Avrupa'yı kim yönetiyor?
Avrupa'yı kim yönetiyor?
Editör: Turkinfo.nl
31 Ocak 2012 - 20:38
Euro Bölgesinde rotayı Angela Merkel tayin ediyor, Nicolas Sarkozye onu onaylamak kalıyor. Son haftalarda yeni İtalya Başbakanı Monti de sürpriz bir şekilde ön plana çıktı. Peki Avrupayı kim yönetiyor?
Angela Merkel Brüksel zirvelerinde, bütün derecelendirme kuruluşlarından en iyi notu alan ortak para bölgesinin son büyük üyesini temsil ediyor. Almanya, hızı kesilmiş de olsa, Avrupanın büyüme motoruna devir kazandıran tek ülke. Alman devleti sıfır reel faizle borçlanabiliyor. Bu ekonomik güç Angela Merkele adeta zorla liderlik rolünü yüklüyor. İki yıl kadar önce bunun farkına varan Merkel şimdi bu ağırlığının hakkını veriyor.
Angela Merkel Davos´taki Dünya Ekonomik Forumu´nda, borç krizinin salgın hale gelmemesi için daha fazla parayı gözden çıkarmaya yanaşmamıştı. Uluslararası Para Fonu, ABD ve birçok Avrupa hükümeti ona kesenin ağzını açmasını tavsiye ediyor. Böylece Avrupanın zirvesindeki isim giderek yalnızlığa itilmiş oluyor.
Deauville´den Brüksel´e
Angela Merkel şimdiye kadar en fazla desteği Fransa Cumhurbaşkanından aldı. İki yıllık kriz yönetimi sırasında, medyanın Merkozy adını taktığı bu ikili daha iyi anlaşmaya başladı. 2010 yılının ekim ayında Merkel ve Sarkozy, sahil kasabası Deauvilledeki randevularında ortak para birimi Euroyu kurtarma stratejisini belirlediler. Almanya Başbakanı, borç günahı işleyenlerin otomatikman cezalandırılmamasını kabul ederken, Sarkozy de özel alacaklıların kurtarma operasyonuna ortak edilmesine onayını verdi. Aradan iki yıl geçmeden her iki karar da değişti. Yunanistanın kurtarılmasına alacaklıların da katkıda bulunmasının hata olduğu anlaşıldı. Hafta başındaki Brüksel zirvesinde onaylanan mali pakt borçlanma kriterlerini ihlal edenlerin otomatikman cezalandırılmasını öngörüyor. Merkel Sarkozy ikilisi bu ilkeyi aralık ayında alelacele kararlaştırmış ve Sarkozy, Almanya Başbakanı ile Pariste yaptığı görüşmede, bize isteyen katılır, istemeyen katılmaz, demişti.
Çok güçlüysek, ben ne yapabilirim!´
Merkozy´nin sözde alternatifi olmayan öneriler içeren yönetim tarzı birçok AB hükümet başkanının hoşuna gitmemeye başladı. Avrupannın en kıdemli hükümet lideri olan Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker bir gazeteye verdiği demeçte, bütün ABnin Alman Fransız makine dairesinde toplandığı izlenimine kapılmak istemediğini söylüyordu. Junker, Alman ve Fransız liderlerin, 17 Euro bölgesi ülkesinin istikrara kavuşturulmasıyla ilgili bütün önerilerin kendilerinden geldiği havasına girmelerinden ve bütün bu önerilerin daha önce, başkanlığını yaptığı Euro Grubu Maliye Bakanları toplantısında kararlaştırıldığının unutulmasından şikayetçi.
Angela Merkel bu eleştiriyi geri çevirdiği Berlindeki basın konferansında, büyüksek, ne yapalım dedikten sonra alınacak kararları dikte ettirmediğini, kimseyi başıboş bırakıp gelişmelere seyirci kalamayacaklarını ve akıl verdikleri gibi başka fikirlere de açık olmalarının hakimiyet kurmakla ilgisi olmadığını, belirtiyordu.
Notu kırılan Fransa sallanmaya başladı
Nicolas Sarkozy şimdiye kadar kendi kamuoyuna, rotayı Merkel ile birlikte belirledikleri mesajını vermeye çalışıyordu. Ama derecelendirme şirketleri Fransanın kredi notunu kırdıktan ve ekonomik gelişmesiyle ilgili tahminler karamsarlaşmaya başladıktan sonra Sarkozynin ağırlığı azaldı. Nisan ayında yeniden seçilmek isteyen Sarkozy Fransızları bütçe disiplini ve reformlar konusunda ikna etmek zorunda. Fransada prestiji yüksek olan Almanya Başbakanına dört elle sarılmasının asıl nedeni bu. Madam Merkel seçim mitinglerinde Nicolas Sarkozye destek verecek. 2009da da Sarkozy, Alman seçim meydanlarında boy göstermişti. Cumhurbaşkanının dış ticaret müsteşarı televizyonda, Almanyadan ders alıp ihracatçılığı geliştirmek zorunda olduklarını söylüyordu. Oysa daha iki yıl öncesine kadar Fransa büyük komşusunu, Avrupalı ortaklarına onlardan aldığından daha fazlasını satarak büyümeyi frenlediği gerekçesiyle eleştirmekteydi.
Monti de devrede
Avrupanın yönetilmesinde yeni İtalya Başbakanı Mario Monti de giderek söz sahibi olmaya başladı. Bağımsız iktisat profesörü kısa zamanda tasarruf ve reform planlarını yürürlüğe koydu. Monti Euronun, İtalyan krizi atlatılabildiği takdirde ayakta kalabileceğinin bilincinde. Bu güvenle de kendinden emin bir edayla Almanyadan daha fazla destek, yani para istiyor. Bu güvenin Merkel ve Sarkozynin hoşlarına gideceği sanılmıyor. Nihayet, Berlusconiyi istifaya zorlayıp Montiye iktidar yolunu açan onlar olmuştu. Üç lider on altı haftada üç kez bir araya gelip baş başa görüştükleri için medyada şimdi Merkonti benzetmesi yapılıyor.
Merkel her şeye kadir değil
Küçük üyelerin kırgınlığı, Berlinden çıktığı öne sürülen, Yunanistana bütçe komiseri atama fikri yüzünden daha da arttı. Yunanlılar bunu hakaret sayarken, Portekizliler de aynı şeyin kendi başlarına da gelebileceğinden endişelenmeye başladılar. Sert tepki üzerine Merkel komiser tayin etmekten vazgeçti. Ama Almanya Başbakanı çekinildiği kadar da her şeye kadir değil. Angela Merkel, eski Maliye Bakanlığı Müsteşarı Jörg Asmussenin Avrupa Merkez Bankası baş iktisatçılığına atanmasını sağlayamadı. Hem de Fransanın vetosu yüzünden. Merkez Bankasının yönetimi şimdi, mali durumu pek de iyi olmayan ortak para bölgesi ülkelerinin elinde. Devlet borçlarına bütün Euro Bölgesini ortak etme tartışması da henüz sonuçlanmadı. Euro tahvilini en çok isteyenler İtalya ve Fransa. Almanya buna şimdilik kesinlikle karşı. Bu pürüzün Merkonti üçlüsü arasında sert tartışmalara yol açması beklenebilir.
Büyük finans spekülatörü George Sorosa sorulursa, Avrupayı ne Merkel, ne Sarkozy ve ne de Monti yönetiyor. Soros Davosta, ´Avrupada hangi siyasi kararların alınacağını aslında finans piyasası belirliyor, dümende politikacılar değil kreditörler oturuyor, demişti.
Kaynak: BBC
Angela Merkel Brüksel zirvelerinde, bütün derecelendirme kuruluşlarından en iyi notu alan ortak para bölgesinin son büyük üyesini temsil ediyor. Almanya, hızı kesilmiş de olsa, Avrupanın büyüme motoruna devir kazandıran tek ülke. Alman devleti sıfır reel faizle borçlanabiliyor. Bu ekonomik güç Angela Merkele adeta zorla liderlik rolünü yüklüyor. İki yıl kadar önce bunun farkına varan Merkel şimdi bu ağırlığının hakkını veriyor.
Angela Merkel Davos´taki Dünya Ekonomik Forumu´nda, borç krizinin salgın hale gelmemesi için daha fazla parayı gözden çıkarmaya yanaşmamıştı. Uluslararası Para Fonu, ABD ve birçok Avrupa hükümeti ona kesenin ağzını açmasını tavsiye ediyor. Böylece Avrupanın zirvesindeki isim giderek yalnızlığa itilmiş oluyor.
Deauville´den Brüksel´e
Angela Merkel şimdiye kadar en fazla desteği Fransa Cumhurbaşkanından aldı. İki yıllık kriz yönetimi sırasında, medyanın Merkozy adını taktığı bu ikili daha iyi anlaşmaya başladı. 2010 yılının ekim ayında Merkel ve Sarkozy, sahil kasabası Deauvilledeki randevularında ortak para birimi Euroyu kurtarma stratejisini belirlediler. Almanya Başbakanı, borç günahı işleyenlerin otomatikman cezalandırılmamasını kabul ederken, Sarkozy de özel alacaklıların kurtarma operasyonuna ortak edilmesine onayını verdi. Aradan iki yıl geçmeden her iki karar da değişti. Yunanistanın kurtarılmasına alacaklıların da katkıda bulunmasının hata olduğu anlaşıldı. Hafta başındaki Brüksel zirvesinde onaylanan mali pakt borçlanma kriterlerini ihlal edenlerin otomatikman cezalandırılmasını öngörüyor. Merkel Sarkozy ikilisi bu ilkeyi aralık ayında alelacele kararlaştırmış ve Sarkozy, Almanya Başbakanı ile Pariste yaptığı görüşmede, bize isteyen katılır, istemeyen katılmaz, demişti.
Çok güçlüysek, ben ne yapabilirim!´
Merkozy´nin sözde alternatifi olmayan öneriler içeren yönetim tarzı birçok AB hükümet başkanının hoşuna gitmemeye başladı. Avrupannın en kıdemli hükümet lideri olan Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker bir gazeteye verdiği demeçte, bütün ABnin Alman Fransız makine dairesinde toplandığı izlenimine kapılmak istemediğini söylüyordu. Junker, Alman ve Fransız liderlerin, 17 Euro bölgesi ülkesinin istikrara kavuşturulmasıyla ilgili bütün önerilerin kendilerinden geldiği havasına girmelerinden ve bütün bu önerilerin daha önce, başkanlığını yaptığı Euro Grubu Maliye Bakanları toplantısında kararlaştırıldığının unutulmasından şikayetçi.
Angela Merkel bu eleştiriyi geri çevirdiği Berlindeki basın konferansında, büyüksek, ne yapalım dedikten sonra alınacak kararları dikte ettirmediğini, kimseyi başıboş bırakıp gelişmelere seyirci kalamayacaklarını ve akıl verdikleri gibi başka fikirlere de açık olmalarının hakimiyet kurmakla ilgisi olmadığını, belirtiyordu.
Notu kırılan Fransa sallanmaya başladı
Nicolas Sarkozy şimdiye kadar kendi kamuoyuna, rotayı Merkel ile birlikte belirledikleri mesajını vermeye çalışıyordu. Ama derecelendirme şirketleri Fransanın kredi notunu kırdıktan ve ekonomik gelişmesiyle ilgili tahminler karamsarlaşmaya başladıktan sonra Sarkozynin ağırlığı azaldı. Nisan ayında yeniden seçilmek isteyen Sarkozy Fransızları bütçe disiplini ve reformlar konusunda ikna etmek zorunda. Fransada prestiji yüksek olan Almanya Başbakanına dört elle sarılmasının asıl nedeni bu. Madam Merkel seçim mitinglerinde Nicolas Sarkozye destek verecek. 2009da da Sarkozy, Alman seçim meydanlarında boy göstermişti. Cumhurbaşkanının dış ticaret müsteşarı televizyonda, Almanyadan ders alıp ihracatçılığı geliştirmek zorunda olduklarını söylüyordu. Oysa daha iki yıl öncesine kadar Fransa büyük komşusunu, Avrupalı ortaklarına onlardan aldığından daha fazlasını satarak büyümeyi frenlediği gerekçesiyle eleştirmekteydi.
Monti de devrede
Avrupanın yönetilmesinde yeni İtalya Başbakanı Mario Monti de giderek söz sahibi olmaya başladı. Bağımsız iktisat profesörü kısa zamanda tasarruf ve reform planlarını yürürlüğe koydu. Monti Euronun, İtalyan krizi atlatılabildiği takdirde ayakta kalabileceğinin bilincinde. Bu güvenle de kendinden emin bir edayla Almanyadan daha fazla destek, yani para istiyor. Bu güvenin Merkel ve Sarkozynin hoşlarına gideceği sanılmıyor. Nihayet, Berlusconiyi istifaya zorlayıp Montiye iktidar yolunu açan onlar olmuştu. Üç lider on altı haftada üç kez bir araya gelip baş başa görüştükleri için medyada şimdi Merkonti benzetmesi yapılıyor.
Merkel her şeye kadir değil
Küçük üyelerin kırgınlığı, Berlinden çıktığı öne sürülen, Yunanistana bütçe komiseri atama fikri yüzünden daha da arttı. Yunanlılar bunu hakaret sayarken, Portekizliler de aynı şeyin kendi başlarına da gelebileceğinden endişelenmeye başladılar. Sert tepki üzerine Merkel komiser tayin etmekten vazgeçti. Ama Almanya Başbakanı çekinildiği kadar da her şeye kadir değil. Angela Merkel, eski Maliye Bakanlığı Müsteşarı Jörg Asmussenin Avrupa Merkez Bankası baş iktisatçılığına atanmasını sağlayamadı. Hem de Fransanın vetosu yüzünden. Merkez Bankasının yönetimi şimdi, mali durumu pek de iyi olmayan ortak para bölgesi ülkelerinin elinde. Devlet borçlarına bütün Euro Bölgesini ortak etme tartışması da henüz sonuçlanmadı. Euro tahvilini en çok isteyenler İtalya ve Fransa. Almanya buna şimdilik kesinlikle karşı. Bu pürüzün Merkonti üçlüsü arasında sert tartışmalara yol açması beklenebilir.
Büyük finans spekülatörü George Sorosa sorulursa, Avrupayı ne Merkel, ne Sarkozy ve ne de Monti yönetiyor. Soros Davosta, ´Avrupada hangi siyasi kararların alınacağını aslında finans piyasası belirliyor, dümende politikacılar değil kreditörler oturuyor, demişti.
Kaynak: BBC
FACEBOOK YORUMLAR