüze düşeni yapmışsınız. Amcanızın sevinçli gününde bulunmak için gitmişsiniz. Düğünde hazır bulunmak için gereken çabayı da göstermişsiniz. Bir akraba olarak görevinizi yerine getirdiğiniz gibi sevabınızı da almışsınız. Kur´ân akraba ilişkilerine çok önem veriyor, Allah´a kulluktan, anne babaya iyilikten sonra yakın akrabaya iyi davranmayı üçüncü sıraya alıyor.
Bazı istenmeyen olaylar üzerine hemen akraba ilişkilerinin bozulmamasını istiyor. "Allah´tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının" (Nisâ, 4:I) âyeti bu gerçeği dile getiriyor. Peygamberimiz de, akraba ilişkilerini imanın bir alameti olarak belirtiyor ve diyor ki: "Allah´a ve ahiret gününe inanan kimse akrabasını görüp gözetsin." Karşı taraf ilgiyi kesse dahi, başka bir vesile bulup irtibata devam edilmesini tavsiye ediyor:
"İyiliğe misliyle karşılık veren kişi, tam anlamıyla akrabasını görüp gözetmiş olmaz. Hakiki sıla, kişinin kendisi ile ilgiyi kesenleri görüp gözetmesidir" Bu açıdan Allah´ın emri olduğu için bütünüyle ilişkiyi kesip koparmamalı, arayı fazla açmadan görüşmeyi sürdürmelidir
FACEBOOK YORUMLAR