Asıl konu gözden kaçırılıyor
Asıl konu gözden kaçırılıyor
IMF´nin eski Avrupa direktörlerinden biri olan António Borges, kemer sıkma tartışmaları nedeniyle asıl konunun gözden kaçırıldığını söyledi. Borges, daha fazla tahvil alımı yapılmasını sağlayacak iştahın bulunmaması nedeniyle hükümetlerin bütçe genişlemesine gidebilecek alana sahip olmadıklarını savundu.
Bölgenin ekonomik toparlanmasına ilişkin belirsizlikler yüksek olduğundan yeni yatırımlar için finansman kaynağı bulmak zor ama bundan daha da önemli bir sorun varsa o da kıtadaki bankaların birçoğunun kredi verebilecek durumda olmaması.
Bankalar, kredi veremiyor
Finansal varlıkların İtalya´da yüzde 85 kadarı, İspanya´da yüzde 87´si, Yunanistan´da ise yüzde 96´sı bankalar ile kredi enstitülerinin elinde. Bu oran ABD´de ise yüzde 30. Bankalar kredi verebilecek durumda olmadığında da Avrupa ekonomileri büyüyemiyor. Analistler, Avrupa hükümetlerinin yaptığı siyasi hataların da kredi verilmesinin önünde bir engel olduğu görüşünde.
Bankaların sermaye eksikliği yaşaması, çoğunlukla hükümetlerden kaynaklanıyor. Sermaye rasyolarını yeniden yapılandırması gereken bankalar bunun için yeni senet ihraç etmek yerine varlık satışı yaptı. Bankacılık sektörü haricinde özel sektöre verilen kredi miktarı 2009 yılında zirve yaparken o tarihten bu yana her yıl gerileme kaydetti.
Fonlar Almanya´da toplandı
Borges, Avrupa´daki ulusal banka regülatörlerinin bazı durumlarda yanlış yaptığını savundu. Alınan bazı tedbirler, bankaların sermaye sıkıntısı çeken İtalya gibi ülkelerdeki girişimlere borç vererek yüksek gelir sağlamalarını engelledi. Bunun yerine fonlar Almanya gibi "güvenli" ekonomilerde toplandı. Avrupa Merkez Bankası´nın fonlarından, Güney Avrupa´daki özel şirketlerin faydalanamamalarının nedenlerinden birisi de bu.
Bankalara büyük oranda bağımlı olan bir kıta için bu durum hiç de iyi bir haber değil. Borges, bu durumun yalnızca bankaların kredi vermesini engellemekle kalmadığını bir de finans piyasalarına sorun yarattığı görüşünde.
ABD´de bankalar sorun yaşasa da piyasadan sermaye bulabiliyorlar. Teoride Avrupalıların da bunu yapabiliyor olmaları gerekir. Avrupalıların harcanabilir gelirleri ile ABD´lilerin arasında önemli bir fark yok.
2009 yılında ABD, İngiltere ve İtalya´da harcanabilir gelirin yüzde 280´e yakını finansal refah idi. Bu oran Fransa´da yüzde 210, Almanya´da ise yüzde 190 idi. Ancak politika yapıcılar finans piyasalarına güvenmedi.
"Finansal işlemlere vergi getirilmesi kötü bir fikir"
Avrupalı otoriteler, açığa satış yapılmasını kısıtlayacak ve CDS´leri düşürecek bazı tedbirler aldı. Türev piyasalara ilişkin düzenlemeleri değiştirerek menkul kıymet piyasalarına yeni tedbirler getirdi. Tüm bunlar, şeffaflığı artırmak adına yapıldı. Ancak António Borges, bu tedbirlerin sermaye piyasasındaki gelişmeleri baskı altına aldığını savunarak finansal işlemlere vergi getirilmesi teklifinin de kötü bir fikir olduğunu söyledi. Borges, "Sanırım Avrupa´da modern finansa karşı bir önyargı var" diye konuştu.
Kaynak: AB Haber
FACEBOOK YORUMLAR