Bırakınız çocuğunuz hata yapsın
Bırakınız çocuğunuz hata yapsın
Evin her odası, odalardaki her bir dolap ve eşya çocuklar için keşfedilmeyi bekleyen bir hazine gibidir. Onları keşfetme sürecinde, çocuklar birçok hata yapar.
Son iki yazımda özgüven konusuna değindiğimi biliyorsunuz. İlk yazımda çocuklarımızı kuzu gibi yetiştirmekten vazgeçmemiz gerektiğine, sonraki yazımda ise çocukların adına onların işini yapmanın onların özgüvenini zedelediğine değinmiştim. Bu yazımızda yine özgüveni zedeleyen bir diğer anne-baba tutumundan bahsedeceğim.
Konuya geçmeden, yıllar önce bir dergide gördüğüm ve dikkatimi çeken bir sözü sizinle paylaşmak istiyorum: Hiç hata yapmayan insan, aslında hiçbir şey yapmayan insandır. Söz özetle bana şunu söylüyordu: Yerinde duran ve hareket etmeyen insan ancak hata yapmaz. Hareket ve iş başladığında hata zaten kaçınılmaz olur. Bizler her hata yaptığımızda yeni şeyler öğreniyor ve yeni tecrübeler ediniyoruz. Hayatımıza hata yapmak aslında doğumla birlikte giriyor. Nasıl mı?
Yürümeye başlayan her çocuk keşfetmeye de başlar. Evin her odası, odalardaki her bir dolap ve eşya çocuklar için keşfedilmeyi bekleyen bir hazine gibidir. Bu hazineleri keşfetme sürecinde, çocuklar birçok hatalar yapar. Kimisi bir vazoyu kırar, kimi duvarları çizer, kimisi de yerlere su döker. Çocukların eline eşya aldıklarında o eşyalar ile olmadık şeyler denemesi aslında eşyaları tanımak istemelerinden kaynaklanır. Her bir hata, bir öğretmen gibi çocuğa yeni bilgiler öğretir ve tecrübeler kazandırır. Ancak bazı anne-babalar çocuklarının hata yapmasına fırsat vermezler. Bu nedenle hata yapmayan çocuklar, deneyimi az ve öğrenmesi yetersiz çocuklar olurlar.
Çocukların hata yapmalarına engel olmak aynı zamanda çocukların özgüvenlerinin zedelenmesine de yol açar. Nasıl mı? Bir anne düşünün, çocuğu kendi başına yemek yemek istiyor, ancak anne çocuk üstüne döker diye çocuğun yemek yemesine müsaade etmiyor. Bu nedenle çocuk yemek yemeyi öğrenmediği gibi içten içe Ben kendi başıma bir iş yapamıyorum, yemeğimi bile yiyemiyorum inancını geliştiriyor, bu inanç da onun özgüvenini yıkıyor.
Aynı şekilde ayakkabısını annesi giydiren, ödevlerini babası yapan çocuklar hem hayat tecrübesinde sorun yaşıyorlar hem de özgüven konusunda sıkıntı çekiyorlar. Aman hata yapmasın diye hiçbir şey yapmasına müsaade edilmeyen çocukların yetenekleri köreliyor. Özgüvenleri yıkılıyor. Küçükken hata yapmayan bu çocuklar ileride bir işi yapamaz, bir işin ucundan tutamaz hale geliyor. Çünkü bir işe el atmak istediklerinde Ya yanlış yaparsam düşüncesi onları durduruyor. Bu çocuklar hata yapmalarına fırsat verilmediği için hata yapmayı çok kötü bir davranış olarak kodluyorlar. Hata yapmaktan, hatta hata yapma ihtimalinden bile korkar hale geliyorlar. Hata yaparım endişesiyle sınıfta el kaldıramıyorlar, annelerinin gelip el kaldırmasını bekliyorlar. Hakkını arayamıyorlar, çünkü ararken hata yapma ihtimalleri onları aşırı korkutuyor. Haklarını başkalarının aramasını bekliyorlar.
Duvarları çizebilir düşüncesiyle eline kalem verilmeyen, dökebilir endişesiyle sulu boya ile uğraşmayan, kırabilir endişesi ile su bardağı ve tabağını hiç taşımamış çocuklar bu işlerde kendilerini yetersiz görüyorlar. Yemeğini bile yaşı ve fiziki yapısı müsait olduğu halde kendi yiyemeyen bir çocuktan bir doktor, öğretmen nasıl yetişebilir ki? Bu çocuğun zihnine kök salan Ben yetersizim, kendi işimi kendim yapamıyorum düşüncesiyle Hata yapmak çok kötü bir şeydir düşüncesini yıkmak o kadar zor ki. Halbuki zihinlere Sen de herkes gibisin ve istersen başarabilirsin düşüncesini ekmek, Her hata insana yeni tecrübeler kazandırır fikrini yeniden yeşertmek gerekiyor.
NLPnin altın kurallarından biri de şudur: Başarısızlık yoktur, tecrübe vardır. Çocuklarımızın başarılı ve özgüven sahibi olmasını istiyorsak hata yapmalarına imkan tanıyalım. Bırakalım düşsünler ve kalksınlar. Hatalarının sonuçlarına katlanmayı, her bir hatadan yeni bilgiler edinmeyi, insanın mükemmel olmadığını iliklerine kadar hissetsinler.
Şimdi bu yazıyı okuyup da Hocam hiç mi müdahale etmeyeceğiz. Kırıp, döksün mü yani? diye düşünenler olabilir. Doğrudur da bu düşünce. İlk olarak şunu bilelim, çocuğun zararlı bir davranışı bilerek yapması hata değildir. Çünkü hata bilmeden olur. İkincisi, doğrusu gösterildiği halde aynı hatayı defalarca tekrarlamak yine hata sayılmaz. Çünkü hata sonunda öğrenme gerçekleşir. Doğruların gösterilmesine rağmen, çocuk aynı hataya devam ediyorsa bu durumda müdahale edilebilir. Üçüncüsü ise, eşyaya, canlıya ve çocuğun kendisine ciddi zarar verecek hatalar tabi ki de engellenmelidir.
Anne-baba olarak bize düşüne görev aslında basit. Bir, onların hata yapmalarına fırsat tanımak. İki, hata yaptıklarında onları doğrusunu yapabileceklerine dair yüreklendirmek. Üç, yaptıkları hatanın doğrusunu onlara öğretmek ve göstermek. Dört, yaptıkları hatanın bedelini ödemelerini sağlamak. Bırakın suyu döken çocuk temizleme sürecine de katılsın. Eşyanızı kıran çocuk kırık parçaları toplasın, tamirinde de rol alsın. Üstüne yemeğini döken çocuk siz silmeden önce elbisesini kendisi silsin.
Hatalarımızı doğru değerlendirdiğimizde çocuklarımızın gelişim sürecine katkıda bulunabiliriz. Onların yeni tecrübeler kazanmasını sağladığımız gibi, hatalar yoluyla özgüvenlerini de geliştirebiliriz.
Psikolojik Danışman ve Pedagog Mehmet Teber
www.mehmetteber.com
FACEBOOK YORUMLAR