Reklam
Reklam

Hollanda'nın 'Dünya imajı' 1972'de zedelenmişti

Hollandalılar, özgürlükçülüklerini taaaa 1972'lerde kaybetmişti.

Hollanda'nın 'Dünya imajı' 1972'de zedelenmişti
Editör: Turkinfo.nl
04 Aralık 2015 - 07:16
Reklam

* İmajı düzeltmek isteyen halk, ırkçılara hiç puan vermemişti



* Glimmerveenler, Janmaatlar hiç itibar görmemişti

* Ya şimdi?  Wildersler revaçta...



Geert Wilders ve gibilerinin, özellikle son aylardaki ilticacı yığılmasından sonra güttükleri politika, aklı başında diğer siyasetçilere de sirayet etmiş.



Aslında bu sirayetten ziyade, sahiplenmedir. Çünkü işin ucunda oy kapma mücadelesi vardır.

İbrahim Karaman, 'Hollanda'nın eskiden beri övündüğü özgürlükçü söylemi inandırıcılığını yitiriyor.' diyor.



Ne özgürlükçüsü İbrahim kardeş?

Hollandalılar, özgürlükçülüklerini taaaa 1972'lerde kaybetmişti.

Rotterdam'da tam bir hafta boyunca Türkler'in evlerine saldırıldı, yakıldı, yıkıldı ve yağma edildi. Olaylar canlı olarak televizyonlarda yayınlandı. O sırada temsilciliğini yaptığım Hürriyet, haberleri 'HOLLANDA'DA VAHŞET- Türk işçileri dövülüyor, malları yağma ediliyor' başlıkları ile yayınlıyordu. Olaylar, Hollanda ve Türkiye parlamentosuna taşınmıştı.

Aradan 4 yıl geçtikten sonra bu kez Rotterdam'ın banliyösü sayılan Schiedam'da aynı tür olaylar yaşandı.

İşte o zamanlar Hollanda'nın dünyada iyi olan imajı sıfırlanmıştı.

Hollanda halkının çoğu, bu ırkçı eylemlerden rahatsız olmuştu.

İşte tam o yıllarda Joop Glimmerveen adında bir faşist, ırkçılığın bayrağını açmıştı.

Joop Glimmerveen, Arie Glimmerveen'den olma, Alman Maria Karoline Bihr'den doğma bir muhasebeciydi. Çeşitli siyasi girişimleri oldu. Ama o sırada NATO'da muhasebeci olarak göreve başladı. 1974'te Lahey'deki belediye seçimlerine kendi listesiyle girdi. Sloganı da, 'Den Gaag, beyaz ve güvenli kalmalı' sloganıyla girdi ama kazanamadı.

Daha sonra aşırı sağcı Nederlandse Volks-Unie (NVU) partisine başkan oldu. Bu gelişme üzerine NATO'dan kovuldu.

Demek ki, o zamanlar sağduyulu olan Hollandalılar böylesi ırkçılara prim vermiyordu.

Geçmişinde, yabancı düşmanı partiler kuran Henry Brookman,  1979'da Nationale Centrum Partij (NCP) Partisi'ni kurmasıyla kapatması bir oldu. 11 Mart 1980'de Centrum Partij (CP) kuran Brookman, Hans Janmaat adlı bir profesörü Geenel Sekreter yaptı.  18 Şubat 1981'de başkanlığa oturan Janmaat, Hollandalılar'ın hiç prim vermediği bir ırkçı olarak, tek başına da olsa parlamentoya girebildi. Yani Hollandalılar ilk kez bir ırkçıya yüze 0,8 (Yüzde 1 bile değil)  oranında oy vermişti. Janmaat, yüzde 0,8 oy ile meclise girdi ama, parlamentonun açılışında ve yemin töreninde hiçbir parlamenter Janmaat'ın elini bile sıkmadı.

Janmaat 1982 seçimlerinde parlamentoya girmişti

Peki, o zamandan bu zaman ne değişti de, bir ırkçıya  yüzde 0,8 oy veren Hollandalılar, şimdilerde  Geert Wilders adlı bir başka faşist ve ırkçıya yüzde yirmibeş (150 koltuklu parlamentoda 38 koltuk) oy vermeyi yeğlediler?

Kimine göre ırkçılığa prim verme işlemi 11 Eylül 2001'deki, New York İkiz Kulelere yapılan saldırıdan sonra başladı. Daha sonra da adına 'İslam Terörü' denilen eylemler ırkçılığı körüklemiş.

Şimdi de IŞİD belası, ırkçılığın en büyük bahanesi olmuş.

Tabii ki IŞİD belasından doğan milyonlarca iltica da bu ırkçılığın tuzu biberi olmuş.

Öyle veya böyle, ben şahsen hiçbir gerekçenin ırkçılığı tetiklemesini doğru bulmuyorum.

Aslında, yabancılara karşı daha toleranslı olduklarına veya olmalarına inandığım siyasi partiler de, yukarıdaki gerekçeleri bahane ederek ırkçılığa sessiz kalıyorlar.

Sözünü ettiğim siyasi partiler, oy kaybından korktukları için seslerini çıkarmadıkları gibi, arada bir kendileri de çatlak ses çıkarıyorlar.

Aynı siyasi partiler, Hollanda'da Kraliyet yerine Cumhuriyet isteyen seçmen kesimini de duymazdan geliyorlar. Zira özellikle yaşlı Hollandalılar, Kraliyet'ten yanalar ve Kraliyet ailesine büyük sevgi gözteriyorlar.

İşte bu kesimin oylarını kaybetmemek için, kendi ideolojilerini değil, oy koparma taktiği ile hareket etme mecburiyetinde kalan  bazı siyasi partiler de umudumuz olmaktan çıkıyorlar.

Hatırlayacaksınız, bir zamanlar biz Türkler'i çok kızdıran Hollandalı siyasetçileri kastederek,

' Hollanda'da bir tane bile demokrat yoktur' iddiasında bulunmuştum.

Bu görüşüm ve iddiam hala geçerlidir. 'Bir tane bile' demişim ama, daha akılcı olursam, '1000 tane' diyebilirim.

Vay efendim, ırkçılar belediyeleri, politikacıları tehdit ediyormuş, yok efendim, halk gidişattan memnun değilmiş gibi bahanelere sığınıp siyaset yapmak, sahtekarlığın daniskasıdır. Bana göre, ideolojin ne diyorsa onu yapmalısın. Seçim kaybetme ve hatta yok olma pahasına !!!

Genel Yayın Yönetmeni'miz İbrahim Karaman, yukarıdaki yazımı tamamlamak üzereyken bir mesaj daha geçmiş.

Gazetemizin kasım sayısında iki manşet (Biri sürmanşettir sanırım) atmaya karar vermişler. İkinci manşet haberin konusu, "ELEŞTİRİ İYİDİR, KUTUPLAŞMA KÖTÜDÜR" başlığıyla işlenecek.

Sağolsun Genel Yayın Yönetmenimiz, biz HABER yazarlarına paye verirken şöyle seslenmiş:

''HABER Gazetesi köşe yazarlarımızın en güçlü yanlarından biri de, Hollanda ve Türkiye'deki olaylara eleştirel bakış açısına sahip olmalarıdır. Bu eleştirel güce rağmen, tüm yazarlarımız toplumun farklı kesimleriyle, genel itibarıyla çok rahatca diyalog halindedir. Bir bakıma toplumun kanaat önderleri olarak da sizlerin yaziları dikkatle izlenmekte ve bilhassa toplumumuzun entellektüel kesiminde, iş ve politika dünyasında yankı bulmaktadır.

Bunu dikkate alarak, "ELEŞTİRİ İYİDİR, KUTUPLAŞMA KÖTÜDÜR"

şeklinde aforizmatik genel bir başlık da kullanmak istiyoruz.''

Vay sağolasın Genel Yayın Müdürüm. Kelime hazneme bir zenginlik daha kattın: Aforizma.

Vallahi sözlüğe baktım. Siz de okuyun lütfen:



Aforizma nedir?



Aforizma, çeşitli konulardaki düşünceleri, kesinlikle bilinmesi gereken kural ve özellikleri birkaç kelime ile öz ve ahenkli olarak anlatan cümle, bir çeşit vecize veya bir slogandır. Sözcüğün kökeni Latince'deki "aphorismus" sözcüğünden gelmektedir.

Batı'ya has bir söyleyiş biçimidir. Bizdeki vecizeye benzer ancak biraz daha uzundur ve felsefidir. Aforizmalarda ileri sürülen fikirler, daha ziyade, başkalarının kabulünü beklemeyen yazarın sübjektif kanaatleridir.

Ne diyeyim sevgili Karaman. Yaşamım boyunca siyasi ve dini tartışmaları hep ölçülü kullanmaktan yana tavır aldım. Bu nedenle de, sağcısı, solcusu, futbolcusu, dincisi, dinsizi ve laiki ile her kesimden dostum oldu. Ben onları dinlerim, onlar da beni. Yorumlarımı da hep aynı minvalde yazarım. Facebook'ta birbirlerine hakaret edenleri kibarca ve dostça uyarırım.

Ben şimdi bunun üzerine ne yazayım ki?

Anlayan anlamıştır artık !!!

Bir zamanlar ırkçılara prim vermeyen Hollandalılar'ın, şimdilerde Wilders ve gibilerine yüzde 25 oy verecekleri tahmin ediliyor.

Peki ne oldu da Hollandalılar  böylesine çark ettiler ?  Kimine göre 11 Eylül, kimine göre İslam terörü, kimine göre IŞİD, kimine göre de sığınmacılar etkin oldu.

Peki nerede kaldı Hollandalılar'ın dini ve siyasi inançları?

Özellikle politikacılar. Prensipler uğruna mağlubiyeti göze almalılar. Hatta yok olmayı bile...



 







HOLLANDA'NIN ESKİ IRKÇISI: Hollanda'nın tarihinde pek çok ırkçı vardır tabii. Ama son elli yılıki göçmen tarihinin ilk ırkçısı Joop Glimmerveen idi. O zamanki sağduyulu Hollandalılar O'na hiç prim vermemişlerdi.



 







PARLAMENTERLERİN ELİNİ SIKMADIĞI IRKÇI: Hollanda halkı 2001 yılına kadar ırkçılara prim vermedi. 'Hollanda, Hollandalılarındır' sloganı ile ortaya çıkan Hans Janmaat, 1981 seçimlerinde sadece yüzde 0,8 oy alabildi ama, Hollanda seçim sistemine göre tek başına milletvekili oldu.  O kadar ki, hiçbir parlamenter Janmaat'ın elini bile sıkmamıştı.



 







HİTLER'İN KLONLANMIŞI GEERT WİLDERS: Irkçılığın son alametifarikası Geert Wilders, bugünkü söylemleri ile Hollandalılar'dan puan topluyor. İnsanlığı hiçe sayan bu ırkçının faaliyetleri, Hollandalı ekonomistleri de düşündürüyor.

Zira bu tavır dışarıda hiç hoş karşılanmıyor.



 







HOLLANDA'DA 1972'DE HORTLAYAN IRKÇILIK HÜRRİYET'TE: Hollanda'da, Türk işçi göçü tarihinde ilk ırkçı saldırı 1972 yılında Rotterdam'da yaşandı. 4 yıl sonra da Schiedam'da aynı olayın bir benzeri gerçekleşti.  14 Ağustos 1972 tarihli Hürriyet gazetesi, Hollanda olaylarını günlerce birinci sayfadan vermişti.



 







SCHİEDAM TÜRKLERİ EVLERİNİ TERKEDİYORLARDI: Ne büyük tesadüftür ki,

14 Ağustos 1976 tarihli Hürriyet, Rotterdam olaylarından tam 4 yıl sonra, Schiedam'daki saldırıların ardından haberleri yayınladı.



 







ALBAYRAK'IN AMCASI YARALANMIŞTI: Rotterdam olayları sırasında küçük bir yabancı kızı olan Nebahat Albayrak'ın amcası Mustafa Albayrak, yaralanmış ve komaya girmişti. Horlanan yabancıların kızlarından biri olan nebahat Albayrak, daha sonra Bakan seviyesine kadar yükseldi ve hak arayışı içine girdi.



 







 



 



BUNLAR DA HOLLANDA GAZETELERİ: Rotterdam ve Schiedam olayları Hollanda medyasında da günlerce yer aldı. Olayları önleyemeyen polis, medya tarafından çok sert eleştirlmişti.



FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum