Reklam

75 yıldır kozanın kumaşa yolculuğuna tanıklık ediyor

Hatay'da 82 yaşındaki Hasan Büyükaşık, henüz 7 yaşındayken merak sardığı aile mesleği ipekçiliği geleneksel yöntemlerle sürdürüyor Başlarda tek göz odada 8 çocuğunun geçimini sağladığı işini büyüterek işletme sayısını artıran Büyükaşık, artık ürünlerinin yüzde 20'sini ABD, Fransa, Almanya, Belçika ve Hollanda gibi ülkelere satıyor En büyük arzusu "ata mirası" ipekçiliği yaşatmak olan Büyükaşık, geleneksel yöntemler ile üretimi gelecek kuşaklara aktarmak için okul yaptırmak istiyor

75 yıldır kozanın kumaşa yolculuğuna tanıklık ediyor
Editör: Turkinfo.nl
17 Mayıs 2016 - 05:39
Hatay'da kuşaklar boyu geleneksel yöntemler ile ipekçilik yapan aileye mensup 82 yaşındaki Hasan Büyükaşık, 7 yaşında başladığı mesleği sayesinde 75 yıldır kozanın ipeğe dönüşüm sürecine tanıklık ediyor.

Henüz küçük yaşta babasının sürdürdüğü aile mesleği ipekçiliğe ilgi duyan Büyükaşık, uğruna okulunu bıraktığı işi öğrenmeye karar verdi. İpekçilikte zamanla ustalaşan ve elde ettiği gelir ile ailesinin geçimini sağlayan 8 avlat sahibi Büyükaşık, mesleğini çocuklarına da öğretti.

İki katlı evlerinin yanındaki atölyede ailece sürdürdükleri ipek dokumacılığında marka haline gelen Büyükaşık ve çocukları, hala kullandıkları "ipekçi çıtrığı" diye bilinen mancınık sistemi ve el tezgahı ile geleneksel ipek böcekçiliğini yaşatıyor.

Büyükaşık ailesi, binbir emek ile dokudukları ipek ürünlerinin yüzde 20'sini ABD, Fransa, Almanya, Belçika ve Hollanda gibi ülkelere satıyor.

- Kozadan ipek kumaşa dönüşüm

Büyükaşık, bahar aylarının gelmesi ile ilerlemiş yaşına rağmen "hayatımın aşkı" dediği ipek böceklerini dut yapraklarıyla besleyerek işe başlıyor.

Ardından sabahın erken saatinde yaktığı ocağının başına geçen Büyükaşık, mesleğini anlatan kendi bestesi şarkı eşliğinde kaynayan sudaki kozalardan büyük bir incelikle iplikleri çıkarıyor. İplikler daha sonra, Büyükaşık'ın eşi ve kızlarının yardımıyla makaraya, oradan da kuruması için yükseğe asılıyor. Kuruyan ipler, son olarak el tezgahlarında dokunarak el emeği göz nuru kumaşlar haline geliyor.

Aile bireylerinin ipek böceği yetiştiriciliğinden çıkarılan ipliklerin dokunmasına kadar işin her aşamasında görev alarak ortaya çıkardığı kravat, masa örtüsü, fular ve kıyafet gibi ipek ürünler, yurt içinde ve dışında satışa sunuluyor.

"Ata mirası" olarak nitelendirdiği ipekçilik mesleğini 6. kuşak çocuklarına öğreten Büyükaşık, mesleğini yaşatmak ve yeni nesillere öğretmek için son nefesine kadar çaba göstermeye kararlı.

- "Ya bu işi yaşatacağım ya da öleceğim"

İpekçi ustası Büyükaşık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, henüz çocuk yaştayken öğrendiği işine büyük bir sevgiyle başladığını söyledi.

Babasının yanında öğrendiği meslekte ocak ocak gezerek tecrübe kazandığını aktaran Büyükaşık, şöyle devam etti:

"Babam yanına çağırır, neyin nasıl olacağını anlatırdı. Allah'a şükür lafına uydum ve bu işe başladım. Evlendiğimde tek göz odamız vardı, geceleri kalkardım çocukların üzerine basmamak için parmaklarımın ucunda yürüyerek tezgaha giderdim ve sabahlara kadar ipek dokurdum. Allah'a şükür bu işten çocuklarımı besledim, evimi kurdum ve hayatımı kurtardım. Bu işin temeli daha sonra eşim ve kızlarım oldu. Erkekleri 5. sınıfa kadar okuttum, sonra yanıma aldım. Eşim dedi 'bir tahsil görsün, okusun, nasıl bu çocuklar bu işi yapacak'. Dedim 'Evvel Allah, ya bu işi yaşatacağım ya da öleceğim'. Allah'a bin bir şükür olsun dileğim yerine geldi. Bu çocuklar her biri birbirinden başarılı bir şekilde bu işi öğrendi ve atalarımızın mirası olan ipekçiliği yaşatacaklar. Şu anda İstanbul'da iki memlekette de 3 dükkanımız var."

İpekçiliğe büyük bir sevgi duyduğunu belirten Büyükaşık, "işini eşinden bile çok sevdiği" esprisini yaptı.

İşinin kendisinin ve çocuklarının hayatını kurtardığını dile getiren Büyükaşık, "En büyük aşk, ipek böcükleri. İlkin böcükleri sevdim ondan sonra eşimi sevdim çünkü bu böcükler hayatımı kurtardı, onun için içimde ayrı bir sevgisi var bu böcüklerin. İnsana iki aşk lazım, başta iş aşkı ondan sonra eş aşkı ancak eş aşkı hayatını kurtardıktan sonra olması lazım. Eşim de bilir zaten bana der 'gerçekten sen işi ve böcükleri benden daha fazla seversin' ben de diyorum ki 'senin sevgin ayrı bunların sevgisi ayrı." şeklinde konuştu.

Büyükaşık, ipekçiliğin gelecek kuşaklara aktarılması için evinin hemen yanına okul yaptırmak istediğini söyledi.

- "Babam gibi işini seven görmedim ve tanımadım"

İpekçi ustasının en büyük oğlu Yılmaz Büyükaşık (45) ise ailecek yaptıkları işi babasının büyük zevkle kendilerine öğrettiğini aktardı.

İlkokulu bitirdikten sonra kardeşleri ile ipekçiliğin bir ucundan tutarak babalarına yardım etmeye başladıklarını kaydeden Büyükaşık, "Babam şu yaşına kadar tatile bile gitmedi. Ben kesinlikle babam gibi işini seven bir insan hiç görmedim ve tanımadım. Ne kahvesi vardır, ne gezmesi, sadece çalışır. En güzel şekilde bizlere bu işi öğretti ve biz de onun gibi severek bu işi 6. kuşak olarak devam ettireceğiz." dedi.

Babasının, "Mesleği tam öğrendiklerinde işi bırakacağını" dile getirdiğini vurgulayan Büyükaşık, ancak bunu mümkün görmediğini söyledi.

Yaklaşık 8 sene önce babasının rahatsızlandığını belirten Büyükaşık, anısını şu sözlerle paylaştı:

"Doktora götürdüm ve kalbini kontrol ettirdik. Doktor bir şeyi olmadığını söyledi ve bize sordu 'bu amca ne iş yapıyordu veya bu adamı neyden vazgeçirdiniz?'. Ben de 'babam çalışıyordu dinlendirmek istedim ve bir süredir çalışmıyor' dedim. Doktor dedi ki 'yok, iyi yapmadın, dinlendirmeyeceksin, baban bu işi severek yapıyor ve nasıl bir çocuğun elinden oyuncağını alırsın ve o çocuk üzülür baban da bu şekilde üzülmüş'. Doktora gideli 8 yıl oldu o zamandan bu yana tezgahın başında ve sağlığı çok şükür yerinde."

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum