1 Mayıs Türk düşmanlarını anımsamak

1 Mayıs Türk düşmanlarını anımsamak

1 Mayıs Türk düşmanlarını anımsamak
Editör: Turkinfo.nl
08 Mayıs 2012 - 06:09
 
 
 
1 MAYIS’TA TÜRK DÜŞMANLARINI ANIMSAMAK

1 Mayıs akla gelirken emeğin yayınında kutsal değerlerimiz olan ana, vatan ve inanç unutulamaz. Ancak bunlardan nasibini alamayanların toplumun huzurunu kaçırarak çektirdiklerini yeri gelmişken değerlendirmemizde yayar vardır. Öyleyse şunu dile getirmek mümkündür; 1 Mayıs İşçi Bayramı, emperyalist güçlerin arzuladıkları gibi insanların ırk ve din temelinde birbirilerini yercesine kavga ettikleri bir fırsat anı olmayıp, anti-emperyalizmin günü ve emekçilerin bayramıdır.


Ancak bunun tersini Avrupa Türkleri yıllardır çok yakından yaşamaktadır. Tarif edelim:
İşçi kavramının arkasına sığınarak milli ve manevi değerlerimize hakaret etmeyi meslek edinmiş ‘antika’ yapısı ‘hayalperest’ zihniyetler halen vardır. Yaşamakta olduğumuz Hollanda’da bu numuneliklerin varlığını görmek ve hatta sürdüre geldikleri Türk ve Türkiye düşmanlığını, faaliyetleriyle tarihi resmi kayıtlarda irdelemek mümkündür. Eskilerde kökten sol veya aşırı sol olarak geçinen bu odakların bugünlerde sermaye sahibi emperyalist güçlerin elinde oyuncak olduklarının tespitine varmak zor değildir. Bunu bir gurur vesilesi olarak ifşa eden bu odakların ne sosyalistliği, ne de solculuğu kalmıştır. Halkın gönenci için ilk iktisadi girişimleri devlet eliyle başlatan büyük Atatürk’e ‘diktatör’ diyip onu Hollandalılara ‘Türkiye’nin gelişmesine ve özgürleşmesine engel’ olarak gösteren 2.cumhuriyetçiliği ortaya çıkmışların emek’ten yana tavır alır gibi görünmeleri ne kadar inandırıcıdır? Elbette inandırıcı değildir, bunların emek’ten yana tavır almaları beklenemez.


Hollanda devletine egemen güçlerin Türklere uyguladığı toplum mühendisliği ırkçılıktır
Bunlardan beklenen; asimilasyonu yeğleyen, Hollanda devletinin içine çöreklenmiş, karar alma mekanizmaları yönlendiren egemen gizli ırkçı güçler tarafından Türklere ve Türkiye’ye karşı kullanılmalarıdır. Zira bunlar da zaten en fazla bu göreve soyunmaya meraklıdır. Hollanda ırkçıları, palazlandırdıkları bu odaklarla özellikle iktisadi bakımdan devletin çivisini çıkartmışlardır! Hiç yeri yokken, barış ve kardeşlik içinde yaşamak dururken bunların uğraştıkları işlere bakınız; Türkleri ve Türkler üzerinden Türkiye’yi şekillendirmeye kalmak. Bunu da Türkiye’den Hollanda’ya göçmüş Türklere ve Türkiye’ye karşı bitmek bilmeyen hasta bir nefret ve kine sahip Türk olmayı bir türlü kabul etmeyen küçük bir grup sosyalist/komünist geçinen azınlık ırkçısının eliyle yapmaktalar. Pahalı bir şaka, Hollanda hükümetleriyse faturasını gelecek nesillere, Hollanda halkımıza ödetiyor! Krize giren Hollanda enerjisini; ülke geleceğine yatırım yaparak harcamak yerine, ülke’deki azınlık gruplarını ezerek şekillendirmeye ayırdı. Türkiye kökenli bir kısım sözde ‘siyasi mülteci’ veya modern deyimle ‘ilticacı’ azınlık ırkçılarının gaz vermesi, karar vericiler üzerinde çok çok etkili olmuştur. Bu hesaplarda özellikle 11 Eylül’ün yarattığı etki de ayrıca unutulmaması gerekir.


‘Özel görevli’ olarak ortaya çıkarak birilerinin adamı olmaya kararlı, gözünü para bürümüş bu odakların en belirgin özelliği son yıllarda birer ‘azınlık ırkçısı’ olarak ortaya çıkarak Türklere ve Türkiye’ye hakaret etme yöntemini verilen görev doğrultusunda benimsemiş olmalarıdır. Zira bu yöntemle emperyalizme sadakat içinde hizmet ederek Türk toplumunun rahatını kaçıracak şekilde uğraşmaları saptaması yapılabilir. Planlar doğrultusunda verilen paralarla; sözde ‘Kürt ve Ermeni sorununu’, ‘Alevi sorunu’, şimdi de ‘Asuri sorununu’ gibi formülasyonlarla üreterek Türkiye’deki sorunları ayağımıza kadar taşıyan, din ve etnik temeldeki ayrımları kaşıyan sözde ‘sivil aktiviteler’ yapanların hep sığındıkları liman maalesef ‘işçi’ olduklarını iddia etmeleri olmuştur. Ancak gerçek bunun tam tersini göstermiş; bunlar işçi değil, tembel birer liyakatsiz olduğu söylenebilir. Bu bakımdan, başta devletten olmak üzere kimi karanlık kurumların para verilerek, ‘toplum mühendisliği’ çalışmalarında fiyatlı birer kullanmalık eleman olarak arzı endam edenlere acımaktan başka yapılacak yoktur.


Bir elin parmaklarını geçememelerinin yanında bunların bir diğer önemli özelliği ise teröre ‘terör’ diyememeleri ve hatta teröristlere göz göre göre arka çıkmaları ve cesaretlendirmeleridir. Hollanda’da doğup büyüyenler daha iyi bilirler, çocukluğumuzdan beri aynı retorik; Türkiye’nin AB tam üyeliği söz konusu olduğunda Türkiye’ye hakaret edercesine önüne çıkartılan ‘demokrasi ve insan hakları sorunu’. Sorunların varlığı hepimizin malumudur, ama Türk ve Türkiye düşmanlarının dinlendirdiği ölçüde abartılması kasıtlı bir hainliktir. İşine geldiğinde de ‘Türkiye’de yaşamıyoruz’ ve ‘Türkiye buraya etki yapmaya çalışıyor’ denilerek Hollanda Türklerinin gereksiz yerde baskı altına alınmalarını sağlayarak yaranma talepleri mevcut. ‘Irkçılıkla mücadele’ diye diye yıllardır ısıtıp ıstıp toplum önünde koydukları temcit pilavı artık bitmiş, çare yeni arayışlardaydı. Oysa kendileri azınlık ırkçılığı ve Türk ve Türkiye düşmanlığı yaparak bugünlere gelmişlerdi. Hollanda hükümetinin önemli destekçisi Hollanda ırkçısı PVV (Özgürlük Partisi) ve lideri Geert Wilders’i taşa tutarken bile halk biliyordu ki; bunların maması kesildi olandan ağlıyorlar. Nasıl olsa, halkın vergileriyle sübvanse ediliyorlardı. Bir elin parmağını geçmeyen ve kendisini ‘Türkiyeli’ olarak tarif eden kompleks sahibi bu odakların tabiri caizse takkeleri düşmüş, gelişen akılcı ve rasyonel düşünebilen yeni nesil sayesinde toplum önünde adet a itibarsız bir konuma gelmişlerdi. Kavgadan dahi rant elde etmeyi, kendine çıkar kapısı edinmiş ‘işe yaramaz’ Türkiyelilerin çabaları göründüğü gibi beyhudedir.


Senaristler ‘kabak’ gibi ortaya çıkmıştır
‘Türkiyelilik’ dayatılan ideoloji, ‘İşçi’ ise kılıf olmuştur. Tabanı ve üyeleri olmayan ve özel ilişkilerin sağladığı sübvansiyonlarla, kendi yağıyla kavrulan gerçek sivil toplum kuruluşlarına karşı, nüfusumuzun yaygın olduğu kentlerde özellikle ayakta tutulan sözde dernekler görevi toplumun bildiği ve toplumun aydınları tarafından giderek daha fazla irdelenen bir gerçektir; ‘toplum mühendisliği’. Hedef alanın ise Hollanda Türk toplumudur ve onun asimile edilmek istenen gelecekteki varlığıdır.


- Binlerce insanın katili terör örgütü PKK’ya ‘terör örgütü’ diyemeyen ve bu katil sürüsü, cinayet şebekesi örgütün derneği olan uzantılarıyla ortak etkinlikler tertip ederek, diğer Türk dernekleri de buna kamu eliyle zorlayanlar kimdir?
- Kahpece öldürülen Hrant Dink’i anacağım diyerek, Türkiye düşmanlarıyla kol kola girerek Türkiye Cumhuriyetinin Lahey Büyükelçiliğinin önüne kadar yürüyüş yaparak vesileyi fırsat bilerek Türklere ve Türkiye’ye hakaret anlamında sloganlar attıranlar kimdir?
- Hollanda’da bir basın organına verdiği beyanatta “Bırakın Fransa’nın kabul etmesini Ermeni soykırımını Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmelidir” gibi bir çok Türkiye aleyhtarı girişimiyle kamuoyunda dikkat çeken sürü dolusu eylemselliğe girişen marjinaller kimdir?
Cevap: hepsi aynı güruh’tur.


Yeri geldiğimi DİSK’in arkasına saklanmak, yeri geldiğimi FNV’in arkasına saklanmak marifet değildir; iş, aş ve ekmek mücadelesi veren TEKEL işçileriyle dayanışma içinde olmak işçi sınıfıyla beraber olmanın gereğidir. İşçi sözcüğünü ağzından düşürmeyen bu zevatı maalesef TEKEL’de göremedik. Bunlara göre zaten ‘tam bağımsız Türkiye’ sloganı da çöpe atılmalıydı.


Onun bunun toplum mühendisliğini gerçekleştirerek projecilik için ucuz görevli arayan karanlık odakların parası dahi bitmişti. Motivasyonsuz ve hiç bir şey yapmadan sübvansiyon almanın sonu gelmiştir; kendi gücünle gerçek bir sivil toplum kuruluşu olarak ayakta durmanın vaktidir. O zaman göreceğiz, kim ve hangi düşünce muzafferdir; kimin arkasında gerçek ve gönüllü bir taban var, kimin arkasında devletin parasıyla ayakta tutulan yapay yapıyla tabanı olmayan 4 tane akıllı. Gelişen iktisadi krizle yapılan kısıtlamalar o zamanı yaklaştırmaktadır.


Çözüm: pahalı ve neticesi olmayan ve sadece toplumu kutuplara bölmekten başka işlevi olamayan işlerden vazgeçmektir
Ne zaman ki, Hollanda devleti ‘özel ilişkiler’ vasıtasıyla astronomik rakamlardaki tartışmalı projelere ‘toplum mühendisliği’ amacıyla verdiği desteklerden vazgeçerse işte o zaman hukuksuzluk bitecek; birinci ve ikinci sıra yurttaşlığın ayrımı ortadan kalkacaktır. İktisadi kriz içinde bulunduğumuz şu dönemde bu şaka halka zaten çok pahalıya fatura edildi. Halka yararı olmayan, hatta ayrımcılık, dışlama ve ötekileştirmeyi toplumda teşvike eden saçma sapan projelerle bir arpa boyu yol gidilmediği açıktır. Onun için kısıtlama yapacaksalar fazla aramalarına gerek yok, bu toplum mühendisliği projelerinden başlayabilirler. Belki bu vesileyle sivil toplum kuruluşlarının temelini oluşturduğu ‘gerçek bir demokrasi’ Hollanda’da tüm ruh, benlik, kurum ve kuruluşlarıyla tesis edilmiş olur.


Gerçekten emek’ten yana tavır koymak görevimizdir
Büyük Atatürk’ün kutlu yolunda muasır medeniyetler seviyesini aşmaya kararlı Hollanda Türk gençliği olumsuzlukları ciddiye dahi almayacak; ilişkilerin 400.yılı kıvancını yaşayan büyük Türk ulusunun Avrupa’daki parçası olan Hollanda Türk toplumu, özel ödenekli ‘ajanların’ tertip ettiği provokasyonlara ve Ali Cengiz oyunlarına gelmeyecek ve bunlara asla alet olmayacaktır. Elbet bir gün Hollanda’da gerçekten sivil bir toplum ve gerçek bir hukuk düzeni tesis edilecektir. Hukukun üstünlüğünü tesis etmek ve hukuk devleti olmak Hollanda açısından zordur ama başaracağız, hep birlikte başaracağız. Ancak o zaman tüm kurum ve kurallarıyla işleyen gerçek bir demokrasiden bahsedeceğiz. Aydın sorumluluğumuzun gereği ve tüm çabamız bunun içindir.


Ne demiş Yunus Emre:
Emeksiz zengin olanın,
Kitapsız bilgin olanın,
Sermayesi din olanının,
Rehberi şeytan olmuştur.


Özüne sahip çıkan Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF) mensupları, sivil toplum kuruluşları ve Hollanda Türk gençliği adına tüm emekçilerin 1 Mayıs İşçi Bayramını kutlar dünya’ya barış, dayanışma, özgürlük, gönenç ve esenlik getirmesini dileriz.



 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Turkinfo Hollanda Haber'i:

Adreslerinden takip edin!