Reklam
Reklam

'İslâmofobi'ye karşı ilk Türk filmi

'İslâmofobi'ye karşı ilk Türk filmi

'İslâmofobi'ye karşı ilk Türk filmi
Editör: Turkinfo.nl
18 Mart 2009 - 10:12
Reklam

Afgan çocuklara yardım etmek için gönüllü çalışan üç arkadaşın hikâyesinin anlatıldığı ´Kelebek´, 11 Eylül saldırıları sonrası Batı´da hızla artan ´İslâmofobi´yi (İslâm korkusu) ele alıyor. Yapımcı ve senarist Mahmut Bengi, senaryonun büyük ölçüde gerçek olaylara dayandığını söylüyor.


11 Eylül saldırılarından sonra Batı´da giderek artan İslâmofobi (İslâm korkusu), bu kez de bir Türk filmine konu oldu. 1 Mayıs´ta Türkiye ile birlikte Ortadoğu´da ve –büyük ihtimalle- Avrupa´da aynı anda gösterime girecek olan ´Kelebek´, İslâmofobi´yi merkeze alıyor. Filmin en ünlü ismi ise son yıllarda oynadığı rollerle Türk izleyicisinin yakından tanıdığı Suriyeli oyuncu Hasan Mesut (Ghassan Massoud). Cennetin Krallığı ve Kurtlar Vadisi-Irak´taki rolleriyle beğeni toplayan Mesut, filmde çağdaş bir Mevlevi dedesini canlandırıyor. Rol seçimindeki hassasiyetiyle bilinen ünlü oyuncu, ´Kelebek´in İslam´ın güzelliklerini anlattığını ve İslamofobinin önüne geçebileceğini düşünüyor.


Sümer Tilmaç´ın da rol aldığı filmin ekibi ise oldukça genç. Kamera arkasında, daha önce çeşitli dizilerde görev alan Cihan Taşkın var. İlk kez bir film yapmanın heyecanını gizlemeyen Taşkın ortaya çıkan yapıma güveniyor: "Bence Kelebek, alıştığımız yerli film standartlarının üstünde bir iş oldu. Hikâye, Türkiye´den yola çıkıyor, ama dünyanın her tarafında ilgiyle izlenebilecek bir film yaptığımızı düşünüyorum." Filmin oyuncu kadrosu da yönetmeni gibi genç isimlerden oluşuyor: Caner Cindoruk, Deniz Bolışık, Volga Sorgu ve Serhat Yiğit... Başrolde oynayan Caner Cindoruk, 1980 doğumlu Adanalı bir tiyatrocu.


Geçtiğimiz yıl çekimlerine başlanan film, Şanlıurfa, İstanbul, Afganistan gibi birkaç farklı mekânda gerçekleştirilmiş. İsmi ise ´kelebek etkisi´ kavramından geliyor. İlk defa Edward N. Lorenz´in kullandığı bu ifade, aslında bir matematik terimi. ´Amazon ormanlarında bir kelebek kanat çırpsa, Avrupa´da fırtınaya sebep olur.´ cümlesiyle özetlenen ifade, hayatta birbirinden bağımsız gibi görünen olayların nasıl çarpıcı sonuçlar doğuracağını anlatıyor. Filmin hikâyesine gelince: İstanbullu üç arkadaş, Afganistan halkına yardım amacıyla Türk Yardım Merkezi´nde gönüllü olarak çalışmak için gider. Doktor ve mühendis olan arkadaşlarıyla beraber öğretmen Yusuf da Afgan çocuklara eğitim vermek için gönüllü olur. Genç bir öğretmenin yurdundan kalkıp Afganistan´a gitmesi, dünyada birçok şeyi etkileyecek kadar önemli bir olaya dönüşebilir mi? El-Kaide´nin elinden bir çocuğu bile kurtarmak belki de tüm dünyayı değiştirecektir. Filmin sürprizlere açık senaryosu hakkında sır vermek istemeyen senarist ve yapımcı Mahmut Bengi, herkesin dünyaya karşı sorumlu olduğunu söylüyor. Bengi, "Filmde anlatılan hikâyenin yüzde altmışı gerçeğe dayanıyor. Afganistan´da yaşananlar dünyanın aynı durumdaki diğer coğrafyasıyla benzer. Oradaki bir olay tüm dünyayı etkileyebiliyor." diyor. Bengi; Müslüman, Yahudi, Katolik ve farklı görüşlerden insanları bir araya getiren film ekibinin ´medeniyetler çatışması´na karşı duran filmin ruhuna uygun olduğunu söylüyor.


Senaryosuyla dikkat çeken filmin görüntü yönetmeni, New York Film Akademisi (NFA) öğretim görevlilerinden Demian Barba. Müzikleri ise Amerika´daki Brian Keane Müzik Stüdyoları´nda hazırlanıyor. Filmin halen devam eden kurgusu ise Üç Maymun´un kurgusuyla ödül alan Bora Gökşingöl´e emanet.
 
Ali Koca

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum