Almanyada siyasi kriz
Almanya'da genel seçimin ardından yapılan koalisyon ön görüşmelerinden sonuç alınamaması ülkede siyasi krize sebep oldu
Almanya'da 24 Eylül'de düzenlenen genel seçimin ardından 18 Ekim'de başlayan koalisyon ön görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine ülke siyasi krize girdi.
Almanya'da Hür Demokrat Partinin (FDP), "Jamaika Koalisyonu"nu kurma hedefiyle 4,5 haftadan beri Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partileri ve Yeşiller ile yaptığı ön görüşmelerden çekilmesi ülkede bir anda tüm gündemi değiştirdi.
FDP çekilmeye gerekçe olarak partiler arasında güven tesis edilememesini gösterdi.
Bunun üzerine Başbakan Angela Merkel, Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile yapacağı görüşmeyi iptal etti. Merkel, Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile görüşerek ülkede bundan sonra atılacak adımları ele alacak.
İkinci Dünya Savaşı'nın ardından bir koalisyon ülkesi olmaktan kurtulamayan Almanya'da ilk defa siyasetin bu kadar çıkmaza girmesi Avrupa Birliği'nin (AB) lokomotif ülkesi durumunda bulunan Almanya'nın geleceğindeki siyasi istikrar konusunda da soru işaretlerini beraberinde getiriyor.
Senaryolara göre Başbakan Merkel, Sosyal Demokrat Partiye (SPD) giderek koalisyon kurma teklifinde bulunabilir. SPD kabul ederse ''büyük koalisyon'' için görüşmeler başlayabilir ve ardından CDU/CSU (Hristiyan Birlik Partileri) - SPD hükümeti kurulabilir.
SPD yönetimi daha önce yaptığı açıklamada, muhalefette kalacağını bildirmişti. Ancak ülkenin içinde bulunduğu durumu dikkate alarak SPD'nin bunu yeniden değerlendirme imkanı bulunuyor.
Diğer bir teoriye göre SPD Merkel'in görevini bırakmasını isteyebilir ve başka bir CDU'lu isim başkanlığında hükümete girebilir. Ancak bu seçenek şu an için çok gerçekçi gözükmüyor.
Ülkede en kuvvetli ihtimaller arasında azınlık hükümeti kurulması veya erken seçime gidilmesi bulunuyor.
CDU, azınlık hükümetini ya Yeşiller ile ya da FDP ile kurabilir ancak dışardan destek gerektiği için bu zor bir ihtimal ancak teknik olarak imkansız değil.
Ancak Almanya Anayasası'nın 63. maddesi bu konuda yol gösterici oluyor.
"Federal Başbakanın Seçimi, Federal Meclisin Feshi" başlıklı 63. maddenin fıkraları şu ifadelerden oluşuyor:
''(1) Federal Başbakan, Federal Cumhurbaşkanının önerisi üzerine Federal Meclis tarafından görüşmesiz olarak seçilir. (2) Federal Meclis üyelerinin oylarının çoğunluğunu elde eden aday seçilir. Seçimi kazanan aday, Federal Cumhurbaşkanınca atanır. (3) Önerilen aday seçilmediği takdirde, Federal Meclis, oylamadan sonraki 14 gün içinde, üyelerinin salt çoğunluğuyla bir Federal Başbakan seçebilir. (4) Bu süre içinde bir seçim yapılamamışsa, derhal yeni bir seçim turu yapılır ve bunda oyların çoğunluğunu alan aday seçilmiş olur. Seçilen aday, Federal Meclis üyelerinin çoğunluğunun oylarını elde etmişse, Federal Cumhurbaşkanı seçimden sonraki yedi gün içinde onu atar. Seçilen aday bu çoğunluğu sağlayamamış ise Federal Cumhurbaşkanı yedi gün içinde ya onu atar ya Federal Meclisi fesheder.''
Anayasaya göre, erken seçime gidilecek olsa dahi Federal Meclis bir Başbakan seçmek zorunda. Bunun için ilk önce Cumhurbaşkanı herhangi bir milletvekilini Meclise teklif etmesi gerekiyor. Ardından söz konusu aday ilk turda seçilemezse 14 gün sonrasında ikinci tur yapılıyor. Üçüncü turda ise en fazla oy alan aday Başbakan seçiliyor ve ardından 7 gün içinde meclisin feshedilip 60 gün içinde seçime gidilmesi gerekiyor.
Merkel, parlamento tarafından Başbakan seçilmediği için kendisi hakkında bir güven oylaması yapılamıyor.
Almanya'da 24 Eylül'de yapılan genel seçimlerin resmi sonuçlarına göre Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) yüzde 33, Sosyal Demokrat Parti (SPD) 20,5, aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) yüzde 12,6, Hür Demokrat Parti (FDP) yüzde 10,7, Sol Parti yüzde 9,2, Yeşiller Partisi yüzde 8,9 oy almıştı.
Mecliste yeni yasama döneminde görev yapacak toplam 709 milletvekilinden 200'ü CDU'lu, 153'ü SPD'li, 94'ü AfD'li, 80'i FDP'li, 69'u Sol Partili, 67'si Yeşiller Partili ve 46'sı da CSU'lulardan oluştu.
FACEBOOK YORUMLAR