AB'de genç işsizliği korkutuyor
AB'de genç işsizliği korkutuyor
Editör: Turkinfo.nl
02 Aralık 2011 - 09:56
Önceki gün ABD Merkez Bankası (FED), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve diğer belli başlı merkez bankaları ile yeni bir swap anlaşması duyurusu yaptı. Aslında açıklanan, daha düşük faizle dolar likiditesinin verileceğiydi. Borsalarda bu haber kutlamalarla karşılandı; yüzde 3-4lük artışlar yaşandı. Peki, bize ne anlatıyor bu?
Ama kutlamadan çok, bunun çok derin bir sorunun üzerindeki şalı sıyırdığı söylenebilir. Euro Bölgesindeki bankaların, birbirlerine olan kredi limitlerini kıstığını biliyoruz. 250 milyar euroluk bir büyüklük, ECBde park etmiş durumdaydı. Yani bir başka finansal kuruluşa gecelik de olsa borç verilmeyen, merkez bankasında tutulan paranın büyüklüğü buydu. İşte önceki gün, merkez bankalarının ortak açıklamasıyla ortaya çıkan durum da bu bankaların ihtiyacı olan dolarları bulmakta zorluk çektikleriydi. Belki de en çarpıcı olanı şu: Bir yıllık Alman hükümet tahvillerinin faizi negatif oldu. Yani parasının sağlam yerde olmasını arzu edip, üste faiz ödemek isteyenlerin olduğu bir tablo!
Ekim 2008 öncesi
Gecelik bazda para piyasası swap faizi (OIS spread), 100 baz puana çıktı. Bu oran Ekim 2008de 208 baz puandı. Ekim 2008den bugüne dek başta FED olmak üzere merkez bankalarının piyasaya sürdüğü likiditenin devasa boyutta olduğu dikkate alınırsa; bu tablo bugün itibariyle Ekim 2008deki Lehmanın batışı öncesi dönemin benzeri günlerde olduğumuzu söylüyor. Artık para politikası ya da likidite önlemleri ile gidilebilecek alanın sonuna ulaşılmış olduğu da dikkate alınırsa belki de Ekim 2008den daha kötü bir noktadayız.
Dünya, Avrupa kaynaklı bir ikinci dibe doğru yol alıyor. Reel ekonomiler bu finansal krizden önemli ölçüde darbe alacaklar. İkinci dibin, başta Avrupada işsizliği önemli ölçüde arttıracağı da şimdiden görünmeye başladı. Soru; ne kadar, bunun hangi ölçüde kötü olacağı?
Euro Bölgesinde 2007de kabaca yüzde 7.5lik bir ortalamaya sahip olan işsizlik, ekonomik toparlanmaya karşın 2011de yüzde 10.5 seviyesinde. İspanyada 2007de yüzde 8.5 seviyesinde olan işsizlik, 2008-2009 krizinden sonra bu günlerde yüzde 22lerde. Bu oranların gelecek birkaç yılda daha yüksek bir yerde olacağına hiç şüphe yok.
Tarihin tekrarı mı?
İşsizlik tablosunda asıl çarpıcı olan gelişme, -ki küresel siyaseti de ileride biçimlendirmesi kaçınılmaz olacak- 24 yaş altındaki genç işsizlik oranının bugün bile şiddetli biçimde yüksek bir yerde olmasıdır. Euro Bölgesinde 2007de yüzde 15lerde olan genç işsizlik oranı, Ekim 2011 itibariyle % 22lere çıkmış durumda. Ama en dikkat çekicisi, Euro Bölgesi içinde krizde olan ülkelerdeki genç işsizlik oranları. Örnek: İspanya ve Yunanistanda bu oranlar yüzde 50ye yaklaşmış durumda. Bu iki ülkede bu yüksek oranların anlamı, 1990 sonrası dönemin en yüksek genç işsizlik oranları olmasıdır. Portekiz 90lardaki genç işsizliği oranlarını ikiye katlamış durumda. İtalya da 90ların en yüksek oranları seviyesinde, Fransa ise birkaç puan yakın. Bu günlerde güvende olan ise sadece Almanya.
İkinci bir dip, bu oranları belki de tarihin en kötü işsizliğine çekecek. ABdeki bu gelişim, 1930lardaki seyir örnek alınırsa sadece ekonomik olarak değil, siyaseten de bir korku tablosu çiziyor.
Ama kutlamadan çok, bunun çok derin bir sorunun üzerindeki şalı sıyırdığı söylenebilir. Euro Bölgesindeki bankaların, birbirlerine olan kredi limitlerini kıstığını biliyoruz. 250 milyar euroluk bir büyüklük, ECBde park etmiş durumdaydı. Yani bir başka finansal kuruluşa gecelik de olsa borç verilmeyen, merkez bankasında tutulan paranın büyüklüğü buydu. İşte önceki gün, merkez bankalarının ortak açıklamasıyla ortaya çıkan durum da bu bankaların ihtiyacı olan dolarları bulmakta zorluk çektikleriydi. Belki de en çarpıcı olanı şu: Bir yıllık Alman hükümet tahvillerinin faizi negatif oldu. Yani parasının sağlam yerde olmasını arzu edip, üste faiz ödemek isteyenlerin olduğu bir tablo!
Ekim 2008 öncesi
Gecelik bazda para piyasası swap faizi (OIS spread), 100 baz puana çıktı. Bu oran Ekim 2008de 208 baz puandı. Ekim 2008den bugüne dek başta FED olmak üzere merkez bankalarının piyasaya sürdüğü likiditenin devasa boyutta olduğu dikkate alınırsa; bu tablo bugün itibariyle Ekim 2008deki Lehmanın batışı öncesi dönemin benzeri günlerde olduğumuzu söylüyor. Artık para politikası ya da likidite önlemleri ile gidilebilecek alanın sonuna ulaşılmış olduğu da dikkate alınırsa belki de Ekim 2008den daha kötü bir noktadayız.
Dünya, Avrupa kaynaklı bir ikinci dibe doğru yol alıyor. Reel ekonomiler bu finansal krizden önemli ölçüde darbe alacaklar. İkinci dibin, başta Avrupada işsizliği önemli ölçüde arttıracağı da şimdiden görünmeye başladı. Soru; ne kadar, bunun hangi ölçüde kötü olacağı?
Euro Bölgesinde 2007de kabaca yüzde 7.5lik bir ortalamaya sahip olan işsizlik, ekonomik toparlanmaya karşın 2011de yüzde 10.5 seviyesinde. İspanyada 2007de yüzde 8.5 seviyesinde olan işsizlik, 2008-2009 krizinden sonra bu günlerde yüzde 22lerde. Bu oranların gelecek birkaç yılda daha yüksek bir yerde olacağına hiç şüphe yok.
Tarihin tekrarı mı?
İşsizlik tablosunda asıl çarpıcı olan gelişme, -ki küresel siyaseti de ileride biçimlendirmesi kaçınılmaz olacak- 24 yaş altındaki genç işsizlik oranının bugün bile şiddetli biçimde yüksek bir yerde olmasıdır. Euro Bölgesinde 2007de yüzde 15lerde olan genç işsizlik oranı, Ekim 2011 itibariyle % 22lere çıkmış durumda. Ama en dikkat çekicisi, Euro Bölgesi içinde krizde olan ülkelerdeki genç işsizlik oranları. Örnek: İspanya ve Yunanistanda bu oranlar yüzde 50ye yaklaşmış durumda. Bu iki ülkede bu yüksek oranların anlamı, 1990 sonrası dönemin en yüksek genç işsizlik oranları olmasıdır. Portekiz 90lardaki genç işsizliği oranlarını ikiye katlamış durumda. İtalya da 90ların en yüksek oranları seviyesinde, Fransa ise birkaç puan yakın. Bu günlerde güvende olan ise sadece Almanya.
İkinci bir dip, bu oranları belki de tarihin en kötü işsizliğine çekecek. ABdeki bu gelişim, 1930lardaki seyir örnek alınırsa sadece ekonomik olarak değil, siyaseten de bir korku tablosu çiziyor.
FACEBOOK YORUMLAR