Reklam

Avrupalı boşa böbürleniyor

Avrupalı boşa böbürleniyor

Avrupalı boşa böbürleniyor
Editör: Turkinfo.nl
10 Ekim 2010 - 20:58
Reklam
"Müslümanların icatlarını gün yüzüne çıkarıp sergilemek en büyük hayalimdi" diyen Prof. Fuat Sezgin, hayalini önce Frankfurt´ta şimdi ise Gülhane Parkı´nda kurduğu İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi´nde gerçekleştirdi. Sezgin, "Tek derdim Avrupalıların aslında boşu boşuna böbürlendiğini anlatıp, Müslümanları aşağılık duygusundan kurtarmak!" diyor

Bugün sizlere dünyanın dört bir yanında büyük üne sahip olan İslam Bilimleri Tarihi Profesörü Fuat Sezgin´le yaptığımız sohbeti aktaracağım. İnanıyorum ki hem 1924 Bitlis doğumlu olan Sezgin´in son 65 yıllık hayat öyküsü, hem de İslam Bilimi Tarihi´ne dair anlattıkları bir hayli dikkatinizi çekecek. Keyifli okumalar efendim...

* Müze fikri nasıl çıktı ortaya?
En büyük hayalim Müslümanların icat etmiş olduğu aletleri ortaya çıkararak insanlara tanıtmak, bilinmeyen aletleri gün yüzüne çıkarmak ve bunları bir müzede sergilemekti. Bunu Frankfurt´ta başardım. 900 İslam bilim aleti orada sergilenmeye başlandığında Almanlar çok ilgi gösterdi. İkinci hayalim de bu müzeyi Türkiye´ye kazandırmaktı. Biraz meşakkatli oldu ama çok şükür onu da başardım.

* Peki bu nasıl oldu?
Tesadüfen işte. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş bir gün Almanya´da ziyaretime geldi. Müzeyi gezdi. Çok heyecanlandı. ´Aynısını Türkiye´de kurabilir miyiz hocam?´ dedi. İnanılmaz mutlu olmuştum Başkan´ın teklifi karşısında. ´Tabii. Hemen´ dedim. Türkiye´ye döndükten sonra sağolsun meseleyi Başbakan´a açmış. Çok hoşuna gitmiş. Davet gelince hemen kolları sıvadım. 2 seneyi geçti kuruluş aşaması. Ama oldu işte. Bakın buradayız. İstanbul´daki Gülhane Parkı´nın içinde tahsis edilen binada kurduğum İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi´ndeyiz...

* Kaç parça alet var burada?
Şimdilik 510. Aletlerin üretimi büyük bir hassasiyetle Almanya´da yapılıyor.

* Bu aletleri nasıl yapıyorsunuz peki?
Bazılarını dünyanın değişik müzelerindeki orijinal eserlerden esinlenerek, bazılarını ise tarihi kitaplardaki çizimlerden ve anlatım biçimlerinden faydalanarak yaptık.

* Müzeyi gezince insan ister istemez, ´Bilimde bu kadar ileri olan Müslümanlar şimdi neden Batı´nın bu kadar gerisinde?´ diye sormak istiyor.
Herkes bu soruyu soruyor. Özellikle Avrupalılar büyük şaşkınlık geçiriyor. Ve maalesef insanlarımız da bu kadar çok aletin Müslümanlar tarafından icat edilmiş olabileceğine inanamıyor. Çünkü yüzyıllardır İslamiyet´in hep Batı´nın gerisinde olduğuna inanmışlar. O nedenle de bir aşağılık duygusu var. Nedense Batı´nın üstün olduğuna sonsuz bir inanç var. Oysa değil. Müslümanlar 16. yüzyılın ortalarına kadar bilimde Avrupalılara nispeten ilerideydi. Ama Avrupalılar Müslümanlardan bu bilgiyi 10. yüzyılda almaya başladı. Ve bu alış 500 yıl sürdü. 17. yüzyılın başlarında da onlar önder konumuna geçti. Böbürlenme duygusu da işte ondan sonra başladı. Zaten benim tek derdim de bütün dünya Müslümanlarına Avrupalıların aslında boşu boşuna böbürlendiğini anlatmak! Bir de tabii Müslümanları Batı´ya karşı hep var olan o aşağılık duygusundan kurtarmak!

* Müzeyi gezmek lazım ama...
Evet. Kesinlikle. Bakın Frankfurt´taki, gerek hafta içi gerekse hafta sonu dolup taşıyor. Almanların inanılmaz ilgisi var. Ancak maalesef ben burada aynı ilgiyi göremiyorum. Merak yok! ´Gidip bakalım Müslümanlar neler icat etmiş´ diyen yok! Çok kızıyorum buna. Üzülüyorum. Müzenin kurulmasına karar verildikten sonra tam 46 kez geldim İstanbul´a. Her gelişimde soruyorum arkadaşlara, ´Şimdiye kadar kaç kişi gezdi? Kaç çocuk getirildi buraya?´ diye. Ancak aldığım rakamlar iç açıcı değil. Üzülüyorum tabii. İstiyorum ki özellikle çocuklar ve gençler görsün İslam bilim adamları neleri icat etmiş.

"PİLOT OLACAKTIM"
* Nereden aklınıza geldi İslam üzerine eğitim almak?
Mühendis ya da pilot olacaktım güya. Para kazanacaktım. Ama bir gün bir akrabam beni gelmiş geçmiş en büyük İslam Bilimcisi Helmut Ritter´in seminerine götürdü. İşte o seminerden sonra da dünyam değişti.

* Biraz anlatın o süreci...
Seminerden sonra Edebiyat Fakültesi´nin yolunu tuttum. Tesadüfen dekanın odasındayken de Ritter içeri girdi. Ona öğrencisi olmak istediğimi söyledi o zamanki dekan Hamit Altınsoy. Ritter bana baktı baktı... ´Zor. Çünkü hem pahalı hem de sabır isteyen bir eğitim´ dedi. Ben kararlılıkla, ´Buna rağmen istiyorum´ diye cevap verince, ´Tamam o zaman´ dedi.

* Peki kaç yıl sürdü Ritter´in öğrencisi olmak?
Dopdolu 7 yıl. Önce Arapça´yı öğrendim anadili gibi. Sonra da Ritter ne verdiyse aldım bilgi hazineme. Ancak ben doktoramı yaparken hocayı attılar üniversiteden.

* Sonra da sizi attılar değil mi?
Evet. Eğitim için Almanya´ya gittim, bir buçuk yıl kaldım. Döndüğümde Türkiye´deki bazı maceracılar darbe yapmıştı. Bir sabah gazeteden öğrendim ki benim de üniversitedeki görevime son verilmiş. Hani 1960 darbesi sonrası görevine son verilen meşhur 147´likler var ya! İşte onlardan biri de bendim. Ağabeyim Demokrat Parti milletvekiliydi. Servet Sezgin. Ondan dolayı oldu herhalde.

* Ne yaptınız daha sonra?
Çok üzülmüştüm ama hemen harekete geçtim. Daha evvel yurtdışından birkaç üniversiteden teklif almıştım. Durum öyle olunca oturdum mektup yazdım hepsine. Frankfurt Üniversitesi hemen kabul etti. Gidiş o gidişti işte. Yıl 1961´di.

* Hangi üniversitelerde çalıştınız?
Frankfurt ve Malburg üniversitelerinde ders verdim. Kolay olmadı tabii. Sonunda Bilimler Tarihi Profesörü olarak konumum belirlendi...

* Bu arada bir de kitap yazdınız..
Evet İslam Bilimleri Kitabı. İlk cildini İstanbul´da yazmıştım. Ritter Hoca´yla beraberken... En son 15´inci ciltte bitirdim. Dünyanın dört bir yanında yayımlandı.

Kaynak: Sabah, SEVİLAY YÜKSELİR

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Turkinfo Hollanda Haber'i:

Adreslerinden takip edin!