Başbakan Yıldırım canlı yayında (6)
Yıldırım: "(Halkbank genel müdür yardımcısının ABD'de tutuklanması) Şimdi tabii bu da ilginç bir durum, bu da çok anlaşılır bir şey değil. Bu arkadaş 2014'ten bu yana 7-8 sefer gitmiş gelmiş. O vakte kadar hiçbir şey olmuyor, bu sefer tutuklanıyor. Tutuklanma sebebi de Rıza Zarrab davası. İran'a ambargoyu ihlal edecek bir takım para transferlerinde imzası olması, iddia bu. Peki bu yeni bir şey değil ki o zaman yapmadınız da şimdi yaptınız? Burada da bir FETÖ ayağı var. Burada FETÖ'nün bir oyunu, bir tezgahı olduğu çok aşikar" "(Adil Öksüz'ün Türkiye'de bir ülkenin diplomatik temsilciliğinde saklandığı iddiaları) Tabii her yerde aranıyor. Böyle bulunamayınca da bu ve buna benzer iddialar da sıkça ortaya atılıyor. Ama biz işin peşindeyiz. Nerede olursa olsun aranıp bulunacak. Ölüsü yahut dirisi... Bu yeni bir iddiadır, her türlü iddiayı ciddiye alıyoruz ve üzerinde titiz bir şekilde değerlendirme yapıyoruz" "(Trump yönetiminin FETÖ'ye karşı tutumu) Açıkçası bu konuyu biz dile getirdik Amerikan Dışişleri Bakanına, o da 'konu yargıda, biz de takip ediyoruz' gibisinden genel geçer bir cevap verdi, bizim henüz istediğimiz düzeyde bir gelişme yok ama biz işin peşini bırakmayacağız" "(FETÖ'nün siyasi ayağı) Ben 'yok' diyorum. Çok açıkça. Olanlar için biz gerekeni yaptık. Belediye başkanları, meclis üyeleri, partimiz içindeki bazı kademelerdeki yöneticilerin gereğini, temizliği yaptık ama bizim bilmediğimiz bir şey var da Kılıçdaroğlu biliyorsa, açıklasın" "Herkesin bugünlerde daha sorumlu davranması lazım. Duyarlı davranması lazım. Milletin duyarlılığına saygı gösterilmesi lazım. Milletimiz bu konularda diri, çok uyanık, en ufak bir hareketlenmede hemen arıyorlar, 'efendim bizim birlikte izinler kaldırıldı aman dikkat edin'. Bu da iyi bir şey değil. Sürekli 'acaba bu gece bir şey mi olacak' korkusuyla insanları tedirgin etmeye hakkımız yok"
Yıldırım, CNN Türk - Kanal D ortak yayınında, bazı Batı ülkeleriyle yaşanan sorunlardan sonra liderlerin kendilerini arayıp, aramadığının sorulması üzerine, Almanya Başbakanı Angela Merkel'le telefonda görüştüğünü, yapılanların doğru olmadığını, kampanya döneminde çifte standart yapılmaması gerektiğini, gidenlere zorluk çıkartılmaması gerektiğini söylediğini ve onların da bu konuda yerel, federal hükümetlerin, yerel yönetimlerin bazı kararları olduğunu, karışamayacaklarını, olmaması için de bundan sonra gelecekler hakkında kendilerine bilgi verilmesini istediğini anlattı.
Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile de görüştüğünü dile getiren Yıldırım, onun dışında başka kimseyle görüşmediklerini, böyle bir ihtiyaç da olmadığını dile getirdi.
Yıldırım, halk oylaması konusunda ise değişikliğe 'hayır' diyenler de dahil herkesin konuyu anlatmasını istediklerini belirterek, şöyle devam etti:
"Maalesef içerik konuşulmuyor. Ben buna üzülüyorum. İçeriği konuşalım ve doğru konuşalım. Bu yok. Efendim 'nasıl insanların kafasını çeleriz. Bir anlamda onların düşüncelerini değiştiririz.' Tamam bu da hakkınız ancak bunu yaparken yalana dolana başvurmayacağız. Daima doğruları söyleyeceğiz. Türkiye'nin bugün birliğe, beraberliğe geçmişten daha çok ihtiyacı var. İçeride 3 tane terör örgütüyle mücadele ediyoruz. FETÖ, PKK, DEAŞ. Suriye'deki savaş 6 yılını doldurdu. Irak’ta yine istikrarsız bir durum var. Görüyorsunuz. Bir de şimdi Irak Kuzey Kürt Bölgesel yönetimi durup dururken kendi bayraklarını çekti. Yanlış bir şey bu. Bu Irak anayasasına da Kerkük’ün bugüne kadarki tarihi geçmişine de aykırıdır. Kerkük Türkmen yurdudur. Kerkük'te Araplar var. Sadece Kürtler yok. Arapların, Türkmenlerin itirazına rağmen bu kararı aldılar. Bu kararın bir anlamı yok. Irak merkezi yönetimi bir karar aldı. 'Tanımıyoruz' dedi. 'Irak bayrağından bir başka bayrak çekilmez' dedi."
"Türkiye'nin bu konudaki ciddiyetinin tam olarak farkında değiller mi?" sorusunu Yıldırım, "Bizim ilişkiler ayrı bir şey. Terörle mücadele bakımından bizim orada askeri varlıklarımız var. Bu mücadelemizi yapıyoruz. O ayrı bir şey. İşin diğer tarafı başka. Bu arada bir alan genişletme, bir fiili durum oluşturma kabul edilecek bir şey değil. Bu kararı almadan önce resmi yollardan, diplomatik yollardan uyarılarımızı yaptık. Ondan sonra yine yaptık. Bu konuda Irak hükümetinin yanındayız. Bu alınan kararı doğru bulmuyoruz ve düzeltilmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Gerekirse bundan sonra başka araçlar da BM de diğer kurumlar da devreye girebilir." diye yanıtladı.
Başbakan Yıldırım, konuyla ilgili Irak Başbakanı Haydar el İbadi ile dün 45 dakika kadar görüştüklerini ve Bağdat yönetimiyle tamamen görüş birliği içinde olduklarını vurguladı.
Yapılan bu "oldu bittiyi, fiili durumu" kabul etmediklerini kaydeden Yıldırım, "Kerkük’ün demografik yapısını değiştirecek, oradaki Türkmenleri, Arapları yok sayan böyle bir kararı doğru bulmuyoruz. Bunun Irak anayasasına aykırı bir karar olduğu da aşikardır. Aynı zamanda bölge ülkeleri, sadece Türkiye değil, İran’ın da bu konuda gerekli aktif katkıyı yapması lazım. İranı’ın da bu konuda komşu ülkelerden biri olarak gerekli net tavrı göstermesi gerektiğini düşünüyorum. Belki de yapmıştır. Takip edemedim." değerlendirmesini yaptı.
- "Amerika'yla FETÖ konusunda istediğimiz düzeyde gelişme yok"
Yıldırım, FETÖ ile ilgili yeni Amerikan yönetiminin tutumunun sorulması üzerine şunları anlattı:
"Amerikan Dışişleri Bakanına bu konuyu dile getirdik. O da işte, 'konu yargıda. Biz de takip ediyoruz' gibisinden genel genel geçer bir cevap verdi. Bizim henüz istediğimiz düzeyde bir gelişme yok. Ama biz işin peşini bırakmayacağız. Şu klasik laf, 'yani bunlar yargının işi, hukukun işi. Onlar da gerekli çalışmayı yapıyor. 'Siz zaten gerekli dokümanları, delilleri verdiniz. Yargı gerekli çalışmayı yapıyor.' Bu hep söylenen şeydir ama burada bir irade konmasını bekliyoruz ve bu sürecin hızlandırılmasını bekliyoruz. Amerika ile ilişkilerimizi zedeleyen bir kaç konu var. Birisi bu FETÖ, ikincisi PYD-YPG meselesi, üçüncüsü de Türkiye kamuoyunun Amerika'ya karşı olan kaybolmuş güveninin yeniden kazanılması meselesidir. Bunları yapmak için ABD’nin iki şey yapması lazım. FETÖ konusunda daha net, kararlı olması. PYD-YPG işbirliği konusu bizim için çok önemli. O konuda net durmalı. Bize zarar veren bir terör örgütüyle iş birliğine devam ettirmemelidir. Bunları her seviyede, Cumhurbaşkanımız, biz, Dışişleri Bakanımız, her seviyede, görüşmede aktardık. Biz üzerimize düşeni yaptık. Bundan sonra karar onların."
Bu konuda bir tutum değişikliliği olmaması, aynı tavrın sürdürülmesi durumunda ABD ve Türkiye ilişkilerinde ne olacağının sorulması üzerine Yıldırım, "Onu o zaman göreceğiz. Henüz şu anda sonuç o yönde tecelli etmediği için erken bir hüküm vermeyelim."dedi.
- "Adil Öksüz nerede olursa olsun bulunacak"
Başbakan Binali Yıldırım, Adil Öksüz'ün Türkiye'de bir ülkenin diplomatik temsilciliğinde saklandığı iddialarına ilişkin, "Tabii her yerde aranıyor. Böyle bulunamayınca da bu ve buna benzer iddialar da sıkça ortaya atılıyor. Ama biz işin peşindeyiz. Nerede olursa olsun aranıp bulunacak. Ölüsü yahut dirisi... Bu yeni bir iddiadır, her türlü iddiayı ciddiye alıyoruz ve üzerinde titiz bir şekilde değerlendirme yapıyoruz." görüşünü paylaştı.
"FETÖ"nün siyasi ayağı ve ByLock'cu milletvekilleri, bakanlar olduğu yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine ise Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun zaman zaman bunu söylediğini anımsatarak, şunları söyledi:
"Ben 'yok' diyorum. Çok açıkça. Olanlar için biz gerekeni yaptık. Belediye başkanları, meclis üyeleri, partimiz içindeki bazı kademelerdeki yöneticilerin gereğini, temizliği yaptık ama bizim bilmediğimiz bir şey var da Kılıçdaroğlu biliyorsa açıklasın. Buradan açıkça söylüyorum. Açıklasın. Biz üzülmeyiz, kızmayız. Buyursun açıklasın. Ben 'yok' diyorum eğer buna rağmen 'var' diyorsa buyursun açıklasın. Milletin aklını karıştırmasın. Kimseyi korumayız. İster milletvekili, ister babamın oğlu olsun. FETÖ ile ilişkisi olan kimseyi kayırmayız. Bize açıklamıyorsa götürsün savcılara versin. Var mı böyle bir şey? İki de bir bunu tekrar edip durmasın."
- Tutuklu gazeteciler durumu
Başbakan Yıldırım, tutuklu gazeteciler konusunda zaman zaman eleştirilerin geldiğinin hatırlatılması üzerine Türkiye'nin bir darbe girişimi atlattığını, şehit ve gazilerin yanı sıra binlerce kişinin de tutuklu olduğunu anımsattı.
Yıldırım, şöyle devam etti:
"Birçok dava açıldı. Davalar görülüyor. Tabii bunların dosyalarının hazırlanması, delillerinin toplanması var. Bu işin uzatılmaması gerektiğini söyleyen benim. Hatırlarsanız kamuoyuna kaç sefer, 'Kardeşim bu darbeyi yapanlar belli. Ne bekliyorsun, daha ne delili topluyorsunuz? Bir an önce hükmü verin. Milletin de bir yüreği soğusun, rahatlasın.' Bunu diyen benim. Bunun için davalar, tutukluluk süreleri uzamasın, yargılama gecikmesin diye darbe olmasına karşın, darbeden 5 gün sonra istinaf, bölge mahkemelerini kurduk. Niye? İşte her şey görülüyor. Geliyor Danıştay'a Yargıtay'a oraya buraya, dosyalar birikiyor. Yıllar geçiyor. Hüküm verilmiyor, mağduriyetler artıyor. Bütün bunları iyileştiriyoruz. İmkanlar geliştikçe bu süreler azalacak. Şimdi bu gazeteci tutuklama işi bunlar tamamen Batı'nın tezviratları. Gazetecinin işi terör örgütüne lojistik destek yapmak mıdır? Terörün Kandil'deki ele başlarıyla görüşmek, onlara bilgi aktarmak mıdır? Yani gazeteci kimliği var diye her şeyi yapma hakkınız mı var? Terör örgütleriyle iç içe olma, teröre destek verme hakkınız mı var? Öyle bir şey olmaz. Türkiye bir hukuk devleti. Hukuk devletlerinde insanları bağlayan kanunlardır. Kanunlara uygun hareket etmeyen kimse cezalandırılır. Gazetecilerin suç işleme hakkı olamaz. Siz de gazetecisiniz. Böyle bir hakkınız var mı? Niye sizi gelmiyorlar? Demek ki herkese gelmiyorlar. Bir şey yapıyorsa geliyor. Yoksa niye gelsin?"
- Halkbank genel müdür yardımcısının tutuklanması
Yıldırım, "Halkbank genel müdür yardımcısının tutuklanmasıyla ilgili yeni bir gelişme var mı?" sorusu üzerine, bunun ilginç bir durum olduğunu, anlaşılır bir şey olmadığını söyledi.
Söz konusu kişinin 2014'’ten bu yana 7-8 kez Amerika'ya gidip geldiğini kaydeden Yıldırım, "Rıza Zarrab davası başladıktan sonra gidip gelmiş. İşte orada bankalarla görüşmeler, bir takım anlaşmalar yapmak için gitmiş gelmiş. Bu vakte kadar bir şey olmuyor, bu sefer tutuklanıyor. Tutuklanma sebebi de Rıza Zarrab davası. İran'a ambargoyu ihlal edecek bir takım para transferlerinde imzası olması. İddia bu. Peki bu yeni bir şey değil ki. O zaman niye yapmadınız da şimdi yaptınız? Burada da bir FETÖ ayağı var. Burada da FETÖ'nün bir oyunu, tezgahı olduğu çok aşikar. Bu aşamada yapılacak nedir? Avukat tutuldu. Hukuki destek veriliyor. Gerekli çalışmalar yapılıyor. Banka kendisi avukat tuttu. O desteği veriyor. Biz siyasi, diplomatik olarak ilgili makamlara bu işin yanlış olduğunu, düzeltilmesi gerektiğini söylüyoruz." ifadelerini kullandı.
- OHAL'in uzatılıp, uzatılmayacağı konusu
"OHAL ne zaman sona erer?" sorusu üzerine Başbakan Yıldırım, OHAL'i ilk ilan ettiklerinde, "Bunu millete ilan etmiyoruz. Kendimize ilan ediyoruz." dediklerini hatırlattı.
FETÖ, PKK, DEAŞ’la mücadelede herhangi bir risk ortada kalmayacak şekilde gerekli çalışmaları yapmak ve toplumdaki endişeleri sona erdirmek için bunu başlattıklarının altını çizen Yıldırım, "Bakın ne zaman sonra erecek diyorsunuz.? İki de bir laf çıkartıyorlar. 'Bu gece darbe olacak. Orada şu toplanıyor. Burada şu geliyor.' İnsanlar bu korkuyla yaşamayla devam mı etsin? Bunları ortadan kaldırmak, milleti huzura tam anlamıyla kavuşturana kadar devam edecek. Size soruyorum, olağanüstü hal sizin hayatınızda ne gibi olumsuzluk getirdi? 19 Temmuz'da OHAL ilan edildi. O günden bugüne daha önce yapıp da yapamadığınız ne var?" dedi.
Yıldırım, sadece, "gri pasaport kullanırken kurumdan yazı alınması için uğraşıldığı" cevabının verilmesi üzerine de "O da güvenlik için. Tedbir amaçlı bu. Bunun dışında günlük hayatta kimsenin herhangi şekilde ticareti zarar görmüyor. İstediği kararları alıyor. Yurt içinde istediği seyahatleri yapıyor. OHAL devleti bu terör artıklarından temizlemek amacıyla yapılmış bir şeydir. 19 Nisan’da süresi doluyor. Ondan önce MGK toplanacak." ifadelerini kullandı.
"Siz kaldırılmasının yakın olduğunu düşünüyor musunuz?" yönündeki soruya Başbakan Yıldırım, "Tek başıma bunu beyan etmem doğru olmaz. Cumhurbaşkanımızın başkanlığında bir kurul toplanacak. İlgili bakanlar, kurumlar gelecek. Güvenlik, istihbarat, hukuki değerlendirmeler yapılacak. Her türlü şey ortaya konulacak. Bir karar alınacak. Onun için şimdiden açıklamam yanlış olur." yanıtını verdi.
- "1 Nisan" reklamı
Bir şirketin 1 Nisan'la ilgili reklamının hatırlatılması üzerine Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:
"Görmedim ama duydum. İzlemedim. Anlatıldı. Yersiz, anlamsız insanlara bir anlamda darbe günlerini hatırlatan bir takım ifadeler varmış. Bir hesaplaşma falan. Ondan bahsediliyormuş. Ablalar abiler bilmem ne. Bir takım yersiz laflar içeren ve zaten toplumda bir tedirginlik var. Bunu tetikleyen talihsiz bir reklam diyelim. Hakikaten 1 nisan şakası gibi geliyor insana. Ama galiba zaten Ülker de yaptığı bir açıklamayla yanlış olduğunu ifade etmiş. Tabii bunlara herkesin bugünlerde daha sorumlu, duyarlı davranması lazım. Milletin duyarlılığına saygı duyulması lazım. Milletimiz bu konularda çok diri, uyanık. En ufak bir hareketlenmede hemen arıyorlar. Beni arıyorlar, 'Efendim bugün bizim birlikte izinler kaldırıldı. Aman dikkat edin.' Bu da iyi bir şey değil. Sürekli acaba 'bu gece bir şey mi olacak?' korkusuyla insanları tedirgin etmeye hakkımız yok. Efendim, 'Pensilvanya'dan şifreli mesajlar geliyor. Burada o şifreleri çözen sözüm ona uzmanlar var. İşte hocaefendi şunu dedi, bunu dedi' falan diye yorumlar yapıyorlar. Efendim kahve falı gibi bir şey. İşte derler ya '3 vakte kadar şu olacak, bu olacak.' Bunlarla milletin kafasını yormaya lüzum yok. Bunların hepsi züğürt tesellisi. Bu millet 15 Temmuz'da ne yapacağını ortaya koydu. Milletimiz rahat olsun. Biz milletimiz adına nöbetteyiz. Milletimizin sorumluluğu bizim omzumuzda. Onların rahat uyuması, yaşaması için nöbetteyiz, görevdeyiz. Ama tüm bunlara rağmen çılgınlığın mevzuatı yok. Tarifesi de yok. Biri çılgınlık yapabilir. Yaparsa da bunu karşılığını alır, bedelini öder. Bu kadar basit."
(Sürecek)
FACEBOOK YORUMLAR