Çelik, İspanyol gazetecilere gündemi değerlendirdi
AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik: "Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini kesen bir Avrupa, küresel gücünü kaybeder ve statükocu bir yapıya girer" "Umarım AP, daha önce yaptığı hatayı 4 Ekim'de yapmaz" "Avrupa'da Türkiye'nin dışlandığı her durum kaybet-kaybet olur. Kimse kazanmaz" "Türkiye olmadan bir Avrupa ordusu kurulamaz"
İspanya'nın başkenti Madrid'deki resmi temasları kapsamında İspanyol gazetecilere özel demeç veren Bakan Çelik, Türkiye-AB ilişkilerinin iyi bir şekilde ilerlemesi halinde AB'nin birçok sorununu çözeceğini belirterek "Türkiye, mültecilerin barındırıldığı bir toplama kampı ya da sadece terörle mücadele için kullanılacak bir ülke değildir. Türkiye'yi demokrasi ve refahın paylaşılacağı bir ülke olarak görmez, sadece göç ve güvenlik konularında kullanabileceğiniz bir ülke olarak görürseniz Türkiye buna yanaşmaz. Türkiye bir Avrupa ülkesi ve Avrupa demokrasisidir. Türkiye'yi Avrupa'nın dışında bırakmak demek, Avrupa'yı jeopolitik, ekonomik ve diplomatik olarak uluslararası konuların dışında bırakmak demektir." şeklinde konuştu.
Avrupa Parlamentosunun 4 Ekim'de yapacağı oturumda, Türkiye-AB müzakerelerinde tavsiye niteliği taşıyacak bazı kararları oylayacağını hatırlatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aslında AP'de Türkiye'yi konuşarak diğer sorunları geçiştiriyorlar. Türkiye-AB müzakereleri kesilse yarın AB reformlarını mı yapacak, daha mı iyiye gidecek, iç tartışmaları mı sonlanacak, sorunları mı bitecek? Müzakereleri kesmek demek, Türkiye ile ne göç ne de güvenlik gibi diğer konularda iş birliği olmasın demektir. Umarım AP, daha önce yaptığı hatayı 4 Ekim'de yapmaz. Dünya, Avrupa ve bölgemiz çok zor bir dönemden geçiyor. Tehdit ya da şantajla hiçbir iş yapılmaz. Entegrasyon ve ortak sorunlara birlikte çözüm üretmeliyiz."
Bakan Çelik, Avrupa'daki popülist yaklaşımların yükselmesinin Türkiye'nin uyarılarında haklı olduğunu ortaya çıkardığını belirterek bu yükselişin merkez sağ ve merkez solun oy kaptırmamak için aşırıcılığa karşı direniş göstermemesinden kaynaklandığını vurguladı ve buna örnek olarak İngiltere'deki Brexit'i ve Hollanda ile Almanya'daki seçimleri gösterdi.
Çelik, şöyle devam etti:
"Türkiye ve göçmenlerle ilgili ırkçı partilerin yörüngelerine girmek her zaman ırkçı partilere yarıyor. Eğer Avrupa ülkelerindeki merkez sağ ve merkez sol partiler biz de Türkiye'yi eleştirip oy kaptırmayalım derlerse tam tersine oy kaybedeceklerdir ve bu da Türkiye-AB müzakerelerini zorlaştıracaktır. Biz kazan-kazan politikasından yanayız. Yani Türkiye düşmanlığını bir kenara bırakırlarsa hem kendileri kazanır hem de aşırı sağ düşüşe geçer. Avrupa'da Türkiye'nin dışlandığı her durum kaybet-kaybet olur. Kimse kazanmaz. Eleştiriler eğer dışlamak ya da ilişkileri kesmek için yapılırsa bunun kimseye faydası olmaz."
Avrupa'daki sığınmacı krizine de değinen Bakan Çelik, "Suriye, Irak, Afganistan kaynaklı göçte Türkiye anahtar bir ülkedir. Türkiye eğer DEAŞ, PKK ve FETÖ ile mücadele etmezse tüm bunlar Avrupa'ya da yayılacaktır. Türkiye aslında terörle mücadelesiyle Avrupa'nın güvenliğine de yardım etmektedir. Diğer yandan Afrika kaynaklı göç krizinin yakın zamanda bitmeyeceği de görülmektedir. Bu konuda AB'nin İspanya'ya da yeterince yardımcı olacağını sanmıyorum." ifadelerini kullandı.
Bakan Çelik, olası bir "Avrupa ordusu" projesiyle ilgili sorulara şu yanıtı verdi:
"Türkiye olmadan bir Avrupa ordusu kurulamaz. Bu fikre (Avrupa ordusu) olumlu ya da olumsuz bakıyoruz demiyorum. Ama Türkiye olmadan Avrupa'nın güvenliğini sağlayamazsınız, geleceğini de sağlayamazsınız. Türkiye'yi sadece Avrupa'nın bir bodyguard'ı (koruyucusu) olarak görmek hastalıklı bir zihniyettir. Bu mentalite, demokrasi ve refahı paylaşmakta Türkiye ile konuşmaz sadece güvenlikte konuşmak isterse biz buna karşıyız. Avrupa gücü oluşturulması talebi Avrupa'nın şu andaki statik halinde yapılabilecek bir konu değildir. AB daha reformist olmalı ve bunu yaparken Türkiye'yi de yanına almalıdır. Maalesef Türkiye'den bahsedenler bunu haritaya bakmadan yapıyorlar. Türkiye çok büyük bir stratejiye sahip, Avrupa demokrasisinde bir ülkedir."
Çelik, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi alımıyla ilgili olarak, "Türkiye-Rusya ilişkileri, Rusya'dan S-400 savunma sisteminin alınması NATO'ya aykırı veya alternatif değildir. Türkiye önemli bir NATO üyesidir ve aynı zamanda Rusya ile çok önemli tarihsel ilişkileri vardır. Türkiye-Rusya ilişkilerindeki ilerleme dünya için de iyi bir süreçtir. Rusya ile diplomatik ilişkiler kurmak, diyaloğu geliştirmek, dünyadaki krizlerin çözümüne de katkı sağlamaktadır. Türkiye çok fazla tehditle mücadele eden bir ülkedir. NATO ülkeleri bize iyi bir teklif vermediler. Ar-Ge teknolojilerinde bilgi paylaşımı yapmadılar. Biz de S-400'lerin faydalı olduğunu gördük ve anlaşma yaptık. Yunanistan'da da S-300'ler var. Zaten NATO üyesi ülkeler istedikleri ülkelerden ihtiyaçlarını temin edebilirler. Rusya, bizim hava savunma sistemimize en uygun teklifi verdi ve bunun anlaşmasını yapmamız çok normal. Eğer başka bir ülkeden uygun bir teklif gelse onu da değerlendirirdik." dedi.
AB Bakanı Çelik, Suriye'de "tam bir kaos yaşandığını" belirterek "Biz bu ülkenin geçiş dönemine ihtiyacı olduğunu, Esed'in gitmesini ve Suriye halkının kendi geleceğine karar vermesini istiyoruz. Esed rejimi geçmişte elinde çok fazla Kürt kanı olan bir rejimdir. Ama şimdi PYD'nin aktif bir şekilde Suriye'de muhaliflere karşı savaşması, Suriye halkını katledilmesi için Kürt gruplara siyasi prim vermeye çalışıyorlar. Önemli olan bu ülkelerin toprak bütünlüğünün korunması, halkın iradesiyle, anayasal haklarla yönetilmeleridir." ifadelerini kullandı.
Çelik, İspanya'nın doğusundaki Katalonya özerk yönetiminde 1 Ekim'de yapılmak istenen bağımsızlık referandumuyla ilgili Türkiye'nin tavrını şu sözlerle dile getirdi:
"Biz İspanya'nın birliğini, toprak bütünlüğünü, anayasasının çizdiği sınırlara saygılı kalınmasını savunuyoruz. Daha çok entegrasyon olması gereken bir dönemde bu tip referandum kararlarının o ülkelerin halklarının refahına katkı sağlayacağını düşünmüyoruz."
FACEBOOK YORUMLAR