05 Temmuz 2021 - 10:31 - Güncelleme: 05 Temmuz 2021 - 10:32
Avrupa Ülkelerini, Türk kökenlileri de ‘Ulusal Azınlıkları Korumaya İlişkin Sözleşme’ye dahil etmeye çağıralım.
Bu sözleşme, Avrupa Konseyi’ne üye devletler tarafından 1 Kasım 1995 tarihinde Strasbourg’da imzalandı. Daha sonra da üye devletler bu sözleşmeyi, parlamentolarında kabul ederek ulusal azınlıkları koruma altına aldılar.
Kuzey Makedonya Türkleri, Hollanda ve Almanya da Friesler bu kapsama alınarak korunuyorlar. Türk kökenliler neden bu kapsama alınmıyor?
İlhan KARAÇAY yazdı:
Hollanda’da yıllarca eğitim dalında hizmet verdikten sonra emekli olan ve emekliliğinin büyük bir bölümünü Türkiye’de geçiren Bekir Cebeci dostumuzdan önemli bir mesaj var.
Rotterdam’ı da içine alan Güney Hollanda Vilayeti’nde, bir dönem İl Genel Meclisi Üyeliği de yapmış olan Bekir Cebeci’nin, Avrupa’daki tüm Türk Sivil Kuruluşları’na çağrı niteliğindeki mesajı şöyle:
Çok Değerli Başkanlarım ve Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarım.
Sizlerin de çok yakından bildiğiniz gibi 60 yıllık Avrupa’ya yolculuk hayatımızda, birçok sorunla karşılaştık ve karşılaşmaya da devam ediyoruz.
Önceleri yabancı olmaktan kaynaklanan ayrımcılık ve dışlanmayı yaşadık. Daha sonra 1974 yılında okullarda başlayan Anadili ve Kültür Dersleri, 2004 yılında bizlere sorulmadan elimizden alındı. Şimdilerde ise ırkçılık, İslamofobi yani İslam ve Müslüman düşmanlığı ile karşı karşıyayız.
Irkçı politikacı Wilders, İslam dinini şiddet ve terör kaynağı olarak gösteriyor. İktidara gelince, Kur’an-ı Kerim’i yasaklayacağını, camileri kapatacağını ve Hollanda’yı İslam’dan kurtarma bakanlığı kuracağını hiç çekinmeden dile getiriyor.
Bekir Cebeci, zamanın Başbakanu Ruud Lubbers’e yayınladığı kitaplardan birini sunarken
Wilders, İslam’ı şiddet ve terörle ilişkilendiriyor. Buna karşılık Hollandalı Elsevier Dergisi, 10 Aralık 2005 tarihinde İslam’ın bir medeniyet yarattığını yazmıştı.
Elsevier’deki yazıda şöyle denmişti: “Bin yıl önce Bağdat’ta Müslüman âlimler cebiri buldular. Hastane Müslümanların buluşudur. Dünyanın hiçbir yerinde Müslümanlar kadar kitap okuyan bir millet yoktu. Hz. Muhammed, bilim adamlarının teröristlerden çok ama çok daha fazla değerli olduğunu söylüyordu. O zaman İslam dünyası ileri, Hıristiyan dünyası ise geriydi. Bugün sorun İslam’da değil, İslam’ı yanlış yorumlayanlardadır.”
Kaldı ki, din ve vicdan özgürlüğü sadece Hıristiyanları, Yahudileri, Budistleri kapsamıyor. Bunun içinde İslam dini ve Müslümanlar da var.
Son yıllarda Hollanda ve Avrupa ülkelerinde yaşayan biz göçmenler ve Müslümanlar arasında büyük bir huzursuzluk vardır.
Çünkü yeniden hortlayan faşizm, hedefine göçmenleri ve Müslümanları koydu.
Oysa göçmenler ve Müslümanlar, Avrupa’ya hükümetlerin daveti ile geldiler. Ve geldikleri ülkelere de zenginlik kattılar.
İşte şimdi özellikle Avrupa’da yaşayan Türk göçmenlerin ve Müslümanların devlet güvencesi altına alınması şart olmuştur. Bunun da yolu ULUSAL AZINLIKLARI KORUMAYA İLİŞKİN SÖZLEŞME kapsamına alınmaktır.
Bu Sözleşme, Avrupa Konseyi’ne üye devletler tarafından 1 Kasım 1995 tarihinde Strasbourg’da imzalandı. Daha sonrada üye devletler bu Sözleşmeyi, Meclislerinde kabul ederek ulusal azınlıkları koruma altına aldılar. Örneğin Almanya ve Hollanda’da yaşayan Friesliler bu kapsama alındılar.
Kuzey Makedonya Hükümeti, 26 Temmuz 1996 tarihinde bu Sözleşme kapsamına Türkleri de aldı. Öyleyse bütün Avrupa ülkeleri bu örnekten hareketle, bütün Türkleri ve Müslümanları bu sözleşme kapsamına almalıdırlar. Bunun için bütün STK’larımız ve siyasetçilerimiz bir araya gelerek bu konuyu bir dilekçe ile ilgili siyasi partilere ve hükümetlere arz etmeliyiz.
Biz bu konuda Hollandaca bir dilekçe hazırladık. Sizden ricamız bu dilekçeyi okuyup değerlendirerek, ulaşabileceğimiz bütün azınlık gruplarının STK’larına iletmektir. Onların da desteğini alarak bu dilekçeyi hem hükümete hem de siyasi partilere sunmaktır.
‘Hak verilmez alınır’ ilkesinden hareketle, altta sunacağım Hollandaca dilekçeyi diğer ülkelerin dillerine çevirerek, oralarda da gerekli yerlere iletmektir.
Bir ülkedeki azınlıkların korunması aslında o ülkenin güvenliğinin, bağımsızlığının, barış ve istikrarın korunmasıdır. İkinci Dünya Savaşı’ndaki Yahudi kıyımı buna örnektir. O dönem faşistlerin hedefinde Yahudiler vardı. Savaş çıkartıp dünyayı kana buladılar. Şimdi ise faşistlerin hedefinde Müslümanlar ve göçmenler var. Azınlıkları, bu sözleşme kapsamına aldırarak faşistlerin elinden kurtarmalıyız.
Avrupa Komisyonu, Hollanda’yı “Irkçılık ve Yabancı düşmanlığı yapanları cezalandırın” diye uyardı. (1)
Öyleyse ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını cezalandırmanın yanında, göçmenleri ve Müslümanları da korumak için, ULUSAL AZINLIKLARI KORUMAYA DAİR SÖZLEŞME kapsamına almak gerekmektedir.
SÖZLEŞMENİN ÖNEMi
Bu Sözleşme 32 maddedir. Ve çok önemlidir. İlgili devlet, azınlıkların ve Müslümanların can ve mal güvenliklerini koruyarak, okullarda onların çocuklarına anadillerini ve dinlerini öğretmeye zorlamaktadır. Ayrıca ulusal azınlığa mensupluk üzerine kurulu her türlü ayrımcılık yasaklanmaktadır.
Sonuç olarak, yarın çok geç olmadan hemen şimdi gerekli işlemleri başlatıp ilgili makamlara dilekçelerimizi sunmalıyız. Bir yerde Avrupa’nın geleceği göçmenlerin ve Müslümanların geleceğine bağlıdır.
Şimdilerde herkes yaz tatili telaşında tatilden önce bu görevi yerine getirmekte yarar vardır diye düşünüyorum.
İstenince, birlik ve dayanışma içinde olunca alınmayacak hak yoktur. Sizlerin de bu mücadeleyi başlatıp, yarın geç olmadan bütün göçmenleri ULUSAL AZINLIKLARI KORUMAYA DAİR SÖZLEŞME kapsamına alınmasını hükümetten talep edelim. Eğer bu Sözleşme Mecliste kabul edilirse Anadili Dersleri yeniden başlatılabilir de.
Alttaki dilekçe elbette taslaktır. Sizler istediğiniz şekilde ekleme ve çıkartma yaparak ilgili makamlara sunabilirsiniz.
Sizlere en derin saygı, sevgi ve selamlarımı sunar, bu çalışmalardan beni de zaman zaman haberdar ederseniz çok memnun olurum.
Bekir Cebeci dostumuzun bu mesajından sonra sizlere, sözü edilen anlaşmadan bazı kesitler sunuyorum. En altta da, hükümetlere ve parlamenterlere gönderilmesi istenilen Hollandaca dilekçeyi sunacağım.
Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme
1 Şubat 1995 tarihinde Strasbourg’da kabul edilmiştir.
Avrupa Konseyi üyesi Devletler ve mevcut Çerçeve Sözleşmenin imzacısı olan diğer Devletler,
Avrupa Konseyi’nin amacının, ortak miraslarını oluşturan ideallerin ve ilkelerin güvence altına alınması ve gerçekleştirilmesi için üyeleri arasında daha büyük bir birliği başarmak olduğunu değerlendirerek;
Söz konusu amacın gerçekleştirilmesi yöntemlerinden birisinin, insan haklarını ve temel özgürlükleri muhafaza etmek ve daha da gerçekleştirmek yoluyla takip edilebileceğini değerlendirerek;
Avrupa Konseyi üyesi Devletler, Devlet ve Hükümet Başkanlarının 9 Ekim 1993 tarihinde Viyana’da kabul ettiği Bildirinin izlenmesini dileyerek;
Kendi ülkelerinde bulunan azınlıkları korumayı karara bağlayarak;
Avrupa tarihindeki ayaklanmaların, bu kıtada istikrar, demokratik güvenlik ve barış için ulusal azınlıkların korunmasının zorunlu olduğunu gösterdiğini değerlendirerek;
Çoğulcu ve hakiki bir demokratik toplumun, her bir kişinin üyesi bulunduğu ulusal azınlığın etnik, kültürel, dilsel ve dinsel kimliğine saygı gösterilmesini değil, ama bunun yanısıra onların bu kimliklerini ifade etmelerine, saklı tutmalarına ve geliştirmelerine elveren uygun koşulların yaratılmasını gerektirdiğini değerlendirerek;
Hoşgörü ve diyalog ikliminin yaratılmasının, bölünmesi değil ve fakat her bir toplumun zenginleşmesi için, bir kaynak ve etken olarak kültürel çeşitliliğin sağlanmasını gerekli kıldığını değerlendirerek;
Hoşgörülü ve müreffeh bir Avrupa’nın gerçekleştirilmesinin, yalnızca Devletler arasında işbirliğine dayalı olmayıp aynı zamanda her bir Devletin anayasal düzenine ve ülke bütünlüğüne halel gelmeksizin yerel ve bölgesel makamlar arasında sınır-ötesi işbirliğini de gerektirdiğini değerlendirerek;
İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Koruma Sözleşmesini ve onun Protokollerini dikkate alarak;
Ulusal azınlıkların korunmasına ilişkin Birleşmiş Milletler sözleşmeleri ve bildirilerindeki ve özellikle 29 Haziran 1990 tarihli Kopenhag Belgesi olmak üzere Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı belgelerindeki sözverimleri dikkate alarak;
Üye Devletlerde ve bu belgeye taraf olabilecek diğer Devletlerde, hukuk devleti içinde, devletlerin ülke bütünlüğüne ve ulusal egemenliğine saygı gösterilerek, ulusal azınlıkların ve ulusal azınlıklara mensup kişilerin haklarının ve özgürlüklerinin etkili biçimde korunmasını temin etmek amacıyla; saygı gösterilecek olan ilkeleri ve onlardan kaynaklanan yükümlülükleri tanımlamayı karara bağlayarak;
Ulusal mevzuat ve uygun yönetim siyasaları yoluyla bu Çerçeve Sözleşmede düzenlenen ilkeleri uygulamaya kararlı olarak;
Aşağıdaki hükümlerde anlaşmışlardır:
BÖLÜM I
Madde 1
Ulusal azınlıkların ve bu azınlıklara mensup kişilerin hak ve özgürlüklerinin korunması insan haklarının uluslararası korunmasının ayrılmaz bir parçasını oluşturur ve bu yönüyle uluslararası işbirliği alanı içindedir.
Madde 2
Bu Çerçeve Sözleşme hükümleri, iyiniyetle, anlayış ve hoşgörü ruhu içinde ve Devletler arasında iyi komşuluk, dostça ilişkiler ve işbirliği ilkelerine uygun olarak uygulanır.
Madde 3
1. Ulusal azınlığa mensup her kişi, kendisine bu azınlığın üyesi olarak muamele yapılmasını ya da yapılmamasını serbestçe seçme hakkına sahiptir ve bu seçimi veya bu seçimiyle bağlantılı hakların kullanımı herhangi bir olumsuzluğa neden olmaz.
2. Ulusal azınlıklara mensup kişiler, hem bireysel olarak hem başkalarıyla birlikte topluca, bu Çerçeve Sözleşmede yer alan ilkelerden kaynaklanan hakları kullanabilir ve özgürlüklerden yararlanabilirler.
BÖLÜM II
Madde 4
1. Taraflar, ulusal azınlıklara mensup kişilerin yasa önünde eşitliği ve yasa ile eşit korunma hakkını güvence altına almayı taahhüt ederler. Bu konuda, ulusal azınlığa mensubiyete dayalı herhangi bir ayırımcılık yasaklanmıştır.
2. Taraflar, gerektiğinde, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yaşamın her alanında, ulusal azınlığa mensup kişilerle çoğunluğa mensup olanlar arasında tam ve etkin eşitliği geliştirmek için yeterli önlemleri almayı taahhüt ederler. Bu konuda, ulusal azınlıklara mensup kişilerin özgül koşullarını dikkate alırlar.
3. Paragraf 2 uyarınca alınan önlemler ayırımcılık oluşturan bir işlem sayılmaz.
Madde 5
1. Taraflar, ulusal azınlıklara mensup kişilerin kendi kültürlerini yaşatmaları ve geliştirmeleri ve kimliklerinin asli öğeleri, yani dinlerini, dillerini, geleneklerini ve kültürel miraslarını korumaları için gerekli koşulları sağlamayı taahhüt ederler.
2. Genel bütünleşme politikaları doğrultusunda alınan önlemler saklı kalmak kaydıyla, Taraflar, ulusal azınlıklara mensup kişilerin kendi istençlerine karşın asimilasyonu amaçlayan politika ve uygulamalardan kaçınırlar ve bu kişileri böyle bir asimilasyonu amaçlayan herhangi bir eyleme karşı korurlar.
Madde 6
1. Taraflar, kültürler arası diyalog ve hoşgörü ruhunu teşvik eder ve ülkeleri üzerinde yaşayan bütün kişilerin arasında, bu kişilerin etnik, kültürel, dilsel ve dinsel kimliğinden bağımsız olarak, özellikle de eğitim, kültür ve kitle iletişimi alanlarında, karşılıklı saygı ve anlayış ve işbirliğinin geliştirilmesi için etkili önlemleri alırlar.
2. Taraflar, etnik, kültürel, dilsel ya da dinsel kimlikleri nedeniyle ayrımcılık, düşmanlık ya da yıldırı tehdidi ya da eylemine uğrayabilecek olan kişileri korumak için uygun önlemleri almayı taahhüt ederler.
Madde 7
Taraflar, ulusal azınlığa mensup her kişinin barışçıl amaçla toplanma özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkına saygı gösterilmesini sağlarlar.
Madde 8
Taraflar, ulusal azınlığa mensup her kişinin dinini ya da inancını açıklama ve dini kurumlar, örgütler ve dernekler kurma hakkına sahip olduğunu tanımayı taahhüt ederler.
Madde 9
1. Taraflar; ulusal azınlığa mensup kişinin ifade hürriyetine hakkının, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırlarıyla kayıtsız, azınlık dilinde görüş edinme ve haber ve fikir alma ve verme hürriyetini içerdiğini tanımayı taahhüt ederler. Taraflar, yasal düzenleri çerçevesinde, ulusal azınlığa mensup kişilerin kitle iletişim araçlarına ulaşmalarında ayrımcılığa tabi tutulmamalarını sağlarlar.
2. Paragraf 1, Tarafların, radyo ve televizyon yayıncılığını ya da sinema işletmeciliğini, ayrımcılık gözetmeden ve nesnel ölçütlere dayanan bir izin sistemine bağlı kılmalarına engel değildir.
3. Taraflar, ulusal azınlıklara mensup kişilerin yazılı kitle iletişim araçlarını kurmalarını ve kullanmalarını engelleyemezler. Radyo ve televizyon yayıncılığının yasal çerçevesi içinde, mümkün olduğu ölçüde ve 1. paragraf hükümlerini dikkate alarak, ulusal azınlıklara mensup kişilerin kendi iletişim araçlarını kurma ve kullanabilme imkanlarını sağlarlar.
4. Kendi yasal düzenleri çerçevesinde Taraflar, ulusal azınlıklara mensup kişilerin kitle iletişim araçlarına ulaşmasını kolaylaştırmak için ve hoşgörünün geliştirilmesi ve kültürel çoğulculuğa imkan sağlanması için yeterli önlemleri alırlar.
Madde 10
1. Taraflar, ulusal azınlığa mensup her kişinin, kendi dilini, özel ve kamusal alanlarda, sözlü ve yazılı olarak serbestçe ve müdahale edilmeksizin kullanma hakkına sahip olduğunu tanımayı taahhüt ederler.
2. Ulusal azınlıklara mensup kişilerin geleneksel olarak ya da önemli sayıda yaşadıkları bölgelerde, bu kişilerin talep ederlerse ve böyle bir talebin gerçek bir ihtiyaca karşılık düştüğü durumlarda, Taraflar, bu kişilerle idari makamlar arasındaki ilişkilerde azınlık dilinin kullanılmasına imkan verecek koşulları, mümkün olduğu ölçüde sağlamaya gayret ederler.
3. Taraflar, ulusal azınlığa mensup her kişinin, yakalanma nedenlerinin, hakkındaki suçlamanın niteliği ve gerekçesinin anladığı dilde en kısa sürede kendisine bildirilme ve kendisini bu dilde, gerekirse bir çevirmenin parasız yardımıyla savunma hakkını güvence altına almayı taahhüt ederler.
Madde 11
1. Taraflar, ulusal azınlığa mensup her kişinin azınlık dilindeki adını ve soyadını kullanma hakkına ve bunların resmi olarak tanınması hakkına sahip olduğunu, kendi yasal düzenlerinin öngördüğü usuller uyarınca tanımayı taahhüt ederler.
2. Taraflar, ulusal azınlığa mensup her kişinin tabela, yazı ve kamuya açık özel nitelikli diğer açıklamalarında azınlık dilini kullanma hakkına sahip olduğunu tanımayı taahhüt ederler.
3. Ulusal azınlığa mensup önemli sayıda kişinin geleneksel olarak yaşadığı bölgelerde, Taraflar, gerektiğinde diğer Devletlerle yaptıkları anlaşmalar da dahil olmak üzere kendi yasal düzenleri çerçevesinde ve özgül koşulları dikkate alarak, bu tür işaretler için yeterli talep olması durumunda, geleneksel yerel adlar, sokak adları ve kamuya yönelik diğer topografik işaretlerde azınlık dilinin de kullanılmasına gayret ederler.
Madde 12
1. Taraflar, gerektiğinde, ulusal azınlıkların ve çoğunluğun kültür, tarih, dil ve din bilgisini geliştirmek için eğitim ve araştırma alanlarında önlem alırlar.
2. Bu çerçevede Taraflar, diğerlerinin yanı sıra, öğretmen eğitimi ve ders kitaplarına ulaşmada yeterli fırsatları sağlar ve farklı toplulukların öğrenci ve öğretmenleri arasında ilişkileri kolaylaştırırlar.
3.Taraflar, ulusal azınlıklara mensup kişilerin her düzeyde eğitime ulaşmasında fırsat eşitliğini geliştirmeyi taahhüt ederler.
Madde 13
1. Taraflar, eğitim düzenleri çerçevesinde, ulusal azınlığa mensup kişilerin kendi özel eğitim ve öğretim kurumlarını kurma ve yönetme hakkına sahip olduğunu tanırlar.
2. Bu hakkın kullanımı Taraflara herhangi bir mali yükümlülük getirmez.
Madde 14
1. Taraflar, ulusal azınlığa mensup her kişinin kendi dilini öğrenme hakkına sahip olduğunu tanımayı taahhüt ederler.
2. Ulusal azınlıklara mensup kişilerin geleneksel olarak ya da önemli sayıda yaşadıkları bölgelerde, yeterli talep varsa, Taraflar, mümkün olduğu ölçüde ve kendi eğitim düzenleri çerçevesinde, bu azınlıklara mensup kişilerin azınlık dilinin öğretilmesi ya da bu dilde eğitim görmeleri için yeterli fırsatlara sahip olmasını sağlamaya gayret ederler.
3. Bu maddenin 2. paragrafı, resmi dilin öğrenilmesi ya da bu dilde eğitim yapılması saklı tutularak uygulanır.
Madde 15
Taraflar, ulusal azınlıklara mensup kişilerin kültürel, sosyal ve ekonomik yaşama ve özellikle de onları ilgilendiren kamusal işlere etkin katılımı için gerekli koşulları yaratırlar.
Madde 16
Taraflar, ulusal azınlıklara mensup kişilerin yaşadıkları bölgelerde nüfus oranlarını değiştiren ve bu Çerçeve Sözleşmede yer alan ilkelerden kaynaklanan hak ve özgürlükleri kayıtlamayı amaçlayan önlemlerden kaçınırlar.
Madde 17
1. Taraflar, ulusal azınlıklara mensup kişilerin, diğer Devletlerde yasal olarak yaşayan kişilerle, özellikle de etnik, kültürel, dilsel ya da dinsel kimlik ya da ortak bir kültürel mirası paylaştıkları kişilerle sınır ötesi serbest ve barışçıl ilişkiler kurma ve yaşatma hakkına müdahale etmemeyi taahhüt ederler.
2. Taraflar, ulusal azınlıklara mensup kişilerin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde hükümet-dışı kuruluşların faaliyetlerine katılma hakkına müdahale etmemeyi taahhüt ederler.
Madde 18
1. Taraflar, gerektiğinde, diğer Devletlerle, özellikle de komşu Devletlerle, ilgili ulusal azınlıklara mensup kişilerin korunmasını sağlamak için iki taraflı ve çok taraflı anlaşmalar yapmaya gayret ederler.
2. Gerektiğinde, Taraflar sınır ötesi işbirliğini teşvik edici önlemleri alırlar.
Madde 19
Taraflar, bu Çerçeve Sözleşmede yer alan ilkeleri, bu ilkelerden kaynaklanan hak ve özgürlükler için geçerli oldukları ölçüde, gerektiğinde, sadece uluslararası hukuk belgelerinde, özellikle de İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmede öngörülen kayıtlamalar, sınırlamalar ve aykırı önlemleri kullanarak, uygulamayı ve saygı göstermeyi taahhüt ederler.
BÖLÜM III
Madde 20
Bu Çerçeve Sözleşmede yer alan ilkelerden kaynaklanan hak ve özgürlüklerini kullanırken, ulusal azınlığa mensup her kişi, ulusal mevzuata ve başkalarının haklarına, özellikle de çoğunluğa ya da diğer ulusal azınlıklara mensup kişilerin haklarına saygı gösterir.
Madde 21
Bu Çerçeve Sözleşmenin hiçbir hükmü, uluslararası hukukun temel ilkelerine ve özellikle de Devletlerin egemen eşitliğine, ülke bütünlüğüne ve siyasal bağımsızlığına aykırı herhangi bir faaliyette bulunma ya da herhangi bir eylem yapma hakkını tanıyacak şekilde yorumlanamaz.
Madde 22
Bu Çerçeve Sözleşmenin hiçbir hükmü, bir Sözleşmeci Tarafın yasaları ya da Taraf olduğu başka bir anlaşma ile tanınan insan haklarından ve temel özgürlüklerinden hiçbirini kayıtlar ya da onlara aykırı düşer şekilde yorumlanamaz.
Madde 23
Bu Çerçeve Sözleşmede yer alan ilkelerden kaynaklanan hak ve özgürlükler, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme ve Ek Protokollerindeki benzer bir hükmün konusu olduğu ölçüde, bu hükümlere uygun olacak şekilde anlaşılır.
BÖLÜM IV
Madde 24
1. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, bu Çerçeve Sözleşmenin Sözleşmeci Taraflarca uygulanmasını gözetecektir.
2. Avrupa Konseyi üyesi olmayan Taraflar, belirlenecek olan usuller uyarınca, uygulama mekanizmasına katılacaklardır.
Madde 25
1. Bu Çerçeve Sözleşmenin bir Sözleşmeci Taraf bakımından yürürlüğe girmesini izleyen bir yıllık bir süre içerisinde, o Sözleşmeci Taraf, bu Çerçeve Sözleşmede düzenlenen ilkelere etkinlik kazandırmak üzere aldığı yasal ve diğer önlemler hakkında tam bir bilgiyi Avrupa Konseyi Genel Sekreterine iletecektir.
2. Bundan sonra, her bir Taraf, bu Çerçeve Sözleşmenin uygulanmasına ilişkin herhangi bir diğer bilgiyi düzenli aralıklarla ve Bakanlar Komitesi böyle bir istemde bulunduğu her zaman Genel Sekretere iletecektir.
3. Genel Sekreter, bu Madde hükümleri çerçevesinde kendisine iletilen bilgiyi, Bakanlar Komitesine ulaştıracaktır.
Madde 26
1. Bu Çerçeve Sözleşmede düzenlenen ilkelere etkinlik kazandırmak üzere Taraflarca alınan önlemlerin uygunluğunu değerlendirmek üzere Bakanlar Komitesi, ulusal azınlıkların korunması konusunda uzmanlıkları tanınmış üyelerden oluşan bir danışma komitesinin yardımını alacaktır.
2. Bu danışma komitesinin kompozisyonu ve usulleri, bu Çerçeve Sözleşmenin yürürlüğü girişini izleyen bir yıllık bir süre içerisinde Bakanlar Komitesi tarafından belirlenecektir.
BÖLÜM V
Madde 27
Bu Çerçeve Sözleşme, Avrupa Konseyi üyesi Devletlerin imzasına açılacaktır. Sözleşmenin yürürlüğe girdiği güne kadar, Sözleşme ayrıca, Bakanlar Komitesi tarafından davet edilecek herhangi bir başka Devletin de imzalamasına açık olacaktır. Sözleşme, onaylama, kabul ya da onamaya tabidir. Onaylama, kabul ya da onama belgeleri Avrupa Konseyi Genel Sekreterine depo edilecektir.
Madde 28
1. Bu Çerçeve Sözleşme, Avrupa Konseyi üyesi oniki Devletin, Madde 27 hükümleri uyarınca bu Sözleşme ile bağlı olma rızasını ifade ettikleri tarihten sonraki üç aylık bir sürenin bitimini izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girecektir.
2. Onunla bağlı olma rızasını bilahare ifade eden herhangi bir üye Devlet bakımından bu Çerçeve Sözleşme, onaylama, kabul ya da onama belgesinin depo edildiği tarihten sonraki üç aylık bir sürenin bitimini izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girecektir.
Madde 29
1. Bu Çerçeve Sözleşmenin yürürlüğe girmesinden ve Sözleşmeci Taraflarla görüş alış-verişinde bulunulmasından sonra, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa Konseyi Statüsü Madde 20 (d)’de düzenlenen çoğunluk ile aldığı bir kararla, henüz bu işlemi yapmamış ve Madde 27 hükümleri uyarınca Sözleşmeye imza koymaya davet edilmiş bulunan Avrupa Konseyi üyesi olmayan herhangi bir Devleti ve herhangi bir başka üye olmayan Devleti, Sözleşmeye katılmaya davet edebilir.
2. Sözleşmeye katılan herhangi bir Devlet bakımından Çerçeve Sözleşme, katılım belgesinin Avrupa Konseyi Genel Sekreterine depo edildiği tarihten sonraki üç aylık bir sürenin bitimini izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girecektir.
Madde 30
1. Herhangi bir Devlet imza koyma tarihinde ya da onaylama, kabul, onama ya da katılım belgesini depo ettiği tarihte, bu Çerçeve Sözleşmenin uygulanacağı, uluslararası ilişkilerinden sorumlu bulunduğu ülke ya da ülkeleri belirtebilir.
2. Herhangi bir devlet, daha sonraki herhangi bir tarihte, bu Çerçeve Sözleşmesinin uygulanma alanını, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine yöneltilecek bir beyan ile, önceki beyanda gösterilenden başka bir ülkeyi de kapsayacak şekilde genişletebilir. Bu ülke bakımından Çerçeve Sözleşme, Genel Sekreter tarafından söz konusu beyanın alındığı tarihten sonraki üç aylık bir sürenin bitimini izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girecektir.
3. Üstteki her iki paragraf çerçevesinde yapılan herhangi bir beyan, söz konusu beyanda belirtilen ülke bakımından, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine yöneltilecek bir bildirim ile geri çekilebilir. Bu geri çekme, böyle bir bildirimin Genel Sekreter tarafından alındığı tarihten sonraki üç aylık bir sürenin bitimini izleyen ayın ilk günü işlerlik kazanacaktır.
Madde 31
1. Herhangi bir Taraf, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine yöneltilecek bir bildirim yoluyla herhangi bir tarihte bu Çerçeve Sözleşme ile bağlı oluşunu feshedebilir.
2. Böyle bir fesih, Genel Sekreter tarafından bu bildirimin alındığı tarihten sonra altı aylık bir sürenin bitimini izleyen ayın ilk günü işlerlik kazanacaktır.
Madde 32
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, Konsey üyesi Devletlere, diğer imzacı Devletlere ve bu çerçeve Sözleşmeye katılmış olan herhangi bir Devlete aşağıdaki hususların bildirimini yapacaktır:
a) Herhangi bir imza;
b) Herhangi bir onaylama, kabul, onama ya da katılma belgesinin depo edilmesi;
c) Madde 28, 29 ve 30 uyarınca bu Çerçeve Sözleşmenin yürürlüğe girdiği herhangi bir tarih;
d) Bu Çerçeve Sözleşmeye ilişkin herhangi bir başka tasarruf, bildirim ya da ileti.
Bu Çerçeve Sözleşme, imza koymaya usulünce yetkilendirilmiş kişiler tarafından aşağıda imzası bulunan kişilerin TANIKLIĞINDA imzalanmıştır.
Her iki metin de eşit olarak geçerli olmak, Avrupa Konseyi arşivlerinde tek bir kopya halinde depo edilmek üzere, Şubat 1995’in 1’inci gününde Strasbourg’da İngilizce ve Fransızca olarak düzenlenmiştir. Genel Sekreter, onaylı kopyalarını Avrupa Konseyi üyesi her bir Devlet ve bu Çerçeve Sözleşmeyi imzalamaya ya da ona katılmaya davet edilen herhangi bir Devlete iletecektir.
Not: İnsan Hakları Belgeleri (Bölgesel Sistemler), Prof Dr. Mehmet Semih Gemalmaz, Alkım Yayınları, 1999, s. 401-415
FACEBOOK YORUMLAR