30 yıl önce Semiha'yı (8) öldüren sapık yeniden Hollanda gündemde
Tam 30 yıl önce, Hollanda’nın Deventer kentinde 8 yaşındaki Türk kızı Semiha Metin’i öldüren katil Gerd B, mahkeme tarafından verilmiş olan 15 yıllık hapislik cezasının dolması üzerine yeniden gündeme geldi.
Editör: Turkinfo.nl
16 Haziran 2021 - 09:40
Mahkeme, 15 Yıllık cezası dolan katilin, akli dengesine göre yeni bir karar verecek.
1991’de işlenen cinayetin faili, 11 yıl sonra, maktülün annesi ile yaptığım röportajdan sonra yakalanmıştı.
Anne’nin feryadına kulak veren polisin yakaladığı katile, daha sonra akli denge kontrolü şartıyla 15 yıl ceza verilmişti.
İlhan KARAÇAY
Tam 30 yıl önce, Hollanda’nın Deventer kentinde 8 yaşındaki Türk kızı Semiha Metin’i öldüren katil Gerd B, mahkeme tarafından verilmiş olan 15 yıllık hapislik cezasının dolması üzerine yeniden gündeme geldi.
15 Yıllık ceza ile birlikte, ‘Daha sonra akli dengesine bakılacak’ şerhi nedeniyle, önceki gün yeniden duruşması yapılan Gerd B. için bir karar alamayan mahkeme, duruşmayı 15 gün sonraya erteledi.
Bu konuyla ilgili tüm detayları sizlere aktarabilmek için daha önce yayınlamış olduğum haberlere göz atınız lütfen:
Bir Türk annenin feryadı: ”Kızımın katilini bulun!”
11 yıl önce tecavüz edildikten sonra, 8 yaşında iken öldürülen Türk kızının katili hala bulunamadı.
“Türkiye’de Hollandalılar’ın başına gelenleri özenle aktaran Hollanda basınına kulak vererek, vatandaşlarının hakkını arayan Hollanda mercileri, 8 yaşında iken öldürülen kızımın katilinin bulunması için neden hareketsiz kaldılar?”
Öldürülen Semiha’nın annesi Aysun Metin, dugularını İlhan Karaçay’a anlattı.
Çocuğu tecavüze uğrayan ve öldürülen pek çok annenin feryadına şahit olmuştuk.
Son yıllarda Hollanda’da en çok yankı yapan feryatlar, Alanya’da Hakan Karayavuz ve arkadaşları tarafından tecavüze uğratıldıktan sonra öldürülen Marijke van Dijk ve Hollanda’da küçük kızı Romy ile birlikte Okan O. tarafından öldürüldüğü iddia edilen Marion van Buuren’in anne ve babasından yükselmişti. Hollanda medyası tarafından aylarca yankılandırılan bu feryatlar, taş yüreklileri bile ağlatacak cinsten idi.
Kolay mıydı? Bir sapık, yıllarca göz nuru dökerek büyüttüğü yavrusunun canını, yeşerip serpildikten sonra, yaşamın tüm güzelliklerinden nasibini almadan öldürüyor.
Bir annenin, böylesi bir sapık katili kendi elleri ile boğma isteği bile mazur görülecek bir duygu olmalıydı.
Zülbiye
Zülbiye’nin öldürüldüğü yer çiçek bahçesine dönüşmüştü. O zaman çalıştığım GÜNAYDIN’ın başlığı ‘Gurbetçinin yüreği yaralı’ şeklindeydi.
Hollanda’da bir başka Türk anne de kızını kurban vermişti. Amsterdam’da okula giderken bir sapığın saldırısına uğrayan 12 yaşındaki Zülbiye, başına kalın bir tahta ile vurularak öldürülmüştü. Bu günahsız Türk kızı için, başta annesi ve ailesi olmak tüm Amsterdam halkı göz yaşı dökmüştü. Ama ne yazık ki, ruh tedavisi gören sapık, adli sağlık raporu nedeniyle serbest bırakılmıştı.
Marijke van Dijk’in Alanya’daki katilleri cezalarını çekiyorlar. Anne van Dijk kızının acısını unutamıyor. Ne var ki, Zülbiye’nin annesinin acısı çok daha ağır olmalıydı. Zira, Zülbiye’nin katili, Alanya’dakiler gibi ceza çekmiyordu.
Semiha 8 yaşındaydı
8 yaşında öldürülen Semiha Metin neşe dolu bir çocuktu.
Zülbiye’nin annesi gibi, bir başka Türk anne de Deventer’de acı çekiyor. Bu annenin yüreğindeki sızı tam 12 yıldır sürüyor.
8 yaşındaki Semiha’nın annesi Aysun Metin, tıpkı Marijke’nin ve Marion’un anneleri gibi, kızını göz nuru dökerek büyütmüştü. Ama sonra bir sapık bu günahsız kızın yaşamına son vermişti.
Nasıl olmuştu?
Anne Metin, her gün olduğu gibi o gün de memurluk yaptığı işine gitmişti. Okul tatil olduğu için Semiha evde kalmıştı. Anne Metin, evde yalnız bırakmak mecburiyetinde kaldığı kızının üzerine titriyordu. O’nun başına gelecek bir olay sonrasında kahrolacağını bildiği için çok temkinliydi. Onun için kendisini sık sık telefonla arar ve durumu kontrol ederdi. Yine öyle yapmıştı anne Metin. Saat 11.00 sularında kızını telefonla aradı. Olağanüstü bir şey yoktu. Semiha kız arkadaşına gitmek için izin istedi. Anne de ona bu izni verdi. Semiha, kız arkadaşına gittikten sonra annesini telefonla arayacaktı. Çünkü öyle anlaşmışlardı. Aradan iki saat geçtiği halde telefon almayan anne Metin, önce kendi evini aradı. Tabiiki cevap veren yoktu. Zira Semiha arkadaşında olmalıydı. Bu kez arkadaşının evini arayan anne Metin, kızının orada olmadığını öğrenince çok heyecanlandı. Kızının arkadaşına, kendi evlerine gidip bakması için rica etti. Ne var ki, Semiha’ya yolda da rastlamayan kız arkadaşı, evin kapı zilini defalarca çaldı ve hiç bir cevap alamadı.
Bu bilgileri alan anne Metin, işini bırakarak evine koştu.
Bundan sonrasını Aysun Metin’den dinleyelim:
” Evime koşarcasına gittim. Yol boyu neler düşündüm bilseniz. Sürekli Allah’a yalvarıyordum. İnşallah kötü bir manzara ile karşılaşmazdım. Ama ne yazık ki, dualarım da fayda etmedi. Kapımı açtığım sırada kızımın cesedi ile karşılaştım.
Müthiş bir gaz kokusu vardı. Derhal kapı ve pencereleri açtım ve gaz ocağını kapattım. Kızımın gaz zehirlenmesinden öldüğünü sanmıştım. Ama sonra boynunda benim geceliğimi farkettim. Mutlaka boğularak öldürürülmüştü. Hemen konsolosluğu aradım ve bilgi verdim. Daha sonra gelen polis uzun bir çalışma yaparak araştırmasını tamamladı. Bana hiç bir bilgi verilmedi. Daha sonra yapılan otopside, kızımın boğularak öldürüldüğü kesinlik kazandı.
Polis suçluların bulunması için bana fotoğraflar gösterdi. Bu fotoğraflar arasında, bizim karşımızda ikamet eden ve daha sonra adının G. De Boer olduğunu öğrendiğim komşum da vardı. Bu adam ile ilişkimiz sadece selamlaşmaktan öteye gitmemişti. Polisin bana verdiği bilgiye göre, bu adamın sabıkası çoktu. Polis tarafından, çocuklara düşkünlüğü ile tanınan bu adamın evinde pedofil içerikli porno filmleri bulunmuştu. Çocuklara zaafiyeti yüzünden pek çok kez tutuklanmış olan bu adam, kızımın katil zanlısı olarak da tutuklandı. Ne varki, delil yetersizliği nedeniyle savcı J.C.Buttinger bu adamı serbest bıraktı.”
İlgi azaldı
Kızının katilinin bulunup hapse atılması için polise sık sık gittiğini belirten ve çeşitli mercilere mektuplar gönderen anne Aysun Metin, polisin kendisine bilgi vermekten kaçındığını ifade ederken şöyle konuştu:
” Polis, yapılan otopsi sonucunda kızımın boğularak öldürüldüğünü söylemişti. Ama nedense tecavüzden hiç söz edilmedi. Zanlı olarak tutuklanan ve sonra serbest bırakılan komşum ortadan kayboldu. Onu başka bir adrese sevketmişlerdi. Sonra ne olduğunu hiç öğrenemedim. Doeland isimli kuruluşa mektup yazdım. Bana daha sonra bilgi vereceklerini yazdılar ama hiç bir bilgi gelmedi. Çaresizlik içinde idim. Kriminal olayları iyi takibeden gazeteci Peter R. de Vries’e bile mektup yazdım ama nedense o da ilgilenmedi.”
Kızının katilinin sırf delil yetersizliği nedeniyle serbest kaldığını öne süren Aysun Metin, iyi bir DÜNYA okuru olduğunu belirterek, “Sizin de olayları iyi takibettiğinizi biliyorum. Alanya olaylarını işleyiş tarzınızı ve Hollanda medyasına karşı uyarılarınızı bildiğim için size baş vurmayı düşündüm.” dedi ve ekledi: ”Marijke van Dijk ile Marion van Buuren’in annelerinin söylediklerinin Hollanda basınında yer alış biçimi ile Alanya’da motosikleti ile bir Türk gencini öldürdükten sonra tutuklanan Hollandalı Danny Bruns hakkında yayınlanan haberlere kıskanmadım desem yalan söylemiş olurum. Medyanın haksızlıklara karşı aldığı tavrı takdir ediyorum. Ama bu tavır neden tek taraflı oluyor? Ben de bir anneyim. Benim de acılarım dinmiyor. Peki benim yarama neden merhem sürülmüyor?
Gazetelerde sık sık okuyorum. Yıllanmış cinayetler, yeni araştırmalar sonrasında meydana çıkarılıyor. Bir anne olarak Hollanda medyasına ve adli makamlara sesleniyorum: Lütfen benim çocuğumun katilinin de cezalandırılması için harekete geçin.”
11 yıl önce meydana gelen bu hunharca cinayet için yerel basın da ilgi göstermişti. Ama yerel basının haberleri iki, üç sütunluk haberden büyük olmuyordu.
Deventer’de öldürülen 8 yaşındaki kız bir Hollandalı olsaydı, medyanın tavrı aynı mı olacaktı?
Anne Aysun Metin, “Her şey meydanda. Kurban Hollandalı olduğu zaman medyanın ilgisi çok daha büyük oluyor. Dilerim benim feryadımı öğrenecek olan Hollanda medyası şimdi benim sorunum ile daha iyi ilgilenir” diyerek noktayı koydu.
************************************************************************
Yukarıdaki haber-yorumumun gerek DÜNYA’da ve gerekse Hollanda medyasında yayınlandıktan sonraki gelişmelere ait haber de aşağıda:
Semiha’nın katili 18 yıl sonra yakalandı
Gazeteniz DÜNYA, gözü yaşlı annenin feryadını Türkçe ve Hollandaca yayını ile tüm Hollanda’ya yansıtmıştı…
Deventer Savcılığı, 2002 yılında DÜNYA gazetesinde Türkçe ve Hollandaca yayınlanan ”Bir Türk annenin feryadı: ‘Kızımın katilini bulun!’ başlıklı yazılarından sonra 2003 yılında cinayet dosyasını yeniden açma kararı almıştı.
Hollanda medyası, Karaçay’ın web sayfasında bulduğu haber-yorumu günlerce yayınladı.
DEVENTER,- 14 Şubat 1991 günü Hollanda’nın Deventer kentinde öldürülen 8 yaşındaki Semiha Metin’in katili 18 yıl sonra yakalanabildi.
Deventer Savcılığı, 2002 yılında DÜNYA gazetesinde Türkçe ve Hollandaca yayınlanan ‘Bir Türk annenin feryadı: Kızımın katilini bulun!’ başlıklı yazılarından sonra 2003 yılında cinayet dosyasını yeniden açma kararı almıştı.
İlhan Karaçay’ın Anne Aysun Metin ile yaptığı söyleşide belirtildiği gibi, şüheli Geert B.’nin 18 yıl sonra katil olarak yakalanması yüreklere su serpti.
48 yaşındaki Geert B.’nin, geçen ay 3 yaşındaki komşu kızına cinsel taciz suçundan gözaltına alınmasından sonra yapılan DNA testi inceleme sonrasında, Semiha Metin cinayetini işlemiş olduğu da saptandı.
Semiha’nın öldürülmesinden sonra 3 kez gözaltına alınan ancak delil yetersizliği nedeniyle sertbest bırakılan Geert B’nin, 2006 yılında da bir çocuk pornosu davasından yine delil yeterszliği nedeniyle serbest bırakıldığı anlaşıldı.
Geert B.’nin, Semiha’nın katili olarak yakalanmasından sonra Google kanalıyla bilgi toplamaya başlayan Hollanda medyası, Google’de İlhan Karaçay’ın sitesinde yer alan 2002 yılındaki söyleşiyi buldu. Halen Mersin’de olan İlhan Karaçay’a Hollanda medyasından telefon yağmaya başladı. Gazeteler, radyo ve televizyonlar, 2002 yılında DÜNYA’da yayınlanan yorum-haberde feryat eden anne Aysun Metin’i arıyorlardı. İlhan Karaçay’ın da devreye girmesine rağmen Aysun Metin’e bir türlü ulaşılamadı. Zira, Deventer’deki Türkiye Başkonsolosluğunda çalışan Aysun Metin, katilin yakalanmasından sonra medya akınına uğrayacağını bildiği için derhal tatile çıktı ve Türkiye’ye gitti.
Bu gelişmeyi öğrenen İlhan Karaçay, Hollandalı meslektaşlarına, ‘Aysun Metin’i boşuna aramayın, tatile çıktı ve sizinle görüşmek istemiyor’ demek mecburiyetinde kaldı. Hollanda medyası da, Aysun Metin’in duygularını ve şikâyetini İlhan Karaçay’ın Hollandaca yorumundan alıntı yaparak okuyucuya duyurdu. Bu arada Deventer bölgesinde yayınlanan de Stentor adlı gazete, İlhan
Karaçay’ın Hollandaca yazısını kesintisiz bir şekilde yayınladı. Karaçay’ın yazısını okurlar üzerinde derin bir iz bıraktı. Zira bu yorum üzerine gazeteye yüzlerce reaksiyon mektubu geldi.
Semiha Metin’in katilinin 18 yıl sonra yakalanmış olmasına katkısı olduğuna inanan pek çok okur da DÜNYA’ya teşekkür ve tebrik mesajı gönderdi.
Çocukların yaşamlarına son veren ve aileleri perişan eden bir sapığın daha yakalanmış olması Hollanda kamuoyunda olduğu gibi, Hollanda’daki Türk kamuoyunda da sevinç yarattı ve yüreklere su serpti.
İşte Hollanda medyasında yayınlanan İlhan KARAÇAY yorumu:
06 Mart 2009 – De moordenaar van een Turks meisje, dat 11 jaar geleden, op 8-jarige leeftijd verkracht en vermoord werd, is nog steeds niet gevonden.
“Waarom doen de Nederlandse instanties niets om de moordenaar van mijn 8 jarige dochter te vinden, terwijl de hele Nederlandse media wordt ingeschakeld om de gebeurtenissen van Nederlanders in Turkije weer te geven en uit te zoeken wie hiervan de schuldige is.”
FACEBOOK YORUMLAR