AB FETÖ'yü daha iyi anlıyor
AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Kaymakcı: "Bir yıl öncesine göre, AB'nin 15 Temmuz darbe girişimini ve FETÖ'yü daha iyi anladığını görebiliyoruz" "Ayrıcalıklı ortaklık diye önerilen şey ne bir ayrıcalıktır ne de dürüst bir ortaklıktır" "Muhtemelen haziran AB zirvesi öncesinde Türkiye ve AB arasında da bir zirve toplantısı yapılması düşünülebilir"
Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) Daimi Temsilcisi Büyükelçi Faruk Kaymakcı, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) AB kurumlarındaki etkisinin giderek azaldığını belirterek, "Bir yıl öncesine göre, AB'nin 15 Temmuz darbe girişimini ve FETÖ'yü daha iyi anladığını görebiliyoruz." dedi.
Kaymakcı, AA muhabirine, Türkiye-AB ilişkilerinde son gelişmeler ve beklentiler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Terörle mücadele konusunda AB ile ilişkilerin önemine dikkati çeken Kaymakcı, "Bir yıl öncesine göre, AB'nin 15 Temmuz darbe girişimini ve FETÖ'yü daha iyi anladığını görebiliyoruz. AB'nin herhangi bir terör örgütünü 'terör örgütü' olarak tanımlayabilmesi için bir üye ülke tarafından girişimde bulunulması gerekiyor ve daha çok bu terör örgütünün AB üyesi ülkelerde de bu ülkelere bir anlamda zarar vermesinin ortaya çıkması gerekiyor. Bu şartlar gerçekleşmeden AB'nin birtakım örgütleri, 'terör örgütü' olarak kabul etmesi kolay bir süreç değil. PKK terör örgütünün de AB tarafından terör örgütü kabul edilmesi yıllar almıştı. PKK ancak AB ülkelerinde zarar verdikten sonra AB bu örgütü terör örgütü kabul etmişti." ifadelerini kullandı.
Bu bağlamda FETÖ'nün darbe girişiminde bulunmuş bir terör örgütü olduğunu AB ülkelerine anlatmaya devam ettiklerini söyleyen Kaymakcı, "Bu konuda 1-1,5 yıl öncesine göre, AB ülkelerinde ve özellikle AB kurumlarında anlayışın iyi bir noktaya evrildiğini görüyoruz. Nitekim bu girişimler sonucunda FETÖ'nün gerek AP'de gerek Brüksel'deki diğer AB kurumlarındaki etkisinin giderek azaldığını görüyoruz. Aynı şekilde PKK'yla mücadele konusunda da 2017'de çalışmalarımız ve mücadelemiz devam etti. AB'nin terörle mücadele koordinatörü 2 defa Türkiye'ye istişareye gitti. AP'nin terör örgütlerince kötüye ve propaganda amacıyla kullanılmaması konusunda önemli bir karar aldı. Bu kararın uygulanması önemli ve biz bunları da olumlu gelişmeler olarak görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Kaymakcı, DEAŞ'la mücadele konusunda Türkiye'yle AB ülkeleri arasında iş birliğinin artığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Başlangıçta bizimle yeterli ve zamanlı bilgi ile istihbarat paylaşmayan AB ülkeleri terörün sınırı olmadığını gördükten sonra Suriye'deki ve Irak'taki teröristin Brüksel'de de Paris'te de Barselona'da da saldırıda bulunabileceğini gördükten sonra daha yakın iş birliğine girdi. Biz bu iş birliğinin daha da artmasını önemsiyoruz."
DEAŞ'la etkin biçimde gerçekten sahada ve arazide mücadele eden ender ülkelerden birisinin Türkiye olduğunu vurgulayan Kaymakcı, "Bu anlamda da AB ile ilişkilerin arttığını görüyoruz. 2018 yılında bu konuda da iş birliğinin artması gerektiğine inanıyoruz ve bu konuda da önemli sinyaller almaya başladık." dedi.
- "Ne Avrupa'nın, AB ülkelerinin ne de Türkiye'nin çıkarına"
Gümrük Birliği güncellemesi konudaki müzakerelerin şu anda başlamış olması gerektiğini anlatan Kaymakcı, "AB Komisyonu, AB Konseyi'nden Türkiye'yle Gümrük Birliği'ni güncelleme konusunda müzakerelere başlama yetkisini Aralık 2016'da istedi. Aslında bunun en geç 2017 ortasında elde edilmesi gerekirdi. Fakat bazı ülkelerle yaşanan sıkıntılar ve özellikle Almanya'yla ile yaşanan gerginlikler nedeniyle, Almanya aslında kendi çıkarına da olmayacak şekilde Gümrük Birliği güncellemesini şu anda siyaseten rehin almış durumda." ifadelerini kullandı.
Kaymakcı, Türkiye-AB ilişkilerinde Gümrük Birliği'nin önemli bir boyut olduğuna işaret ederek, "Ancak Gümrük Birliği güncellemesinin siyaseten rehin alınması ve bu sürecin başlamasının geciktirilmesi ne Avrupa'nın, AB ülkelerinin ne de Türkiye'nin çıkarına olacaktır. Dolayısıyla bu gerçekten şu anda kayıp bir durumdur. Biz sağduyunun hakim gelmesini bekliyoruz." diye konuştu.
AB ülkeleriyle ilişkilerde 2018 yılında bir gelişme, iyileşme ve daha yakın iş birliği öngördüklerini dile getiren Kaymakcı, "Bu çerçevede Gümrük Birliği güncellemesi sürecinin de Almanya'da hükümet kurulduktan sonra sağduyulu bir biçimde ele alınmasını bekliyoruz. Bu noktadan sonra güncelleme sürecinin başlaması gerekir." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin AB’ye tam üyeliğe alternatif modelleri kabul etmeyeceğini vurgulayan Kaymakcı, şöyle dedi:
"Son dönemde bunlar yeniden gündeme geldi. Bunun nedeni Avrupa'nın içinde bulunduğu güçlüklerden ve Türkiye'nin 15 Temmuz sonrası yaşadığı olağanüstü ancak geçici olan ve iyi anlaşılması gereken durumdan kaynaklanıyor. 'Ayrıcalıklı ortaklık' diye önerilen şey ne bir ayrıcalıktır ne de dürüst bir ortaklıktır."
- Brexit model olmaz
Kaymakcı, Brexit süreci sonrasında AB ve İngiltere arasında kurulması beklenen ilişkinin de Türkiye açısından model alınmasının söz konusu olmadığını, Birleşik Krallık'ın AB'ye hiç bir zaman tam üye olmadığını hatırlatarak, AB’nin itiraf ettiği ikiyüzlü tutumu terk etmesi ve Türkiye'nin adaylığını ciddiye alıp eşit ve adil muamele yapması gerektiğini ifade etti.
- Sığınmacı mutabakatı
AB'nin sığınmacı mutabakatı konusunda Türkiye'ye verdiği taahhütler olduğunu anımsatan Kaymakcı, "Yasa dışı göçmen sayısı Ağustos 2015'te günde ortalama 7 binken, şu anda bu sayı 70 civarına düşmüş durumda." diye konuştu.
Kaymakcı, AB üyesi ülkelerin gönüllü olarak göçmenleri alma taahhüdünde de bulunduğunu anımsatarak, "Gönüllü insani kabul programı aradan geçen 1,5 yıla rağmen henüz yürürlüğe konulabilmiş değil. Bu konuda özellikle bazı üye ülkelerden direnç var. AB, bu taahhüdünde üzerine düşeni yerine getiremiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Bir diğer taahhüdün ise AB’nin Türkiye'de bulunan ve geçici koruma altında olan Suriyelilere mali yardımı hızlandırması ve artırması olduğuna dikkati çeken Kaymakcı, şunları söyledi:
"Bu taahhüdü ile ilgili olarak AB kendi kuralları ile dinamikleri ve süreçleri çerçevesinde bizim arzu ettiğimiz hızda davranamıyor. Biz 3 milyar avronun şu anda tamamen harcanmasını beklerdik ancak mevcut verilere baktığımız zaman sadece 1,1 milyar avronun harcanmış olduğunu görüyoruz. Yıl sonu itibariyle 3 milyar avronun tamamı projelendirildi. Önümüzdeki dönemde kalan tutarın da en hızlı şekilde Suriyeliler için harcanmasını bekliyoruz."
Türkiye'nin 3,5 milyon göçmeni ağırladığını vurgulayan Kaymakcı, bu kapsamda yapılan toplam harcamanın 30 milyar doları geçmiş durumda olduğunu söyledi.
Kaymakcı, Türkiye'nin tek başına bu harcamayı yaparken, dünyanın en zengin ülkeleri arasında bulunan AB'nin 28 üye ülkesinin daha fazla yardım etmesi ve ikinci 3 milyarı en kısa zamanda devreye sokması gerektiğine, bunun Suriyelilerin, AB'nin ve Türkiye'nin yararına olacağına işaret etti.
- 2017'de AB ile ilişkiler ve 2018'den beklentiler
Geçen yılın Türkiye'nin üyeliği açısından önemli AB ülkelerinde seçimlere denk geldiğini hatırlatan Kaymakcı, Hollanda ve Almanya seçim kampanyası sürecinde Türkiye-AB ilişkilerinde bazı gerginlikler yaşandığını, söz konusu ülkelerde seçim döneminin tamamlanmış olması ve Türkiye'de 16 Nisan halk oylamasının geride kalması nedeniyle ortamda "ciddi bir yumuşama" olduğunu anlattı.
Kaymakcı, gelecek dönemde ikili temaslara dikkati çekerek, "Enerji Diyaloğu Toplantısı 2018'in ilk iki ayı içerisinde yapılacak gibi görünüyor. Şu anda program üzerinde çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde diyalog toplantıları yine devam edecek. Ulaştırma Diyalog Toplantısının yakın gelecekte bu kez İstanbul'da yapılması söz konusu olabilir." ifadelerini kullandı.
Kaymakcı, 2018'de Filistin, Suriye, Irak, Arakan, göç ve terörle mücadele konularının Türkiye ile AB arasındaki diyaloğun artırılmasını gerektireceğini, gelecek haftalar içerisinde bazı bakanların Brüksel'de toplantılara katılmasının söz konusu olabileceğini belirtti.
AB Dönem Başkanı Bulgaristan'da aday ülkelerin bakanlarının da katılabilecekleri toplantılar düzenleneceğini anlatan Kaymakcı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"2018 yılının ilkbahar aylarında aday ülkelerin ülke raporları yayınlanacak. Bu rapor bizim açımızdan da önemli. Bu raporların yayınlanmasından sonra muhtemelen haziran ayı içerisinde yapılacak AB Zirvesinde genişleme konusu da kapsamlı bir şekilde ele alınacak. Muhtemelen haziran AB Zirvesi öncesinde Türkiye ve AB arasında da bir zirve toplantısı yapılması düşünülebilir. Bu yönde beklentiler var. Bu beklentiler olumlu bir şekilde değerlendiriliyor."
Kaymakcı, 2018 yılının ikinci yarısında Türkiye'nin AB üyeliği konusunda önyargılı tutumu olan Avusturya’nın dönem başkanı olacağını hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Son dönemde gerek sayın Cumhurbaşkanımızın Fransa'ya yapmış olduğu ziyaret gerek Dışişleri Bakanımızın Almanya'ya yapmış olduğu ziyaretten sonra önemli AB ülkeleriyle Türkiye arasındaki ilişkilerin daha da iyileşmesi, gelişmesi konusunda adımlar var. Hatta basına da yansıdığı kadarıyla Avusturya Dışişleri Bakanı'nın önümüzdeki günlerde Türkiye'yi ziyaret etmesi söz konusu. Bu gelişmelerin, bu adımların Türkiye-AB ilişkilerini 2018 yılında daha da güçlendirmesini ve geliştirmesini bekliyoruz."
Türkiye'nin AB üyelik sürecinin gerçekleştiği zaman bütün üyelikler arasında en yararlı ve anlamlısı olacağını vurgulayan Kaymakcı, "Zaten bu gerekçeyle AB tarafı da Türkiye'yle hiç bir zaman ilişkileri kesmek ya da üyelik perspektifini tamamen kapatmak istemiyor, kapatamıyor ve Türkiye'deki gelişmelere Türkiye'den atılacak adımlara göre de üyelik perspektifinin her zaman açık olduğunu vurguluyor." ifadelerini kullandı.
- Vize Serbestisi
AB'nin geçmişte hangi ülkelerle geri kabul anlaşması imzalamışsa o ülkelerle aynı zamanda bir vize serbestisi ilişkisine de girdiğini hatırlatan Kaymakcı, karşılıklı yapılan zirvelerde bu konunun ele alınmış olduğunu, vize serbestisi konusunda Türkiye'nin üzerine düşen birtakım sorumluluklar bulunduğunu anlattı.
Kaymakcı, Türkiye'nin sorumluluklarını çok büyük ölçüde yerine getirmiş olduğuna işaret ederek, "Ancak 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında aslında son aşamaya getirdiğimiz vize serbestisi sürecinde bazı sıkıntılar yaşadık ve son değişiklikleri, son yapabileceğimiz ayarlamaları yapmakta sıkıntı çektik. Çünkü aynı anda PKK, DEAŞ ve FETÖ gibi 3 azılı terör örgütüyle mücadele etmek zorunda kaldık. Bu bizim özellikle terörle mücadele mevzuatımız, kişisel verilerin korunması yasamız bakımından birtakım zorluklar çıkardı." diye konuştu.
Türkiye'nin ekonomisiyle, bürokrasisiyle artık toparlanmış olduğunu belirten Kaymakcı, Türkiye'de dört bakanlığın bu konuda çalışma yürüttüğünü, gerekli onayların ardından 72 kriterin tamamının karşılanmış olacağını dile getirdi.
Kaymakcı, bu noktadan sonra da vize serbestisi sürecinin AB ülkeleriyle ilişkilerin normalleşmesi ve daha da gelişmesiyle elde edilmesinin mümkün olabileceğini belirterek, "Biz bu konuda son aşamadayız. 2018 yılının ilk aylarında bu konuda adımlar atılabilirse ve Türkiye'nin AB ülkeleriyle ilişkilerinde gelişmeler sağlanabilirse, vize serbestisi hem Türk halkı hem Avrupa halkı ve ülkeleri için çok yararlı bir iş birliği ve ortak çıkar alanı olacak." dedi.
FACEBOOK YORUMLAR