Reklam

Bağlar giderek güçleniyor

Bağlar giderek güçleniyor

Bağlar giderek güçleniyor
Editör: Turkinfo.nl
30 Ocak 2013 - 21:45
Reklam
Reklam
Alman Federal Sanayi Derneğinden Türkiye Uzmanı Daniel Sahl, "Ekonomik açıdan bakıldığında Türkiye ve Almanya birbiri için giderek daha fazla önem arz etmeye başladı.” açıklamasında bulundu. Stuttgarter Nachrichten’ın konuyla ilgili haberi şöyle:

Türkiye nasıl bir ülke? Avrupalı mı yoksa Asyalı mı? NATO’nun güneydoğusunda güvenilir bir ortak mı yoksa giderek artan İslamcı eğilimli bölgesel bir güç mü?


74 milyon nüfusa sahip bu ulusun siyasi rolü konusu Almanya’da yıllardır tartışılırken ekonomik ilişkilerde aslında her şey yerli yerine oturmuş durumda. Almanya Mühendislik Federasyonu (VDMA) Dış Ticaret Bölümü yöneticilerinden Uzman Ulrich Ackermann, “Ekonomik açıdan bakıldığında Türkiye ile yıllardır tamamen bütünleşmiş durumdayız. Türkiye bizim için önemli bir ortak, bağlar giderek güçleniyor ve birbirimize güveniyoruz.” dedi.


Sadece geçtiğimiz on yılda Türk şirketlerinin Almanya’ya ihraç ettiği ürünlerin değeri yaklaşık 11 milyar avroya çıkarak neredeyse ikiye katlandı. Alman şirketler ise 2011’de Boğaz’daki ülkeye, 2012 için de muhtemelen geçerli olacak 20 milyar avro değerinde mal ihraç etti. Almanya’nın ihracat ekonomisi için Türkiye şu anda Japonya’dan daha önemli. Alman Federal Sanayi Derneğinden (BDI) Türkiye Uzmanı Daniel Sahl, "Ekonomik açıdan bakıldığında iki ülke birbiri için giderek daha fazla önem arz etmeye başladı.” açıklamasında bulundu. Ayrıca Almanya’nın Türklerden, dünyadaki başka hiçbir ülkenin almadığı kadar çok ürün satın aldığını sözlerine ekledi.


Ekonomi alanında Türkiye söz konusu olduğunda genellikle “inanılmaz dinamik, etkili büyüme, başarı öyküsü” gibi ifadeler duymak mümkün. Büyük bir ekonomik krizin ardından Uluslararası Para Fonunun (IMF) verdiği krediyle iflastan kurtulan ve daha asrın başında Boğaz’daki hasta adam olarak nitelendirilen ulus, şu anda "canlı ekonomi" etiketini taşıyor. O dönemden bu yana gayrisafi millî hâsıla üç katına çıkarak yaklaşık 580 miyar avroya yükseldi. Turizmin kalesi Antalya ve Bodrum da artık ülkenin döviz getiren tek kaynağı değil.


Ülkenin batısındaki sanayi bölgelerinde otomobil, elektronik ve yapı malzemeleri alanında giderek daha fazla üretim yapılıyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün memleketi Kayseri de ekonomi merkezi olmaya başladı. Bosch, Siemens ve Daimler gibi şirketler Türkiye’de yıllardır fabrikalarıyla temsil ediliyor. Bölgesel ekonomik canlanma küçük ve orta dereceli işletmeler tarafından sağlanıyor. Ekonomik başarının yaklaşık üçte ikisi, en fazla 250 çalışanı bulunan şirketler sayesinde elde ediliyor.


İyi organize olmuş büyük aile şirketlerinin, ülke ekonomisinin iyi noktalara gelmesinde büyük rolü var. Örneğin, 2007 yılında Grundig firmasını devralarak uluslararası alanda adından daha da fazla bahsettiren -Alman inşaat ve yapı malzemeleri devi Heidelberg Cement ile ortaklığı da bulunan- Koç Holding ile bankacılık, inşaat ve enerji sektöründe öncü bir rolü olan Sabancı Grubu söz konusu aile şirketlerinin en önemlileri arasında yer alıyor. Yine Almanya´nın üçüncü büyük enerji şirketi olan EnBW AG, 2009’dan bu yana Türk Borusan Grubu ile ortaklık yürütüyor. İki şirket, bölgesel güç Türkiye’nin hızla artan enerji talebini karşılamak üzere hidroelektrik santralleri ve rüzgâr santralleri tesis ediyor.


Bütün iyi göstergelere rağmen elbette bazı sorunlar ve aşılması gereken hususlar da var. Hızlı ve dinamik bir şekilde büyüyen ülkenin batısı ile onu takip etmekte zorlanan doğusu arasındaki makas henüz kapanmış değil. Müthiş bir gelişme eğilimine rağmen orta sınıf kısmen geriledi ve ekonominin, teknolojik ilerleme anlamında hâlâ eksiklikleri var. VDMA uzmanı Ackermann, konuyla ilgili değerlendirmelerinde, “Türkiye’de üretilen ürünlerin çoğu dünya çapında pazarlanabilir durumda. Ancak bunları üreten şirketlerin, rekabet ortamında tutunabilmeleri için teknolojilerini geliştirmeleri gerekir.” açıklamasında bulunuyor. Ackermann ayrıca genelde düşük işçilik maliyetlerinin rekabet açısından avantaj sağladığını ancak bunun da ücretlerin artmasıyla birlikte uzun vadede artık belirleyiciliğini yitirebileceğini ifade ediyor. Ayrıca henüz tam olarak rayına oturmamış olan enflasyon ve ticaret açığı rakamları da ekonomik açıdan süper güç olma yolundaki Türkiye’nin halletmesi gereken olgular.


Son zamanlarda Türkiye’nin anlam ve önemini öne çıkartabilmek adına siyasi alandaki çaba daha da artmış durumda. Ziyaret diplomasisi de artmış vaziyette. 2010 yılında Almanya Başbakanı Merkel, Boğaz’daki ortağını ziyaret etti. Eylül 2011’de Türkiye Cumhurbaşkanı Gül, Almanya ziyareti kapsamında yenilenebilir enerji alanında ekonomik potansiyel oluşturan alternatifler hakkında bilgi edinme girişimlerinde bulundu. Yine geçtiğimiz yıl Baden Württemberg Eyalet Başbakanı Winfried Kretschmann, Türkiye ziyareti sırasında hükûmet lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın 2003’te göreve gelişinden sonra ülkesini ekonomik olarak taşıdığı seviyeye vurgu yaptı ve sıkı vize rejiminin kolaylaştırılması noktasında açıklamalarda bulundu. Vize kolaylığı veya iki ülke arasındaki vizelerin kaldırılması hususuna Alman ekonomisi de oldukça sıcak bakıyor. BDI Türkiye uzmanı Sahl, “Bu konuda sağlanacak kolaylıklar, her iki ülkenin ekonomik açıdan birlikte büyümesine katkıda bulunacaktır.” diyor.
 
Kaynak: AB Haber

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Turkinfo Hollanda Haber'i:

Adreslerinden takip edin!