Değirmenin suyu nereden geliyor?
Değirmenin suyu nereden geliyor?
Galatasaray, 2009-2011 yıllarında yaşadığı tarihi düşüşten sonra 2011-2012 sezonunda yeni kurulan kadrosuyla şampiyon oldu ve yıllar sonra Avrupa´ya çıktı.
Ama kadrosu yeterli değildi.
Öyle ki, Fenerbahçe ile 2012 Mayısında oynanan final maçında sakatlanan Elmander´in yerine koyacak oyuncu bulamamıştı Fatih Terim.
İşte sırf bu örnek bile transfer döneminin hareketli geçeceğinin göstergesiydi.
Öyle de oldu.
Kesenin ağzını açtılar.
Transfer döneminde Kayserispor´dan Faslı yıldız Nordin (Nureddin) Amrabat geldi, ödenen rakam 8.6 milyon euroydu bonservisine.
Real Madrid´den Hamit Altıntop´un serbest kalma bedeli 3.5 milyon euro olarak açıklandı.
Trabzonspor´a, 5 milyon euro verildi Burak Yılmaz karşılığı olarak.
Gaziantepspor, Dany Achile´i 3.3 milyon euro serbest bıraktı.
Felipe Melo için Juventus´a 1.7 milyon euro kiralama bedeli ödendi.
Son transferler Wesley Sneijder ve Didier Drogba´nın maliyetleri ise, doğal olarak çok daha yüksekti.
Hollanda milli takımının eski kaptanı için İnter´e 7.5 milyon euro verildi. 3.9 milyon euro ´imza parası´ da cabasıydı.
Fildişi Sahili´nin eski Chelseali kaptanı Drogba´ya ise bonservis ücreti değil 4 milyon euro ´imza parası´ veriliyordu.
Galatasaray´ın kasasından bonservis değeri olarak 8 milyonu imza parası olmak üzere 38 milyon euro çıkmıştı.
Yıldızlara maaş olarak verilecek rakam ise 53.1 milyon euro.
´Yeni Galatasaray´ın ödeme tablosu
Topladığınız zaman, 31 Mayıs´a kadar Galatasaray´ın kasasından 91 milyon euro çıkacak.
Avrupa çapında yüklü bir ödeme tablosuna sahip ´yeni´ Galatasaray.
Üstelik bu listede, eski oyuncular Muslera, Riera, Sabri, Hakan, Selçuk, Gökhan, Semih, Elmander, Ujfalusi gibi futbolcuların ´toplam´ maliyetleri yok henüz.
Teknik kadroya ödenen ücretlerle, menajer paralaranı da hesaplarsanız, 110 milyon euroyu bulacak Galatasaray´ın ´futbol takımı´ gideri.
Ve bu takım, Shalke 04´ü geçebilecek, Şampiyonlar Ligi´nde ilk 8´e kalabilecek gibi duruyor.
Elbette futbol her türlü ´´aksiliklere´´ açıktır.
Topun bazen canı istemez, iki direk arasından geçmez; takım gününde olmaz; soyunma odasındaki planlar sahaya uymayabilir.
Ama bir gerçek var ki bu Galatasaray, bırakın Schalke 04´ü, Milan, Bayern, Chelsea gibi devleri bile tedirgin edebilecek bir kadroya sahip artık.
Buraya kadar her şey güzel.
Galatasaraylılar sevinç çığlıkları atıyor ve pastanın üzerindeki ´çilek´ sözü veren başkanın ´meyve hali´ni kulübün önüne yığdığından dem vuruyor.
İyi güzel de "bu değirmenin suyu nereden geliyor" diyenlerin sayısı da yok değil.
Öncelikle şunu belirtmekte yarar var ki, Galatasaray ´yönetici parası´ ile yapmıyor bu transferleri.
Yani, Belçika ve İsviçre´de önemli bir mal varlığına sahip olan Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, "şahsi" hesabından karşılamıyor transfer giderlerini.
Sosyal paylaşım sitelerindeki ´internet geyikleri´ne de inanmayın; Florya´da petrol kuyusu ya da Bizans altınları falan da bulunmadı.
Başarılı marka pazarlama
Ama bir gerçek var ki, Galatasaray ´şirket´ olarak etkin yönetildiği görünüyor.
Geliri, gideri, özkaynakları ´limitte´ değerlendiriyor Ünal Aysal yönetimi.
Markayı gerektiği gibi ´pazarlıyorlar.´
Ve en önemli gelir kaynakları şu an Galatasaray A.Ş.´nin hisse senetleri.
Geçen aylarda ´sermaye arttırım´ yolu önemli bir nakdi kasasına koydu sarı-kırmızılı kulüp.
Haziran 2012´de gerçekleştirilen bu operasyonda sermayesini 2.788.084 TL den yüzde 400 bedelli artırarak 13,940,422 TL´ye yükseltti G.Saray.
Hisse başına rüçhan hakkını da 1 TL yerine 25 TL´den kullandırdılar.
Ve Galatasaray Sportif A.Ş. bu sermaye artırımı ile toplam 278.8 milyon TL kaynak topladı.
Buradan gelen paranın bir bölümü ile Galatasaray Spor Kulübü´nün (dernek diye anılır) borcu azaltılırken, üste kalan da stat giderleri ve profesyonel takım maliyetlerine aktarıldı.
Yeni bir sermaye arttırımı
Ve şimdi Ünal Aysal yönetimi ikinci bir sermaye arttırımı peşinde.
İkinci sermaye artırımı kararı halen SPK´nın onayını bekliyor. Onayın alınması halinde şirkete sağlanacak 110 milyon liralık kaynak da kulübün çarklarının dönmesini sağlayacak önümüzdek yıllar içinde.
Galatasaray´ın hisse senetlerinden gelen bu kaynağın yanı sıra Türk Telekom Arena gibi ´para basan´ önemli bir gelir kaynağı daha var.
Stadın isim hakkının şu an için yıllık 15-20 milyon dolar civarında olması bir yana 100´ü aşkın locadan gelecek ´yıllık satış´ bedelleri de Galatasaray´ı ´zenginler kulübü´ haline getiriyor.
Öyle ki, Sarı-Kırmızılı kulüp, mevcut locaların 3 yıllık satışından 150 milyon doların üzerinde bir gelir bekliyor, kombine biletler hariç.
Bu gelirlere, ´markalı ürün´ satışları eklenirse (hem Wesley Sneijder, hem de Didier Drogba´nın forma satışları, GS Storlarda önemli bir ciro rekoru kırdırtıyor) sarı-kırmızılı kulüp Drogba başta olmak üzere kadrosundaki yıldızların paralarını ´günü gününe´ ödeyecek bir mali yapıda.
Yine kadroya girmekte zorlanan futbolcuların elden çıkartılıp ´maaş tasarrufuna gidilmesi´ gibi kaynaklar da Galatasaray´ın kasa hareketliliğini ´artı´ya geçirmeye yetiyor.
Bu mali kriterlere ek olarak Galatasaray Başkanı Ünal Aysal´ın şahsi iş yaşantısından elde ettiği olumlu kredibilitesi de, ´hızlı kredi´ olanağını sunuyor Galatasaray´a.
Bu ´sıcak para´ girişiyle hem Sneijder, hem de Drogba transferlerinde istenilen adımlar atılabilmiş kulağımıza geldiği kadarıyla.
Öyle ki, Drogba´da Milan, Sneijder´de de bir İspanyol kulübü, ´nakit´ sıkıntısı nedeniyle ´ikinci´ planda kalmışlar.
Yani Galatasaray, parayı aracı banka sayesinde masanın üzerine getirmiş ve imzaları attırmış.
Görüldüğü kadarıyla ´ Galatasaray´da ´şimdilik´´ işler yolunda gidiyor.
Ve SPK´den eğer bir aksi sonuç çıkmaz ise, Galatasaray, bu değirmenin suyunu bulmuş gibi.
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi
FACEBOOK YORUMLAR