AB'nin yeni istikrar önlemleri
AB'nin yeni istikrar önlemleri
Editör: Turkinfo.nl
29 Mart 2011 - 20:24
Uzmanlar istikrar stratejisinin doğru yolda atılmış bir adım olduğunu, ancak piyasaları sakinleştirmeye yetmeyeceği görüşünde.
Üye devletler Yunanistanın iflas etmesine ramak kalmasından yaklaşık bir yıl sonra Euro´nun korunmasını sağlayacak genel strateji üzerinde mutabakat sağladılar. Son Avrupa Birliği (AB) devlet ve hükümet başkanları zirvesinde alınan kararlar Almanyanın imzasını taşıyor. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ole Funke de haliyle zirve sonuçlarından son derece memnun. Funke, alınan kararların para birliğinin geliştirilmesi yolundaki en önemli kilometre taşlarından biri olduğunu ve birliğin kuruluşundan sonraki en sert istikrar paktının karara bağlandığını söylüyor.
Funke bununla, bütçe açığı yurtiçi hasılasının yüzde üçünü geçen ülkeler kadar borç yükü milli gelirinin yüzde 60ını aşan ülkelere de para cezası uygulanacağını kastediyor.
Yaptırımların caydırıcılığı
Sertleştirilmiş istikrar paktı da otomatik yaptırım öngörmüyor. Öte yandan borçlu bir ülkeye yaptırım uygulanıp uygulanmayacağına karar verilirken Birlik Konseyi de devreye girebiliyor. NORD LB bankasının baş iktisatçısı Torsten Windels istikrar paktının bundan önce de baypas edildiğini hatırlatarak, yeni kurallara riayet edileceğine inanmanın zor olduğunu söylüyor.
AB üyelerinin birbirlerine karşılıklı ceza kesmek istemeyeceklerini, dolayısıyla yaptırım kararlaştırıp ihtar mektupları göndermek ve cezayı uygulamakla Birlik Komisyonu gibi hükümetler üstü bir organın yetkilendirilmesi gerektiğini belirten Windels henüz böyle bir adım atılmamış olmasını eleştiriyor.
Bu durumda tıpkı şimdiye kadar olduğu gibi yine geleceğin borçluları bugünün borçluları hakkında karar verecek ve çoğu durumda mali disiplinsizliğe göz yumulacak.
Ücretler ve sosyal harcamalar
Aynı şey Euro ülkeleri arasında, ücret ve sosyal güvenlik politikalarının uyumlaştırılması için varılan uzlaşmada da söz konusu. Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin Avrupa Bakanı Angelica Schwall-Düren istikrar paktının tasarruf eğilimini güçlendireceğini belirtiyor. Bunun, sosyal güvenlik bütçesi kadar ücret ve devlet yardımlarının da azaltılacağı anlamına geldiğini söyleyen Schwall-Düren Böylece üye ülkelerin satın alma gücünün düşeceğini ve Avrupalıların Birliğe isyan etmesinin siyasi problemlere yol açacağını ifade ediyor.
Financial Times Deutschland gazetesinin baş iktisatçısı Thomas Fricke de yeni istikrar paktının mimarisini tuhaf buluyor. Fricke, ´Krizin başlıca nedeninin, ücretlerin bazı ülkelerde aşırı artması olduğu söyleniyor. Bunda hakikat payı yok değil. Ama krizin asıl kaynağı bu değil. Konjonktürün aşırı ısındığı durumlarda da ücretlerin arttığı oluyor´, diyor.
Fricke yeni istikrar paktının Avrupa ekonomi hükümetine götüren yolu düzleyeceği kanaatinde.
Piyasalar ikna olmadı
Brüksel zirvesinde yıkılan tabulardan biri de mali istikrar fonu idi. Devlet ve hükümet başkanları 2013 yılından itibaren 700 milyar euroluk daimi istikrar mekanizmasına geçilmesini kararlaştırdılar. Almanyanın payına 190 milyar euroluk nakit yatırımın düştüğü fon, kriz ülkelerinin hazine bonolarını doğrudan satın alabilecek. Uzmanlar böylece ekonomik riskleri birliğe mal etme ve transfer birliğine geçme adımlarının atıldığını belirtiyorlar.
Fonda önleyici yardımlar öngörülmediği ve uzun karar süreçlerini gerektireceği için spekülatörlere davetiye çıkarıldığı, yeni istikrar paktının sermaye piyasasını dizginleyemediği ve piyasanın borç krizindeki ülkelerden istediği risk priminin artmaya devam ettiği de dile getirilen eleştiriler arasında.
Üye devletler Yunanistanın iflas etmesine ramak kalmasından yaklaşık bir yıl sonra Euro´nun korunmasını sağlayacak genel strateji üzerinde mutabakat sağladılar. Son Avrupa Birliği (AB) devlet ve hükümet başkanları zirvesinde alınan kararlar Almanyanın imzasını taşıyor. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ole Funke de haliyle zirve sonuçlarından son derece memnun. Funke, alınan kararların para birliğinin geliştirilmesi yolundaki en önemli kilometre taşlarından biri olduğunu ve birliğin kuruluşundan sonraki en sert istikrar paktının karara bağlandığını söylüyor.
Funke bununla, bütçe açığı yurtiçi hasılasının yüzde üçünü geçen ülkeler kadar borç yükü milli gelirinin yüzde 60ını aşan ülkelere de para cezası uygulanacağını kastediyor.
Yaptırımların caydırıcılığı
Sertleştirilmiş istikrar paktı da otomatik yaptırım öngörmüyor. Öte yandan borçlu bir ülkeye yaptırım uygulanıp uygulanmayacağına karar verilirken Birlik Konseyi de devreye girebiliyor. NORD LB bankasının baş iktisatçısı Torsten Windels istikrar paktının bundan önce de baypas edildiğini hatırlatarak, yeni kurallara riayet edileceğine inanmanın zor olduğunu söylüyor.
AB üyelerinin birbirlerine karşılıklı ceza kesmek istemeyeceklerini, dolayısıyla yaptırım kararlaştırıp ihtar mektupları göndermek ve cezayı uygulamakla Birlik Komisyonu gibi hükümetler üstü bir organın yetkilendirilmesi gerektiğini belirten Windels henüz böyle bir adım atılmamış olmasını eleştiriyor.
Bu durumda tıpkı şimdiye kadar olduğu gibi yine geleceğin borçluları bugünün borçluları hakkında karar verecek ve çoğu durumda mali disiplinsizliğe göz yumulacak.
Ücretler ve sosyal harcamalar
Aynı şey Euro ülkeleri arasında, ücret ve sosyal güvenlik politikalarının uyumlaştırılması için varılan uzlaşmada da söz konusu. Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin Avrupa Bakanı Angelica Schwall-Düren istikrar paktının tasarruf eğilimini güçlendireceğini belirtiyor. Bunun, sosyal güvenlik bütçesi kadar ücret ve devlet yardımlarının da azaltılacağı anlamına geldiğini söyleyen Schwall-Düren Böylece üye ülkelerin satın alma gücünün düşeceğini ve Avrupalıların Birliğe isyan etmesinin siyasi problemlere yol açacağını ifade ediyor.
Financial Times Deutschland gazetesinin baş iktisatçısı Thomas Fricke de yeni istikrar paktının mimarisini tuhaf buluyor. Fricke, ´Krizin başlıca nedeninin, ücretlerin bazı ülkelerde aşırı artması olduğu söyleniyor. Bunda hakikat payı yok değil. Ama krizin asıl kaynağı bu değil. Konjonktürün aşırı ısındığı durumlarda da ücretlerin arttığı oluyor´, diyor.
Fricke yeni istikrar paktının Avrupa ekonomi hükümetine götüren yolu düzleyeceği kanaatinde.
Piyasalar ikna olmadı
Brüksel zirvesinde yıkılan tabulardan biri de mali istikrar fonu idi. Devlet ve hükümet başkanları 2013 yılından itibaren 700 milyar euroluk daimi istikrar mekanizmasına geçilmesini kararlaştırdılar. Almanyanın payına 190 milyar euroluk nakit yatırımın düştüğü fon, kriz ülkelerinin hazine bonolarını doğrudan satın alabilecek. Uzmanlar böylece ekonomik riskleri birliğe mal etme ve transfer birliğine geçme adımlarının atıldığını belirtiyorlar.
Fonda önleyici yardımlar öngörülmediği ve uzun karar süreçlerini gerektireceği için spekülatörlere davetiye çıkarıldığı, yeni istikrar paktının sermaye piyasasını dizginleyemediği ve piyasanın borç krizindeki ülkelerden istediği risk priminin artmaya devam ettiği de dile getirilen eleştiriler arasında.
FACEBOOK YORUMLAR