Cumhurbaşkanı Erdoğan, polis memurlarını kabul etti
Erdoğan: (4) "Bizim, AB ülkeleri de dahil dünyanın birçok ülkesiyle suçluların iadesi anlaşmamız var. Bu anlaşmaya göre, ülkemizde suça ve teröre karışmış, bulaşmış hükümlülerin iadesini talep ediyoruz. Ancak anlaşmaya rağmen çoğu zaman bu ülkeler, eli kanlı canileri, terör örgütü liderlerini, kırmızı bültenle aranan suçluları dahi iade etmiyorlar. Geri Kabul Anlaşması'nda da durum aynıdır. Burada da takip edilmesi gereken bir süreç vardır, belli şartlar vardır. Şayet AB atması gereken adımları atmaz, taahhütlerini yerine getirmezse Türkiye de anlaşmayı uygulamaz. Şahsen benim onayımdan geçecek olan bu tür şeylerde asla bir iade onay almaz" "Türkiye tampon bölgeye dönecekmiş gibi aslı astarı olmayan ifadelerle, yalanlarla milletimizi tedirgin etmeye çalışıyorlar. Geri Kabul Anlaşması'nın sorgusuz, sualsiz, şartsız iadeyi mümkün kıldığını iddia ediyorlar. Bu da hakikati tahrif etmektir. Böyle bir şey yok. Zira geri kabul, ilgili ülkenin onayı ve rızasıyla yapılabilir. Bu onay ve rıza olmadan böyle bir şey yapılamaz" "DAİŞ gibi terör örgütleri ve bunların elinde katledilen binlerce insan ancak maktul kendilerinden olunca Avrupa ve dünya medyasında yer bulabildi. Mesela yatıyorlar kalkıyorlar Brüksel, Paris diyorlar. Ankara’yı, İstanbul’u, Lahor’u neden söylemiyorsunuz? Çok manidardır. Bunların yaklaşımı bu"
Polis Teşkilatının kuruluşunun 171. yıl dönümü dolayısıyla çeşitli illerde görev yapan polis memurlarını Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde kabulünde konuşan Erdoğan, Türkiye'nin göçmenlere yönelik tutumunun, dünyada takdir toplandığını söyledi.
Amerika seyahatinde de "Suriye sınırını açık tuttuğunuz, teröre karşı mücadele ettiğiniz için teşekkürler" cümlesini birçok yerde, birçok kez duyduğunu anlatan Erdoğan, aynı şekilde Maryland'da, Türk-Amerikan Kültür ve Medeniyet Merkezi'nin açılışını yaptığını, burada da Amerika’nın dört bir yanından gelen farklı etnik kökene sahip kişilerle aynı hissiyatı paylaştıklarını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Onlar da bize aynı hissiyatı paylaşarak, hele hele Suriye, hele hele Iraklılar, onların gözleri yaşlı olarak bizlere teşekkürleri çok çok farklıydı. Bu teşekkürler hepimize. Sadece Suriye meselesinde değil daha önce Irak’ta, Bulgaristan’da, Bosna’da, Kafkasya’da, diğer yerlerde kardeşlerimiz sıkıntıya düştüğünde onlara gönlümüzü ve kapımızı her zaman açık tuttuk. Bizde misafir bereketiyle gelir, birlikte gelir, adeta rızkını beraberinde kendi getirir. Hani bizde temel esas haline gelmiş ‘Kendin için dilediğini başkaları için de dile’ diyor ya Yunus, milletimiz bu merhamet pusulasını kendine rehber edinmiştir. Ancak aynı insani duruşun, imkanları bizden kat be kat fazla olan ülkeler tarafından gösterilmediğini de acı bir şekilde gördük ve görüyoruz. DAİŞ gibi terör örgütleri ve bunların elinde katledilen binlerce insan ancak maktul kendilerinden olunca Avrupa ve dünya medyasında yer bulabildi. Mesela yatıyorlar kalkıyorlar Brüksel, Paris diyorlar. Ankara’yı, İstanbul’u, Lahor’u neden söylemiyorsunuz. Çok manidardır. Bunların yaklaşımı bu."
- "Bizdeki 3 milyon insanın Türkiye'den çıkması anlamına hiçbir zaman gelmeyecek"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, giderek çetrefilleşen göçmen sorunu karşısında da Avrupalı liderlerin ancak kriz kendi kaplarına dayanınca çözüm arayışına girdiğine işaret etti.
İlki 29 Kasım’da, ikinci ve üçüncüsü 7 ve 18 Mart'ta gerçekleştirilen AB-Türkiye zirvelerinin en önemli gündem maddesinin bu konu olduğunu anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Yoğun temasların ardından 18 Mart’ta AB ile Türkiye arasında bir mutabakat sağlandı. Varılan bu mutabakatın birçok yönü bulunuyor. Mutabakatın amacı her şeyden önce Ege’de can kayıplarının önlenmesi, göçmen kaçakçılığı zincirinin kırılarak yasa dışı göçün yasal göçle ikame edilmesidir. Bununla birlikte müzakere sürecimizdeki tıkanıkların aşılarak ilişkilere ivme kazandırması ve vatandaşlarımızın haziran ayı sonuna kadar Schengen bölgesine vizesiz seyahatlerinin sağlanması hedefleniyor."
Erdoğan, bu mutabakatın 4 Nisan itibarıyla hayata geçirilmeye başlandığını hatırlatarak, Yunan adalarından gelen göçmenlerin kabulüyle eş zamanlı olarak Suriyelilerin AB ülkelerine legal yollardan gönderildiğini söyledi.
Mutabakatın özünün eşzamanlılık olduğuna işaret eden Erdoğan, Yani bire bir, böyle bir formül var. Kabul edilen her illegal göçmen için ülkemizden bir Suriyelinin legal yollardan AB ülkelerine yerleşmesi sağlanacaktır. Bu tabii bizdeki 3 milyon insanın Türkiye’den çıkması anlamına hiçbir zaman gelmeyecek, bunu da böyle bilelim. 4 Nisan’da Yunan adalarından 202 düzensiz göçmen alındı, karşılığında 78 Suriyeli Almanya, Hollanda ve Finlandiya’ya gönderildi. Bu göçmenler bizim belirlediğimiz listelerden alınan göçmenlerdir. Bu değişim, önümüzdeki günlerde 72 bin sayısına ulaşıncaya kadar devam edecek." dedi.
Türkiye'de şu anda 3 milyon göçmenin bulunduğunu dile getiren Erdoğan, bunun sadece 280 bininin çadırlarda ve konteyner kentlerde olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 72 bin kişinin karşılıklı olarak yeniden yerleştirilmesi sağlanınca, AB ile durumun tekrar ele alınacağını, planlamaların yeniden yapılacağını vurgulayarak, "Yine varılan mutabakat uyarınca AB, ülkemizin yükünü hafifletmek için Suriyelilerin ihtiyaçlarında kullanılmak üzere bize bir söz verdi. Önce 3 milyar, akabinde de 2018 yılına kadar 3 milyar daha olmak üzere toplam 6 milyar avro katkı sağlayacak. Aslında AB attığı bu adımlarla çok daha önce yapması gereken bir sorumluluğu, insani vazifeyi bir nebze olsun yerine getirmiş olacak. Olacak diyorum. Daha oldu demiyorum. Olduğu zaman oldu deriz. Verilen destekleri de hiçbir zaman gizlemeyiz. Biz öyle bir milletiz. Mesele Ege’deki faciaların önüne geçmek." ifadelerini kullandı.
- "Yalan yanlış bilgilerle konunun çarpıtılmaya çalışılmasından üzüntü duyuyoruz"
Denizlerden 100 bine yakın insanın toplandığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ama birileri de botları delmek suretiyle o göçmenlerin ölümüne neden oldu. İnsan tacirlerine fırsat vermemek için kontrollü bir şekilde göçü idare etmemiz gerekiyor ve bunu biz yapıyoruz. Ancak bakıyorsunuz baştan beri bu meseleyi felaket tellallığı yaparak çarpıtmaya da gayret ediyorlar. Gönderilenlerin tamamını Türkiye geri alacakmış, Türkiye tampon bölgeye dönecekmiş gibi aslı astarı olmayan ifadelerle, yalanlarla milletimizi tedirgin etmeye çalışıyorlar. Geri Kabul Anlaşması'nın sorgusuz, sualsiz, şartsız iadeyi mümkün kıldığını iddia ediyorlar. Bu da hakikati tahrif etmektir. Böyle bir şey yok. Zira geri kabul, ilgili ülkenin onayı ve rızasıyla yapılabilir. Bu onay ve rıza olmadan böyle bir şey yapılamaz.
Bizim AB ülkeleri de dahil, dünyanın birçok ülkesiyle suçluların iadesi anlaşmamız var. Bu anlaşmaya göre, ülkemizde suça ve teröre karışmış, bulaşmış hükümlülerin iadesini talep ediyoruz. Ancak anlaşmaya rağmen çoğu zaman bu ülkeler, eli kanlı canileri, terör örgütü liderlerini, kırmızı bültenle aranan suçluları dahi iade etmiyorlar. Geri Kabul Anlaşması'nda da durum aynıdır. Burada da takip edilmesi gereken bir süreç vardır, belli şartlar vardır. Şayet AB atması gereken adımları atmaz, taahhütlerini yerine getirmezse Türkiye de anlaşmayı uygulamaz. Şahsen benim onayımdan geçecek olan bu tür şeylerde asla bir iade onay almaz. Çünkü her şey verilen söz neyse, mutabakat metni neyse o metne göre olur. Durum böyleyken yalan yanlış bilgilerle konunun çarpıtılmaya çalışılmasından üzüntü duyuyoruz. İnşallah Türkiye bu süreçten de alnının akıyla çıkacak, tüm dünyaya yeni bir insanlık dersi verecektir."
(Sürecek)
FACEBOOK YORUMLAR