ABD'de Türk Dış Politikası Tartışıldı
ABD'de Türk Dış Politikası Tartışıldı
Editör: Turkinfo.nl
11 Kasım 2010 - 19:48
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı otoriterleşiyor mu yoksa Türkiyede yaşanan siyasi değişim, demokratikleşmenin bir parçası mı? Türkiyenin İranla yakınlaşması Amerika ve NATOyla ilişkilerini nasıl etkiliyor? Washingtondaki Amerikan İlerleme Merkezinde düzenlenen bir toplantıda bu konular ele alındı. Panelde konuşan uzmanlar, Türkiyedeki siyasi değişimi iki adım ileri bir adım geri olarak niteledi.
Artık Washingtonda hemen herkes Türkiyenin siyasi olarak bir değişimden geçtiğini kabul ediyor, ancak değişimin niteliği konusunda görüş ayrılıkları var. Bazıları Türkiyede demokratikleşme yolunda önemli adımlar atıldığını savunurken, bazıları Türkiyenin giderek otoriter bir çizgiye girdiğini düşünüyor.
Amerikan İlerleme Merkezinde düzenlenen panelde konuşan Dış İlişkiler Konseyi uzmanı Steven Cook, Türkiyenin önemli reformlar yaparak, Avrupa Birliğiyle tam üyelik müzakerelerine başlayabildiğini hatırlatıyor, ancak hükümetin otoriter eğilimleri olduğunu da kabul ediyor: "Türkiyenin tarihinde hiç olmadığı kadar demokratik olduğunu savunabilirsiniz, ancak bazı otoriter sorunlar mevcut. Demokratik değişimin bazı unsurları uygulanmamış. Partinin ve liderlerinin demokratik sicili sorunsuz değil. Dolayısıyla hükümetin muhalifleri bastırdığı ve komplo içinde komplo olan Ergenekon soruşturması; Doğan medya grubuna yönelik cezai vergi kararları veya Anayasa değişikliği paketi gibi şeyler görüyorsunuz. Karmaşık bir tablo var. Nasıl sonuçlanacağını bilemeyiz. Ancak, Türkiyenin demokrasiyle sonuçlanacak bir yolda mesafe aldığını düşünüyorum."
Cok konuşmasında Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP) iktidarını pekiştirmeye çalıştığını da söyledi.
Amerikan İlerleme Merkezindeki panelde konuşan Washington Enstitüsü uzmanı Soner Çağaptay da iktidar partisinin liberal olmadığını, otoriter olduğunu söyledi: "Sekiz yıldır iktidarda olan bir parti var. Bu partiyi dini bazda değerlendirmek doğru olmaz. Bu parti, liberal olmayan eğilimlere sahip otoriter bir parti olarak tanımlanabilir. Basın özgürlüğüne, muhalefete karşı olan bir parti. Türkiye, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, kadın-erkek eşitliği, internet özgürlüğü gibi bütün bu alanlarda geriliyor."
Çağaptay Türkiyede siyasetin sivilleştiğini kabul ediyor, ancak bunun demokratikleşme anlamına gelmediğini belirtiyor.
Amerikan İlerleme Merkezi uzmanı Michael Werz ise Türkiyenin geleceği konusunda daha iyimser bir tablo çizdi. Werz, AKPnin muhafazakar bir güç olduğunu, ancak genel anlamda ilerleyici ve liberal bir rol oynadığını kaydetti. Werz yine de Türkiyedeki değişimi iki adım ileri, bir adım geri olarak nitelendirdi: "Türkiyeyi doğru anlamamız çok önemli. Sadece önemli bir müttefik olduğu için değil, örnek teşkil ettiği için önemli. Türkiye karmaşık bir şekilde hızla demokratikleşen büyük bir ülke. Bu, iki adım ileri, bir adım geri olarak nitelenebilir. Bu dış politika açısından da önemli, çünkü batı, Türkiyenin başarılı olması için nasıl ilişki kuracağını bulmak durumunda. Türkiyedeki değişimin kaynağının din, İslam veya İslami gruplar olduğunu düşünmek doğru bir bakış açısı değil. Türkiyedeki değişimin esas kaynağı, Soğuk Savaş sonrası dönem, ekonomik reformlar. AK Parti, Türkiyedeki soysal değişimin neticesidir, kaynağı değil."
Gelelim dış politikaya Washingtonda son zamanlarda sıkça görüldüğü gibi Amerikan İlerleme Merkezindeki panelde de Türk Amerikan ilişkilerindeki sorunlar konuşulduğunda, İran ve İsrail/Gazze meseleleri öne çıktı. Dış İlişkiler Konseyi Ortadoğu uzmanı Steven Cook Türkiyede İran konusundaki tehdit algılamasının tamamen farklı olduğuna vurgu yaptı: "Türkiyenin bölgedeki rolü eskisi gibi değil. Bunun yapıcı bir rol olup olmadığını zaman gösterecek. Türkiyenin önünde önemli bir fırsat vardı, ancak Hamas ve İsrail konusundaki tutumu nedeniyle barış sürecinden kendini sildi. Bu çok önemli Diğer konu şu: Obama yönetimi Türkiyeyi İran konusunda yardımcı bulmuyor. Faal olabilirler, Erdoğan popüler olabilir ancak önümüzde çok fazla sorun var."
Steve Cook diğer uzmanlar gibi Türkiyenin Doğuya kaydığı değerlendirmelerini doğru bulmadığını, Türkiyenin Batıya yapısal bir şekilde entegre olduğunu hatırlattı; NATO, Avrupa Birliği ve Batıyla ticari ilişkilere dikkati çekti. Tabii, NATO konusunda önemli bir sınav Lizbonda önümüzdeki hafta yapılacak zirvede verilecek...
Washington, Avrupada özellikle İrana karşı kurulacak füze savunma sistemi konusunda Türkiyenin desteğini bekliyor, ileride Türkiyenin katkısını da umuyor.
Bu konunun Beyaz Saray için önemini vurgulayan Çağaptay, Türk hükümetinin sonunda desteğini vereceğine inandığını söyledi, ancak uygulamada meydana gelebilecek sorunlara dikkati çekti.
Amerikan İlerleme Merkezi uzmanı Michael Werz de şöyle konuştu: "Amerikan yönetiminin NATO zirvesi konusundaki gelişmelerden memnun olmadığını söyleyebiliriz. Türkiye, NATOda bir takım oyuncusu olarak kalmasının uzun vadeli çıkarları olduğunu fark etmeli. Gerçek sınav Türkiyenin tehdit algılamaları konusunda bazı ülkelerin adının dile getirilmemesini istemesi anında verilecek. Bu konu, NATOnun tüm üyelerinin büyük konularda görüş birliği içinde olduğunu göstermek açısından önemli bir sinyal. Eğer bu olmazsa, Türkiyenin iyiliğini istemeyenlerin elinde bir koz daha olacak."
Bu arada, Amerikan İlerleme Merkezinde konuşan uzmanlar, Türk Amerikan ilişkilerinde meydana gelen sorunların Kongreye ne şekilde yansıdığını özellikle vurguladılar.
Artık Washingtonda hemen herkes Türkiyenin siyasi olarak bir değişimden geçtiğini kabul ediyor, ancak değişimin niteliği konusunda görüş ayrılıkları var. Bazıları Türkiyede demokratikleşme yolunda önemli adımlar atıldığını savunurken, bazıları Türkiyenin giderek otoriter bir çizgiye girdiğini düşünüyor.
Amerikan İlerleme Merkezinde düzenlenen panelde konuşan Dış İlişkiler Konseyi uzmanı Steven Cook, Türkiyenin önemli reformlar yaparak, Avrupa Birliğiyle tam üyelik müzakerelerine başlayabildiğini hatırlatıyor, ancak hükümetin otoriter eğilimleri olduğunu da kabul ediyor: "Türkiyenin tarihinde hiç olmadığı kadar demokratik olduğunu savunabilirsiniz, ancak bazı otoriter sorunlar mevcut. Demokratik değişimin bazı unsurları uygulanmamış. Partinin ve liderlerinin demokratik sicili sorunsuz değil. Dolayısıyla hükümetin muhalifleri bastırdığı ve komplo içinde komplo olan Ergenekon soruşturması; Doğan medya grubuna yönelik cezai vergi kararları veya Anayasa değişikliği paketi gibi şeyler görüyorsunuz. Karmaşık bir tablo var. Nasıl sonuçlanacağını bilemeyiz. Ancak, Türkiyenin demokrasiyle sonuçlanacak bir yolda mesafe aldığını düşünüyorum."
Cok konuşmasında Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP) iktidarını pekiştirmeye çalıştığını da söyledi.
Amerikan İlerleme Merkezindeki panelde konuşan Washington Enstitüsü uzmanı Soner Çağaptay da iktidar partisinin liberal olmadığını, otoriter olduğunu söyledi: "Sekiz yıldır iktidarda olan bir parti var. Bu partiyi dini bazda değerlendirmek doğru olmaz. Bu parti, liberal olmayan eğilimlere sahip otoriter bir parti olarak tanımlanabilir. Basın özgürlüğüne, muhalefete karşı olan bir parti. Türkiye, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, kadın-erkek eşitliği, internet özgürlüğü gibi bütün bu alanlarda geriliyor."
Çağaptay Türkiyede siyasetin sivilleştiğini kabul ediyor, ancak bunun demokratikleşme anlamına gelmediğini belirtiyor.
Amerikan İlerleme Merkezi uzmanı Michael Werz ise Türkiyenin geleceği konusunda daha iyimser bir tablo çizdi. Werz, AKPnin muhafazakar bir güç olduğunu, ancak genel anlamda ilerleyici ve liberal bir rol oynadığını kaydetti. Werz yine de Türkiyedeki değişimi iki adım ileri, bir adım geri olarak nitelendirdi: "Türkiyeyi doğru anlamamız çok önemli. Sadece önemli bir müttefik olduğu için değil, örnek teşkil ettiği için önemli. Türkiye karmaşık bir şekilde hızla demokratikleşen büyük bir ülke. Bu, iki adım ileri, bir adım geri olarak nitelenebilir. Bu dış politika açısından da önemli, çünkü batı, Türkiyenin başarılı olması için nasıl ilişki kuracağını bulmak durumunda. Türkiyedeki değişimin kaynağının din, İslam veya İslami gruplar olduğunu düşünmek doğru bir bakış açısı değil. Türkiyedeki değişimin esas kaynağı, Soğuk Savaş sonrası dönem, ekonomik reformlar. AK Parti, Türkiyedeki soysal değişimin neticesidir, kaynağı değil."
Gelelim dış politikaya Washingtonda son zamanlarda sıkça görüldüğü gibi Amerikan İlerleme Merkezindeki panelde de Türk Amerikan ilişkilerindeki sorunlar konuşulduğunda, İran ve İsrail/Gazze meseleleri öne çıktı. Dış İlişkiler Konseyi Ortadoğu uzmanı Steven Cook Türkiyede İran konusundaki tehdit algılamasının tamamen farklı olduğuna vurgu yaptı: "Türkiyenin bölgedeki rolü eskisi gibi değil. Bunun yapıcı bir rol olup olmadığını zaman gösterecek. Türkiyenin önünde önemli bir fırsat vardı, ancak Hamas ve İsrail konusundaki tutumu nedeniyle barış sürecinden kendini sildi. Bu çok önemli Diğer konu şu: Obama yönetimi Türkiyeyi İran konusunda yardımcı bulmuyor. Faal olabilirler, Erdoğan popüler olabilir ancak önümüzde çok fazla sorun var."
Steve Cook diğer uzmanlar gibi Türkiyenin Doğuya kaydığı değerlendirmelerini doğru bulmadığını, Türkiyenin Batıya yapısal bir şekilde entegre olduğunu hatırlattı; NATO, Avrupa Birliği ve Batıyla ticari ilişkilere dikkati çekti. Tabii, NATO konusunda önemli bir sınav Lizbonda önümüzdeki hafta yapılacak zirvede verilecek...
Washington, Avrupada özellikle İrana karşı kurulacak füze savunma sistemi konusunda Türkiyenin desteğini bekliyor, ileride Türkiyenin katkısını da umuyor.
Bu konunun Beyaz Saray için önemini vurgulayan Çağaptay, Türk hükümetinin sonunda desteğini vereceğine inandığını söyledi, ancak uygulamada meydana gelebilecek sorunlara dikkati çekti.
Amerikan İlerleme Merkezi uzmanı Michael Werz de şöyle konuştu: "Amerikan yönetiminin NATO zirvesi konusundaki gelişmelerden memnun olmadığını söyleyebiliriz. Türkiye, NATOda bir takım oyuncusu olarak kalmasının uzun vadeli çıkarları olduğunu fark etmeli. Gerçek sınav Türkiyenin tehdit algılamaları konusunda bazı ülkelerin adının dile getirilmemesini istemesi anında verilecek. Bu konu, NATOnun tüm üyelerinin büyük konularda görüş birliği içinde olduğunu göstermek açısından önemli bir sinyal. Eğer bu olmazsa, Türkiyenin iyiliğini istemeyenlerin elinde bir koz daha olacak."
Bu arada, Amerikan İlerleme Merkezinde konuşan uzmanlar, Türk Amerikan ilişkilerinde meydana gelen sorunların Kongreye ne şekilde yansıdığını özellikle vurguladılar.
FACEBOOK YORUMLAR