Almanlar boşa endişe ediyor
Almanlar boşa endişe ediyor
Son dönemde özellikle Türk göçmenler hakkında sert eleştiriler barındıran kitabı yüzünden Almanya Merkez Bankası yönetim kurulundan uzaklaştırılan Thilo Sarrazin, Türkler konusunda gereksiz yere endişe ediyor olabilir.
Temmuz ayında, hangi Avrupalı politikacı ülkesinin son 50 yıldır, keskin çizgileri olmayan göçmen yasaları yüzünden büyük sıkıntı çektiğini söyledi? Hollandanın İslam karşıtı, Fitneci lakaplı siyasetçisi Geert Wilders mı yoksa İtalyanın Kuzey Ligi partisinin lideri Umberto Bossi mi? Belki de son dönemde göçmenlere yönelik yaptığı açıklamalar nedeniyle Almanya Merkez Bankası yönetiminden uzaklaştırılan Sosyal Demokrat Thilo Sarrazindi?
Bu isimlerin hiçbiri bu sorunun cevabı değil. Bu sözleri Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy söyledi. Sarkozy´nin Almanya, İtalya ve Hollandada bu konu hakkında kamuoyunda fazlasıyla konuşan liderlerin söylediklerini tekrarlaması, Avrupanın batısında göçmenlere karşı nasıl bir saldırgan tavrın benimsendiğinin altını çizmiş oldu.
Aslında bu, son bir yıldır hissedilen bir durum. Bu yöndeki tartışmalar, bir yıl önce yeni cami inşaatlarını yasaklayan İsviçreyle başladı. Bu kararın ardından, Fransa ve Belçika hükümetleri, kadınların yüzlerini kapatacak şekilde giyinmesini yasakladı.
Bu karar aynı zamanda, Fransanın Roman göçmenlerini sınır dışı etme konusunda cesaretlenmesini de sağladı. Benzer bir hareket, daha önce İtalyada da görülmüştü.
MÜSLÜMAN TÜRKLER KORKUSU
Ev, iş, refah arayışındaki milyonlarca Müslüman Türkün Batı Avrupadaki olanaklardan faydalanacağı endişesiyle, Avrupada Türkiyenin Avrupa Birliği (AB) üyesi olma yolundaki çabalarına verilen destek her geçen gün azalıyor.
En son, Sarrazinin hafta başında yayımlanan ve göçmen karşıtı sert eleştirilerle dolu Almanya Kendini Yok Ediyor adlı kitabı, internet üzerinden alışveriş sitesi Amazon´un Alman versiyonunun en çok satan kitabı oldu.
Avrupanın bankacılık sisteminin ve para birliğinin çökmenin eşiğine geldiği çalkantılarla geçen iki yılın ardından, Avrupalı politikacıların şu anda camileri yasaklamak ya da binlerce Romanyalı göçmeni sınır dışı etmekten daha önemli sorunları olduğu düşünülebilir.
Ancak Avrupanın ekonomik performansının küreselleşme çağında bir düşüş eğrisine girdiği bir dönemde, kimlik ve kültür gibi sorunların daha hassas bir hal alması çok da tesadüf sayılmaz.
Düşük doğum oranları, yaşlanan nüfus ve kamu finansmanı üzerindeki baskılar da bu gerginliği tetikleyen unsurlar olarak dikkat çekiyor.
Fransa, Almanya, İtalya ve Hollanda başta olmak üzere, Avrupa genelinde, ulusal kültürlerin göçmen dalgasıyla tamamen silineceğine yönelik bir algı yavaş ama emin adımlarla yayılıyor.
EN GÜZEL ÖRNEK ALMANYA
Bu durumun en güzel örneğiyse Almanya. Sarrazin kitabında, Türkler, tıpkı Arnavut kökenli Kosovalıların Kosova´yı ele geçirmesi gibi, Almanyayı ele geçiriyor diye yazdı.
Sarrazin aynı zamanda, Ben çocuklarımın ve torunlarımın büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede yaşamasını istemiyorum. Ya da büyük bir kısmında Türkçe ve Arapça konuşulan bir ülkede. Kadınların saçlarını kapattığı ve ezan sesinin günlük bir ritüel olduğu bir ülkede diyor.
Ancak Sarrazin, Almanyanın büyük oranda İslami kökenli insanların hakimiyetine, her yerde Türkçenin konuşulup, başları kapalı kadınların artacağı gireceği yönündeki tahminlerinde yanılıyor.
Yeni yüzyılla birlikte, Türklerin Almanyaya yaptığı göçlerde büyük bir düşüş görüldü.
2008 yılındaki resmi rakamlara bakıldığında, Türkiyeden Almanyaya gelen göçmenlerin sayısında büyük bir düşüş yaşandığı görülüyor.
FACEBOOK YORUMLAR